• 322
    kasımpaşa – galatasaray : 2-3 şampiyonluk yakın meşaleyi yakın spor büroya yakalanmayın

    geri dönüşlerin hastasıyız. devre 2-0 bitti ki hakkı bu değildi. hakkı yeten’den sonra (allah rahmet eylesin) futbolun hakkı diye bir şey yok, rahmetli oynarken de yoktu muhtemelen. golü atarsan hak yerini bulur, atamazsan önündeki maçlara bakarsın.

    kasımpaşa bilerek ya da bilmeyerek galatasaray’a tuzak kurdu. brugge’ün bjk’ye kurduğuna benzer bir tuzak. kapanıp, topu kapınca ağır galatasaray savunmasının arkasına uzun toplarla oynadılar. galatasaray orta sahasıyla beraber saldırınca arkada boşluk oldu, takımın mesafesi açıldı.
    takım hücuma çıkarken bile değil zaten hücumdayken kaptırdığı toplar kasımpaşa için direkt kontratak oldu. hem de öyle böyle kontralar değil. 3’e 2, 4’e 2 pozisyonlar oldu. kasımpaşa bunların sadece 2 tanesini değerlendirebildi.
    topları kaptıranlar hamit, selçuk, sneijder olunca sorun daha da büyüyor tabii ki. takım bu adamlara güveniyor ve komple ileri çıkıyor. dikkat edin galatasaray’ın yediği kontraların hiç birinde sabri yok yok. atak için bindirmiş oluyor çünkü. galatasaray hep soldan geldinin bir açıklaması da bu aslında. hem sneijder’in sola yakın oynaması hem de sabri’nin sağdan bindirmesi atakların soldan gelmesinde etkili oldu. bana kimse sabri yeteneksiz ondan böyle oldu dedirtemez, süleyman demirel stayla :)
    kadro eleştirmeye açık tabii. burak ya sakatlığı atlatmıştır ya da atlatmamıştır, yedekte varsa ilk 11 oynamalıdır. bizde bir söz vardır “bekara karı boşamak kolay” diye. sen tv karşısında sallarsın tabii böyle. her hoca maçtan önce bir plan yapar. bazen tutar bazen tutmaz. önemli olan hocanın planının kendi içinde tutarlı olup olmadığıdır. son maçlarda hamza hamzaoğlu’nun yaptıklarına bakıyorum hata yapıyor. ama hoca kendi içinde tutarsız değil. burak’ın sakatlığı %100 geçti mi, bu hafta kaç idmanı takımla birlikte yaptı? bak canım kardeşim o işler eskidendi. idmana bile çıkmayan topçuyu “hadi koçum” diye sahaya sürerdin o da sana maçı alırdı. neyse, hamza hoca kendisini savunabilecek biri, bana ihtiyacı yok.
    ikinci devre burak yılmaz oyuna girdi. kasımpaşa geride kalmaya devam etti. takım daha za pas hatası yaptı. topu kaptırdığımızda da kasımpaşa cezayı kesemedi. maç galatasaray’a döndü.
    ilk yarı ile ikinci yarı arasında temelde pek fark yoktu aslında. kasımpaşa ofsayt taktiğine devam etti, galatasaray da pozisyona girmeye devam etti. fark galatasaray’ın gol yapmasıydı.
    burak yılmaz gibi bir adamın sahada olması takımın özgüvenini her zaman yükseltir. aynen muslera’nın kalede olması gibi. sinan bolat’la oynarken başka muslere’yla oynarken başka oynar takım. umut bulut’la başka, burak yılmaz’la başka, drogba’yla başka, tanju çolak’la başka bir özgüvenle oynarsın. iş sadece teknik-taktik değildir, psikolojik faktörler inanılmaz önemlidir.

    yarın fenerbahçe-beşiktaş maçı var ve sonuç her durumda galatasaray’a yarayacak. içimden geçen herhangi bir istek yok, ne olursa bize yarar.

    yasin öztekin için özel bir paragraf. dordmund’ta yetişmiş bir oyuncu. kanatta top taşıyan, pas atan, orta kesen, şut atan bir adam. ama paragrafı hak etmesi futbolcu özellikleri değil. galatasaray’da kalmak için diretmesi, hocayla yöneticilerle konuşup galatasaray’da kalmak için inat etmesi. tam kişisel gelişim uzmanlarının kullanacağı bir hikayesi var yasin’in. ben de kullanacağım tabii ki seminerlerimde, seanslarımda. balçova’ya karşı dedem de oynar denirken şimdi oyundan çıkmasının puan kaybına sebep olduğu söyleniyor. büyük aşama. yaş olarak geç kalmış bile olsa, futbol hayatının bundan sonrasına efsaneler arasına adını yazdırabilir. hagi galatasaray’a geldiğinde kaç yaşındaydı? aslında son cümleyi birini yasin’e göstermesini isterdim. çok daha motive olacağını tahmin ederim. umarım bir gün sadece bir paragraf değil bir yazı hatta kitaplara konu olacak bir kalite koyar ortaya. daha doğrusu kalitesini herkese iyice gösterir.

    şampiyon cim bom yazacağiz.

    *
App Store'dan indirin Google Play'den alın