4
(bkz: post-modern futbol - metodo ve w-galatasaray/#1418644)
su yaziyi yazdigimda mancini cok onemli denemeler yapiyordu. ben de gelecek seylerden heyecanlanip insanlara isik olsun diye post modern futbolun gerekliliklerinden bahsedip, nereden gelip nereye gittigini ve galatasaray'in olasi yerini anlatmaya calismistim.
benim icin en buyuk hayal kirikligi mancini'nin bu donusumden vazgecip daha muhafazakar oyunlara donerek takimi siradanlastirmasi oldu. prandelli'nin klasikci futbol anlayisiyla boyle denemeler yapmayacagi zaten belliydi de hamza hocayla da bunlari denemeyecegimizi biliyorum. yine de bazi seylerin tekrar ustunden gecmek istiyorum. galatasaray futbol takiminin neye ihtiyaci oldugu, avrupada basari icin nelerin elzem oldugu ve basariyla basarisizligi ayiran kucuk nuanslari anlatmaya calisalim.
bugunlerde sozlukte galatasaray'in melo'nun yerine daha "isiran" bir adama ihtiyaci oldugunu yazanlari gormeye basladim. chedjou'nun yerine bir defans, telles yerine bir sol bek, bir de sag beke ihtiyacimiz varmis. dehsetle okuyorum bunlari. kadro muhendisligi en iyi oyunculari koyarak olmaz, gecen sene spurs sampiyon olmazdi. kadro muhendisligi, takimin bulundugu sartlara gore seviyesini yukselterek gerceklestirilir. galatsaray'in avrupa standardina cikmak icin ihtiyaci olan sey daha sert bir defans ve daha sert bir orta saha degil. bireysel sertlik bir yere kadar, takim sertligi ise bambaska. galatasaray'in ihtiyaci olan sey avrupa standardinda hiza ulasmak. bunu saglamak icin de forvet hattini ve orta sahasini degistirmek zorunda. simdi tekrar post-modern futbola donup nedenlerini yazalim.
eski yazida soyle bir bolum yazmisim:
"2000'lerdeki mantalite degisiminden ve oyuncu kullanimdan bahsettikten sonra formasyonun degismesinden ve bunun futbolcu pozisyonlarindaki etkisinden bahsedelim. 2000'lerle birlikte 3 hatli oyun dizilisi neredeyse tamamen ortadan kalkti ve yerine 4 hatli oyun sistemleri geldi. bu su demek: yeni modern futbol zamanlarinda (90larin buyuk bolumu ve 2000'lerin basi) hatlar genelde defans, orta saha ve forvet olarak kullaniliyordu. bunun disinda orta saha bazen defansif bazen de ileri cikip ofansif orta saha diye adlandirilabiliyordu. ancak 2000'li yillardaki o kanat/forvetler, false9 ve hiza duyulan ihtiyactan dolayi saha dizilisinde de dramatik degisiklikler oldu. kisacasi genelde 4-3-3'un hatlari 4'e bolen varyasyonlari neredeyse tum dunyada kullanilmaya baslandi. 4-2-3-1, 4-1-2-3, 4-3-1-2 vs. bu dizilis box-to-box oyuncularini etkisizlestirdi. "yeni-yeni modern futbolda" oyun hizi ve pas hizi, box-to-box oyuncularinin 90 dakika iki ceza alanin ayni derecede kullanmalarini imkansiz kilmaya basladi. box-to-box oyuncularinin yerini -iki ceza sahasini kullanma acisindan- atak full-back'ler almaya basladi. diger degerini yitiren pozisyon ise 4-4-2'nin "wide midfielder"lari oldu. bu kavram bizde dogru kullanilmaz 4-4-2'nin kanadinin ozellikleri bile dogru sayilmaz turkiye'de. neyse o konuya girmeyelim. bu "wide midfielder"in yakin zamandaki en unlusu ise tabiki david beckham. bu mevkinin oyunculari eger yeterince hizliysa kanat oynayarak devam edebildi, eger savunma yonu varsa karsilayan merkez orta saha olabildi. ancak beckham gib arada kalmis oyuncularin cogu, yani ne hizi olan ne de rakibi karsilayabilecek defansif ozellikleri olan, (beckham kadar unlu olmadiklari icin belki de) futboldan neredeyse silindi.
diger bir kaybolan pozisyon ise "poacher". yeni-yeni futbolda poacher futbolcunun yeri kalmadi cunku oyunun hizi, topsuz oyunun artan onemi, pas futbolunun yukselisi her oyuncunun pas ve topsuz oyuna katkisini gerektiriyordu. haliyle butun ozelligi box civari ve icinde topu aldigi anda bir sekilde mutlaka golu yapmak olan ama oyuna katkisi olmayan kisi bu futbolda barinamazdi.
pas hizi ve oyun hizindan bahsettik ancak icerigini cok fazla vermedik. ona gecmeden once 2000'leri etkileyen baska bir hizdan bahsedelim, oyuncu hizi. kanatlar ve kanat/forvetler onem kazanmaya basladi demistik, bunun yaninda yeni dizilisler ve her ne kadar yeni bir konsept olmasa da kontra atagin onemi takimlari daha hizli oyunculari bulmaya itti. yetenekleri kisitli olsa da kulupler genc oyuncularda oncelikli olarak hizi aramaya basladi. futbolcu profilini degistiren etkenlerden biri de bu oldu."
yazinin tamamini okursaniz post-modern futbolunu anlamanizda buyuk yardimci olacaktir. bu bolumu tekrar yazmamin sebebi icinde barindirdigi anahtar kelime; hiz!
aslinda yazida hizi daha cok actigim yerler de var ancak buradaki amacim dizilise de dikkat cekmek oldugu icin bu bolum daha onemli. 2000'li yillardan sonra klasik bir 4-4-2 oynanmamasinin en buyuk sebebi futbol hizini yukariya cekmek isteyen taktisyenler sahayi boylamasina 3'e bolmek yerine 4'e bolmeye basladilar. saha parselasyonu icin. 4-4-2 ise sahayi 3'e ayiran bir dizilis. hiz futbolu icin yeterli degildi. bu 4-4-2 kotu demek degildir sakin yanlis anlasilmasin. turkiye ligi icin cok kolay bir cozum olup dogru uygulayan her takim ust siralarda yer alir, basit bir anadolu takimi olsa bile. ancak avrupada basarili olmak isteyen bir takim statik oyunla bunu basaramaz.
ne kadar kostugunuzun bir onemi yoktur, hiziniz yerlerdeyse katettiginiz mesafe sadece bir istatistik olarak kalir.
galatasaray taraftari ikiye bolunmus durumda. bir kesim icin futbol fatih terim ve onun dogmalariyla es deger. ayni kesim sneijder gibi bir on numara yerine surekli calim atan, eski usul bir 10 numara gormek istiyor. turk futbolculari bir aile ferdi gibi gorup onlari olasi basarida bas aktor olarak gormek istiyor.
diger kesim ise avrupa futboluna daha merakli. galatasaray'i istatistiki olarak inceleyip bunu yukari cekecek cozumler hakkinda konusuyor. yerli futbolcularin cogu onlar icin fazla ucretlendirilmis birer emekci. avrupalilar ise emeklilige gelmis fazla ucretli emekci ve futbol oynayan emekci olarak ikiye ayrilmis.
galatasaray'in gecen sene ve bu sene avrupadaki en buyuk skntisi yavasligiydi. turkiye liginde bu skntiyi cekmeden sampiyon olabiliriz, sorun degil. ancak hizinisi yukseltmediginiz muddetce avrupada tokat yiyip evimize geri doneriz. bu hizi yukseltmek icin de makinenin kazan dairesini "upgrade" etmemiz gerekiyor. tabi ki kanatlar ve kanat forvetler onemli ancak makinenin isletim gucu yoksa hangi donanimi eklerseniz ekleyin yavasliktan hicbir programi calistiramazsiniz.
hamza hoca kesinlikle post-modern futbolun stratejilerini uygulamayacak cunku kendisi daha muhafazakar bir yaklasima sahip. yine de avrupada belli bir basari yakalanabilir. fakat, her ne kadar kendi futbolunda ilerleme kaydetse de belli yerleri degistirmeden avrupa'nin hizina erismesi mumkun degil. galatasaray'in yavasliginin en buyuk sebebi oyun kurarken gosterdigi yavaslik ve hucum hattinin statik oynamasi. selcuk'un sadece fiziksel olarak degil pas hizi olarak da cok yavas bir oyuncu. hem topa, hem pozisyona bu kadar yavas reaksiyon gostererek bu kadar ust duzey futbol oynayan oyuncu avrupada bulamazsiniz. selcuk'u kotulemek icin degil, avrupa futbolunun gittigi yeri belirtmek icin soyluyorum. melo her ne kadar yavaslamis ve kosu mesafeleri azalmis olsa da (aslinda katettigi mesafe) melo reaksiyon hizi yuksek bir oyuncu, en azindan patlayiciligi var.
burak ve umut pas futboluna uymayan iki hucum silahi. umut'un burak'tan daha fazla takim oyununa katki saglayan ozellikleri olsa da burak'in bireysel hizi ve patlayiciligini da gozardi edemeyiz. ve yine bir ust seviye futbola gecmek istiyorsak pas futbolunu daha iyi bilen, oyunu hizlandirmamizi saglayabilecek topsuz oyunu ve ilk dokunusu iyi hucum silahlarina yonelmeliyiz.
takimin sag kanatla ilgili de onemli bir sorunu var. eger klasik bir stratejiyle oynuyorsak bu az cok cozuluyor gibi gorunse de emre colak'i sagda kullanmak cocugu yeteneklerinden yoksun bir oyuna mahkum etmekle es deger.
hamza hoca avrupada basariyi hedefliyorsa yapmasi gereken ilk is kulubun mali yapisini da dusunerek takimin hizini yukseltemeyecegi asikar olan butun oyunculari gozden cikartmali. turkiye liginde is yapacaklari icin burak ve selcuk'u kullanmaya devam edebilir ama onlarin yerini alacak genc ve takim kimyasina uygun yabanci transferi yapmali. ikisinin de yerine gecebilecek turk oyuncu baska takimlarda yok, bizde ise en iyi adaylar emre colak ve sinan gumus.
simdi akliniza ilk iki sampiyonlar ligi macerasi gelebilir. ilk sene karsimizda man united, braga ve cluj vardi. man united hiz futbolunu denemeye calisiyordu sene basinda, bakti olmuyor kendi ozune donup daha klasik bir oyun sergileyerek ingilterede sampiyonluk kovaladi ama avrupada esamesi okunmadi. braga ve cluj zaten bu seviyenin takimi degiller.
ikinci sene ise hizini supersonic yapmis bir real madrid, bu standardin takimi olmayan kopenhagen ve her ne kadar italya'yi domine etse de hiz futboluyla yakindan uzaktan alakasi olmadigi icin avrupada sorun yasayan juventus. bu gruptan da bir sekilde cikmayi basardik.
bu sene ise elimizde drogba gibi bir adam yoktu ve karsimizdaki butun takimlarin ortak ozelligi hizdi. anderlecht bile hiz konusunda bizim iki katimiz bir takim. dortmund kendi liginde kume dusmemeye oynarken futbol aliskanligi ve bizim gibi yavas bir takimin grubuna dustugu icin rahat rahat gruptan cikti.
gunu kurtarmak cok zor degil; dizilisler, futbolcular... bir sekilde eslestirilir ve ligde basari saglanir. ama avrupada basari istiyorsaniz belli kriterlerde ust duzey olmak zorundasiniz.
maalesef gelecekte olmasi gerekene dair bu yazida post-modern futbolun abc'sini degil onun bir oncesini anlattim. yani biz henuz 2000'lerle olusan hiz futboluna gecisi yapamadik. once bunu halledip sonra bosluk oyununu sonra da gecis oyununu yapmamiz gerekiyor.
sadece post-modern futbolda neden sahayi 3 degil de 4'e hatta 5'e bolmeye calisiyorlar ornek olsun diye bielsa'nin marsilyasina bakabilirsiniz. kendisinden maddi olarak cok guclu iki takimin onunde puan farkiyla liderler. hicbir super star oyuncusu yok ama futbol hizlari ikisinin de uzerinde.
galatasaray da eger bireysel ve pas hizini yukariya cekmeye dair degisiklikler yaparsa avrupada tekrar soz sahibi bir takim olabilir. su halimizle buyuk liglerden sadece italya ve arsenal, chelsea harici ingiliz takimlarina kafa tutabiliriz. ispanya, almanya hatta orta avrupa takimlari bizden cok daha hizli.
saygilar
su yaziyi yazdigimda mancini cok onemli denemeler yapiyordu. ben de gelecek seylerden heyecanlanip insanlara isik olsun diye post modern futbolun gerekliliklerinden bahsedip, nereden gelip nereye gittigini ve galatasaray'in olasi yerini anlatmaya calismistim.
benim icin en buyuk hayal kirikligi mancini'nin bu donusumden vazgecip daha muhafazakar oyunlara donerek takimi siradanlastirmasi oldu. prandelli'nin klasikci futbol anlayisiyla boyle denemeler yapmayacagi zaten belliydi de hamza hocayla da bunlari denemeyecegimizi biliyorum. yine de bazi seylerin tekrar ustunden gecmek istiyorum. galatasaray futbol takiminin neye ihtiyaci oldugu, avrupada basari icin nelerin elzem oldugu ve basariyla basarisizligi ayiran kucuk nuanslari anlatmaya calisalim.
bugunlerde sozlukte galatasaray'in melo'nun yerine daha "isiran" bir adama ihtiyaci oldugunu yazanlari gormeye basladim. chedjou'nun yerine bir defans, telles yerine bir sol bek, bir de sag beke ihtiyacimiz varmis. dehsetle okuyorum bunlari. kadro muhendisligi en iyi oyunculari koyarak olmaz, gecen sene spurs sampiyon olmazdi. kadro muhendisligi, takimin bulundugu sartlara gore seviyesini yukselterek gerceklestirilir. galatsaray'in avrupa standardina cikmak icin ihtiyaci olan sey daha sert bir defans ve daha sert bir orta saha degil. bireysel sertlik bir yere kadar, takim sertligi ise bambaska. galatasaray'in ihtiyaci olan sey avrupa standardinda hiza ulasmak. bunu saglamak icin de forvet hattini ve orta sahasini degistirmek zorunda. simdi tekrar post-modern futbola donup nedenlerini yazalim.
eski yazida soyle bir bolum yazmisim:
"2000'lerdeki mantalite degisiminden ve oyuncu kullanimdan bahsettikten sonra formasyonun degismesinden ve bunun futbolcu pozisyonlarindaki etkisinden bahsedelim. 2000'lerle birlikte 3 hatli oyun dizilisi neredeyse tamamen ortadan kalkti ve yerine 4 hatli oyun sistemleri geldi. bu su demek: yeni modern futbol zamanlarinda (90larin buyuk bolumu ve 2000'lerin basi) hatlar genelde defans, orta saha ve forvet olarak kullaniliyordu. bunun disinda orta saha bazen defansif bazen de ileri cikip ofansif orta saha diye adlandirilabiliyordu. ancak 2000'li yillardaki o kanat/forvetler, false9 ve hiza duyulan ihtiyactan dolayi saha dizilisinde de dramatik degisiklikler oldu. kisacasi genelde 4-3-3'un hatlari 4'e bolen varyasyonlari neredeyse tum dunyada kullanilmaya baslandi. 4-2-3-1, 4-1-2-3, 4-3-1-2 vs. bu dizilis box-to-box oyuncularini etkisizlestirdi. "yeni-yeni modern futbolda" oyun hizi ve pas hizi, box-to-box oyuncularinin 90 dakika iki ceza alanin ayni derecede kullanmalarini imkansiz kilmaya basladi. box-to-box oyuncularinin yerini -iki ceza sahasini kullanma acisindan- atak full-back'ler almaya basladi. diger degerini yitiren pozisyon ise 4-4-2'nin "wide midfielder"lari oldu. bu kavram bizde dogru kullanilmaz 4-4-2'nin kanadinin ozellikleri bile dogru sayilmaz turkiye'de. neyse o konuya girmeyelim. bu "wide midfielder"in yakin zamandaki en unlusu ise tabiki david beckham. bu mevkinin oyunculari eger yeterince hizliysa kanat oynayarak devam edebildi, eger savunma yonu varsa karsilayan merkez orta saha olabildi. ancak beckham gib arada kalmis oyuncularin cogu, yani ne hizi olan ne de rakibi karsilayabilecek defansif ozellikleri olan, (beckham kadar unlu olmadiklari icin belki de) futboldan neredeyse silindi.
diger bir kaybolan pozisyon ise "poacher". yeni-yeni futbolda poacher futbolcunun yeri kalmadi cunku oyunun hizi, topsuz oyunun artan onemi, pas futbolunun yukselisi her oyuncunun pas ve topsuz oyuna katkisini gerektiriyordu. haliyle butun ozelligi box civari ve icinde topu aldigi anda bir sekilde mutlaka golu yapmak olan ama oyuna katkisi olmayan kisi bu futbolda barinamazdi.
pas hizi ve oyun hizindan bahsettik ancak icerigini cok fazla vermedik. ona gecmeden once 2000'leri etkileyen baska bir hizdan bahsedelim, oyuncu hizi. kanatlar ve kanat/forvetler onem kazanmaya basladi demistik, bunun yaninda yeni dizilisler ve her ne kadar yeni bir konsept olmasa da kontra atagin onemi takimlari daha hizli oyunculari bulmaya itti. yetenekleri kisitli olsa da kulupler genc oyuncularda oncelikli olarak hizi aramaya basladi. futbolcu profilini degistiren etkenlerden biri de bu oldu."
yazinin tamamini okursaniz post-modern futbolunu anlamanizda buyuk yardimci olacaktir. bu bolumu tekrar yazmamin sebebi icinde barindirdigi anahtar kelime; hiz!
aslinda yazida hizi daha cok actigim yerler de var ancak buradaki amacim dizilise de dikkat cekmek oldugu icin bu bolum daha onemli. 2000'li yillardan sonra klasik bir 4-4-2 oynanmamasinin en buyuk sebebi futbol hizini yukariya cekmek isteyen taktisyenler sahayi boylamasina 3'e bolmek yerine 4'e bolmeye basladilar. saha parselasyonu icin. 4-4-2 ise sahayi 3'e ayiran bir dizilis. hiz futbolu icin yeterli degildi. bu 4-4-2 kotu demek degildir sakin yanlis anlasilmasin. turkiye ligi icin cok kolay bir cozum olup dogru uygulayan her takim ust siralarda yer alir, basit bir anadolu takimi olsa bile. ancak avrupada basarili olmak isteyen bir takim statik oyunla bunu basaramaz.
ne kadar kostugunuzun bir onemi yoktur, hiziniz yerlerdeyse katettiginiz mesafe sadece bir istatistik olarak kalir.
galatasaray taraftari ikiye bolunmus durumda. bir kesim icin futbol fatih terim ve onun dogmalariyla es deger. ayni kesim sneijder gibi bir on numara yerine surekli calim atan, eski usul bir 10 numara gormek istiyor. turk futbolculari bir aile ferdi gibi gorup onlari olasi basarida bas aktor olarak gormek istiyor.
diger kesim ise avrupa futboluna daha merakli. galatasaray'i istatistiki olarak inceleyip bunu yukari cekecek cozumler hakkinda konusuyor. yerli futbolcularin cogu onlar icin fazla ucretlendirilmis birer emekci. avrupalilar ise emeklilige gelmis fazla ucretli emekci ve futbol oynayan emekci olarak ikiye ayrilmis.
galatasaray'in gecen sene ve bu sene avrupadaki en buyuk skntisi yavasligiydi. turkiye liginde bu skntiyi cekmeden sampiyon olabiliriz, sorun degil. ancak hizinisi yukseltmediginiz muddetce avrupada tokat yiyip evimize geri doneriz. bu hizi yukseltmek icin de makinenin kazan dairesini "upgrade" etmemiz gerekiyor. tabi ki kanatlar ve kanat forvetler onemli ancak makinenin isletim gucu yoksa hangi donanimi eklerseniz ekleyin yavasliktan hicbir programi calistiramazsiniz.
hamza hoca kesinlikle post-modern futbolun stratejilerini uygulamayacak cunku kendisi daha muhafazakar bir yaklasima sahip. yine de avrupada belli bir basari yakalanabilir. fakat, her ne kadar kendi futbolunda ilerleme kaydetse de belli yerleri degistirmeden avrupa'nin hizina erismesi mumkun degil. galatasaray'in yavasliginin en buyuk sebebi oyun kurarken gosterdigi yavaslik ve hucum hattinin statik oynamasi. selcuk'un sadece fiziksel olarak degil pas hizi olarak da cok yavas bir oyuncu. hem topa, hem pozisyona bu kadar yavas reaksiyon gostererek bu kadar ust duzey futbol oynayan oyuncu avrupada bulamazsiniz. selcuk'u kotulemek icin degil, avrupa futbolunun gittigi yeri belirtmek icin soyluyorum. melo her ne kadar yavaslamis ve kosu mesafeleri azalmis olsa da (aslinda katettigi mesafe) melo reaksiyon hizi yuksek bir oyuncu, en azindan patlayiciligi var.
burak ve umut pas futboluna uymayan iki hucum silahi. umut'un burak'tan daha fazla takim oyununa katki saglayan ozellikleri olsa da burak'in bireysel hizi ve patlayiciligini da gozardi edemeyiz. ve yine bir ust seviye futbola gecmek istiyorsak pas futbolunu daha iyi bilen, oyunu hizlandirmamizi saglayabilecek topsuz oyunu ve ilk dokunusu iyi hucum silahlarina yonelmeliyiz.
takimin sag kanatla ilgili de onemli bir sorunu var. eger klasik bir stratejiyle oynuyorsak bu az cok cozuluyor gibi gorunse de emre colak'i sagda kullanmak cocugu yeteneklerinden yoksun bir oyuna mahkum etmekle es deger.
hamza hoca avrupada basariyi hedefliyorsa yapmasi gereken ilk is kulubun mali yapisini da dusunerek takimin hizini yukseltemeyecegi asikar olan butun oyunculari gozden cikartmali. turkiye liginde is yapacaklari icin burak ve selcuk'u kullanmaya devam edebilir ama onlarin yerini alacak genc ve takim kimyasina uygun yabanci transferi yapmali. ikisinin de yerine gecebilecek turk oyuncu baska takimlarda yok, bizde ise en iyi adaylar emre colak ve sinan gumus.
simdi akliniza ilk iki sampiyonlar ligi macerasi gelebilir. ilk sene karsimizda man united, braga ve cluj vardi. man united hiz futbolunu denemeye calisiyordu sene basinda, bakti olmuyor kendi ozune donup daha klasik bir oyun sergileyerek ingilterede sampiyonluk kovaladi ama avrupada esamesi okunmadi. braga ve cluj zaten bu seviyenin takimi degiller.
ikinci sene ise hizini supersonic yapmis bir real madrid, bu standardin takimi olmayan kopenhagen ve her ne kadar italya'yi domine etse de hiz futboluyla yakindan uzaktan alakasi olmadigi icin avrupada sorun yasayan juventus. bu gruptan da bir sekilde cikmayi basardik.
bu sene ise elimizde drogba gibi bir adam yoktu ve karsimizdaki butun takimlarin ortak ozelligi hizdi. anderlecht bile hiz konusunda bizim iki katimiz bir takim. dortmund kendi liginde kume dusmemeye oynarken futbol aliskanligi ve bizim gibi yavas bir takimin grubuna dustugu icin rahat rahat gruptan cikti.
gunu kurtarmak cok zor degil; dizilisler, futbolcular... bir sekilde eslestirilir ve ligde basari saglanir. ama avrupada basari istiyorsaniz belli kriterlerde ust duzey olmak zorundasiniz.
maalesef gelecekte olmasi gerekene dair bu yazida post-modern futbolun abc'sini degil onun bir oncesini anlattim. yani biz henuz 2000'lerle olusan hiz futboluna gecisi yapamadik. once bunu halledip sonra bosluk oyununu sonra da gecis oyununu yapmamiz gerekiyor.
sadece post-modern futbolda neden sahayi 3 degil de 4'e hatta 5'e bolmeye calisiyorlar ornek olsun diye bielsa'nin marsilyasina bakabilirsiniz. kendisinden maddi olarak cok guclu iki takimin onunde puan farkiyla liderler. hicbir super star oyuncusu yok ama futbol hizlari ikisinin de uzerinde.
galatasaray da eger bireysel ve pas hizini yukariya cekmeye dair degisiklikler yaparsa avrupada tekrar soz sahibi bir takim olabilir. su halimizle buyuk liglerden sadece italya ve arsenal, chelsea harici ingiliz takimlarina kafa tutabiliriz. ispanya, almanya hatta orta avrupa takimlari bizden cok daha hizli.
saygilar