21
bu satırların yazarının gittiği ilk maç fenerbahçe'nin, didi zamanında santos'la oynadığı hazırlık maçıydı. bu gözler canlı canlı pele'yi seyretti. ve o gece o maçı seyretme bahtiyarlığına erişmiş mahalledeki tek galatasaray'lıydı o çocuk. üstelik kendi abisi fenerbahçe amigoluğu yapıyordu aynı tarihlerde.
evet biz azız, her ne kadar anketler galatasaray taraftarının fenerbahçe taraftarından sayıca fazla olduğunu söylese bile ben kabul etmiyorum. biz azız. o gün mahalledeki çocuklardan, fener'li olanlar nasıl bir çoğunluksa biz azız. mahalle arasında maç yapılırken bile, fener'liler bir takım oluştururlarken, galatasaray'lılar, beşiktaş'lılarla yetmedi, fasulyeden fener'lilerle koalisyon kurarak takım çıkarabilirlerdi. sanırım şimdi bile aynıdır. 2000 li yılların o büyük rüzgarlarıyla galatasaray'lı yığınlar daha fazla gibi görünse de konjoktürel kalmıştır.
biz azız, özelde ben hep azdan yana oldum. yığınlar sağcıyken biz solcu olduk bu ülkede. bütün mahalle fener'liyken biz galatasaray'lı olarak sıyrıldık aradan. çoğunluk ne yaparsa tersini yaptık, gelinen noktada iyi ki böyle yapmışız diyecek halimiz yok. amma ve lakin tercihimizi yapmışız en önemli konularda. sosyalistiz, galatasaray'lıyız.
fenerbahçe'liyi tahlil ettim kendimce. benim yazdıklarım mutlak doğru diye bir şey yok, benim düşüncelerim sadece. ve sadece düşüncelerimi yazıyorum, gazeteci değilim yazdıklarım bana bir şey kazandırmıyor. ''büyüksün'' diye yazanların söylediklerini işitir gibi oluyorum. küfür edenleri muhatap almıyorum, eleştiri yapanlara ise cevap vermeye çalışıyorum.
40 yıldır hemen hemen bütün fenerbahçe maçlarını canlı seyrettim. o maçları seyretmeyenler, o maçlarda tribünlerde olmayanlar, hatta kadıköyde, tel kafesin içinde galatasaray taraftarlığı yapmamışlar, beni kolay kolay anlayamazlar. 50.000 kişiden galatasaray'lı analarının yediği küfürü işitmemişlere ben ne diyebilirim ki. tatlı su galatasaray'lıları işi siyasete dökmüş, faşistlikten, ırkçılıktan, siyasi terminolojiden sataşmalar yapmış. evet dostum taraftarlıkla siyaseti benzetmişseniz ben açıklayayım kısa yoldan. ben galatasaray faşistiyim. galatasaray için kavimden kardeşten, arkadaştan vazgeçtim. eğer benim oğlum fenerbahçe'li olsaydı kesin ondan da vazgeçerdim.
biz nasıl galatasaray'lıysak bizim derecemizdeki fenerbahçeli'lerle dalaşıyoruz sadece. benim de fenerbahçe'li arkadaşım var, ama galatasaray'a küfür etmedi hiç benim yanımda. rencide edici bir şey yapmazlar. ve biz de hiç bir zaman bir fenerbahçe'liye münferit küfür etmemişizdir. trübünlerde edilen küfürleri saymazsak, hiç bir fenerbahçe'liyi rencide etmedim. fenerbahçe sitelerine girip okumam bile. fenerbahçe yazarlarını bir teki hariç okumam. ve kendimin nasıl galatasaray'lı olduğunu net bir cümleyle açıklayayım. okuyanlar kendilerinden pay biçsinler, böyle bir durumla karşılaştılar mı?, karşılaştılarsa ne yaptılar. ben ne mutlu ki şu ana kadar , benim yanımda, galatasaray'ın yediği gole sevinen birini görmedim. olamaz, galatasaray'ın maçını hiç bir zaman toplu ortamda seyredemem.
fenerbahçe'linin övündüğü şeylere bakın. stadyumları güzelmiş, dükkanları daha çok satış yapıyormuş, kombineleri daha pahalıymış. sadece bu yönüyle bile bir fenerbahçe'li görüntü kirliliği yapmaktadır. bakın beşiktaş iki kupa alıp şampiyon oldu, etrafta gürültü kirliliği oldu mu? ya fener olduğu zaman.
galatasaray'lı azdır, az olması avantajıdır. bu ülkenin egemen politikası gereği iyi olanların az olmaları gerekmektedir. nasıl ki sağcılık, solculuk insanların yaşam biçimlerini farklı kılıyorsa, yoğun taraftarlık da öyledir. iddia ederim 100 tane iyi galatasaray'lıyla, 100 tane iyi fenerbahçe'li bir araya gelse çok yoğun bir insanlık farkı galatasaray'lı lehine oluşacaktır.
bize iyi diyenlerin sayısı, kötü diyenlerden daha fazladır. farklıyız, azız, her şeyde her olayda tarafız. ilk salladığımız sarılı, kırmızılı flamalar, demiryolcu babamızın trenlere sallladığı işaret flamalarıydı. bugün bu yaşta hala alıp bayrağımızı maça gidiyoruz. sıfatım çok basit, galatasaray taraftarıyım.
bu ekranlara gün be gün yazı yazdıran, kimi zaman coşturan, kimi zaman kızdıran, dövüşmeyi göze aldıran şey galatasaray'lılığımızdır. galatasaray'lılıktandır bunca savaş. bu sayfalar benim kişisel kavgalarımın savaş alanı değildir. birileri kırılacaksa da kırılacaktır. kimseyle özel bir husumetim yoktur. taraftarlıksa konu tek bir gerçek vardır, galatasaray'lılıktır. gerisi yalandır.
evet biz azız, her ne kadar anketler galatasaray taraftarının fenerbahçe taraftarından sayıca fazla olduğunu söylese bile ben kabul etmiyorum. biz azız. o gün mahalledeki çocuklardan, fener'li olanlar nasıl bir çoğunluksa biz azız. mahalle arasında maç yapılırken bile, fener'liler bir takım oluştururlarken, galatasaray'lılar, beşiktaş'lılarla yetmedi, fasulyeden fener'lilerle koalisyon kurarak takım çıkarabilirlerdi. sanırım şimdi bile aynıdır. 2000 li yılların o büyük rüzgarlarıyla galatasaray'lı yığınlar daha fazla gibi görünse de konjoktürel kalmıştır.
biz azız, özelde ben hep azdan yana oldum. yığınlar sağcıyken biz solcu olduk bu ülkede. bütün mahalle fener'liyken biz galatasaray'lı olarak sıyrıldık aradan. çoğunluk ne yaparsa tersini yaptık, gelinen noktada iyi ki böyle yapmışız diyecek halimiz yok. amma ve lakin tercihimizi yapmışız en önemli konularda. sosyalistiz, galatasaray'lıyız.
fenerbahçe'liyi tahlil ettim kendimce. benim yazdıklarım mutlak doğru diye bir şey yok, benim düşüncelerim sadece. ve sadece düşüncelerimi yazıyorum, gazeteci değilim yazdıklarım bana bir şey kazandırmıyor. ''büyüksün'' diye yazanların söylediklerini işitir gibi oluyorum. küfür edenleri muhatap almıyorum, eleştiri yapanlara ise cevap vermeye çalışıyorum.
40 yıldır hemen hemen bütün fenerbahçe maçlarını canlı seyrettim. o maçları seyretmeyenler, o maçlarda tribünlerde olmayanlar, hatta kadıköyde, tel kafesin içinde galatasaray taraftarlığı yapmamışlar, beni kolay kolay anlayamazlar. 50.000 kişiden galatasaray'lı analarının yediği küfürü işitmemişlere ben ne diyebilirim ki. tatlı su galatasaray'lıları işi siyasete dökmüş, faşistlikten, ırkçılıktan, siyasi terminolojiden sataşmalar yapmış. evet dostum taraftarlıkla siyaseti benzetmişseniz ben açıklayayım kısa yoldan. ben galatasaray faşistiyim. galatasaray için kavimden kardeşten, arkadaştan vazgeçtim. eğer benim oğlum fenerbahçe'li olsaydı kesin ondan da vazgeçerdim.
biz nasıl galatasaray'lıysak bizim derecemizdeki fenerbahçeli'lerle dalaşıyoruz sadece. benim de fenerbahçe'li arkadaşım var, ama galatasaray'a küfür etmedi hiç benim yanımda. rencide edici bir şey yapmazlar. ve biz de hiç bir zaman bir fenerbahçe'liye münferit küfür etmemişizdir. trübünlerde edilen küfürleri saymazsak, hiç bir fenerbahçe'liyi rencide etmedim. fenerbahçe sitelerine girip okumam bile. fenerbahçe yazarlarını bir teki hariç okumam. ve kendimin nasıl galatasaray'lı olduğunu net bir cümleyle açıklayayım. okuyanlar kendilerinden pay biçsinler, böyle bir durumla karşılaştılar mı?, karşılaştılarsa ne yaptılar. ben ne mutlu ki şu ana kadar , benim yanımda, galatasaray'ın yediği gole sevinen birini görmedim. olamaz, galatasaray'ın maçını hiç bir zaman toplu ortamda seyredemem.
fenerbahçe'linin övündüğü şeylere bakın. stadyumları güzelmiş, dükkanları daha çok satış yapıyormuş, kombineleri daha pahalıymış. sadece bu yönüyle bile bir fenerbahçe'li görüntü kirliliği yapmaktadır. bakın beşiktaş iki kupa alıp şampiyon oldu, etrafta gürültü kirliliği oldu mu? ya fener olduğu zaman.
galatasaray'lı azdır, az olması avantajıdır. bu ülkenin egemen politikası gereği iyi olanların az olmaları gerekmektedir. nasıl ki sağcılık, solculuk insanların yaşam biçimlerini farklı kılıyorsa, yoğun taraftarlık da öyledir. iddia ederim 100 tane iyi galatasaray'lıyla, 100 tane iyi fenerbahçe'li bir araya gelse çok yoğun bir insanlık farkı galatasaray'lı lehine oluşacaktır.
bize iyi diyenlerin sayısı, kötü diyenlerden daha fazladır. farklıyız, azız, her şeyde her olayda tarafız. ilk salladığımız sarılı, kırmızılı flamalar, demiryolcu babamızın trenlere sallladığı işaret flamalarıydı. bugün bu yaşta hala alıp bayrağımızı maça gidiyoruz. sıfatım çok basit, galatasaray taraftarıyım.
bu ekranlara gün be gün yazı yazdıran, kimi zaman coşturan, kimi zaman kızdıran, dövüşmeyi göze aldıran şey galatasaray'lılığımızdır. galatasaray'lılıktandır bunca savaş. bu sayfalar benim kişisel kavgalarımın savaş alanı değildir. birileri kırılacaksa da kırılacaktır. kimseyle özel bir husumetim yoktur. taraftarlıksa konu tek bir gerçek vardır, galatasaray'lılıktır. gerisi yalandır.