• 741
    belki de 8-9 aylık bir süredir bana hislerimin hala var olduğunu hatırlatabilen yegane şey. olmadık şeylere ağlıyorum, bazen olmadık yerde donup kalıyorum, arabayla işe giderken yol kenarındaki ağaçlara direksiyon kıracak kadar krizim tutuyor falan. ilaçlar veriyorlar işte, sinirlenmiyorsun, hırslanamıyorsun, çoğu şeyi sallamıyorsun. hatta birkaç dakika önce olan olayları bile hatırlamayabiliyorsun duruma göre.

    ama bu kızlar başka...

    ekrem hoca'yla beraber ben de bağırıyorum bazen, annemler gelip odama soruyor ne oldu oğlum diye. loyd'la beraber koşuyorum sanki. jelena geliyor yürek isteyen bir iş yapıyor, havayı yumrukluyorum. cansu oyuna giriyor bazen, dört göz açıp takip etmeye çalışıyorum. zaten gözlük kullandığım için zor olmuyor. nuria desen bir acayip, bu aralar ona da taktım biraz. her hareketi bir acayip geliyor. olduğu yerde saniyede 6-7 adım atışına falan şaşırıyorum savunma yaparken... nevriye pota altını toparlarken fenerbahçe yılları aklımın bir kenarında dönmeye devam ediyor, çok sövdüğüm bahar bile birşeyler yapıyor sanki affettirmek istercesine. zaten eminim tek derdi benim affetmemdir. kizer yardırıyor avrupa maçlarında, iç geçiriyorum. bazen bir üçlüğün potaya gidişini ellerim havada takip ediyorum, üç parmağım açık şekilde. ışıl konusuna zaten girmek bile istemiyorum, bilen biliyor bilmeyen de bilmesin yanlış anlıyor falan...

    haftanın altı günü çalışıyorum, akşam 6'ya kadar. federasyon inadına cumartesi oynatıyor takımı. kah ofiste, kah şantiyenin ücra bir köşesinde, kah direksiyon başında takip etmeye çalışıyorum. bir avrupa kupası maçına yolda yakalanmıştım mesela, göz gözü görmez bir yağmur vardı zaten. çektim kenara laptoptan izledim. bir keresinde de kırmızı ışıkta beklerken bir üçlük atmıştık, eller havada üç parmak açık sevinirken yan taraftaki araçtan gelen garip bakışları farkettiğimde yeşil yanmıştı da fazla yüz göz olmamıştık mesela...

    neticede bu takım bizim. bunların da üzerinde galatasray forması var. üç büyükler denen şey belki bunun için var bu ülkede, bir nevi morfin gibi uyuştursun diye. bugün en aykırı, düzen karşıtı adam bile sabri'nin umut'un dakikada kazandığı paranın hesabını yapıyor. boşverin abi zenginin malını, çeneniz yorulmasın. açın bu kızların, ya da erkek basketbolcuların, voleybolcuların maçını izleyin. kızıp sövmek için değil, aidiyet hissetmek için. futbolda bir tabela maçına bile 15000 kişi gider, bu insancıkların derbiler hariç 200 kişiyi görmesi mucize. bir futbol maçı bileti fiyatına basket maçına gider-gelir, içeriye girer, üstüne bir yemek yersiniz. ha ertesi gün nasıl geçirdik basketbolu geliştirenler derneğine tarzı muhabbet yapamazsın ama....

    neyse...
App Store'dan indirin Google Play'den alın