4122
elimizde net rakamlar olmasa da -tahmini- aktif 10 milyon taraftarı olan, hindistan ya da çin gibi avrupa futbol ortamından ve kültüründen uzak olmayıp bilakis tam içinde doğan, gelişen ve bulunan bir kulübün adı.
dünyada gittiği her yerde taraftarı var bu kulübün. çoğu türk vatandaşı. avrupa'nın neredeyse her yanında nerede türk var orda bizim adımız var. almanya deplasman değil. birkaç yabancı celebrity dahi bizim kulübü tutar olmuş. rooney'nin oğlu bizim formamızı giyiyor. başka örnekler de var: cassidy guard, riley keough, snop dogg.
her maçı takip ediyoruz. şu boktan ülke ortamında şuı boktan hayatlarımızda bir galatasaray var. galatasaray ile yatıp kalkıyoruz. hafta sonlarımız galatasaray ile doluyor. kimimiz basket takımımıza üzülüyor. kimimiz kimsenin umursamadığı voleybol maçında destek oluyor galatasaray'a. kimimiz televizyon başında sadece trt'nin yayınladığı futbol takımımızın maçının özet görüntülerini dikkatle izliyor.
galatasaray futbol takımının her deplasmana gidişinde yüzlerce genç insan karşılıyor. yüzlercesi bir oyuncuyla tokalaşmak için birbiriyle yarışıyor. milyonlarcamız derbi maçlarına kimi zaman kelle başı 20 lira bayılıyoruz büyük ekranlı televizyonlardan izlemek için. binlerce yorum yapıyoruz galatasaray ile ilgili. forma lansmanlarını heyecanla bekliyoruz. takımımızın sponsor çalışmalarını bile büyük bir ilgiyle takip ediyoruz.
bu potansiyel, hırs, kazanma isteği sevilla'nın elinde var mı? tottenham'ın elinde var mı? peki bayer leverkusen'in? bu kadar ateşli taraftarları var mı? bu kadar köklü gelenekleri var mı? bizim kadar mobilize olmaya hazır 'müşteri' taraftar grubu var mı?
belki hiçbir zaman avrupalı olmadık. ama hayatlarımız hep kesişti. onlardan hep etkilendik. etkiledik. sporda da öyle. orada mücadele ediyoruz yıllardır. real madrid ile oynuyoruz. manchester deplasmanında heyecanlanıyoruz. schalke deplasmanında gol diye ayağa kalkıyoruz. olympiakos'u pire'de yener gibi oluyor, ekaterinburg ile muhtemelen sonu gelmeyecek bir rekabete giriyoruz. evet biz tam o avrupalı spor kültürünün ortasındayız. uzak değiliz.
ama memnun muyuz şu bulunduğumuz yerden? kendinize sorun lütfen. biz futbolda şampiyonlar liginde arada bir gruptan çıkan, basketbolda düzenli olarak eurolegue'e katılması bile garanti olmayan, voleybolda esamesi dahi okunmayan bir kulüp olmaktan mutlu muyuz? yetersiziz. vasatız. mevcut kaynağımızı verimli kullanmıyoruz. ne insan gücü ne mali güç doğru kullanılıyor. biz, benim dilimin döndüğünce anlattığım, bu muhteşem taraftar gücünü ve kulüp geleneğini başarıya dönüştüremiyoruz. sakın tarihimiz başarılarla dolu demeyin. yeterli mi? elin oğlu bizim onda bir potansiyeliyle sevilla oluyor, dortmund oluyor, atletico oluyor, marseille oluyor, olympiakos oluyor.
bizim dengimiz manchester united, real madrid, barcelona, cska moskova, olympiakos olması gerekirken bulunduğumuz durum öyle mi? her sene şampiyonlar ligini kazanmaya oynamazsak nasıl şampiyonlar ligini kazanırız? euroleague'de final four oynamak hayal mi? bizim hayallerimiz çok büyük olmak zorunda.
dünyada gittiği her yerde taraftarı var bu kulübün. çoğu türk vatandaşı. avrupa'nın neredeyse her yanında nerede türk var orda bizim adımız var. almanya deplasman değil. birkaç yabancı celebrity dahi bizim kulübü tutar olmuş. rooney'nin oğlu bizim formamızı giyiyor. başka örnekler de var: cassidy guard, riley keough, snop dogg.
her maçı takip ediyoruz. şu boktan ülke ortamında şuı boktan hayatlarımızda bir galatasaray var. galatasaray ile yatıp kalkıyoruz. hafta sonlarımız galatasaray ile doluyor. kimimiz basket takımımıza üzülüyor. kimimiz kimsenin umursamadığı voleybol maçında destek oluyor galatasaray'a. kimimiz televizyon başında sadece trt'nin yayınladığı futbol takımımızın maçının özet görüntülerini dikkatle izliyor.
galatasaray futbol takımının her deplasmana gidişinde yüzlerce genç insan karşılıyor. yüzlercesi bir oyuncuyla tokalaşmak için birbiriyle yarışıyor. milyonlarcamız derbi maçlarına kimi zaman kelle başı 20 lira bayılıyoruz büyük ekranlı televizyonlardan izlemek için. binlerce yorum yapıyoruz galatasaray ile ilgili. forma lansmanlarını heyecanla bekliyoruz. takımımızın sponsor çalışmalarını bile büyük bir ilgiyle takip ediyoruz.
bu potansiyel, hırs, kazanma isteği sevilla'nın elinde var mı? tottenham'ın elinde var mı? peki bayer leverkusen'in? bu kadar ateşli taraftarları var mı? bu kadar köklü gelenekleri var mı? bizim kadar mobilize olmaya hazır 'müşteri' taraftar grubu var mı?
belki hiçbir zaman avrupalı olmadık. ama hayatlarımız hep kesişti. onlardan hep etkilendik. etkiledik. sporda da öyle. orada mücadele ediyoruz yıllardır. real madrid ile oynuyoruz. manchester deplasmanında heyecanlanıyoruz. schalke deplasmanında gol diye ayağa kalkıyoruz. olympiakos'u pire'de yener gibi oluyor, ekaterinburg ile muhtemelen sonu gelmeyecek bir rekabete giriyoruz. evet biz tam o avrupalı spor kültürünün ortasındayız. uzak değiliz.
ama memnun muyuz şu bulunduğumuz yerden? kendinize sorun lütfen. biz futbolda şampiyonlar liginde arada bir gruptan çıkan, basketbolda düzenli olarak eurolegue'e katılması bile garanti olmayan, voleybolda esamesi dahi okunmayan bir kulüp olmaktan mutlu muyuz? yetersiziz. vasatız. mevcut kaynağımızı verimli kullanmıyoruz. ne insan gücü ne mali güç doğru kullanılıyor. biz, benim dilimin döndüğünce anlattığım, bu muhteşem taraftar gücünü ve kulüp geleneğini başarıya dönüştüremiyoruz. sakın tarihimiz başarılarla dolu demeyin. yeterli mi? elin oğlu bizim onda bir potansiyeliyle sevilla oluyor, dortmund oluyor, atletico oluyor, marseille oluyor, olympiakos oluyor.
bizim dengimiz manchester united, real madrid, barcelona, cska moskova, olympiakos olması gerekirken bulunduğumuz durum öyle mi? her sene şampiyonlar ligini kazanmaya oynamazsak nasıl şampiyonlar ligini kazanırız? euroleague'de final four oynamak hayal mi? bizim hayallerimiz çok büyük olmak zorunda.