964
"burak uğraşıyordu mesela, 2 rakibe takılıyor, 2 ofsayta düşüyor. burak'ta mesela uzun top alışkanlığına karşı onu daha geriye aldık. onun etkinliğini artırmak istedik. bazen eski yerinde oynamak istedi. ama bize inandı ve başardı."geriden atılan uzun topları istemiyorum, pasla
"pas almaya çalışan oyuncu sayısı az, yön değiştirme alışkanlığı yok. top sağdan geliyor, sağa bir daha bir daha oynuyoruz. çevre kontrolü lazım, bir diğer tarafa dönmesi lazım. bunun sıkıntılarını yaşıyoruz ama bundan sonra yaşamayacağız. pasla hızlı çıkıp rakibi eksik yakalayabiliriz"
son yaptigi aciklamalarda su iki nokta en dikkat cekenleri. olayin cift santrafor ya da tek degil, mancinik gibi topu ileri atmak oldugunu binlerce kez anlatmaya calistim. bunun sebebinin de burak oldugunu, burak'in kotu bir cocuk olmadigi halde oyun aliskanligi ve baskin karakterinin digerlerini kotu etkiledigini de binlerce kez yazdim. sorunu dogru adlandirinca cozumu bulmak zor degil. haliyle hamza hoca da yine benim binlerce kez soyledigim gibi burak'i kaleden daha uzak oynatarak cozume gitti. olabilecek en kolay ve cabuk cozum de buydu.
bir digeri ise takimin oyun kurmadaki yavasligina cozum uretmek. yine sorunu dogru adlandiramayinca bir cok futbolcudan verim alinamadi, takim hizi cok yavas kaldi. 2 yildir sozlukte bahsettigim bir detay vardi: cevre kontrolu. medyada neden insanlar bundan bahsetmez, bunun onemi neden anlasilmaz hicbir fikrim yok. halbuki orta saha oyuncusunda calim yeteneginden cok daha onemlidir cevre kontrolu. hamza hocanin dedigi gibi sagdan gelen topun tekrar tekrar saga oynanmasinin en buyuk sebebi cevre kontrolunun yapilamamasi.
benim mustafa denizli'yi hoca olarak en cok elestirdigim yanlarindan biri tugay'i en iyi zamaninda oynatmayip tayfur'u milli takima koymasiydi. tayfur cevre kontrolu berbat, inanilmaz hantal, pas yetenekleri sinirli defansif bir orta sahayken tugay turkiye'nin gelmis gecmis en teknik ve cevre kontrolu en iyi oyuncusuydu. 2000 avrupa sampiyonasinda kisir bir futbol sergilememizin en buyuk nedenidir mustafa denizli. ceyrek final basari falan degil.
tekrar konuya donelim, hamza hoca orta sahadaki kisirligin adini dogru koymus. cevre kontrolu yapamamak (en buyuk suclu selcuk inan cunku bu konuda inanilmaz yetersiz) ve pas almaya cikan oyuncunun olmamasi.
kosu mesafesi diye adlandirilan istatistikten bahsederken tek basina hicbir halta yaramadigini cunku bir anlam ifade edemeyecegini bir cok kez acikladim, bir kez daha anlatmakla ugrasmayacagim. pasa cikmak iste o kosu mesafesini anlamlandiran olgu. eger bir takim surekli pas icin bosluga cikan oyunculara sahipse ister istemez 110 km'den fazla kosar (aslinda mesafe kateder) hicbir sprint atan oyuncusu olmasa bile. ve bu katedilen mesafe de efektiftir.
son olarak da bu ikisinin birlesimiyle oyun hizimizi belirleyip pozisyon yaratmamizi saglayacak seyden bahsetmis satir arasinda: hizli paslasmak.
galatasaray pas hizi inanilmaz hantal bir takim terim'in ikinci senesinden itibaren. eger bunu yukari cekmeye basarirsa avrupa maclari icin de gelecege umutla bakmamizi saglar.
bir cok teknik adamin konusmalarini dinliyoruz. dogru tespit yapmis diyecegimiz seyler ciksa bile uzun zamandir hicbir turk teknik adamdan bu kadar net sorunu ve cozumu isaret eden konusma duymamistim. o nedenle gelis seklini elestirdigim hamza hocanin bunu unutturacak bir futbol yaklasimiyla galatasaray futbol takimini gelistirme cabasina girmesi beni cok mutlu ediyor. hos, bu bile gelisi sirasindaki yonetici tutumlarini affettirmez ama bu kendisinin degil, is bilmez yoneticilerin sucu.
onumuzdeki sene burak'la rotasyona girecek, bazen yanyana oynayacak 26 yas alti bir forvet, selcuk'u yedek birakacak kadar takim uzerinde etki sahibi 22 yas alti bir orta saha ve sag kanatta cizgi oynamayi bilen bir kanat oyuncusu bizi bir kac gomlek yukari tasiyacaktir.
forvet ve orta saha icin adaylarimi daha once yazmistim: mark uth ve daley sinkgraven.
umarim dusunduklerini takima yaptirabilir hamza hoca.
"pas almaya çalışan oyuncu sayısı az, yön değiştirme alışkanlığı yok. top sağdan geliyor, sağa bir daha bir daha oynuyoruz. çevre kontrolü lazım, bir diğer tarafa dönmesi lazım. bunun sıkıntılarını yaşıyoruz ama bundan sonra yaşamayacağız. pasla hızlı çıkıp rakibi eksik yakalayabiliriz"
son yaptigi aciklamalarda su iki nokta en dikkat cekenleri. olayin cift santrafor ya da tek degil, mancinik gibi topu ileri atmak oldugunu binlerce kez anlatmaya calistim. bunun sebebinin de burak oldugunu, burak'in kotu bir cocuk olmadigi halde oyun aliskanligi ve baskin karakterinin digerlerini kotu etkiledigini de binlerce kez yazdim. sorunu dogru adlandirinca cozumu bulmak zor degil. haliyle hamza hoca da yine benim binlerce kez soyledigim gibi burak'i kaleden daha uzak oynatarak cozume gitti. olabilecek en kolay ve cabuk cozum de buydu.
bir digeri ise takimin oyun kurmadaki yavasligina cozum uretmek. yine sorunu dogru adlandiramayinca bir cok futbolcudan verim alinamadi, takim hizi cok yavas kaldi. 2 yildir sozlukte bahsettigim bir detay vardi: cevre kontrolu. medyada neden insanlar bundan bahsetmez, bunun onemi neden anlasilmaz hicbir fikrim yok. halbuki orta saha oyuncusunda calim yeteneginden cok daha onemlidir cevre kontrolu. hamza hocanin dedigi gibi sagdan gelen topun tekrar tekrar saga oynanmasinin en buyuk sebebi cevre kontrolunun yapilamamasi.
benim mustafa denizli'yi hoca olarak en cok elestirdigim yanlarindan biri tugay'i en iyi zamaninda oynatmayip tayfur'u milli takima koymasiydi. tayfur cevre kontrolu berbat, inanilmaz hantal, pas yetenekleri sinirli defansif bir orta sahayken tugay turkiye'nin gelmis gecmis en teknik ve cevre kontrolu en iyi oyuncusuydu. 2000 avrupa sampiyonasinda kisir bir futbol sergilememizin en buyuk nedenidir mustafa denizli. ceyrek final basari falan degil.
tekrar konuya donelim, hamza hoca orta sahadaki kisirligin adini dogru koymus. cevre kontrolu yapamamak (en buyuk suclu selcuk inan cunku bu konuda inanilmaz yetersiz) ve pas almaya cikan oyuncunun olmamasi.
kosu mesafesi diye adlandirilan istatistikten bahsederken tek basina hicbir halta yaramadigini cunku bir anlam ifade edemeyecegini bir cok kez acikladim, bir kez daha anlatmakla ugrasmayacagim. pasa cikmak iste o kosu mesafesini anlamlandiran olgu. eger bir takim surekli pas icin bosluga cikan oyunculara sahipse ister istemez 110 km'den fazla kosar (aslinda mesafe kateder) hicbir sprint atan oyuncusu olmasa bile. ve bu katedilen mesafe de efektiftir.
son olarak da bu ikisinin birlesimiyle oyun hizimizi belirleyip pozisyon yaratmamizi saglayacak seyden bahsetmis satir arasinda: hizli paslasmak.
galatasaray pas hizi inanilmaz hantal bir takim terim'in ikinci senesinden itibaren. eger bunu yukari cekmeye basarirsa avrupa maclari icin de gelecege umutla bakmamizi saglar.
bir cok teknik adamin konusmalarini dinliyoruz. dogru tespit yapmis diyecegimiz seyler ciksa bile uzun zamandir hicbir turk teknik adamdan bu kadar net sorunu ve cozumu isaret eden konusma duymamistim. o nedenle gelis seklini elestirdigim hamza hocanin bunu unutturacak bir futbol yaklasimiyla galatasaray futbol takimini gelistirme cabasina girmesi beni cok mutlu ediyor. hos, bu bile gelisi sirasindaki yonetici tutumlarini affettirmez ama bu kendisinin degil, is bilmez yoneticilerin sucu.
onumuzdeki sene burak'la rotasyona girecek, bazen yanyana oynayacak 26 yas alti bir forvet, selcuk'u yedek birakacak kadar takim uzerinde etki sahibi 22 yas alti bir orta saha ve sag kanatta cizgi oynamayi bilen bir kanat oyuncusu bizi bir kac gomlek yukari tasiyacaktir.
forvet ve orta saha icin adaylarimi daha once yazmistim: mark uth ve daley sinkgraven.
umarim dusunduklerini takima yaptirabilir hamza hoca.