1227
geçmişinde de çok overrated olsa da bu sene belki de tarihinin en overrated sezonunu yaşayan kulüp. hem sözlükte hem medyada aşırı şekilde övülüyor.
yönetimlerinin çok iyi olduğu büyük sponsorlar bulduğu iddia ediliyor. beşiktaş'ın tek büyük sponsoru vodafone'dur. o da statın sponsoru beşitaş'ın değil. statın yeri çok iyi. açıkçası beşiktaş yönetiminin bu sponsoru bulmak için çaba sarf ettiğini düşünmüyorum. nitekim futbolda sponsorunu bulmuş olan beşiktaş basketbolda sponsor konusunda hala tökezlemekte. eğer integral forex'i büyük bir sponsor sayıyorsanız benimle aynı fikirde olmayabilirsiniz saygı duyarım.
yine yönetimlerinin çok uygun fiyatlara çok iyi transfer yaptıkları söyleniyor. tabi bu transferlerin başında demba ba geliyor. demba ba transferi nedeniyle de beşiktaş'ın getirdiği oyuncuların hepsinin iyi olduğu gibi bir algı oluşturuluyor.
demba ile başlayalım. beşiktaş sezon başında almeida'ya 2 milyon euro önerdi. "2 milyon euro". yine bu kulübün başkanı şu an istatistik anlamında takımı sırtlayan demba ba'ya "bu adam kronik sakat kardeşim. almayacağız." dedi. sonra kıvırmaya çalıştı ama kıvıramadığını hepimiz biliyoruz. insan ister istemez düşünüyor: ya almeida 2 milyon euroyu kabul etseydi? bu paragrafı şöyle özetlersek medyada en vizyoner olarak lanse edilen kulüp yönetimi az daha almeida'ya 2 milyon euro verip demba'yı almamayı tercih ediyordu?
diğer transferlere ve transfer edemedikleri oyunculara bakalım.
olcan adın ve gökhan töre: yönetimimizin en çok eleştirildiği noktalardan bir tanesi. beşiktaş günlerce bizim yönetim fiyaskosu olarak gösterilen oyuncumuz olcan peşinde koştu. ama alamayınca gökhan töre'de karar kıldı. ve geçen sene gökhan töre'yi ikiye katlayacak performans gösteren olcan bu sene emre çolak'tan daha kötü oynamaya başladı.
veysel sarı ve tarık çamdal: ulu beşiktaş yönetiminin bu adamların peşinden aylarca koştuğunu özel olarak belirtmeme gerek yok sanırım.
jose ismael sosa ve diego: çok eleştirilen diego'nun peşinden aylarca koştu beşiktaş. o olmadı bari bunu alalım mantığıyla da sosa'yı aldılar.
bir de beşiktaş çok über bir oyun oynuyormuş gibi bir algı oluşturuluyor buna da değineyim. beşiktaş'ın top oynama özürlü stoperlerine baskı yapmazsan, pres yapmayı adamın ayağına paldır küldür koşmak sanan olcay ve oğuzhan gibi adamlara çalım atmayı düşünmezsen, uygun pozisyon alıp adam yönlendirmeyi bilmeyen beklerle gökhan töre'ye saldırırsan bu adamlar iyi oynuyormuş gibi görünür. şu bir gerçek orta sahaları çok koşuyor ve çok iyi top yapıyor ama yukarıda saydığım eksiklerini görmeyen teknik adamlar yüzünden bu adamlar iyi oynuyormuş gibi görünüyor. nitekim hamza hamzaoğlu ve ismail kartal (u: evet maalesef bir çok kişinin göremediği durumu ismail kartal gördü ben de inanamıyorum) bunu gördü ve beşiktaş'a top oynatmadılar.
tottenham ve arsenal maçlarının istanbul ayağı futbol oynanmayacak zeminlerde oynandı açıkçası. tottenham christian eriksen'i beşiktaş maçlarında oynatmadı. ki eriksen takımın sneijder'i gibi bir durumda. ona rağmen kendi sahasındaki maçı son dakika penaltısı ile verdi. arsenal maçlarında ise welbeck olsaydı gerçekten çok şey değişebilirdi beşiktaş için.
sonuç olarak: ben ne opare'den falan filan korkmuyorum. beşiktaş yönetiminin abartıldığı kadar büyük şeyler başardığına inanmıyorum. beşiktaş futbol takımınında aman aman bir oyun oynadığını düşünmüyorum.
yönetimlerinin çok iyi olduğu büyük sponsorlar bulduğu iddia ediliyor. beşiktaş'ın tek büyük sponsoru vodafone'dur. o da statın sponsoru beşitaş'ın değil. statın yeri çok iyi. açıkçası beşiktaş yönetiminin bu sponsoru bulmak için çaba sarf ettiğini düşünmüyorum. nitekim futbolda sponsorunu bulmuş olan beşiktaş basketbolda sponsor konusunda hala tökezlemekte. eğer integral forex'i büyük bir sponsor sayıyorsanız benimle aynı fikirde olmayabilirsiniz saygı duyarım.
yine yönetimlerinin çok uygun fiyatlara çok iyi transfer yaptıkları söyleniyor. tabi bu transferlerin başında demba ba geliyor. demba ba transferi nedeniyle de beşiktaş'ın getirdiği oyuncuların hepsinin iyi olduğu gibi bir algı oluşturuluyor.
demba ile başlayalım. beşiktaş sezon başında almeida'ya 2 milyon euro önerdi. "2 milyon euro". yine bu kulübün başkanı şu an istatistik anlamında takımı sırtlayan demba ba'ya "bu adam kronik sakat kardeşim. almayacağız." dedi. sonra kıvırmaya çalıştı ama kıvıramadığını hepimiz biliyoruz. insan ister istemez düşünüyor: ya almeida 2 milyon euroyu kabul etseydi? bu paragrafı şöyle özetlersek medyada en vizyoner olarak lanse edilen kulüp yönetimi az daha almeida'ya 2 milyon euro verip demba'yı almamayı tercih ediyordu?
diğer transferlere ve transfer edemedikleri oyunculara bakalım.
olcan adın ve gökhan töre: yönetimimizin en çok eleştirildiği noktalardan bir tanesi. beşiktaş günlerce bizim yönetim fiyaskosu olarak gösterilen oyuncumuz olcan peşinde koştu. ama alamayınca gökhan töre'de karar kıldı. ve geçen sene gökhan töre'yi ikiye katlayacak performans gösteren olcan bu sene emre çolak'tan daha kötü oynamaya başladı.
veysel sarı ve tarık çamdal: ulu beşiktaş yönetiminin bu adamların peşinden aylarca koştuğunu özel olarak belirtmeme gerek yok sanırım.
jose ismael sosa ve diego: çok eleştirilen diego'nun peşinden aylarca koştu beşiktaş. o olmadı bari bunu alalım mantığıyla da sosa'yı aldılar.
bir de beşiktaş çok über bir oyun oynuyormuş gibi bir algı oluşturuluyor buna da değineyim. beşiktaş'ın top oynama özürlü stoperlerine baskı yapmazsan, pres yapmayı adamın ayağına paldır küldür koşmak sanan olcay ve oğuzhan gibi adamlara çalım atmayı düşünmezsen, uygun pozisyon alıp adam yönlendirmeyi bilmeyen beklerle gökhan töre'ye saldırırsan bu adamlar iyi oynuyormuş gibi görünür. şu bir gerçek orta sahaları çok koşuyor ve çok iyi top yapıyor ama yukarıda saydığım eksiklerini görmeyen teknik adamlar yüzünden bu adamlar iyi oynuyormuş gibi görünüyor. nitekim hamza hamzaoğlu ve ismail kartal (u: evet maalesef bir çok kişinin göremediği durumu ismail kartal gördü ben de inanamıyorum) bunu gördü ve beşiktaş'a top oynatmadılar.
tottenham ve arsenal maçlarının istanbul ayağı futbol oynanmayacak zeminlerde oynandı açıkçası. tottenham christian eriksen'i beşiktaş maçlarında oynatmadı. ki eriksen takımın sneijder'i gibi bir durumda. ona rağmen kendi sahasındaki maçı son dakika penaltısı ile verdi. arsenal maçlarında ise welbeck olsaydı gerçekten çok şey değişebilirdi beşiktaş için.
sonuç olarak: ben ne opare'den falan filan korkmuyorum. beşiktaş yönetiminin abartıldığı kadar büyük şeyler başardığına inanmıyorum. beşiktaş futbol takımınında aman aman bir oyun oynadığını düşünmüyorum.