7727
kendisinin galatasaray'daki performansından hiç memnun olmayan biri olarak türkiye milli takımındaki performans farkını terim'e bağlılığına veya galatasaray'a olan olumsuz hissiyatlarına bağlamanın çok saçma olduğunu düşünüyorum.
terim euro 2016'yı kaçırmamak için son grup maçlarında kanat hücumcularını vs. tamamen keserek 5 tane orta saha oyuncusuyla oynamaya başladı. selçuk'un da oradaki performans artışı tam olarak bu zamana denk geliyor. ozan tufan-oğuzhan-arda-çalhanoğlu-topal gibi oyuncularla oynuyor etrafında. selçuk üst düzey yetenekleri(savunma ve hücum anlamında) olan bir oyuncu değil; kollektif futbol oyuncusu. yani görev adamı. milli takımda hem toplu hem topsuz oyunda her daim birkaç metre etrafında takım arkadaşları buluyor. bu kompakt oyun içinde hem savunma performansı artıyor; hem de topu kullanırken daha rahat pas tercihleri yapıyor. görevini yapıyor yani.
gelelim galatasaray'daki selçuk'a. galatasaray son birkaç yıldır orta saha ve hücum oyuncuları şeklinde ayrılan takımlar kurdu. şu anki takıma bakın; iki merkez orta saha oyuncusu ve dört tane hücum oyuncusu ile oynuyoruz. yani mesela sneijder de bir orta saha oyuncusu diyebilirsiniz ama buradaki kategorizasyon oyunculara verilen rollere göre. sneijder-podolski-yasin-burak vs. top galatasaray'dayken hep 3. bölgede kümelenen oyuncular. dolayısıyla selçuk; top ayağındayken ya dribbling yaparak, adam eksilterek o hücumculara ulaşmak, ya uzun paslar denemek(l1+üçgen) ya da geri oynamak zorunda. e ilk ikisini yapmak için yeterli yeteneklere sahip olmadığı için çoğunlukla son tercihi yapıyor. top rakipteyken de bu saydığım grup geriye yardıma gelse dahi fazla alan değiştirerek rakip takip eden, adamın ayağından top sökebilen oyuncular olmadığı için merkezde oynayan oyunculara kolaylık sağlamıyorlar ve dolayısıyla yine top çalma özelliği bulunmayan orta saha oyuncularımız sıkıntı yaşıyor...
şimdi bunlardan selçuk'un masum olduğunu söylediğim vs. çıkmasın, selçuk benim gözümde bir süre önce bitmiş bir oyuncudur.(hayır formasını çıkardı diye değil!) ancak terim'e aidiyeti yüzünden iyi oynuyor bizde oynamıyor paranoyası görünce kafamdaki analizi belirtme gereği hissettim. kaldı ki selçuk'un eleştirilmeye başlanması terim'in ikinci sezonuna tekabül eder ve o sezonun önemini sizi şöyle ifade edeyim: selçuk'un ilk sezonunda galatasaray'ın orta sahası: selçuk-melo-çolak-engin ve ileride elmander. kanat forvet yok, top öldüren forvet yok, tembel hücumcu yok. kollektif futbol, kompakt takım. o yıl bitiyor terim gidip amrabat, burak, umut'u alıyor ve galatasaray'ın oyun yapısı, kendisinden sonraki hocalarda da devam edecek şekilde değişiyor. o günden beri de selçuk'un tatmin edici bir top oynadığını gören yok zaten. selçuk ne topa iyi hükmedebilen bir playmaker - ne de rakibi korkutan bir savunmacı. takım oyuncusu. kendisinin bu rolünün farkında olup kulübün tapusunu vermeyeydik; yıldız statüsüne çıkartmayaydık bizim takımda da iş görecek bir oyuncu olarak görebilirdik. işler hiç de öyle gitmedi ama...
terim euro 2016'yı kaçırmamak için son grup maçlarında kanat hücumcularını vs. tamamen keserek 5 tane orta saha oyuncusuyla oynamaya başladı. selçuk'un da oradaki performans artışı tam olarak bu zamana denk geliyor. ozan tufan-oğuzhan-arda-çalhanoğlu-topal gibi oyuncularla oynuyor etrafında. selçuk üst düzey yetenekleri(savunma ve hücum anlamında) olan bir oyuncu değil; kollektif futbol oyuncusu. yani görev adamı. milli takımda hem toplu hem topsuz oyunda her daim birkaç metre etrafında takım arkadaşları buluyor. bu kompakt oyun içinde hem savunma performansı artıyor; hem de topu kullanırken daha rahat pas tercihleri yapıyor. görevini yapıyor yani.
gelelim galatasaray'daki selçuk'a. galatasaray son birkaç yıldır orta saha ve hücum oyuncuları şeklinde ayrılan takımlar kurdu. şu anki takıma bakın; iki merkez orta saha oyuncusu ve dört tane hücum oyuncusu ile oynuyoruz. yani mesela sneijder de bir orta saha oyuncusu diyebilirsiniz ama buradaki kategorizasyon oyunculara verilen rollere göre. sneijder-podolski-yasin-burak vs. top galatasaray'dayken hep 3. bölgede kümelenen oyuncular. dolayısıyla selçuk; top ayağındayken ya dribbling yaparak, adam eksilterek o hücumculara ulaşmak, ya uzun paslar denemek(l1+üçgen) ya da geri oynamak zorunda. e ilk ikisini yapmak için yeterli yeteneklere sahip olmadığı için çoğunlukla son tercihi yapıyor. top rakipteyken de bu saydığım grup geriye yardıma gelse dahi fazla alan değiştirerek rakip takip eden, adamın ayağından top sökebilen oyuncular olmadığı için merkezde oynayan oyunculara kolaylık sağlamıyorlar ve dolayısıyla yine top çalma özelliği bulunmayan orta saha oyuncularımız sıkıntı yaşıyor...
şimdi bunlardan selçuk'un masum olduğunu söylediğim vs. çıkmasın, selçuk benim gözümde bir süre önce bitmiş bir oyuncudur.(hayır formasını çıkardı diye değil!) ancak terim'e aidiyeti yüzünden iyi oynuyor bizde oynamıyor paranoyası görünce kafamdaki analizi belirtme gereği hissettim. kaldı ki selçuk'un eleştirilmeye başlanması terim'in ikinci sezonuna tekabül eder ve o sezonun önemini sizi şöyle ifade edeyim: selçuk'un ilk sezonunda galatasaray'ın orta sahası: selçuk-melo-çolak-engin ve ileride elmander. kanat forvet yok, top öldüren forvet yok, tembel hücumcu yok. kollektif futbol, kompakt takım. o yıl bitiyor terim gidip amrabat, burak, umut'u alıyor ve galatasaray'ın oyun yapısı, kendisinden sonraki hocalarda da devam edecek şekilde değişiyor. o günden beri de selçuk'un tatmin edici bir top oynadığını gören yok zaten. selçuk ne topa iyi hükmedebilen bir playmaker - ne de rakibi korkutan bir savunmacı. takım oyuncusu. kendisinin bu rolünün farkında olup kulübün tapusunu vermeyeydik; yıldız statüsüne çıkartmayaydık bizim takımda da iş görecek bir oyuncu olarak görebilirdik. işler hiç de öyle gitmedi ama...