• 1
    1996 ve sonrası dönemi kapsayan ve tüm dünyadan biraz daha farklı, oryantal, arabesk yaklaşıma sahip psikoloji yaratan organizasyon algısı.

    biraz nostaljiyle yapıp beyin devrelerimize kıvılcım attıralım...!!!
    dikkatle okuyunuz, çoğunuz kendinizden parçalar bulacaksınız aşağıdaki gizli bakınızlarda:

    - 1996 yılında başladım takip etmeye formula 1'i...
    - o zamanlar cine 5'te yayınlanıyordu... ki zaten sanırım türkiye'de ilk yayını da oymuş formula 1'in...
    - 1996 öncesi, yani benetton'lu schumacher ve ayrton senna'lı dönem türkiye'de yayınlanmamış.

    - 11 yaşındayım o zamanlar... ilkokul 4'üncü sınıf...
    - ferrari markasına bir aşinalığımız var... hızlı ve güzel tüm arabaların adının ferrari olduğu dönemler...
    - schumacher ismine de aşinalığımız var, bir şekilde duymuşuz, ünlü isim, belki de türkiye'de oynamış olan kaleci toni schumacher'den dolayı...
    - ferrari'yi ilk gördüğümde gönlüm kayıyor, kıpkırmızı, ateş kırmızısı bir araba, üzerinde sarı ferrari amblemi, zaten galatasaraylıyım, "benim arabam bu" diyorum, üstüne üstlük schumacher denen sempatik adam da bu takımda...

    - bizim takımda 2 adam var, michael schumacher baş pilot belli ki, yardımcı erkek oyuncu rolünde eddie irvine diye yakışıklı ama kasıntı bir genç var... spiker "bu takımın eski pilotu jean alesi" falan diyor, o adam da yarışta ama başka takımda.
    - tabi bizim takım olur da rakip takım olmaz mı? williams renault takımı rakibimiz, 2 tane baş belası pilotu var, damon hill adında kurt/karizma bir britanyalı, jacques villeneuve * adında, babası eski bir formula 1 şehidi olan genç yetenekli çaylak.
    - bir de mc laren diye bir takım var, spiker bunların formula 1'in en köklü takımlarından biri olduğunu ancak o sene formda olmadıklarını falan anlatıyor, kırmızı beyaz marlboro yazan bir arabaları var falan... mika hakkınen adında finlandiyalı bir pilotları var, efsane michael andretti'nin test pilotuymuş ama kariyer yapmış falan.
    - takım arkadaşı da eski williams pilotu, yani şimdiki rakibimizin eski pilotu, çenesi dilek kayası kıvamında david coulthard adında bir genç... bu da britanyalı.
    - spiker britanyalı ve iskandinav pilotların çok soğukkanlı olduğunu falan anlatıyor.

    - sene boyunca müthiş yarışlar oluyor, ama ben daha çok üzülen taraftayım, schumacher denen adam, yani benim adamım, ben izlemeden önce 2 kez şampiyon olmuş ama bu williams renault ne kadar güçlüyse artık, 2 tane manyakla bizim adamı tokatlıyorlar genelde...
    - izlediğim ilk sene 1996'da şampiyon damon hill oluyor, izlediğim ikinci senede ise geçen senenin çaylağı jacques villeneuve * şampiyon oluyor. ben acıların çocuğu tarafındayım. bu şampiyon olan takım da bir garip, bizim takımın iki arabası da aynı, sadece pilotların kaskları değişik, ama bunların iki arabası da birbirinden farklı garip garip şeyler... biri lacivert ağırlıklı birisi beyaz falan fantezi yapmış elemanlar.
    - bu arada, 1997 yılında, eskiden kırmızı beyaz olan, üzerinde marlboro yazan mc laren takımı baya baya bir değişim geçirmiş, pilotlar aynı, mika hakkınen denen karizma elemanla duvar suratlı david coulthard... ama araba değişik bişeyler olmuş böyle siyahlı grili, mercedes amblemli değişik bişeyler böyle, senin yüzüne ne olmuş gibi... ama belli taşşaklı geliyorlar...

    - neysem ne, işte üçüncü sene, yıl 1998... ulan bu sefer de bu değişim geçiren mc laren bela oluyor bizim kırmızıların başına... o ne yarışmak ne yarışmak? hakkinen denen adam ortalığın tozunu attırıyor, bizim schumi * bunun çaylağı coulthard'a bile kafa tutarken zorlanıyor. adamların arabası tank gibi, tam bir alman harikası, bizim italyanlar da cayır cayır yanan kırmızı araba yapsınlar, hız hak getire... olan schumi'ye oluyor anasını satayım.
    - 2 sene toz yutturuyor bu allahın finlisi bize... sadece o yutturssa hele, diğer eleman da baya baya toz yutturuyor... o zaman gözümde şekilleniyor taraflar, benim için ferrari galatasaray, mc laren merdedes takımı ise fenerbahçe... içten içe biliyorum onlardan daha iyi olduğumuzu ama adamlar o dönem çok iyi... kıl oluyorum tabi...

    - yıl oluyor 2000... artık 4 senelik formula 1 izleyicisiyim... sonunda bizim schumi şampiyonluğu kazanıyor... adamın 3'üncü şampiyonluğu ama ben ilk defa şampiyon olduğunu görüyorum, işte orada en üst seviyeye yükseliyor duygularım.
    - bir de hiç unutamam * siyah zemin üstüne sarı kutucuklarla yazılan "aralarındaki süre" - "sektör zamanı" ekran göstergelerini... sonradan değiştirdiler, hiç o zamanki kadar güzel olamadı... sağ altta tah heuer, siemens sponsorluğunda...

    - o 4 senede şampiyonluk beklerken neler neler öğrenmişim halbuki? terimler - markalar - isimler - jargon - tarih...,
    alın aşağıda size formula 1 - türkiye - izleyici sözlüğü:

    * michael schumacher: esas oğlan
    * eddie irvine: ayak bağı - inadım inat götüm iki kanat
    * damon hill: eski kral
    * jacque villenneuve: adı bende saklı *
    * mika hakkinen: esas villian *
    * david coulthard: ağlama duvarı çeneli villian'ın sağ kolu - bir nevi megatron'un starscream'i
    * tag heuer: sağ alttaki saat sponsoru
    * siemens: sağ alttaki diğer sponsor
    * siyah zemin üstüne sarı gösterge: candır, heyecandır
    * jos verstappen: intihar komandosu
    * mika salo: esas oğlan gelene kadar sezon sonuna kadar diziyi yürüten sarışın, bebek yüzlü eleman
    * fosters: pistin sağında solunda tüm panolarda yazan reklam/marka
    * fedex: bizim çocukların arabasında ve kaskında yazan reklam/marka
    * west: sigara, o zaman daha türkiye'ye gelmemişti, mc laren'in arka kanatlarında yazar
    * magneti marelli: ne olduğunu hatırlamıyorum ama bizim takımda falan sponsordu galiba
    * heinz harald frentzen: foruma 1'in julian filipescu'su
    * ralf schumacher: formula 1'in sabin ilie'si... jordan'a kakalamışlar...
    * petronas: malezya'da ikiz kulelermiş, petrol firmasıymış, bizim yan takım sauber'in üzerinde yazardı bu
    * spa francorchamps: ölüm pisti
    * raskas virajı: dön dönebilirsen virajı
    * monaco gp: salonda bisiklet sürme sanatı
    * ayrton senna: reyiz
    * niki lauda: eski reyiz
    * nigel mansel: bıyıklı kasklı adam
    * nelson piquet: ismi güzel yarışçılar
    * row brown: rezervuar köpeklerinin reyizi, strateji uzmanı
    * olivier panis: ismi sakat
    * pedro diniz: üstüne para vererek yarışan adam
    * arrows: arabası güzel performansı tırt takım
    * pit stop: "ne gerek var abi devam et işte" alanı
    * pole position: gerçek yarış severlerin sevmediği, zaten pole'da başlayıp pole'da bitireceksen ne anlamı var, geçiş olmaz ki? bok gibi yarış...
    * start finish düzlüğü: adrenalin pompası pist alanı, ziksen geçemezsini geçilir kılan alan
    * sarı bayrak: tehlike var, dikkatli ol, ama geçebiliyorsan geç yani sikintu yok
    * kırmızı bayrak: renk kırmızı ama olay sıçtın mavisi
    * güvenlik aracı: "lan bu çok güzel bi araba, kaç paradır bu? bu araba bassa formula 1 arabalarını geçer mi acaba?" arabası, kaza yapınca giriyor
    * johny herbert: beyaz arabaya sarı kafalı herif, anglo sakson çekiciliği var
    * rubens barichello: vay aq bunu arıyormuşuz biz schumi'nin şampiyon olması için... adam katalizör çıktı annanne?
    * şikan: s şeklinde viraj, "bordürlerin üzerinden gitse ya, daha hızlı geçer?" - "yok abi yavaşlatıyor o ne kadar sarsıyor biliyon mu? rot balans bozuluyor"
    * takuma sato: "abi benim aşağı mahallede gıcık olduğum bi eleman var da?" - "hallederiz, adresi ver çarpayım"
    * suzuka pisti *: ismi çok güzel de sabahın körüne yarış mı koyulur aq?
    * interlagos pisti *: aga pist ters mi bana mı öyle geliyor?
    * okay karacan: adamın dibi, o sunuyorsa tazı yarışı bile izlenir.

    uzar gider...
    not: bu başlık edite açık olup listeye zibilyon ekleme yapılabilitesi sebebiyle sürekli güncellenecektir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın