• 980
    dervişin fikri neyse zikri de odur anlayışıyla galatasaray'ı yazan, galatasaray'ı yaşayanların platformudur. biz hiçbir zaman yönetim olarak ilk günden beri rakiplerimize tukaka demedik. böyle bir anlayışı benimsemedik ve yazarlarımızı bundan vazgeçirmek için çok mücadele verdik-vereceğiz. rakiplerimizin benzer site, sözlük, forum örneklerinde bize küfür ve hakaret gırla giderken, biz en basitinden rakiplerimizin isimlerinin yazılışına bile önem verdik. yüzlerce kişinin, binlerce fikrin, on binlerce düşüncenin olduğu bu ortamda herkesin her şeyi hoşgörüyle karşılamanı beklemek saflıktır. yine en basitinden dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir zaman bu ortam yakalanamamıştır. yakalanamayacağı için de, ilk günden bugüne dek savaşlar, mücadeleler, kavgalar süregelmiştir. ayrıca hoşgörü kelime olarak hoş görünse de, icraat anlamında zor bir kavramdır. zira hoşgörüyü savunanlar, gerçekten hoşgörülü olduklarını ıspatlamaları için, hoşgörünün olmadığı bir duruma bile hoşgörüyle yaklaşabiliyorlar mı bunu sorgulamalıdırlar...

    galatasaraylılık her şeyden önce etnik bir kimlik değil, bir tercih, bir sevda, bir tutkudur. daha sonra bu tercih, sevda ve tutku kendi içinde derin anlamlara bürünerek bir kimliğe ya da inanç sistemine bile dönüşebilir. bu da kişinin kendi içindedir. bu yüzden bu sözlükte "düzgün yazdığı sürece isteyen herkes yazabilsin" düşüncesiyle, sözlüğümüzün en temel kuralı olan "sadece galatasaraylılara açık olması" maddesini eleştirenler, takım tutmayı etnik kimliklere benzetenler, büyük yanılgılar içindedirler. galatasaray sözlük'e alınmayan diğer takımın taraftarlarına mağdurmuşlar gibi bir anlam yüklemek, aslında bir kesime son derece saçma bir şekilde haksızlık edildiğini iddia ederken, asıl bu renklere gönül vermiş, burada toplanmış ve sadece tercihleriyle bir renkte ve birliktelikte olmak isteyen insanlara çok büyük haksızlık etmektir. ne yazık ki, hak savunucusu olduklarını iddia eden bu kişiler diğer taraftan diğer temel hakları umursamazlar ya da göremezler.

    öncelikle şuna karar vermeliyiz ki, bu sözlük bir ülke değildir. bu sözlükteki bireyler, insanın en temel ihtiyaçlarından biri olan sığınma ve barınma ihtiyaçlarını bu sözlükten karşılamazlar. galatasaray sözlük'e üyelik tamamen bireyin kendi inisiyatifindedir. ve rasyonel bireyler her zaman tercihli sistemlerde kendilerine en uygun ortamı seçebilirler. ayrıca galatasaray sözlük, bir ulusal ya da küresel kamu malı değildir. bu yüzden sözlüğün faydasının bölünemezliğini ya da faydasından mahrum bırakılamazlığını savunmak abesle iştigaldir. hepsinden öte konuyu bu noktalara getirip, siyasi literatürle, yönetimsel benzetmeler yapmak komiktir.

    bir diğer nokta, kimsenin galatasaraylılığını sorgulamak elbette kimsenin haddi değildir. ama gerektiği zaman da, aslanlar gibi "ben galatasaraylıyım ulan" demek hiç zor ya da gücenilecek bir şey değildir. dervişin fikri neyse zikri de odur desek de, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz düsturuyla yönetmeye çalışıyoruz bu sözlüğü. hiçbir zaman da, rakiplerimizi öven ya da bizi eleştiren entry'leri silmedik. formata uygunluk dışında bu tarz entry'ler hiç bir zaman sözlükten silinmedi. fakat son olaylarda sanki böyle bir şey varmış gibi bir hava yaratıldı sözlükte, ki bu bence moderasyona büyük haksızlıktır. bilmiyorum ben mi yanlış sezdim.

    burası özgür bir platformdur, herkes kurallar dahilinde dilediği gibi yazmakta serbesttir. burada, bir kullanıcının en büyük ehliyeti yazar mertebesidir ve bu yazar sıfatını taşıdığı sürece de kendisine kurallar dışında hiçbir yaptırım uygulanamaz. yazar, yazarlık ehliyetini elinde bulundurduğu sürece burada özgürdür. yazarlık ehliyeti de sadece belirtilen durumlarda ve sadece sözlük yöneticileri tarafından elden alınabilir. onun dışında aynı şekilde bir linçten bahsetmek yine komiktir. başta da söylediğim gibi, on binlerce düşüncenin olduğu bir ortamda fikir çatışmaları mutlaka olacak ve bazı tartışmalar ister-istemez yaşanacaktır. zaten bunların olmadığı bir ortam, tek tip düşünce yapısına sahip, aynı şekil insanların ve dogmatizmin bulunduğu bir ortamdır.

    hoşgörünün kelime olarak hoş görünse de icraat olarak uygulanabilirliğinin zorluğundan bahsetmiştim. galatasaray sözlük moderasyonu, normalde işi-gücü, evi, okulu olmasına rağmen gününün büyük bir bölümünü sözlüğe ayırarak elinden geldiğince özveriyle çalışmaktadır. yönetimdeki bütün arkadaşların bu özveriyle çalıştıklarına canı gönülden inanmaktayım. sözlükle alakalı en ufak eleştiriyi bile dikkate alarak mutlaka yazarlara geri dönüş yapıyoruz.

    en başından beri buranın diğer sözlüklerden farklı bir ortam olduğunu, yöneten-yönetilen ilişkisinin olmadığını, burada bizi birbirimize bağlayan en büyük paydanın sadece galatasaray olduğunu, buradaki yönetimin sadece kuralları uygulamakla ve düzeni sağlamakla yükümlü olduğunu, yazarların da bu yönetim sürecine fikirleriyle katılabileceklerini, yeri geldiğinde maçlarda beraber omuz-omuza olduğumuzu, her şeyi sadece galatasaray'a layik bir şekilde yapmaya çalıştığımızı ve buranın 1-2 kişinin değil, kendini galatasaray sözlük'e ait hisseden herkesin malı olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. o yüzden her fırsatta moderasyonu ya da diğer yazarların tutumunu eleştirenler, biraz da suçu kendilerinde arasınlar. sadece muhalif olup ortaya hiçbir çözüm koymadan ya da bir şey üretmeden eleştirmek en kolay ve -bana göre de- en aciz olanı. galatasaray sözlük'ü gerçekten benimseyip, buranın güzel bir ortam olması ve en önemlisi yeni nesil galatasaraylılar için galatasaray adına yakışır bir kaynak olması için çabalayacak herkese kapımız sonuna kadar açık.

    çünkü ne yapıyorsak, -hiçbir menfaat beklemeden- sadece ve sadece galatasaray için...
App Store'dan indirin Google Play'den alın