2513
gelecek sene özellikle sinan güler, vladimir micov, patrick young, justin carter dörtlüsünü ve tabi ki koç ergin ataman'ı elinde tutması gereken takım. geri kalan herkesin yerine birisini getirebiliriz ancak bu dört isim ve koçun yerini doldurmakta ciddi anlamda zorlanırız.
sezonun ardından kısa bir değerlendirme yapacak olursak; evet sakatlıkları çok etkili oldu ancak pocius ve ender'in takımdan çok ciddi kopuklukları mevcut.
ender arslan'ı karakter olarak çok sevsem de takımın birinci oyun kurucusu olamaz, olmamalı.
martynas pocius'un ise sakatlıkları sebebiyle ritmini bulamaması durumu söz konusu, takıma dahil olamadı bir türlü; ayrıca adam linderoth'tan hallice geçirdi sezonu.
zoran erceg; kariyerinin başından beri bildiğimiz gibi, savunma anlamında çok büyük bir zaafiyet oluyor takım için, ancak hücumda ritmini bulduğunda durdurulması çok da mümkün olmayan bir oyuncu. alternatif'i bulunmazsa takımda tutulması gayet kabul edilebilir, en azından takım hücum ritmini bulduğu zamanlarda kullanılabilir.
vladimir micov; adamın adından karizma akıyor bi kere. ayrıca takımın beyni adeta, sahada anlık olarak herhangi bir oyuncunun yerini doldurmada avrupa standartlarında bir joker ve oyun görüşüyle euroleague standartlarında bir isim.
sinan güler'i tartışmaya açıyorum bile, mevcut form durumları içerisinde en iyi türk basketbolcu.
justin carter; arada 5 kişinin arasına dalıp topu kaybetme saçmalığını bıraksa güzel oyuncu aslında.* şaka maka efsane smaçlar basıyor, harika bloklar koyuyor ancak takımın boyalı alanda onun için yer açmasını beklemeden yaptığı penetrelerin çoğu top kaybı ile sonuçlanıyor.
patrick young; king-kong sıfatına bu kadar yakışan basketbolcu az bulunur. sezonun son maçı olan 27 mayıs tarihli fenerbahçe ülker deplasanında, potadan seken bir topu alıp smaç ile tamamlaması var ki; sanki basket topu hikayedeki güzel sarışın abla, pota da empire state. vesely falan da king-kong'a saldıran polis kastını oluşturuyordu.* savunmada tecrübesini arttırdıkça ve kendine güveni geldikçe daha gösterecek çok numarası var bu gardaşımın.(bkz: king-kong)
kerem gönlüm; yaşlı kurt, yürekten oynuyor elbet. yaşının getirdiği fiziksel noksanlıkları olsa da tecrübesiyle bunları kapatıyor. sadece biraz fazla bir maaşı vardı yanlış hatırlamıyorsam kendisiyle ilgili rahatsız olacağım tek konu da bu olabilir.
kristijan nikolov; takım yorulduğu zaman kesinlikle topu taşımak için daha sık kullanmalıydık bu çocuğu. dripling yeteneği muazzama yakın, yere yakın olmasının da avantajını kullanıyor tabi*. kendisi de biraz güven kazanıp sahaya hükmetmeye başlayınca çok güzel oyunlar ortaya koyabiiliyor, sezon içerisinde çok kısa kısa da olsa gösterdi bunları bize.
göktürk ural; dengeli atış yapıyo gibi bir tipi var böyle, ne yaparsan yap havada asılı kalıp o şutu dengeli biçimde elden çıkartabilirmiş gibi ancak şutları yerine yollamada problem yaşayabiliyor. kendisini geliştirirse bize özlediğimiz shumpert performansına benzer bir performans verebilecek potansiyelde gibi duruyor.
ege arar; kollarını kullanmayı öğrenmesi, ya da sizeını genişletmesi gerek. ikili mücadelelerde çok narin kalıyor, ayrıca pota altında boğuşma sadece fiziksel olarak üstün gelme şeklinde değil rakibin faullerini de gösterebilme şeklinde olmalı. misal yine son maçtan örnek verecek olursak potaya iki elle smaça giderken bariz bir şekilde eline aldığı bir darbeyi hakeme gösterebilmesi gerekiyordu. tabi yaşının genç olması ve maçın o anki durumunda henüz maça ortak olduğumuzu fark etmemiş olması bu pozisyon için üzerinde etki oluşturmuştur muhakkak. yine de ya sizeını geliştirmesi ya da kollarını doğru kullanmayı öğrenmesi gerek, ikisi birden olursa ballı kaymaklı olur.
şahsi görüşüm takımın seneye bir adet şutu sağlam oyun kurucuya, bir adet bileği düzgün beş numaraya ihtiyacı var. diğer bölgeler sakatlıkların da dönmesiyle tölere edilebilir halde. maddi imkanlar zorlanarak bu iki mevkiye kaliteli isimler getirilebilirse takım zaten emin ellerde olacaktır.
(bkz: in ataman we trust)
sezonun ardından kısa bir değerlendirme yapacak olursak; evet sakatlıkları çok etkili oldu ancak pocius ve ender'in takımdan çok ciddi kopuklukları mevcut.
ender arslan'ı karakter olarak çok sevsem de takımın birinci oyun kurucusu olamaz, olmamalı.
martynas pocius'un ise sakatlıkları sebebiyle ritmini bulamaması durumu söz konusu, takıma dahil olamadı bir türlü; ayrıca adam linderoth'tan hallice geçirdi sezonu.
zoran erceg; kariyerinin başından beri bildiğimiz gibi, savunma anlamında çok büyük bir zaafiyet oluyor takım için, ancak hücumda ritmini bulduğunda durdurulması çok da mümkün olmayan bir oyuncu. alternatif'i bulunmazsa takımda tutulması gayet kabul edilebilir, en azından takım hücum ritmini bulduğu zamanlarda kullanılabilir.
vladimir micov; adamın adından karizma akıyor bi kere. ayrıca takımın beyni adeta, sahada anlık olarak herhangi bir oyuncunun yerini doldurmada avrupa standartlarında bir joker ve oyun görüşüyle euroleague standartlarında bir isim.
sinan güler'i tartışmaya açıyorum bile, mevcut form durumları içerisinde en iyi türk basketbolcu.
justin carter; arada 5 kişinin arasına dalıp topu kaybetme saçmalığını bıraksa güzel oyuncu aslında.* şaka maka efsane smaçlar basıyor, harika bloklar koyuyor ancak takımın boyalı alanda onun için yer açmasını beklemeden yaptığı penetrelerin çoğu top kaybı ile sonuçlanıyor.
patrick young; king-kong sıfatına bu kadar yakışan basketbolcu az bulunur. sezonun son maçı olan 27 mayıs tarihli fenerbahçe ülker deplasanında, potadan seken bir topu alıp smaç ile tamamlaması var ki; sanki basket topu hikayedeki güzel sarışın abla, pota da empire state. vesely falan da king-kong'a saldıran polis kastını oluşturuyordu.* savunmada tecrübesini arttırdıkça ve kendine güveni geldikçe daha gösterecek çok numarası var bu gardaşımın.(bkz: king-kong)
kerem gönlüm; yaşlı kurt, yürekten oynuyor elbet. yaşının getirdiği fiziksel noksanlıkları olsa da tecrübesiyle bunları kapatıyor. sadece biraz fazla bir maaşı vardı yanlış hatırlamıyorsam kendisiyle ilgili rahatsız olacağım tek konu da bu olabilir.
kristijan nikolov; takım yorulduğu zaman kesinlikle topu taşımak için daha sık kullanmalıydık bu çocuğu. dripling yeteneği muazzama yakın, yere yakın olmasının da avantajını kullanıyor tabi*. kendisi de biraz güven kazanıp sahaya hükmetmeye başlayınca çok güzel oyunlar ortaya koyabiiliyor, sezon içerisinde çok kısa kısa da olsa gösterdi bunları bize.
göktürk ural; dengeli atış yapıyo gibi bir tipi var böyle, ne yaparsan yap havada asılı kalıp o şutu dengeli biçimde elden çıkartabilirmiş gibi ancak şutları yerine yollamada problem yaşayabiliyor. kendisini geliştirirse bize özlediğimiz shumpert performansına benzer bir performans verebilecek potansiyelde gibi duruyor.
ege arar; kollarını kullanmayı öğrenmesi, ya da sizeını genişletmesi gerek. ikili mücadelelerde çok narin kalıyor, ayrıca pota altında boğuşma sadece fiziksel olarak üstün gelme şeklinde değil rakibin faullerini de gösterebilme şeklinde olmalı. misal yine son maçtan örnek verecek olursak potaya iki elle smaça giderken bariz bir şekilde eline aldığı bir darbeyi hakeme gösterebilmesi gerekiyordu. tabi yaşının genç olması ve maçın o anki durumunda henüz maça ortak olduğumuzu fark etmemiş olması bu pozisyon için üzerinde etki oluşturmuştur muhakkak. yine de ya sizeını geliştirmesi ya da kollarını doğru kullanmayı öğrenmesi gerek, ikisi birden olursa ballı kaymaklı olur.
şahsi görüşüm takımın seneye bir adet şutu sağlam oyun kurucuya, bir adet bileği düzgün beş numaraya ihtiyacı var. diğer bölgeler sakatlıkların da dönmesiyle tölere edilebilir halde. maddi imkanlar zorlanarak bu iki mevkiye kaliteli isimler getirilebilirse takım zaten emin ellerde olacaktır.
(bkz: in ataman we trust)