resim
Hamza Hamzaoğlu
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:53
Uyruk:Türkiye
  • 5838
    hoca hakkında ne zamandır görece uzun bi yazı yazmak istiyorum ama gerek twitter'da gerek başka yerde ne zaman bi laf etsem; bi yandan hakaret etmeden nefes alamayanlar, diğer yandan yeni gezegen keşfetmiş gibi bi coşkuyla aynı yorumları bin kez tekerleyenler akın ediyor ve bu durum yaşamdan aldığım lezzeti azaltıyordu. bu yüzden de uzak duruyordum yazmaktan ama şimdi yazayım, en azından kafam rahatlasın. hem de yaz boyu “hamzacı” şeklinde anılan biri olarak kaçtığım, sustuğum sanılmasın. ha bu kimin umurunda diyeceksiniz ama benim umurumda en azından. hiç umurunda olmayanlar çoktan yazıdan çıktı bile.

    ben hocayı severim. hala da severim. büyük bi karakter yanlışı yapmadığı sürece de sevmeye saymaya devam edeceğim. galatasaray tarihimin en umutsuz sezonlarından birinde devraldığı takımı, herkes "4" "4" diye dalga geçerken tutup şampiyon yaptığı 2014-2015 sezonunun anısı bende asla silinmeyecek.

    hoca efsane bir sezon sonucu art arda alınabilecek 3 kupayı da aldı. ancak daha şampiyonluk sonrası değişen profil fotoğrafları eski halini almadan eleştiriler başladı.
    eleştirilir.
    ilk yaptığı "fazla transfere gerek yok" açıklaması yadırgandı.
    yadırganabilir.
    çok ve gereksiz konuştuğu söylendi.
    dileyen katılabilir.

    bu evrede kimse takımı şampiyon yaparkenki hocalık katkısına ve takıma kat ettirdiği gelişime ses çıkartmıyordu. sonra onlar da başladı.
    takımın şampiyon olması sadece sneijder ve muslera'ya bağlandı.
    bağlanabilir.
    hiçbir maçta iyi oynamadığımız, şampiyonluğu şansa bala gelen gollerle kazandığımız söylendi.
    söylenebilir.
    seneye böyle giderse perişan olacağımız, gelenden geçenden 5 yiyeceğimiz söylendi.
    valla bu da olabilir.

    çoğuna katılmasam da, yaz döneminde yapılan bütün bu eleştirilerin doğru olma payı vardı. binlerce ihtimali olan bi oyun izliyoruz, art arda 20 maç bi insanın şansı yaver de gidebilir, her şey olabilir.

    burada bir parantez açayım. biz 2014-2015 sezonunda cidden şahane oynayarak maçları kazanmadık. ama zaten o haldeyken hocanın önceliği, bitmiş haldeki oyuncuları kendine getirip taraftarı takımla barıştırmak ve takımı tekrar maçlara favori çıkacak hale getirmek olmalıydı. getirdi de. kimse beklemiyorken, fenerbahçe çoktan 4 yıldızlı ürünlerin siparişini vermişken 4 yıldızı da getirdi. bunu bi de şahane futbol oynatarak yapsaydı, ben şu an hoca hakkındaki eleştirileri değil, guardiola’nın hocamın hangi pabucunu silmesi gerektiğini konuşuyordum.

    devam edelim. hocayla ilgili eleştirilerin hepsi, ciddi ciddi haklı olabilirdi. ve hocanın ciddi ciddi aslen berbat bir hoca olduğunu 2015-2016 sezonunda görebilirdik.
    yazın bu eleştirilerle ilgili çeşitli çözüm önerileri de vardı. işte burada “olmaz”lar başlıyor benim için.
    hocayı hemen hazır sözleşmesi bitmişken gönderelim dendi.
    gönderilmez.
    iyi bi hoca alıp hamzaoğlu’nu yardımcısı yapalım dendi.
    yapılmaz.
    hocanın önerilerini dinlemeyip yönetim taraftarın istediği transferlerle takımı kursun dendi.
    kurulmaz.

    benim futbol anlayışımda, hamzaoğlu kendi takımıyla 2. sezona başlama hakkını sonuna kadar hak etmiştir. şu an ligde ve avrupa’da 0 puanla -50şer averajda olsaydık bile, yine de hocaya kendi takımıyla başlama şansı vermek doğru karar diyecektim.

    hepimiz futbolu bildiğimizi düşünüyoruz. işte ikili orta sahanın biri sert ve dinamik, diğeri daha pasör ve yaratıcı olmalı. tamamı hücumcu kanatlarla 4-2-3-1 zor, 3’lü orta sahanın hücum defosu, statik forvetin deplasmanda zorlanması… biraz futbol muhabbeti yapmış herkesin ezberlediği şeyleri büyük sırmış gibi yıllardır birbirimize anlatıp duruyoruz. bu gayet normal çünkü bunlarla zaman geçiriyor, bunla keyif alıyoruz. herkes sezon başında kafasındaki ideal 11’i yazıyor. bazılarını seviyor favlıyorum. bazılarında herkes hemfikir oluyor. ama mesela timeline’da galatasaray hakkında güzel konuşan birini takımın başına geçireceğiz deseler, orada dur derim. çünkü burada temel futbol bilgisinin ötesinde bir şey daha gerekir: referans. sırf benim sevdiğim gibi 11 kuruyor diye bir kişiye takımımın emanet edilmesini istemem. beni ikna edecek bir referans isterim. geçmişte barcelona, italya milli takımı, leverkusen gibi referanslara sahip hocalarla bile ne durumda olduğumuzu görmüşken, türkiye liginde hali hazırda galatasaray’ı şampiyon yapmak, benim için iyi bir referanstı ve daha iyisinin kolay kolay geleceğini düşünmüyordum.

    hocanın takımda kalmasının sonuna kadar destekçisiydim ama birçok konuda kendisine katılmıyordum. mesela bence takım yeterli değildi, sağ bek şarttı, sağ açık farzdı, melo’ya yedek orta saha lazımdı. kafandaki plana uymadığı anda hocaya sövmek, belki akil yol. ama ben hoca dediğim insana, beni aşma şansı verme taraftarıyım. ne gerets’in 2006’daki mleda boleslav kadrosu, ne de fatih terim’in 2011’deki fenerbahçe maçı kadrosu, futbolu bilen taraftarın beklediği kadrolardı. terim de, gerets de kimsenin beklemediği kadroları sahaya sürdüler ve takıma altın değerinde oyuncu, oyun formatı ya da sezon kazandırdılar. bu doğrultuda hamza hocanın hiçbir hareketine katılmasam dahi, yapmasını saygıyla bekleyecektim. çünkü hoca takıma senden benden daha hakimdi, ve bizim ezber futbol 101 bilgimizle kurduğumuz kadroyu, kağıda dizdiğimiz düzeni aşabilirdi. çünkü hocanın bu takımla bir şampiyonluğu vardı, senin ve benim ise bu takımla bir şampiyonluğumuz yoktu.

    bu düşüncelerle hem aşırı tepkilerde hem de dezenformasyon haberlerde hocanın yanında yer aldım, birçok kişiye tepki verdim. hiçbir zaman hamza hoca muhteşem bir takım kuracak, göreceksiniz demedim. hamza hoca bir takım kuracak, görelim dedim.

    bu süreçte hocanın bana göre çok bariz hataları oldu. madde madde yazayım zaten yazı kontrolden çıktı:
    1- aslında hemen her demecinde transfer istediği halde, “olmasa da olur” kapısını hep açık bırakarak oyuncu istemiyor izlenimini verdi.
    2- bir yönetici gibi oyuncu maliyetlerine dikkat ederek takımın bütçesini düşündü. bu da ardı arkası kesilmez “hoca veto etti” haberlerini getirdi.
    3- yönetimi savunmak adına istediği transferler olmayınca bile “zaten bizim takım yeterli” diyerek realist durmayan bir görüntü çizdi.
    4- takımın yeterli olduğunu iddia ederek kendini dipsiz bir kuyuya attı. artık avrupa dahil her maçı kazanmak, en azından her takımla başa baş oynamak zorundaydı. çünkü “kadro yeterli idiyse niye kazanamadın. eğer yetersiz idiyse niye yeterli dedin.”
    5- takımda eksikler gören taraftarı da karşısına alarak sırtındaki yükü bin kat artırdı.
    6- geçen sezon şampiyonluğu getiren kenetlenmeyi, istemeden bile olsa, bozan yönetim ekibinin bir parçası oldu.
    7- bu kopmayı bitirip, bir seri yakalayarak taraftarla barışabileceği ilk haftalarda bir anda taktiği değiştirerek aldığı kötü sonuçlarla geçen sene yaptıklarını sorgulattı. güven erozyonu yaşattı.
    8- eleştirilerle arası çok kötü, genel olarak taraftar ve basınla iletişimi faciaydı. kendisine yapılan eleştirileri, taraftarlarla tamamen cepheleşmeye çekebilecek kadar kişisel algıladı.
    9- geçen sene müşfik ve iyi niyetli tavırlarıyla oyuncuların kalbini kazanmışken, bu sene yerli oyuncuların suiistimaliyle birlikte aynı tavırları kendi aleyhine işlemeye başladı.

    neyse bu kadar yeter. hoca bu sene kötü gidiyor. ama ben bir “hamzacı” olarak hocaya sezon başında verdiğim destekten dolayı pişman değilim. geçen sene kötü bir oyunla şampiyon yapmış olsa bile bu sene kendi takımını kurması ve nasıl oyun oynatacağını göstermesi haktı, hak yerini buldu. yaz boyunca hep bunu savundum, yine olsa savunurum.
    lakin takım cidden çok kötü oynuyor. değişiklikler, hamleler, kadroya alınan oyuncular vs bunlar bin tane değişkene bağlı olabilecek şeyler. bunlara takılma yanlısı değilim. daha genel bakma taraftarıyım ve genel olarak baktığımızda da takım çok kötü oynuyor. şu an takımın, geçen seneki ruh haline doğru sürüklenebileceğini gözlemliyor ve üzülüyorum. bana göre, 2014-2015’teki hamza hamzaoğlu gibi biri gelmedikçe, mevcut hamza hamzaoğlu görevine devam etmeli. hamzaoğlu “takımım şampiyonlar ligi için yeterli” tezini kanıtlayamadı, yönetimini transfer başarısızlığını üstüne aldı ve haliyle şu anki durumun sportif açıdan tek sorumlusu. ben yine de takımı ligde zirveye yürütecek ve avrupa’da en azından uefa’da yolumuza devam etmemizi sağlayacak formüle diğer adı geçen hocalardan daha yakın olduğuna inanıyorum. yapamayacağına emin olduğum yerde elbette çok sevmeme rağmen takımdan gitmesinin iyi olduğunu söylerim. çünkü hamza hocayı formamın arkasına adını yazdıracak kadar çok sevsem de, formamın önündeki armayı daha çok seviyorum.

    umarım işler iyiye gitmeye başlar ve böyle bir ayrılık yaşamayız.
App Store'dan indirin Google Play'den alın