25281
galatasaray'ın gelecekteki 5 yılını görüyorsunuz?
galatasaray'ın önümüzdeki 5 yılını, geçmişteki 5 yılına bakarak ders aldıktan sonra planlamak gerektiğini düşünüyorum. göreve gelirken de bunu düşündüm. galatasaray, özellikle sportif aş, bunu kulübün geneli için de söyleyebiliriz, sportif faaliyetlerde ürettiğinden daha fazla harcayan bir sistem üzerinde çalışıyor. özellikle geçtiğimiz 10 yıl bunun en canlı örnekleriyle dolu. 2012'ye kadar gelindiğinde hiç kimse birşeyin farkında değildi. yalnız 2009'da uefa bir regülasyon yayınladı. aldığı tedbirler de bu özellikle finansal fair play oldu. bu tedbirler de 2009 itibariyle geldi. bu finansal açıklar her yerde vardı. avrupa'da, uzak doğuda, amerika, her yerde vardı. bu sefer bu açıklar, sistemin içine olmaması gereken kara para gibi bu tip finansmanları davet etmek zorunda kaldı. özellikle uefa, bu yönde endişe duymaya başladı çünkü işin içine hiç sporla ilgisi olmayan sermayeler, paralar girme durumuna geldi. bunun için de 2009'da uefa bu regülasyonu yayınladı. bu regülasyonun amacı şuydu; sistemi, özellikle uefa ile ilgili olduğu için futbolu söylüyorum. futbolu, futboldan gelen gelirle yönetmek gibi bir kriterin üzerine dayanıyor. bunu bir çok ülke kulak arkası yaptı, bunlardan bir tanesi de türkiye idi.
uefa'nın araştırmaya buradan başlaması kadar doğal bir şey yok. galatasaray 2012'den itibaren aşırı zarar etmeye başladı. dolayısıyla uefa 2014'de gelip uyarıyor, "siz ne yapıyorsunuz, bizim regülasyonumuza uymuyorsunuz. size 3 yılda zarar opsiyonu verdik ama siz dehşetengiz zarar ediyorsunuz." mayıs ayında gelip uefa gelin bir anlaşma yapalım diyerek, bizim kulübe 2 yıl daha izleme ve düzeltme süresi veriyor. ünal aysal döneminde bu anlaşma yapılıyor. bu anlaşmadan birkaç ay sonra da ünal aysal istifa etti. duygun yarsuvat dönemi başladı. ben de burada 2. başkan olarak tüm hesap ve mali durumla ilgili bilgi sahibi oldum. hesaplar son derece şeffaf 2012-13 sezonunda galatasaray 38 milyon euro zarar etmiş. 2013-14'de 70.4 milyon euro zarar etmiş. 2014 ekim gibi biz göreve geldik. sezon başlamıştı. mali sorumlu olarak ben göreve geldim. tabloyu gördük, uefa ile yapılan anlaşmayı da gördük ve şaşkınlık yaşadık. uefa'nın bunu ciddi takip ettiğini ve başımıza bir iş geleceğini gördük fakat yapılacak fazla da birşey yoktu. geçmişten gelen kontratlar bunu tetikliyor, 2018'e kadar uzanıyor. biz de ancak bir hareket planı belirleyip, israfı engelleyecek önlemlere başladık. devre arasında transfer yapmadık ve bir yıl önce 70 milyon olan zararı 55 milyon euroya indirdik. daha fazlasını yapma imkanımız olmadı çünkü taahhütler yapılmıştı.
2015 mayıs ayında ben başkan oldum ve şu anda durum, 6 aylık zararımız 52 milyon tl. yani 14-15 milyon euro civarında. yıl sonuna kadar da 26 milyon euro civarında olmasını planlıyoruz. uefa'ya biz bunu anlattık. zararı azaltıyoruz, 2016'da 27 milyon, 2017'de 15 milyon euro ve sonrasında sıfır zarara indirmeyi planlıyoruz. oraya gelmeden uefa bize mektubu gönderdi. uefa'nın 2 tane kontrol kurulu var ve bunun altında 2 departman var. biri inceleme kurulu ve diğeri yargılama kurulu. 4 aralık'ta biz uefa karşısına çıktık ve rakamlarda uefa şunu diyor; bizim sana zarar toleransımız 30 milyon euro ama sen 164 milyon euro zarar etmişin. 134 milyon euro zarar fazlan var diyor. ayrıca 2014-15 sezonunda sporcu harcamalarını 90 milyon euro taahhüt etmişin ama bu rakamı da 95 milyona çıkarmışın. 2014 yılında transfer harcamanı 19 milyon euro taahhüt etmişin ama 27 milyon harcamışın. prandelli'nin görevde olduğu olcan, tarık, pandev ve dzemali'nin transferlerinin yapıldığı dönem.
bu dönemde ben camiamızı bir çağrıda bulundum ve galatasaray'da hizmet etmek isteyen herkese kapımız açık diye. bu da kardeşim mehmet özbek ile bir ifade kullanıldı ve bunun üzerine ben de mehmet özbek kulüp üyesi ve üye olduğu için orada. isteyen herkese de kapımız açık diyerek bir çağrıda bulundum. bu çağrıma uyan olmadı ancak uefa ile yaptığımız görüşmeler için bazı kişiler yardım müracatında bulundu. bu kişileri de kamuoyuna duyurmak istiyorum; coşkun gülen, aktuğ alimoğlu, ömür karataş, ethem kutucular, işın çelebi, ömer tanrıöver, tarık taşar, fatih işbecer, burak koçer, erdal arslan, sedef hacısalihoğlu, efsun yazıcı, gözde turan. böyle bir kurum kurduk ve içinde bizim profesyonellerimiz de var. sadece kafamıza göre iş yapmıyoruz, camia içinden yönetim dışından kişilerle de temas halindeyiz. hangi konuda galatasaray'a yardım etmek isteyen varsa da, onlara da kapımız açık.
bu kurulunda desteği ile uefa'ya gidip bu durum neden bu hale geldi anlattık. türkiye'nin ekonomik gerçeklerini anlattık. suriye'den gelen mülteciler ekonomiyi zora sokmuştur. stad gelirleri, sponsorluk gelirleri düşmüştür, gibi 8-10 madde sıraladık.
peki uefa bunları gerçekçi buldu mu?
enflasyonu ve buna bağlı kur farkını anlattık. avrupa'nın diğer ülkelerinde böyle bir sorun yok. kur farkından muazzam bir zarar var ortada. ilk ön görüşmelerde 3 yıl men gibi ürkütücü laflar ortaya atıldı. biz uefa'ya şunu söyledik; bakın artık zararı azaltma yoluna girdik. 70 milyon eurodan geriye dönüş başladı. 50'ye indik ve 15 indirmek üzereyiz. geçmişten gelen kontratlar ile cebelleşiyoruz. biz kulübün devamlılığı açısından bu kontratlara uymak zorundayız ama aynı zamanda tasarruf da yapıyoruz. biz görev süremiz olan 3 yılda bunu dengeye getireceğiz.
3 senede dengeye gelir mi, inanıyor musunuz?
evet kesinlikle izah edeceğim. açıklamamızdan etkilendikleri şüphesiz. çok haklı gerekçeler de var. bu araştırma kurulu bizim raporumuzu yargılama kuruluna sundu.
(gbkz: peki bu durumda iken uefa yetkilileri size "neden bu zararı yapan ünal aysal yönetimi'ni ibra ettiniz" diye bir soru sordu mu?)
hayır yok böyle birşey. uefa'nın işi değil bu ve böyle şeylere karışmıyor. bu soruyu aslında ünal aysal döneminde çalışan, finansmanı yöneten arkadaşlar var. onların kim olduğu belli. (ünal aysal dönemi yöneticileri mete ikiz ve ebru köksal’ı kast ediyor) bu kişilere sormak lazım. uefa'nın bu uyarısına rağmen ne yaptınız? hadi 2012-13'de ihlal edip 34 milyon euro zarar etmişin. 2013-14'de 70 milyon zarara göz yumdun?2014-15 niye devam ettin. aslında tüm bu sorunların muhatabı bu dönemde yönetimde mali işlerde olan kişiler.
ancak bizim savunmamızın son derece etkili olduğunu düşünüyorum ki, bize gelen mektupta yargılama kuruluna önerilen ceza 1+1 şeklinde. bize gelen mektupta sen 2 ayakta büyük hata yaptın. 134 milyon euro tolerans fazlası zarar. personel ve transfer harcamalarında aşırı zarar etmişin. bunu anlatmamım sebebi biz daha savunmamızı yapmadık asıl savunmamızı şubat toplantısında yapacağız. rakamlar ortada savunulmayacak hatalar var. neyi savunacaksın, uefa'nın tüm uyarısına rağmen 134 milyon ekstra zarar etmişin. komisyon bize açıkca söyledi aslında size ceza daha ağır olacaktı ama siz de ciddi bir çaba gördük. bu yüzden ceza önerimizi 1+1 olarak sunduk. eğer bu sezon ve gelecek sezon zararı 10 milyon ve altına indirirsen 2. men cezasını askıda tutarım. bir iyileşme trendi gördüler ve şartlı ceza yoluna girdiler.
şimdi sizin aksiyon planlarınız devreye girecek, neler var planlarınızda?
mayıs sonunda zararı 10 milyon euro seviyesine çekmek için çaba göstereceğiz. mağazacılıkta çok önemli hazırlıklarımız var. ilk defa bizim dönemimizde mağazacılıktan zarar etmekten kurtulup kara geçtik. yeterli mi hayır! bunda taraftar ve camia ile kenetlenmemiz gerekiyor.
tünelin ucunda ışık gözüküyor mu?
bunu izah etmeye çalışıyorum bakın 70 milyon zararı indirmişiz, işi ele aldık 50'ye şimdi ise reelde 26-27 ye çektik ve bunu 10 seviyesine çekeceğiz. bu da çok kolay. zor bir işten bahsetmiyorum. eğer işinize hesabınıza sahip çıkarsanız bu kolay. bir tek şeye ihtiyacımız var taraftarın ve camianın desteğine ihtiyacımız var. bu yönetim tek başına altından kalkar demiyorum. camia kenetlenir ve destek verirse kolay.
(gbkz: uefa'dan ceza gelirse; gelecek sezon şampiyonlar ligi geliriniz olmayacak. bunu nasıl kapatacaksınız?)
şampiyonlar ligi önemli bir gelir kaynağı. önümüzdeki 5 yılda yine o ligde olacağız. tasarruf yapacağız diye küçülmeyeceğiz, sportif başarıdan geri kalmayacağız. mütavazi ve küçülme içinde olmayacağız.
gelecek yıl ceza gelirse peki...
şimdi bu karamsarlığa gerek yok. yüzde yüz ceza gelecek diye bir durumda yok. taraftarlarımız karamsarlığa kapılmasın. bu 1+1 bir teklif, yargılama kurulu bizi yine dinleyecek. ben hala ikna edebileceğimize de inanıyorum. incele kurulu teklif de bulundu. çok haksız da değiller. rakamlar ortada ve aleyhimizde.
sorunlara riva çare olabilecek mi?
uefa futbolun direk gelirleri dışında mağazacılık ve hospitalite dedikleri otel gelirini spor geliri olarak kabul ediyor. biz bu yüzden mecidiyeköy'deki araziye otel yapma projesine dönüştürdük. mecidiyököy'deki otel muazzam bir kaldıraç, bunu bilinçli yaptık. buraya iş merkezi yapsak sportif a.ş gelirine çeviremiyorduk ama otel sportifin gelirine dönüşecek.
riva için projemiz bir yere kadar geldi. mart ayında mali kongre'de tüm detaylarıyla sunumunu yapacağız. 3. köprü viyadükleri bizim arazimize çok yakın. şartlar daha da lehimize gelişti. proje konsept olarak bitti şu an maketini yaptırıyoruz, mart ayında üyelerimize açıklayacağız. riva'ya ayrıca spor tesislerimizin bir bölümünü taşıyacağız. ne türlü yatırım yaparsanız yapın, galatasaray tesisini, armasını, bayrağını oraya götürürseniz proje çok daha büyük değer kazanır. arazinin 120 dönümünü sportif tesis olacak bir galatasaray yerleşkesi haline gelecek. florya 80 dönüm, florya'nın iki katı bir tesis de orada olacak.
ünal aysal döneminde yapılan sözleşmeler nasıl yapıldı, hiç sormuyor musunuz?
şimdi o dönemin sorumlusu ben değilim. ben de önce atılan imzaları da dibine kadar yerine getirmek için çaba içindeyim. bunu soruşturmanın bir faydası yok. faydası olsa sorarım ama faydası yok. başkanlığı aday olduğumda tüm bunları biliyordum ve mazeret üretmiyorum. bir enkaz edebiyatına girmedim bundan sonra da girmeyeceğim. ben bu göreve galatasaray'ı bu zor durumdan çıkarmak üzere geldim.
(gbkz: adnan polat'ın bu zarar tablosundan dursun özbek değil ünal aysal sorumlu demesini nasıl yorumladınız?)
şimdi ikisinin arasında tartışma da oldu. ben bu tartışmanın içinde olmak istemiyorum. iki başkanı da tanıyorum ve saygı duyuyorum. dursun özbek kimliği şöyle bir kimlik; "kimse ile kan davam, kavgam yok. herkese yakın dost birisiyim. ben iyi bir şey yapıyorsam takdir ederler. kötü bir şey yaparsam da eleştirilerine gücenmem darılmam. herkes bardağın dolu tarafını görsün de demiyorum. gören görsün, görmeyen görmesin. boş tarafını söyleyenleri de, uygun bir üslupla söylerlerse dikkate alıp, hatalarımızı düzeltmeye çalışırız.
duygun yarsuvat'ın seçimli genel kurulu istemesini nasıl karşılıyorsunuz?
galatasaray'da bu istek hiç bitmez ki. duygun abi öyle düşünmüştür, öyle konuşmuştur.
(gbkz: bana göre de sizin hatalarınız oldu ama bunlar seçim gerektirecek hatalar değildi, siz ne dersiniz?)
duygun abi de ve böyle düşünen diğer kişiler de galatasaray'ı sevdikleri için böyle konuşuyor. saygı duyarım ama seçim kararını genel kurul alır sadece. kimse de bunun karşısında duramaz. ben seçim öncesi dedim ki, bu bir emanet. bu emanetle ilgili her önemli karar da size geleceğim. ada kararında olduğu gibi.
melo'yu, hamza hamzaoğlu istediği için mi sattınız?
hamza hamzaoğlu melo'yu takımda istemiyordu bu bir gerçek. ama hamza hamzaoğlu istemediği için satmadım. melo geldi bana ben galatasaray'da misyonumu tamamladım ve ayrılmak istiyorum dedi. kalmak istemiyordu ve gitmek istiyordu. eğer hamza melo kalsın deseydi belki ikna etmeye çalışırdım ama asıl nedeni melo'nun kendisi ısrarla gitmek istedi.
(gbkz: bu yüzden taraftarla aranızda soğukluk var. istifa diye bağırıyorlar. bu soğukluğu nasıl gidereceksiniz?)
ben senin gibi düşünmüyorum. taraftarla aramda soğukluk yok. ben bütünü düşünmek zorundayım. popülist bir yaklaşımla artık bu iş yürümez. sadece bugünü değil gelecek 5-10 yılı düşünüyorum. bugün göle bir maya çalarsanız gelecek de ürün verir. taraftarımız merak etmesin ben sadece galatasaray'ın adamıyım. mali yapıyı düzelttikten sonra başarılar peş peşe gelir.
mustafa denizli'ye kaç transfer sözü verildi ?
uefa'nın bu uyarı mektubundan sonra zora girdik. belli noktalara elbette transfer yapmak istiyoruz. iki önemli takviye yaptık, devamı da gelecek.
bazı gidecek oyuncularda var. uefa'nın bize uyarısına göre dengeyi bozmadan gidecek oyuncular yerine transferler yapacağız. şubat ayında uefa ile masaya oturacağız, sonra nasıl izah edeceğiz bu harcamaları.
bu durumda transfer kapandı mı?
öyle demiyorum. adet vermek istemiyorum ama takviye yapacağız. çok zor bir süreci yönetiyoruz.
uefa'nın bu mektubu mustafa denizli ve oyuncuların moralini bozdu mu?
şu anda men edilmiş bir durumumuz yok. etkilenecek bir durum da yok. bu sezon avrupa'da hala devam ediyoruz. mustafa hocam da, oyuncular da son derece profesyonel insanlar etkilenecekleri bir durum yok. onlar çıkıp aslanlar gibi görevlerini yapacak. lig sonunda da kim ipi göğüsleyecek göreceğiz"
uefa kriterine uyum planında futbolculardan indirim isteyecek misiniz?
şu anda futbolcu yıllık ücret ödemelerinde şampiyonuz. bütün süper lig takımlarının ödemelerine vakıfım. açık ara orada şampiyonuz. galatasaray yönetimi olarak hiçbir zaman futbolculara böyle bir talep götürmeyi düşünmedik. etik de değil. biz bunu imzalamışız, ben ya da benden önceki yönetim. ben bunu dibine kadar yerine getiririm. hiç kimsenin de alacağı kalmaz. ama futbolcu galatasaray sevdası ile bize gelip böyle birşey söylerse ancak düşünürüz. yoksa hiçbir futbolcuyu karşıma alıp, gel uefa-muefa diyerek indirim yap demem.
tff, fenerbahçe ve aziz yıldırım'ın etkisinde mi kalıyor?
ben öyle düşünmüyorum. tff devletin bir kurumu. ben hiç öyle vahme kapılmadım. bizim federasyonumuzdur, seçimle gelmişlerdir. bu niyetle hareket ettiklerini hiç düşünmüyorum. türk sporu'na hizmet ettiklerini düşünüyorum.
başkan olarak hakemler hakkında hiç konuşmadınız, böyle mi devam edeceksiniz?
spor kulübü başkanlarının hakemler hakkında konuşmalarının ne amaca hizmet ettiği hakkında şüphem var. başkanların hakemler hakkında konuşmasına gerek yok.
çok canınız yanarsa hakem odasını basar mısınız?
"yok ya tövbe tövbe" (gülerek, söylüyor)
muslera ve sneijder satılır mı?
hocamızın raporu doğrultusunda galatasaray'a faydalı olamayacak bir oyuncu bize söyler ise ancak satarız. şu an hiçbir futbolcuyu satma gibi düşünce planımız yok. hele muslera ve sneijder ile hiç yok. biz hala şampiyonluğa adayız ve iddiamızı da son ana kadar sürdüreceğiz. muslera sneijder satılacak bunlar boş laflar.
(gbkz: ilk kez bir yönetici çıktı dedi ki, galatasaray fakirleşirken, birileri zenginleşmiş. bu çok eleştirildi. fatih işbecer'e kızdınız mı?)
fatih işbecer seçimde benimle geldi. genel sekreterim, mesai arkadaşım. son derece becerikli ve çalışkan bir kardeşimiz. camia, fatih'in söylediğini farklı algıladı. bana gelen yorumlarda da madem öyle hırsızları açıklayın diyorlar. fatih şunu diyor, yapılan sözleşmelerden ötürü birileri zengin olurken galatasaray fakirleşti. bu ne demektir, öyle ise ben sana soruyorum kadir.
(kadir çetinçalı'nın özbek'e cevabı) "kimseyi töhmet altında bırakmasak da, öyle sözleşmeler yapılmış ki, galatasaray'ın çıkarları öncelikle olarak düşünülmemiş. yapılan sözleşmeler ile arada bazı menacerler fazla kazanmış olabilir. futbolculara cömert davranılmış."
dursun özbek, "senin galatasaray'da böyle sözleşmeler olduğuna kanaatin var mı ?" derken, kadir çetinçalı "benim var" dedi. bunun üzerine galatasaray başkanı "benim de var" cevabını verdi ve ekledi: "biz hiç kimseyi hırsızlıkla itham etmedik. fatih de kimseyi itham etmedi. burada söylenen şu; yapılan bazı sözleşmeler çok dikkat etmeden yapıldığı için galatasaray'ın menfaatine zarar vermiştir. bu kanaat sadece bizde değil. sende de, başkalarında da var. bu sözleşmeleri inceliyoruz. geri çevrilecek bir şey varsa çevirmeye çalışacağız. "
özbek'ten taraftar'a mesaj
ayrıca taraftarımıza mesajım şu, önümüzdeki 4-5 ay galatasaray tarihinin en zor dönemi. uefa ile durumumuz, sportif konumumuz bunun aşılmasının bir tek yolu var. ben camiamdan ve taraftarlarımdan tek yumruk olarak bize destek olmalarını bekliyorum. şu anda kenetlenme ve galatasaraylılığını gösterme zamanı. taraftarlarımız stada gelsin, mağazalarımıza ilgi göstersin. camia içinde bir fikri projesi olan varsa gelsin. bizim herkese kapımız açık ve sadece ben bilirim ben yaparım pişkinliği içinde değiliz.
dursun aydın özbek
kadir çatınçalı / istanbul-dha
galatasaray'ın önümüzdeki 5 yılını, geçmişteki 5 yılına bakarak ders aldıktan sonra planlamak gerektiğini düşünüyorum. göreve gelirken de bunu düşündüm. galatasaray, özellikle sportif aş, bunu kulübün geneli için de söyleyebiliriz, sportif faaliyetlerde ürettiğinden daha fazla harcayan bir sistem üzerinde çalışıyor. özellikle geçtiğimiz 10 yıl bunun en canlı örnekleriyle dolu. 2012'ye kadar gelindiğinde hiç kimse birşeyin farkında değildi. yalnız 2009'da uefa bir regülasyon yayınladı. aldığı tedbirler de bu özellikle finansal fair play oldu. bu tedbirler de 2009 itibariyle geldi. bu finansal açıklar her yerde vardı. avrupa'da, uzak doğuda, amerika, her yerde vardı. bu sefer bu açıklar, sistemin içine olmaması gereken kara para gibi bu tip finansmanları davet etmek zorunda kaldı. özellikle uefa, bu yönde endişe duymaya başladı çünkü işin içine hiç sporla ilgisi olmayan sermayeler, paralar girme durumuna geldi. bunun için de 2009'da uefa bu regülasyonu yayınladı. bu regülasyonun amacı şuydu; sistemi, özellikle uefa ile ilgili olduğu için futbolu söylüyorum. futbolu, futboldan gelen gelirle yönetmek gibi bir kriterin üzerine dayanıyor. bunu bir çok ülke kulak arkası yaptı, bunlardan bir tanesi de türkiye idi.
uefa'nın araştırmaya buradan başlaması kadar doğal bir şey yok. galatasaray 2012'den itibaren aşırı zarar etmeye başladı. dolayısıyla uefa 2014'de gelip uyarıyor, "siz ne yapıyorsunuz, bizim regülasyonumuza uymuyorsunuz. size 3 yılda zarar opsiyonu verdik ama siz dehşetengiz zarar ediyorsunuz." mayıs ayında gelip uefa gelin bir anlaşma yapalım diyerek, bizim kulübe 2 yıl daha izleme ve düzeltme süresi veriyor. ünal aysal döneminde bu anlaşma yapılıyor. bu anlaşmadan birkaç ay sonra da ünal aysal istifa etti. duygun yarsuvat dönemi başladı. ben de burada 2. başkan olarak tüm hesap ve mali durumla ilgili bilgi sahibi oldum. hesaplar son derece şeffaf 2012-13 sezonunda galatasaray 38 milyon euro zarar etmiş. 2013-14'de 70.4 milyon euro zarar etmiş. 2014 ekim gibi biz göreve geldik. sezon başlamıştı. mali sorumlu olarak ben göreve geldim. tabloyu gördük, uefa ile yapılan anlaşmayı da gördük ve şaşkınlık yaşadık. uefa'nın bunu ciddi takip ettiğini ve başımıza bir iş geleceğini gördük fakat yapılacak fazla da birşey yoktu. geçmişten gelen kontratlar bunu tetikliyor, 2018'e kadar uzanıyor. biz de ancak bir hareket planı belirleyip, israfı engelleyecek önlemlere başladık. devre arasında transfer yapmadık ve bir yıl önce 70 milyon olan zararı 55 milyon euroya indirdik. daha fazlasını yapma imkanımız olmadı çünkü taahhütler yapılmıştı.
2015 mayıs ayında ben başkan oldum ve şu anda durum, 6 aylık zararımız 52 milyon tl. yani 14-15 milyon euro civarında. yıl sonuna kadar da 26 milyon euro civarında olmasını planlıyoruz. uefa'ya biz bunu anlattık. zararı azaltıyoruz, 2016'da 27 milyon, 2017'de 15 milyon euro ve sonrasında sıfır zarara indirmeyi planlıyoruz. oraya gelmeden uefa bize mektubu gönderdi. uefa'nın 2 tane kontrol kurulu var ve bunun altında 2 departman var. biri inceleme kurulu ve diğeri yargılama kurulu. 4 aralık'ta biz uefa karşısına çıktık ve rakamlarda uefa şunu diyor; bizim sana zarar toleransımız 30 milyon euro ama sen 164 milyon euro zarar etmişin. 134 milyon euro zarar fazlan var diyor. ayrıca 2014-15 sezonunda sporcu harcamalarını 90 milyon euro taahhüt etmişin ama bu rakamı da 95 milyona çıkarmışın. 2014 yılında transfer harcamanı 19 milyon euro taahhüt etmişin ama 27 milyon harcamışın. prandelli'nin görevde olduğu olcan, tarık, pandev ve dzemali'nin transferlerinin yapıldığı dönem.
bu dönemde ben camiamızı bir çağrıda bulundum ve galatasaray'da hizmet etmek isteyen herkese kapımız açık diye. bu da kardeşim mehmet özbek ile bir ifade kullanıldı ve bunun üzerine ben de mehmet özbek kulüp üyesi ve üye olduğu için orada. isteyen herkese de kapımız açık diyerek bir çağrıda bulundum. bu çağrıma uyan olmadı ancak uefa ile yaptığımız görüşmeler için bazı kişiler yardım müracatında bulundu. bu kişileri de kamuoyuna duyurmak istiyorum; coşkun gülen, aktuğ alimoğlu, ömür karataş, ethem kutucular, işın çelebi, ömer tanrıöver, tarık taşar, fatih işbecer, burak koçer, erdal arslan, sedef hacısalihoğlu, efsun yazıcı, gözde turan. böyle bir kurum kurduk ve içinde bizim profesyonellerimiz de var. sadece kafamıza göre iş yapmıyoruz, camia içinden yönetim dışından kişilerle de temas halindeyiz. hangi konuda galatasaray'a yardım etmek isteyen varsa da, onlara da kapımız açık.
bu kurulunda desteği ile uefa'ya gidip bu durum neden bu hale geldi anlattık. türkiye'nin ekonomik gerçeklerini anlattık. suriye'den gelen mülteciler ekonomiyi zora sokmuştur. stad gelirleri, sponsorluk gelirleri düşmüştür, gibi 8-10 madde sıraladık.
peki uefa bunları gerçekçi buldu mu?
enflasyonu ve buna bağlı kur farkını anlattık. avrupa'nın diğer ülkelerinde böyle bir sorun yok. kur farkından muazzam bir zarar var ortada. ilk ön görüşmelerde 3 yıl men gibi ürkütücü laflar ortaya atıldı. biz uefa'ya şunu söyledik; bakın artık zararı azaltma yoluna girdik. 70 milyon eurodan geriye dönüş başladı. 50'ye indik ve 15 indirmek üzereyiz. geçmişten gelen kontratlar ile cebelleşiyoruz. biz kulübün devamlılığı açısından bu kontratlara uymak zorundayız ama aynı zamanda tasarruf da yapıyoruz. biz görev süremiz olan 3 yılda bunu dengeye getireceğiz.
3 senede dengeye gelir mi, inanıyor musunuz?
evet kesinlikle izah edeceğim. açıklamamızdan etkilendikleri şüphesiz. çok haklı gerekçeler de var. bu araştırma kurulu bizim raporumuzu yargılama kuruluna sundu.
(gbkz: peki bu durumda iken uefa yetkilileri size "neden bu zararı yapan ünal aysal yönetimi'ni ibra ettiniz" diye bir soru sordu mu?)
hayır yok böyle birşey. uefa'nın işi değil bu ve böyle şeylere karışmıyor. bu soruyu aslında ünal aysal döneminde çalışan, finansmanı yöneten arkadaşlar var. onların kim olduğu belli. (ünal aysal dönemi yöneticileri mete ikiz ve ebru köksal’ı kast ediyor) bu kişilere sormak lazım. uefa'nın bu uyarısına rağmen ne yaptınız? hadi 2012-13'de ihlal edip 34 milyon euro zarar etmişin. 2013-14'de 70 milyon zarara göz yumdun?2014-15 niye devam ettin. aslında tüm bu sorunların muhatabı bu dönemde yönetimde mali işlerde olan kişiler.
ancak bizim savunmamızın son derece etkili olduğunu düşünüyorum ki, bize gelen mektupta yargılama kuruluna önerilen ceza 1+1 şeklinde. bize gelen mektupta sen 2 ayakta büyük hata yaptın. 134 milyon euro tolerans fazlası zarar. personel ve transfer harcamalarında aşırı zarar etmişin. bunu anlatmamım sebebi biz daha savunmamızı yapmadık asıl savunmamızı şubat toplantısında yapacağız. rakamlar ortada savunulmayacak hatalar var. neyi savunacaksın, uefa'nın tüm uyarısına rağmen 134 milyon ekstra zarar etmişin. komisyon bize açıkca söyledi aslında size ceza daha ağır olacaktı ama siz de ciddi bir çaba gördük. bu yüzden ceza önerimizi 1+1 olarak sunduk. eğer bu sezon ve gelecek sezon zararı 10 milyon ve altına indirirsen 2. men cezasını askıda tutarım. bir iyileşme trendi gördüler ve şartlı ceza yoluna girdiler.
şimdi sizin aksiyon planlarınız devreye girecek, neler var planlarınızda?
mayıs sonunda zararı 10 milyon euro seviyesine çekmek için çaba göstereceğiz. mağazacılıkta çok önemli hazırlıklarımız var. ilk defa bizim dönemimizde mağazacılıktan zarar etmekten kurtulup kara geçtik. yeterli mi hayır! bunda taraftar ve camia ile kenetlenmemiz gerekiyor.
tünelin ucunda ışık gözüküyor mu?
bunu izah etmeye çalışıyorum bakın 70 milyon zararı indirmişiz, işi ele aldık 50'ye şimdi ise reelde 26-27 ye çektik ve bunu 10 seviyesine çekeceğiz. bu da çok kolay. zor bir işten bahsetmiyorum. eğer işinize hesabınıza sahip çıkarsanız bu kolay. bir tek şeye ihtiyacımız var taraftarın ve camianın desteğine ihtiyacımız var. bu yönetim tek başına altından kalkar demiyorum. camia kenetlenir ve destek verirse kolay.
(gbkz: uefa'dan ceza gelirse; gelecek sezon şampiyonlar ligi geliriniz olmayacak. bunu nasıl kapatacaksınız?)
şampiyonlar ligi önemli bir gelir kaynağı. önümüzdeki 5 yılda yine o ligde olacağız. tasarruf yapacağız diye küçülmeyeceğiz, sportif başarıdan geri kalmayacağız. mütavazi ve küçülme içinde olmayacağız.
gelecek yıl ceza gelirse peki...
şimdi bu karamsarlığa gerek yok. yüzde yüz ceza gelecek diye bir durumda yok. taraftarlarımız karamsarlığa kapılmasın. bu 1+1 bir teklif, yargılama kurulu bizi yine dinleyecek. ben hala ikna edebileceğimize de inanıyorum. incele kurulu teklif de bulundu. çok haksız da değiller. rakamlar ortada ve aleyhimizde.
sorunlara riva çare olabilecek mi?
uefa futbolun direk gelirleri dışında mağazacılık ve hospitalite dedikleri otel gelirini spor geliri olarak kabul ediyor. biz bu yüzden mecidiyeköy'deki araziye otel yapma projesine dönüştürdük. mecidiyököy'deki otel muazzam bir kaldıraç, bunu bilinçli yaptık. buraya iş merkezi yapsak sportif a.ş gelirine çeviremiyorduk ama otel sportifin gelirine dönüşecek.
riva için projemiz bir yere kadar geldi. mart ayında mali kongre'de tüm detaylarıyla sunumunu yapacağız. 3. köprü viyadükleri bizim arazimize çok yakın. şartlar daha da lehimize gelişti. proje konsept olarak bitti şu an maketini yaptırıyoruz, mart ayında üyelerimize açıklayacağız. riva'ya ayrıca spor tesislerimizin bir bölümünü taşıyacağız. ne türlü yatırım yaparsanız yapın, galatasaray tesisini, armasını, bayrağını oraya götürürseniz proje çok daha büyük değer kazanır. arazinin 120 dönümünü sportif tesis olacak bir galatasaray yerleşkesi haline gelecek. florya 80 dönüm, florya'nın iki katı bir tesis de orada olacak.
ünal aysal döneminde yapılan sözleşmeler nasıl yapıldı, hiç sormuyor musunuz?
şimdi o dönemin sorumlusu ben değilim. ben de önce atılan imzaları da dibine kadar yerine getirmek için çaba içindeyim. bunu soruşturmanın bir faydası yok. faydası olsa sorarım ama faydası yok. başkanlığı aday olduğumda tüm bunları biliyordum ve mazeret üretmiyorum. bir enkaz edebiyatına girmedim bundan sonra da girmeyeceğim. ben bu göreve galatasaray'ı bu zor durumdan çıkarmak üzere geldim.
(gbkz: adnan polat'ın bu zarar tablosundan dursun özbek değil ünal aysal sorumlu demesini nasıl yorumladınız?)
şimdi ikisinin arasında tartışma da oldu. ben bu tartışmanın içinde olmak istemiyorum. iki başkanı da tanıyorum ve saygı duyuyorum. dursun özbek kimliği şöyle bir kimlik; "kimse ile kan davam, kavgam yok. herkese yakın dost birisiyim. ben iyi bir şey yapıyorsam takdir ederler. kötü bir şey yaparsam da eleştirilerine gücenmem darılmam. herkes bardağın dolu tarafını görsün de demiyorum. gören görsün, görmeyen görmesin. boş tarafını söyleyenleri de, uygun bir üslupla söylerlerse dikkate alıp, hatalarımızı düzeltmeye çalışırız.
duygun yarsuvat'ın seçimli genel kurulu istemesini nasıl karşılıyorsunuz?
galatasaray'da bu istek hiç bitmez ki. duygun abi öyle düşünmüştür, öyle konuşmuştur.
(gbkz: bana göre de sizin hatalarınız oldu ama bunlar seçim gerektirecek hatalar değildi, siz ne dersiniz?)
duygun abi de ve böyle düşünen diğer kişiler de galatasaray'ı sevdikleri için böyle konuşuyor. saygı duyarım ama seçim kararını genel kurul alır sadece. kimse de bunun karşısında duramaz. ben seçim öncesi dedim ki, bu bir emanet. bu emanetle ilgili her önemli karar da size geleceğim. ada kararında olduğu gibi.
melo'yu, hamza hamzaoğlu istediği için mi sattınız?
hamza hamzaoğlu melo'yu takımda istemiyordu bu bir gerçek. ama hamza hamzaoğlu istemediği için satmadım. melo geldi bana ben galatasaray'da misyonumu tamamladım ve ayrılmak istiyorum dedi. kalmak istemiyordu ve gitmek istiyordu. eğer hamza melo kalsın deseydi belki ikna etmeye çalışırdım ama asıl nedeni melo'nun kendisi ısrarla gitmek istedi.
(gbkz: bu yüzden taraftarla aranızda soğukluk var. istifa diye bağırıyorlar. bu soğukluğu nasıl gidereceksiniz?)
ben senin gibi düşünmüyorum. taraftarla aramda soğukluk yok. ben bütünü düşünmek zorundayım. popülist bir yaklaşımla artık bu iş yürümez. sadece bugünü değil gelecek 5-10 yılı düşünüyorum. bugün göle bir maya çalarsanız gelecek de ürün verir. taraftarımız merak etmesin ben sadece galatasaray'ın adamıyım. mali yapıyı düzelttikten sonra başarılar peş peşe gelir.
mustafa denizli'ye kaç transfer sözü verildi ?
uefa'nın bu uyarı mektubundan sonra zora girdik. belli noktalara elbette transfer yapmak istiyoruz. iki önemli takviye yaptık, devamı da gelecek.
bazı gidecek oyuncularda var. uefa'nın bize uyarısına göre dengeyi bozmadan gidecek oyuncular yerine transferler yapacağız. şubat ayında uefa ile masaya oturacağız, sonra nasıl izah edeceğiz bu harcamaları.
bu durumda transfer kapandı mı?
öyle demiyorum. adet vermek istemiyorum ama takviye yapacağız. çok zor bir süreci yönetiyoruz.
uefa'nın bu mektubu mustafa denizli ve oyuncuların moralini bozdu mu?
şu anda men edilmiş bir durumumuz yok. etkilenecek bir durum da yok. bu sezon avrupa'da hala devam ediyoruz. mustafa hocam da, oyuncular da son derece profesyonel insanlar etkilenecekleri bir durum yok. onlar çıkıp aslanlar gibi görevlerini yapacak. lig sonunda da kim ipi göğüsleyecek göreceğiz"
uefa kriterine uyum planında futbolculardan indirim isteyecek misiniz?
şu anda futbolcu yıllık ücret ödemelerinde şampiyonuz. bütün süper lig takımlarının ödemelerine vakıfım. açık ara orada şampiyonuz. galatasaray yönetimi olarak hiçbir zaman futbolculara böyle bir talep götürmeyi düşünmedik. etik de değil. biz bunu imzalamışız, ben ya da benden önceki yönetim. ben bunu dibine kadar yerine getiririm. hiç kimsenin de alacağı kalmaz. ama futbolcu galatasaray sevdası ile bize gelip böyle birşey söylerse ancak düşünürüz. yoksa hiçbir futbolcuyu karşıma alıp, gel uefa-muefa diyerek indirim yap demem.
tff, fenerbahçe ve aziz yıldırım'ın etkisinde mi kalıyor?
ben öyle düşünmüyorum. tff devletin bir kurumu. ben hiç öyle vahme kapılmadım. bizim federasyonumuzdur, seçimle gelmişlerdir. bu niyetle hareket ettiklerini hiç düşünmüyorum. türk sporu'na hizmet ettiklerini düşünüyorum.
başkan olarak hakemler hakkında hiç konuşmadınız, böyle mi devam edeceksiniz?
spor kulübü başkanlarının hakemler hakkında konuşmalarının ne amaca hizmet ettiği hakkında şüphem var. başkanların hakemler hakkında konuşmasına gerek yok.
çok canınız yanarsa hakem odasını basar mısınız?
"yok ya tövbe tövbe" (gülerek, söylüyor)
muslera ve sneijder satılır mı?
hocamızın raporu doğrultusunda galatasaray'a faydalı olamayacak bir oyuncu bize söyler ise ancak satarız. şu an hiçbir futbolcuyu satma gibi düşünce planımız yok. hele muslera ve sneijder ile hiç yok. biz hala şampiyonluğa adayız ve iddiamızı da son ana kadar sürdüreceğiz. muslera sneijder satılacak bunlar boş laflar.
(gbkz: ilk kez bir yönetici çıktı dedi ki, galatasaray fakirleşirken, birileri zenginleşmiş. bu çok eleştirildi. fatih işbecer'e kızdınız mı?)
fatih işbecer seçimde benimle geldi. genel sekreterim, mesai arkadaşım. son derece becerikli ve çalışkan bir kardeşimiz. camia, fatih'in söylediğini farklı algıladı. bana gelen yorumlarda da madem öyle hırsızları açıklayın diyorlar. fatih şunu diyor, yapılan sözleşmelerden ötürü birileri zengin olurken galatasaray fakirleşti. bu ne demektir, öyle ise ben sana soruyorum kadir.
(kadir çetinçalı'nın özbek'e cevabı) "kimseyi töhmet altında bırakmasak da, öyle sözleşmeler yapılmış ki, galatasaray'ın çıkarları öncelikle olarak düşünülmemiş. yapılan sözleşmeler ile arada bazı menacerler fazla kazanmış olabilir. futbolculara cömert davranılmış."
dursun özbek, "senin galatasaray'da böyle sözleşmeler olduğuna kanaatin var mı ?" derken, kadir çetinçalı "benim var" dedi. bunun üzerine galatasaray başkanı "benim de var" cevabını verdi ve ekledi: "biz hiç kimseyi hırsızlıkla itham etmedik. fatih de kimseyi itham etmedi. burada söylenen şu; yapılan bazı sözleşmeler çok dikkat etmeden yapıldığı için galatasaray'ın menfaatine zarar vermiştir. bu kanaat sadece bizde değil. sende de, başkalarında da var. bu sözleşmeleri inceliyoruz. geri çevrilecek bir şey varsa çevirmeye çalışacağız. "
özbek'ten taraftar'a mesaj
ayrıca taraftarımıza mesajım şu, önümüzdeki 4-5 ay galatasaray tarihinin en zor dönemi. uefa ile durumumuz, sportif konumumuz bunun aşılmasının bir tek yolu var. ben camiamdan ve taraftarlarımdan tek yumruk olarak bize destek olmalarını bekliyorum. şu anda kenetlenme ve galatasaraylılığını gösterme zamanı. taraftarlarımız stada gelsin, mağazalarımıza ilgi göstersin. camia içinde bir fikri projesi olan varsa gelsin. bizim herkese kapımız açık ve sadece ben bilirim ben yaparım pişkinliği içinde değiliz.
dursun aydın özbek
kadir çatınçalı / istanbul-dha