33
araba yarışları ilk defa m.ö. 680’de olimpiyat oyunlarında bir kategori olarak kabul edilmiştir.
hıristiyanlığın yayılması ile birlikte ölümüne yapılan gladyatör oyunlarını yasaklanınca halkın en büyük eğlence kaynağı olmuş at yarışları. romalı yazar juvenal’e göre bedava dağıtılan ekmekten sonra halkı en çok mutlu eden şey araba yarışlarıdır.
yavaştan o atmosfere sokayım sizleri; benhur filmindeki at yarışı sahnesi https://www.youtube.com/watch?v=JTXzIPgR_zw
konstantinopolis halkı da at yarışlarına büyük ilgi gösterirdi. yarışların yapıldığı hipodrom, şehir halkı için en büyük eğlence kaynağıydı. yarışların yapıldığı günler tatil ilan edilir, girişler ücretsiz de olunca halkın katılımı büyük ölçüde sağlanırdı. yarış aralarında halkı eğlendirmek için dansçılar, drama oyuncuları, akrobatlar birer birer hünerlerini sergilerdi.
gladyatör dövüşleri kadar şiddet içermese de rakibi sıkıştırmak, duvara çarpmasını sağlamak, yolunu kapatmak gibi saldırgan bir tutum kurallara aykırı olmadığı gibi takdir edilirdi. justinyen döneminde fair-play namına büyük bir adım atılarak yarışçıların birbirlerine küfür etmeleri yasaklanmış olsa da şike ve arabaların mekaniklerinde gizlice yapılan oynamaların önüne geçebilmişler midir büyük merak konusu. tabi bunlar gladyatör dövüşlerinin yanında çok masum sayılır.
at yarışları 5. yüzyılda altın çağını yaşarken birinci gelenlere büyük ödüller veriliyor, kendilerini temsilen hipodromda heykelleri dikiliyordu.
allianoi antik kentinde bulunan ticari bir anlaşma metninde anlatılana göre, işçi yevmiyesi 25 dinarken, bir köle 25.000 dinara satılırken, eğitimli bir yarış atının 90.000 dinar etmesi, bu dönemde at yarışı çılgınlığını gözler önüne seriyor.
yarış günlerinin tatil edildiğini söylemiştik. roma’da marcus aurelius (161-180) döneminde olduğu gibi bir yılın içerisinde 135 günün yarışlar sebebiyle tatil edilmesi çok uç bir örnektir. yılın 66 tatil gününde, sabah ve öğleden sonra olmak üzere günde 8 yarış tertip edilirdi. toplumun sosyal hayatındaki değişiklikler tatil günlerinin de değişmesine neden oluyordu.mesela antik dönemde kutlanan lupercia bayramı, hıristiyanlık sonrası yerini paskalya bayramına bırakmış, sezonun ilk yarışları bu tarihe konulmuştu. yine de kentin kurulduğu gün olan 11 mayıs ve yeni yılın ilk günü yani 1 ocak’ta kesinlikle yarış düzenlenirdi.
at yarışlarının kurallarına bakacak olursak yarışlar üç farklı klasmanda yapılırdı 17 yaş altı, 17-20 yaş arası ve 20 yaş üzeri.
saat yönünün tersine yedi tur atılır, son turda kathisma önünden önde geçen sürücü birinci olurdu. kazanan şampiyonluk tacının yanında para ödülleri ve hediyelere boğulurdu. zenginler at yarışlarını karlı bulmuş olacaklar ki, en iyi sürücüleri kendi takımlarına çekebilmek için büyük transfer ücretleri ödemekten çekinmediler.
bazen günün sonunda ise diversium denilen son bir yarış yapılır, günün galibi ile ikincisi atlarını değiştirerek mücadele eder, bu yarışta şampiyon yeniden kazanırsa galibiyetini pekiştirirdi.
12. yüzyılda latin istilası sırasında hipodromun yağmalanması ve konstantinopolis’te kurulan latin krallığı, araba yarışları geleneğinin sonunu getirmiş ve at yarışları tüm şaşalı ve gürültülü tarihine tezat bir şekilde, sessizce tarih sahnesinden çekilmiştir.
görsel materyaller için; http://bugraderci.blogspot.com.tr/...s-ve-at-yarslar.html
hıristiyanlığın yayılması ile birlikte ölümüne yapılan gladyatör oyunlarını yasaklanınca halkın en büyük eğlence kaynağı olmuş at yarışları. romalı yazar juvenal’e göre bedava dağıtılan ekmekten sonra halkı en çok mutlu eden şey araba yarışlarıdır.
yavaştan o atmosfere sokayım sizleri; benhur filmindeki at yarışı sahnesi https://www.youtube.com/watch?v=JTXzIPgR_zw
konstantinopolis halkı da at yarışlarına büyük ilgi gösterirdi. yarışların yapıldığı hipodrom, şehir halkı için en büyük eğlence kaynağıydı. yarışların yapıldığı günler tatil ilan edilir, girişler ücretsiz de olunca halkın katılımı büyük ölçüde sağlanırdı. yarış aralarında halkı eğlendirmek için dansçılar, drama oyuncuları, akrobatlar birer birer hünerlerini sergilerdi.
gladyatör dövüşleri kadar şiddet içermese de rakibi sıkıştırmak, duvara çarpmasını sağlamak, yolunu kapatmak gibi saldırgan bir tutum kurallara aykırı olmadığı gibi takdir edilirdi. justinyen döneminde fair-play namına büyük bir adım atılarak yarışçıların birbirlerine küfür etmeleri yasaklanmış olsa da şike ve arabaların mekaniklerinde gizlice yapılan oynamaların önüne geçebilmişler midir büyük merak konusu. tabi bunlar gladyatör dövüşlerinin yanında çok masum sayılır.
at yarışları 5. yüzyılda altın çağını yaşarken birinci gelenlere büyük ödüller veriliyor, kendilerini temsilen hipodromda heykelleri dikiliyordu.
allianoi antik kentinde bulunan ticari bir anlaşma metninde anlatılana göre, işçi yevmiyesi 25 dinarken, bir köle 25.000 dinara satılırken, eğitimli bir yarış atının 90.000 dinar etmesi, bu dönemde at yarışı çılgınlığını gözler önüne seriyor.
yarış günlerinin tatil edildiğini söylemiştik. roma’da marcus aurelius (161-180) döneminde olduğu gibi bir yılın içerisinde 135 günün yarışlar sebebiyle tatil edilmesi çok uç bir örnektir. yılın 66 tatil gününde, sabah ve öğleden sonra olmak üzere günde 8 yarış tertip edilirdi. toplumun sosyal hayatındaki değişiklikler tatil günlerinin de değişmesine neden oluyordu.mesela antik dönemde kutlanan lupercia bayramı, hıristiyanlık sonrası yerini paskalya bayramına bırakmış, sezonun ilk yarışları bu tarihe konulmuştu. yine de kentin kurulduğu gün olan 11 mayıs ve yeni yılın ilk günü yani 1 ocak’ta kesinlikle yarış düzenlenirdi.
at yarışlarının kurallarına bakacak olursak yarışlar üç farklı klasmanda yapılırdı 17 yaş altı, 17-20 yaş arası ve 20 yaş üzeri.
saat yönünün tersine yedi tur atılır, son turda kathisma önünden önde geçen sürücü birinci olurdu. kazanan şampiyonluk tacının yanında para ödülleri ve hediyelere boğulurdu. zenginler at yarışlarını karlı bulmuş olacaklar ki, en iyi sürücüleri kendi takımlarına çekebilmek için büyük transfer ücretleri ödemekten çekinmediler.
bazen günün sonunda ise diversium denilen son bir yarış yapılır, günün galibi ile ikincisi atlarını değiştirerek mücadele eder, bu yarışta şampiyon yeniden kazanırsa galibiyetini pekiştirirdi.
12. yüzyılda latin istilası sırasında hipodromun yağmalanması ve konstantinopolis’te kurulan latin krallığı, araba yarışları geleneğinin sonunu getirmiş ve at yarışları tüm şaşalı ve gürültülü tarihine tezat bir şekilde, sessizce tarih sahnesinden çekilmiştir.
görsel materyaller için; http://bugraderci.blogspot.com.tr/...s-ve-at-yarslar.html