11
elimde imkan olsa kendisini savunurum. ancak kendisini savunacak avukatin burada yazdiklarimi dikkate almasini temenni eder ve umarim. en azindan faydali bir seyler cikabilir.
bir kere kendisiyle ilgili suc isnadi, 6222 sayili kanunun 22. maddesi uzerinden 5237 sayili tck madde 215 dayanak gosterilerek yapiliyor.
tck 215 ne diyor:
madde 215suçu ve suçluyu övme
madde 215 - (1) işlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, bu nedenle kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
arkadaslar ceza hukukunda kelimelere sıkı sıkıya bağlı kalinir desem yeridir. suc tanimindaki aktorleri genis yorumlayarak ya da benzer bir olayla kiyaslama yaparak bir kisiye suc isnat edemezsiniz. tam olarak suc tanimindaki fiilin gerceklesmis olmasi gerekmektedir. bu isin esasli da bir sistematigi vardir ama orasi simdilik bizi ilgilendirmiyor.
gelelim isnat hakkindaki degerlendirmelere. islenmis bir sucu ovmek ya da islenmis suctan dolayi bir kimseyi ovmek seklinde bir davranisi olacak ki anil aras kardesimiz hakkinda cezaya hukmolunsun.
peki islenmis suctan anlamamiz gereken ne? yani evet gorduk ya da duyduk, otobuse kursun siktilar ama bir yargilama yapildi mi? yapildiysa biri hüküm giydi mi?
arkadaslar normlar hiyerarsisi denen bir sey var. yani en tepede anayasa bulunur, sonra kanunlarla milletlerarasi anlasmalar esit gelir(u: temel hak ve hurriyetler konusunda kanunla milletlerarasi anlasmalar celiskiliyse milletlerarasi anlasmalar uygulanir)*.
simdi islenmis bir suctan bahsedebilmek icin bu fiille ilgili bir kesinlesmis mahkeme kararinin olmasi lazim. normlar hiyerarsisinden bahsetme sebebim de bu.
gerek anayasamizda gerekse taraf oldugumuz avrupa insan haklari sozlesmesinde hepimizin bildigi "masumiyet karinesi" soz konusudur. yani ilgili hakkinda kesinlesmis mahkumiyet karari olmadan kisi suclu olamaz.
fenerbahce otobusunun kursunlanmasi olayina gelelim. simdi bu fiilin yargilamasi sirasinda, oyle bir safahate ulasilabilir ki, zannettiginiz gibi fiil suc sayilmayabilir. evet pratikte bu durum cok zor ama teorikte mumkun. kesinlesmemis mahkumiyet karari bulunmuyorsa, ortada suca iliskin verilmis bir hukum de bulunamaz. sikayet dilekcesinde faili mechul saldiri dediklerine gore, herhangi bir mahkumiyet karari verebilecegin suc hukmu ortada yok!
boyle olunca sucluyu ovme gibi bir ihtimalin de yok! cunku dedigim gibi, masumiyet karinesi buna engel.
sonuc olarak, anil kardesimize hapis cezasi verilemez. ben bunun hukuken mumkun olmadigi kanaatindeyim. ama olur da yanlis bir yargilamaya kurban gider, o zaman hukmun aciklanmasinin geri birakilmasindan yirtabilir.
idari para cezasıyla ilgili degerlendirmeyi yapamiyorum, keza aciklamayi tam olarak goremedim. ama elimde olsa bu kardesimizi catir catir savunur, ortami surekli germeye calisan, surekli magduru oynamayi siar edinen bu zihniyete haddini bildirirdim !
bir kere kendisiyle ilgili suc isnadi, 6222 sayili kanunun 22. maddesi uzerinden 5237 sayili tck madde 215 dayanak gosterilerek yapiliyor.
tck 215 ne diyor:
madde 215suçu ve suçluyu övme
madde 215 - (1) işlenmiş olan bir suçu veya işlemiş olduğu suçtan dolayı bir kişiyi alenen öven kimse, bu nedenle kamu düzeni açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
arkadaslar ceza hukukunda kelimelere sıkı sıkıya bağlı kalinir desem yeridir. suc tanimindaki aktorleri genis yorumlayarak ya da benzer bir olayla kiyaslama yaparak bir kisiye suc isnat edemezsiniz. tam olarak suc tanimindaki fiilin gerceklesmis olmasi gerekmektedir. bu isin esasli da bir sistematigi vardir ama orasi simdilik bizi ilgilendirmiyor.
gelelim isnat hakkindaki degerlendirmelere. islenmis bir sucu ovmek ya da islenmis suctan dolayi bir kimseyi ovmek seklinde bir davranisi olacak ki anil aras kardesimiz hakkinda cezaya hukmolunsun.
peki islenmis suctan anlamamiz gereken ne? yani evet gorduk ya da duyduk, otobuse kursun siktilar ama bir yargilama yapildi mi? yapildiysa biri hüküm giydi mi?
arkadaslar normlar hiyerarsisi denen bir sey var. yani en tepede anayasa bulunur, sonra kanunlarla milletlerarasi anlasmalar esit gelir(u: temel hak ve hurriyetler konusunda kanunla milletlerarasi anlasmalar celiskiliyse milletlerarasi anlasmalar uygulanir)*.
simdi islenmis bir suctan bahsedebilmek icin bu fiille ilgili bir kesinlesmis mahkeme kararinin olmasi lazim. normlar hiyerarsisinden bahsetme sebebim de bu.
gerek anayasamizda gerekse taraf oldugumuz avrupa insan haklari sozlesmesinde hepimizin bildigi "masumiyet karinesi" soz konusudur. yani ilgili hakkinda kesinlesmis mahkumiyet karari olmadan kisi suclu olamaz.
fenerbahce otobusunun kursunlanmasi olayina gelelim. simdi bu fiilin yargilamasi sirasinda, oyle bir safahate ulasilabilir ki, zannettiginiz gibi fiil suc sayilmayabilir. evet pratikte bu durum cok zor ama teorikte mumkun. kesinlesmemis mahkumiyet karari bulunmuyorsa, ortada suca iliskin verilmis bir hukum de bulunamaz. sikayet dilekcesinde faili mechul saldiri dediklerine gore, herhangi bir mahkumiyet karari verebilecegin suc hukmu ortada yok!
boyle olunca sucluyu ovme gibi bir ihtimalin de yok! cunku dedigim gibi, masumiyet karinesi buna engel.
sonuc olarak, anil kardesimize hapis cezasi verilemez. ben bunun hukuken mumkun olmadigi kanaatindeyim. ama olur da yanlis bir yargilamaya kurban gider, o zaman hukmun aciklanmasinin geri birakilmasindan yirtabilir.
idari para cezasıyla ilgili degerlendirmeyi yapamiyorum, keza aciklamayi tam olarak goremedim. ama elimde olsa bu kardesimizi catir catir savunur, ortami surekli germeye calisan, surekli magduru oynamayi siar edinen bu zihniyete haddini bildirirdim !