1864
bu entryi yazmam lazım çünkü ben kasımpaşa maçında kendisine çok kızdım çok kızdım çok kızdım.
bendeki kredisi an itibariyle 0'dır. sebebi de kötü hoca olduğundan değil okyanusu geçip derede boğulmak üzere olduğumuz için. kasımpaşa maçını bence şansa kazandıktan sonra fanboylar coştu. ancak kimse kimseyi kandırmasın bu galibiyet şanstı. beğendiğim ve yerdiğim tarafları yazarak başlayalım hemen.
güzel giden şeyi bozması:
en başta bu geliyor. hamza hoca ilk geldiğinde tüm galatasaray kamuoyu gibi ben de takımın 4-4-2 oynaması gerektiğini söylüyordum. burak'ın tek forvet yapamadığından vs. hoca geldi hemen 4-4-2 ile başladık. sneijder konusu harika şekilde çözdü. sneijder'den her ne kadar istenilen seviyede olmasa bile sol tarafta verim aldı. spor kamuoyu tarafından mağlup bitirmemiz beklenilen beşiktaş maçını kazandık. sonra her ne olduysa 4-2-3-1 sevdası tuttu ve güzel giden bu düzeni bozdu. hala bunun ceremesini çekiyoruz.
oyun okumadaki eksiklik ve oyuncu değişikliği:
oyuncu değişikliklerini eksik kullanmakta ısrar ediyor. 3. oyuncu değişikliğini son dönemde dikkat çekicek kadar sona saklıyor. fenerbahçe maçında umut'un çıkmasını gerektiğini artık herkes gördü ama bi türlü çıkmadı. hamleler ancak golü yedikten sonra geldi. başakşehir maçında da tamam dzemali bir hataydı. kendi sebeplerini açıkladın. gayet güzel ben çok kabul edilebilir buldum sebeplerini ancak golü yedin baktın olmuyor yani akmıyor. yap bi değişiklik daha yap neyi bekliyorsun? en son kasımpaşa maçında devre arası artık benim sinirlerimin patlama noktasıydı.
oyuncu kazanmak için maç feda etmek:
hakan balta ve dzemali çok küçük büyük hatalardır. artık şampiyonluğa gidiyoruz. bırak bu herkese mavi boncuk dağıtma işlerini hocam.
burak konusunu da bu başlık altında değineceğim. yine benim patlama noktam kasımpaşa maçı. bu adam 45 dakika çıktı topunu oynadı. koştu mücadele etti. ikili mücadeleden kaçmadı vs. e hocam o zaman neden ilk 11'de başlamıyor. az daha gidiyordu maç. şimdi milli takımda 90 dakika oynayacak. galatasaray maçı var mı yok mu düşünmeyecek.
e bu kadar gömdük. bizi buralara getiren olumlu özelliklerinden bahsetmezsek olmaz.
oyuncularla ikili ilişkileri:
sneijder konusu bence en baştaki en önemli ve en büyük sorunuydu. muazzam bir şekilde çıktı buradan hoca yerli oyuncularla olan ilişkisini de artı olarak yazalım. hatta herkesle diyerek genişletelim.
saha dışı ve hakem demeçlerinden kaçınma:
bu bence önemli bir etken başarı yolunda, çünkü oyuncuların konsantrasyonunun bozulmaması ve enerjilerini tamamiyle sahaya verebilme adına önemlidir. bunu suya sabuna dokunmamak olarak nitelendirebiliriz. bence de öyle ama bu işler yönetimin işidir ve böyle kritik bir yılda ve böyle kritik bir dönemde izlenmesi gereken en doğru yol budur.
taktiksel manada çok derin analizler yapmayacağım çünkü bu haftalardan sonra taktikten çok oyuncuların saha içi mücadeleleri belirleyici olacak. artık ligde düşen 3 takım belli oldu gibi. son haftalarda rakip takımlarda da bir gevşeme görülecektir.
oyuncuları mental olarak maçalara ve şampiyonluğa kitlemek çok daha faydalı olacaktır.
bendeki kredisi an itibariyle 0'dır. sebebi de kötü hoca olduğundan değil okyanusu geçip derede boğulmak üzere olduğumuz için. kasımpaşa maçını bence şansa kazandıktan sonra fanboylar coştu. ancak kimse kimseyi kandırmasın bu galibiyet şanstı. beğendiğim ve yerdiğim tarafları yazarak başlayalım hemen.
güzel giden şeyi bozması:
en başta bu geliyor. hamza hoca ilk geldiğinde tüm galatasaray kamuoyu gibi ben de takımın 4-4-2 oynaması gerektiğini söylüyordum. burak'ın tek forvet yapamadığından vs. hoca geldi hemen 4-4-2 ile başladık. sneijder konusu harika şekilde çözdü. sneijder'den her ne kadar istenilen seviyede olmasa bile sol tarafta verim aldı. spor kamuoyu tarafından mağlup bitirmemiz beklenilen beşiktaş maçını kazandık. sonra her ne olduysa 4-2-3-1 sevdası tuttu ve güzel giden bu düzeni bozdu. hala bunun ceremesini çekiyoruz.
oyun okumadaki eksiklik ve oyuncu değişikliği:
oyuncu değişikliklerini eksik kullanmakta ısrar ediyor. 3. oyuncu değişikliğini son dönemde dikkat çekicek kadar sona saklıyor. fenerbahçe maçında umut'un çıkmasını gerektiğini artık herkes gördü ama bi türlü çıkmadı. hamleler ancak golü yedikten sonra geldi. başakşehir maçında da tamam dzemali bir hataydı. kendi sebeplerini açıkladın. gayet güzel ben çok kabul edilebilir buldum sebeplerini ancak golü yedin baktın olmuyor yani akmıyor. yap bi değişiklik daha yap neyi bekliyorsun? en son kasımpaşa maçında devre arası artık benim sinirlerimin patlama noktasıydı.
oyuncu kazanmak için maç feda etmek:
hakan balta ve dzemali çok küçük büyük hatalardır. artık şampiyonluğa gidiyoruz. bırak bu herkese mavi boncuk dağıtma işlerini hocam.
burak konusunu da bu başlık altında değineceğim. yine benim patlama noktam kasımpaşa maçı. bu adam 45 dakika çıktı topunu oynadı. koştu mücadele etti. ikili mücadeleden kaçmadı vs. e hocam o zaman neden ilk 11'de başlamıyor. az daha gidiyordu maç. şimdi milli takımda 90 dakika oynayacak. galatasaray maçı var mı yok mu düşünmeyecek.
e bu kadar gömdük. bizi buralara getiren olumlu özelliklerinden bahsetmezsek olmaz.
oyuncularla ikili ilişkileri:
sneijder konusu bence en baştaki en önemli ve en büyük sorunuydu. muazzam bir şekilde çıktı buradan hoca yerli oyuncularla olan ilişkisini de artı olarak yazalım. hatta herkesle diyerek genişletelim.
saha dışı ve hakem demeçlerinden kaçınma:
bu bence önemli bir etken başarı yolunda, çünkü oyuncuların konsantrasyonunun bozulmaması ve enerjilerini tamamiyle sahaya verebilme adına önemlidir. bunu suya sabuna dokunmamak olarak nitelendirebiliriz. bence de öyle ama bu işler yönetimin işidir ve böyle kritik bir yılda ve böyle kritik bir dönemde izlenmesi gereken en doğru yol budur.
taktiksel manada çok derin analizler yapmayacağım çünkü bu haftalardan sonra taktikten çok oyuncuların saha içi mücadeleleri belirleyici olacak. artık ligde düşen 3 takım belli oldu gibi. son haftalarda rakip takımlarda da bir gevşeme görülecektir.
oyuncuları mental olarak maçalara ve şampiyonluğa kitlemek çok daha faydalı olacaktır.