5
büyük menajerler veya çok fanatik taraftarların sıklıkla kullandığı bi tabirdir. maç oynanmadan önce rakibin neler yapabileceğini düşünerek adım adım ilerlersin kafanın içinde. işte ben her gece yatmadan önce kafamda bir maç oynuyorum bu aralar. eğer bir bomba patlarsa yanıbaşımda ve eğer ölmeme şansına erişebilirsem ne yapabilirim diye. çok da uzak bir ihtimal değil bu ve bunu bir sistem eleştirisi olarak yazmıyorum. yazmazsam kafayı yiyeceğim için yazıyorum. çok değil, 1 ay önce dersime geç kalıp ''ulan hoca imza attırmamış olsa bari'' diye söylene söylene koşar adım yürüdüğüm dersliğin hemen altında, otoparkta bomba düzenekli araç bulunmasıdır beni sabah akşam uzun uzadıya düşündüren. çünkü ben o otoparkın sadece 50 metre yanındaki yurtta kalıyorum. evinde otur, dışarı çıkma tarzı önlemlerle hayatta kalmanın çok zor olmadığı bir gerçek. peki ya kaldığınız yer tehlikenin ta kendisiyse? haftalarca yazıldı çizildi bu bomba düzenekli araç hakında. amacın üniversiteye saldırmak değil üniversitede saklanmak olduğu da söylendi. bunun bizi bir miktar rahatlatması gerekiyordu, öyle de oldu. ama gerek son ankara saldırısı olsun, gerek son istanbul saldırısı olsun eylemciler polis tarafından farkedildiği anda kendilerini patlatıyorlar. sonra bir de utanmadan ''hedefimiz siviller değildi, üzgünüz olan oldu'' diyorlar. çok sağol eylemci kardeş, sayende annelerin babaların gözyaşı dindi. sen o özrü diledin ya, o patlamada kaybedilenler geri geldi. yani burdan şunu anlamak lazım, bu adamlar birilerini yanında götürmek istiyorlar. bu sivil, asker, polis farketmiyor. ya bu saklanan arabalardan biri, üniversite sınırlarından çıkmak üzereyken farkedilip patlarsa? ya ben o sırada yeni uyanıp, sigara içmek için yurt kapısının önünde duruyorsam? ya da yatağımda bir uyku halindeysem. bilemiyorum. ölüm uzakta değil, kabullenmek istemiyorum ama düşünmeden de edemiyorum. bizi bu duruma düşüren herkesin, iki yakası bir araya gelmesin.