• 4111
    türkiye'nin ne olursa olsun en önemli marka değeri. ve aynı zamanda potansiyeli günden güne yok edilmiş ve hala da edilmekte. dokuz, on haneli inanılmaz dövizlerin işin içinde olduğu bir ortamda payı var. kupa kazanıyor, avrupa'da ilerliyor, sneijder, drogba, podolski geliyor gidiyor ama sponsor bulunamıyor. bataklığa sürülüyor. sanki gayrimenkul ortaklığı gibiymiş gibi riva'dır, galatasaray adası'dır elde tutuluyor. spor kulübü olmanın gereklilikleri görmezden geliniyor. avrupa'da başarılara imza atan takımların yüzüne bakılmıyor. liseliler takımı malı gibi görüyor; takımdan faydalanıyorlar, gevrek gevrek gülerek taraftara yalanlar söyleniyor. saygınlığı ve geliri galatasaray'ın yanına yaklaşamayan fenerbahçe spor kulübü olmayı daha iyi başarmasının yanında futbol takımının etrafına resmen bir duvar örüyor, medyayı satın alıyor vesaire. ama ne hacet ki türkiye'nin en büyüğü her gün medyada eziliyor, aşağılanıyor. hiçbir yönetici, takımın sahibi(!) dinozorumsu varlıklar sadece izlemekle yetiniyorlar veya umurlarında bile değil.

    bazı şeylerin farkına varılması lazım. kutsal diye bir şey yok. kutsal addedilmemeli hiçbir unsur. çünkü ''kutsal'' addedilenler, ne eleştiriliyor, ne tartışılıyor, tartışanlar susturuluyor ve hiçbir zaman problem bu ögelerde aranmıyor. mesela kombine almayalım çeki düzen versinler vb. sözler dile getirildi mi hemencecik transfer taraftarıdır, vefasızıdır, yabancı hayranıdır kopuyor gidiyor. başkaldırı mekanizması işlemiyor. sorgulama denen olgu yok. uzun zamandır olmadı. çünkü ezilmişiz son dönemlerde milletçe. teröristleri, kaçakları, hırsızları doluyor taşıyor; adamlar elini kolunu sallayarak istediği yerlere saldırıyorlar, öldürüyorlar kimse dur diyemiyor gezi olayları sonrası neler yaptılar, nasıl sindirdiler ortada.

    canımız, ciğerimiz, galatasarayımız ile yaşıt sevilla bugün nasıl top oynadı ama... bugün bizle gazozuna maç ayarlansa elini kolunu sallayarak 8,9 atacak bir hegemonyaya nasıl da başkaldırdılar. son on senede 4 uefa kupası. mesela 2006'da ronaldinho, eto, puyol zamanındaki barça'yı 3-0 yenmişlerdi. çatır çatır top oynuyorlar çünkü aldıklarının karşılığını böyle ödüyorlar. doğru düzgün yönetiliyorlar ve taraftarlarının ayırdıkları parayı, zamanı en iyi şekilde karşılamaya çalışıyorlar. para mutluluk alıyor işte. bizde niye böyle değil?

    neden böyle yönetiliyor bu takım? neden takımın ezilmesine izin veriliyor? neden bir zümre takımı babasının çiftliği gibi kullanıyor? neden saç baş yoluyoruz her bir maç? her kolpa haberlerin doğruluk ihtimali bu kadar ciddi olabiliyor? lafa gelince porto modeli, altyapı, kendi yıldızlarımız iken neden hiçbir zaman değişiklik yok?

    kimse düşünmüyor takımın iyiliğini falan. mali yapıyı, altyapıyı, takım içindeki yapıyı kontrol edemeyip sponsor bulamayacaksan, kaynak yaratamayacaksan ne işin var orada?
App Store'dan indirin Google Play'den alın