275
ömrümden üç yıl gitti şu maçta. maçtan önce taraftarın çoğu rahat maç, 4-5 atarız, antreman yaparız şeklinde yorum yaptıkça huzursuzlanmaya başladım. maç başladı ilk yarı topun hakimi biziz ama pozisyona giremiyoruz neredeyse. hala rahat kazanırız, ilk yarı bitmeden gol gelir yazanlar vardı. bunları gördükçe gerilmeye başladım. 85'e kadar gelmedi gol iyice stres oldum. gol gelince de sinirlerim boşaldı ve apartmanı ayağa kaldırdım. komşular muhtemelen kavga ediyorum sandı.
neyse maça dönelim biz. kadro zaten büyük oranda belliydi. sadece emre-bruma tercihi merak ediliyordu. emre'nin yükselen formuna rağmen kazanmamız gereken bir maça bruma'yla çıkmamız daha muhtemeldi. nitekim öyle oldu. bir de sol bekte acaba hakan oynar mı diyordum. basında yer alan bazı on birlerde de hakan vardı ama hamza hoca prensi olcan'ı oynatmayı tercih etti. bence bu tercihte olcan'a güvenmesinden ziyade hakan'ın artık bek oynayacak hıza sahip olmaması var. bir kanat oyuncusunun hızıyla mücadele edemeyebilir artık.
maç başladığında, maç öncesi ve maç sırasında yapılan kolay maç olacağı yönündeki yorumların ne kadar haksız olduğu hemen anlaşıldı. karşımızda düşme tehlikesi olmayan ve avrupa iddiası bulunmayan rahatlamış bir konya yoktu. bu sezon karşılaştığımız en katı savunmayı yapan bir takım vardı. hücum oyuncuları bile büyük bir disiplin içerisinde topun gerisine geçti. ön bölgede sneijder ve selçuk'a müthiş bir baskı uyguladılar. daha önce birkaç kez yazmıştım; selçuk bu sezon daha az geriye gelip top çıkarıyor. sanırım bu hocanın isteği, çünkü melo ve hamit'in olduğu istisnasız her maçta ilerde başladı oyuna. muhtemelen selçuk'un oyun zekasını ilerde kullanmak istememizden kaynaklanıyor bu. zira ön tarafta sneijder dışında yaratıcı oyuncumuz yok. bu düşünce yanlış değil belki ama bazı maçlarda topu ön tarafa taşımakta çok zorlanıyoruz. melo ve oynadığı dönemde hamit çok yalnız kalıyor. haliyle chedjou'nun saçma sapan şişirdiği top sayısı da artıyor. bence selçuk maçında geride başlayıp, ilerleyen dakikalarda ön tarafa çıksa bizim açımızdan daha yararlı olur.
son yıllarda kanatlardan ziyade ortadan hücum etmeye alışık olduğumuzdan bu katı savunma oyunumuzu etkiledi. mecburen kanatlardan hücum etmeye çalıştık. yalnız yasin'le, bruma da etkisiz kalınca ilk yarı bizim açımızdan çok kısır geçti. sağ kanadı zaten eboué'nin ikinci sezonundan beri kullanamıyoruz, bu sezon etkili kullandığımız sol kanat da bu maçta hiç işlemedi. bunu sadece yasin'in formuna bağlamak yanlış olur. bu pas trafiği sol bekte oynayan isime göre de değişiyor. istediğiniz kadar telles'in bindirmelerini beğenmeyin, sol bekte o oynadığında ordaki pas trafiği gözle görülür şekilde hızlanıyor. maalesef olcan, sneijder'in pas hızına telles kadar uyum gösteremiyor.
ikinci yarı herkesin beklentisi bir kanat oyuncusunu çıkarıp emre çolak'ı oyuna almaktı. burada bruma'ya haksızlık yapılıyor. hücumda kötüydü ilk yarı ama yasin ondan da kötüydü. devre arası bakıyorum sözlük'e millet bruma'ya kin kusuyor. alışkanlık oldu artık, takım olarak kötü oynayınca suçlu bruma. hücum olarak ikisi de kötüydü ama defansif olarak bruma ilk yarı daha çok katkı verdi. kaç kere sabri'nin kademesine girdiğini sayamadım ben. yasin'in çıkması daha mantıklıydı emre girerken. muhtemelen hoca taraftar tepkisinden çekinip bruma'yı çıkardı. aslında takım açısından bu iki isimden hangisi çıkarsa çıksın önemli değildi. ikinci yarı hücumdan başka bir şey düşünmeyecektik çünkü. yine de bruma açısından üzüldüm bu duruma.
iki kanat oyuncusundan birini çıkarıp emre'yi alarak yapması gereken değişikliği yaptı hoca yapmasına da hemen ardından diğerini çıkarıp umut'u alması hiç iyi olmadı. aydın yılmaz'a bile razıydım. umut girince hücum organizasyonu yapamaz olduk. organize bir gol atmak imkansız hale geldi bizim için. golü de zaten duran topta bulduk. bu sezon daha önce de kritik goller atan selçuk, melo'nun da pozisyondaki katkısıyla aldı maçı.
maç 0-0 bitse, takımda kim iyi oynadı deseler muslera ve semih'ten başka isim sayamazdık. belli ki şampiyonluk stresi etkilemiş takımı. böyle bir ortamda ne bireysel övgüler doğru ne de eleştiriler. telles zaten sonraki maç on bire dönecek. onun dışında tek isteğim chedjou yerine hakan-semih tandemine dönmemiz. zira son haftalarda fazla saçmalamaya başladı chedjou.
çok kritik bir haftaya sonuç olarak mükemmel bir başlangıç yaptık. her şey bizim elimizde. yoğun maç trafiğini kayıpsız geçmemiz için yıkıcı eleştiriler yapmak yerine kenetlenmemiz lazım. galibiyetin rehavetine kapılmadan, kolay maç olmadığını unutmayıp, mersin deplasmanına konsantre olalım.
(bkz: aslolan galatasaray)
neyse maça dönelim biz. kadro zaten büyük oranda belliydi. sadece emre-bruma tercihi merak ediliyordu. emre'nin yükselen formuna rağmen kazanmamız gereken bir maça bruma'yla çıkmamız daha muhtemeldi. nitekim öyle oldu. bir de sol bekte acaba hakan oynar mı diyordum. basında yer alan bazı on birlerde de hakan vardı ama hamza hoca prensi olcan'ı oynatmayı tercih etti. bence bu tercihte olcan'a güvenmesinden ziyade hakan'ın artık bek oynayacak hıza sahip olmaması var. bir kanat oyuncusunun hızıyla mücadele edemeyebilir artık.
maç başladığında, maç öncesi ve maç sırasında yapılan kolay maç olacağı yönündeki yorumların ne kadar haksız olduğu hemen anlaşıldı. karşımızda düşme tehlikesi olmayan ve avrupa iddiası bulunmayan rahatlamış bir konya yoktu. bu sezon karşılaştığımız en katı savunmayı yapan bir takım vardı. hücum oyuncuları bile büyük bir disiplin içerisinde topun gerisine geçti. ön bölgede sneijder ve selçuk'a müthiş bir baskı uyguladılar. daha önce birkaç kez yazmıştım; selçuk bu sezon daha az geriye gelip top çıkarıyor. sanırım bu hocanın isteği, çünkü melo ve hamit'in olduğu istisnasız her maçta ilerde başladı oyuna. muhtemelen selçuk'un oyun zekasını ilerde kullanmak istememizden kaynaklanıyor bu. zira ön tarafta sneijder dışında yaratıcı oyuncumuz yok. bu düşünce yanlış değil belki ama bazı maçlarda topu ön tarafa taşımakta çok zorlanıyoruz. melo ve oynadığı dönemde hamit çok yalnız kalıyor. haliyle chedjou'nun saçma sapan şişirdiği top sayısı da artıyor. bence selçuk maçında geride başlayıp, ilerleyen dakikalarda ön tarafa çıksa bizim açımızdan daha yararlı olur.
son yıllarda kanatlardan ziyade ortadan hücum etmeye alışık olduğumuzdan bu katı savunma oyunumuzu etkiledi. mecburen kanatlardan hücum etmeye çalıştık. yalnız yasin'le, bruma da etkisiz kalınca ilk yarı bizim açımızdan çok kısır geçti. sağ kanadı zaten eboué'nin ikinci sezonundan beri kullanamıyoruz, bu sezon etkili kullandığımız sol kanat da bu maçta hiç işlemedi. bunu sadece yasin'in formuna bağlamak yanlış olur. bu pas trafiği sol bekte oynayan isime göre de değişiyor. istediğiniz kadar telles'in bindirmelerini beğenmeyin, sol bekte o oynadığında ordaki pas trafiği gözle görülür şekilde hızlanıyor. maalesef olcan, sneijder'in pas hızına telles kadar uyum gösteremiyor.
ikinci yarı herkesin beklentisi bir kanat oyuncusunu çıkarıp emre çolak'ı oyuna almaktı. burada bruma'ya haksızlık yapılıyor. hücumda kötüydü ilk yarı ama yasin ondan da kötüydü. devre arası bakıyorum sözlük'e millet bruma'ya kin kusuyor. alışkanlık oldu artık, takım olarak kötü oynayınca suçlu bruma. hücum olarak ikisi de kötüydü ama defansif olarak bruma ilk yarı daha çok katkı verdi. kaç kere sabri'nin kademesine girdiğini sayamadım ben. yasin'in çıkması daha mantıklıydı emre girerken. muhtemelen hoca taraftar tepkisinden çekinip bruma'yı çıkardı. aslında takım açısından bu iki isimden hangisi çıkarsa çıksın önemli değildi. ikinci yarı hücumdan başka bir şey düşünmeyecektik çünkü. yine de bruma açısından üzüldüm bu duruma.
iki kanat oyuncusundan birini çıkarıp emre'yi alarak yapması gereken değişikliği yaptı hoca yapmasına da hemen ardından diğerini çıkarıp umut'u alması hiç iyi olmadı. aydın yılmaz'a bile razıydım. umut girince hücum organizasyonu yapamaz olduk. organize bir gol atmak imkansız hale geldi bizim için. golü de zaten duran topta bulduk. bu sezon daha önce de kritik goller atan selçuk, melo'nun da pozisyondaki katkısıyla aldı maçı.
maç 0-0 bitse, takımda kim iyi oynadı deseler muslera ve semih'ten başka isim sayamazdık. belli ki şampiyonluk stresi etkilemiş takımı. böyle bir ortamda ne bireysel övgüler doğru ne de eleştiriler. telles zaten sonraki maç on bire dönecek. onun dışında tek isteğim chedjou yerine hakan-semih tandemine dönmemiz. zira son haftalarda fazla saçmalamaya başladı chedjou.
çok kritik bir haftaya sonuç olarak mükemmel bir başlangıç yaptık. her şey bizim elimizde. yoğun maç trafiğini kayıpsız geçmemiz için yıkıcı eleştiriler yapmak yerine kenetlenmemiz lazım. galibiyetin rehavetine kapılmadan, kolay maç olmadığını unutmayıp, mersin deplasmanına konsantre olalım.
(bkz: aslolan galatasaray)