296
eskişehir maçındaki koşu mesafesi 110,7 km. ligin ilk devresinde oynadığımız eskişehir maçındaki koşu mesafesi 108 km idi.
prandelli dönemindeki koşu mesafelerine baktığımızda ortalama 105-108 km arası.
3-0 yenildiğimiz trabzon maçında 105,8 km,
2-1 kazandığımız fenerbahçe maçında 106 km,
1-0 kazandığımız gaziantepspor maçında 104,4 km,
2-1 kazandığımız akhisar maçında 107,9 km,
3-0 yenildiğimiz trabzonspor maçında 105,8 km.
hamza hoca döneminde koşu mesafeleri artmış ortalama 110-113 km ulaşmış:
2-0 kazandığımız beşiktaş maçında 113,9 km,
5-0 kazandığımız konyaspor maçında 108,2 km,
2-0 kazandığımız rize maçında 113,1 km,
3-2 kazandığımız mersin maçında 108,9 km.
koşu mesafesindeki artışı futbolculardaki kondisyon artışına bağlamaktansa iki hoca arasındaki oyun felsefesindeki farka bağlamak daha doğru. prandelli daha çok topun arkasında oyunu kabul ederken, hamza hoca ileride baskı ve press isteyen bir oyun anlayışına sahip. bunun yanında koşu mesafelerinden bağımsız hamza hoca ile futbolcuların çok daha istekli olduğu kesin. bir çok futbolcu sahada elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. büyük takımlar eğer istekli oynarsa ve koşarsa kalite farkından ötürü çok net skorlarla maçları alması gerekir. ancak hamza hocanın son maçlarında bunun yansımalarını göremiyoruz. bunun birkaç sebebi var gibi. öncelikle yapısal bazı sıkıntılar var, misal takımdaki bazı oyuncuların yedekleri yok. burak, selçuk, melo, muslera, sneijder bu beşliden herhangi biri oynamadığı zaman takım sıkıntı çekiyor. hele ki iki kişi yoksa takım sıradan bir takıma dönüşüyor. hamza hoca da eksikleri kapatmak isterken takımın bütün dizilişiyle oynuyor. maç içinde 10 farklı diziliş görebiliyoruz.
ikincisi takımın saha içi parselasyonu kötü. press zamanlamaları hatalı. koşu mesafesi artmasına rağmen öyle pozisyonlar görüyoruz ki orta saha hiç yokmuş gibi. dün de bunun bir çok örneğini gördük, bursa maçında da yaşamıştık. sanki, orta saha 1 kişiyle oynuyor gibi. ne atakları karşılayabiliyoruz, ne de kalabalık orta sahayla hücuma çıkabiliyoruz.
üçüncüsü atağa çıkarken tehlikeli pas hataları yapıyoruz. bu sadece hamza hoca dönemi için değil lig başından beri devam eden bir durum. dün melonun geri pası gibi her maçta semihten, selçuktan, chedjoudan benzer hatalar görüyoruz. bugüne kadar bunları değerlendirebilen takım fazla çıkmadı ancak. tehlike adım adım geliyorum diyor.
kısacası istekli arzulu oyun iyidir ancak sürdürülebilirliği azdır. prandelli döneminde kimseyi istekli görmüyordum ama bir şekilde maçları kazanıyorduk. fenerbahçe galatasarayın yarısı kadar arzuya ulaştığı zaman maçları 3lük 4lük oluyor zaten. bu yüzden artık belli bir sistemle çok efor sarfetmeden maçları kazanmanın yollarına da bakılması lazım.
prandelli dönemindeki koşu mesafelerine baktığımızda ortalama 105-108 km arası.
3-0 yenildiğimiz trabzon maçında 105,8 km,
2-1 kazandığımız fenerbahçe maçında 106 km,
1-0 kazandığımız gaziantepspor maçında 104,4 km,
2-1 kazandığımız akhisar maçında 107,9 km,
3-0 yenildiğimiz trabzonspor maçında 105,8 km.
hamza hoca döneminde koşu mesafeleri artmış ortalama 110-113 km ulaşmış:
2-0 kazandığımız beşiktaş maçında 113,9 km,
5-0 kazandığımız konyaspor maçında 108,2 km,
2-0 kazandığımız rize maçında 113,1 km,
3-2 kazandığımız mersin maçında 108,9 km.
koşu mesafesindeki artışı futbolculardaki kondisyon artışına bağlamaktansa iki hoca arasındaki oyun felsefesindeki farka bağlamak daha doğru. prandelli daha çok topun arkasında oyunu kabul ederken, hamza hoca ileride baskı ve press isteyen bir oyun anlayışına sahip. bunun yanında koşu mesafelerinden bağımsız hamza hoca ile futbolcuların çok daha istekli olduğu kesin. bir çok futbolcu sahada elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor. büyük takımlar eğer istekli oynarsa ve koşarsa kalite farkından ötürü çok net skorlarla maçları alması gerekir. ancak hamza hocanın son maçlarında bunun yansımalarını göremiyoruz. bunun birkaç sebebi var gibi. öncelikle yapısal bazı sıkıntılar var, misal takımdaki bazı oyuncuların yedekleri yok. burak, selçuk, melo, muslera, sneijder bu beşliden herhangi biri oynamadığı zaman takım sıkıntı çekiyor. hele ki iki kişi yoksa takım sıradan bir takıma dönüşüyor. hamza hoca da eksikleri kapatmak isterken takımın bütün dizilişiyle oynuyor. maç içinde 10 farklı diziliş görebiliyoruz.
ikincisi takımın saha içi parselasyonu kötü. press zamanlamaları hatalı. koşu mesafesi artmasına rağmen öyle pozisyonlar görüyoruz ki orta saha hiç yokmuş gibi. dün de bunun bir çok örneğini gördük, bursa maçında da yaşamıştık. sanki, orta saha 1 kişiyle oynuyor gibi. ne atakları karşılayabiliyoruz, ne de kalabalık orta sahayla hücuma çıkabiliyoruz.
üçüncüsü atağa çıkarken tehlikeli pas hataları yapıyoruz. bu sadece hamza hoca dönemi için değil lig başından beri devam eden bir durum. dün melonun geri pası gibi her maçta semihten, selçuktan, chedjoudan benzer hatalar görüyoruz. bugüne kadar bunları değerlendirebilen takım fazla çıkmadı ancak. tehlike adım adım geliyorum diyor.
kısacası istekli arzulu oyun iyidir ancak sürdürülebilirliği azdır. prandelli döneminde kimseyi istekli görmüyordum ama bir şekilde maçları kazanıyorduk. fenerbahçe galatasarayın yarısı kadar arzuya ulaştığı zaman maçları 3lük 4lük oluyor zaten. bu yüzden artık belli bir sistemle çok efor sarfetmeden maçları kazanmanın yollarına da bakılması lazım.