560
bismillah deyip başlayalım.
kobe bryant 23 ağustos 1978 doğumlu basketbolcu. şu ana kadar yaptıklarıyla zaten kendini tekrar tekrar kanıtlamış bir süperstar.
ama benim gözümde kobe'yi bu kadar özel yapan şunlardır :
kobe üniversiteye gitmeden direkt olarak nba'e geçmiştir. tabiri caizse alaylıdır. nba'e charlotte 13. sıradan draft edilmiş ve lakers'a takasla verilmiştir. kobe o zamanlar da ileride iyi bir oyuncu olacağı tahmin edilse de, kesinlikle bu kadar büyük bir oyuncu olacağı kimsenin aklından geçmemiştir diye düşünüyorum.
24 yaşında 3 tane yüzük takan kobe'nin daha sonra shaq ile olan kavgaları ve tecavüz davası filan herkes tarafından malum.
ama amerika basını ve bir çok basketbol sever ondan hep nefret etti. çünkü kıyasa mahal vermeyecek bir oyuncuydu.
yahu carter var dediler tokatladı, t-mac dediler hassiktir lan dedi, iverson ve artık kariyerinin sonlarında sonunda karşısına streoidli bir beygir çıkarmayı başardılar. ancak emin olun lebron james kadar pompalansaydı, reklamı yapılsaydı ya da hakemler tarafından kollansaydı kobe'yi haşa huzurda jordan'dan daha iyi diye lanse ederlerdi.
neyse gelelim kobe'yi gözümde efsane haline getiren hallerine. adamın kimseye eyvallahı yok. ben bu takımın süperstarı hatta ben bu parkelerin aktif en iyisiyim diye bağrıyor. en zor zamanlarda, en kritik anlarda topu eline istiyor. maçlarda gözlerinin içine bakın, yani rakibi olmak istemezdim. aynı cümleyi barkley jordan için kurmuştu. '' gözlerine bakmaya korkardım'' diyordu. aynı hırs, inat, mücadele ruhu ve kazanma açlığı kobe'de de var. örneğin geçen sene miami şampiyonluğa giderken lebron'un kritik anlarda ellerinin ne kadar titrediğini herkes gördü. ama bu adamın titremiyor. 50 tane atış kaçırsın, o 51.'yi atmak için topu eline istiyor.
bu adam 2 sene çatlak parmakla basket oynadı. kendini parkelerden 1 1,5 yıl uzak bırakacak sakatlığı olmasına rağmen, serbest atışları kullanıp yürüyerek kenara geldi.
bu adam 36 yaşında artık. son zamanlarını izliyoruz. ama ben 24 yaşındaki hırsını 36 yaşında da görebiliyorum bu adamda. o yüzden çok özel ve jordan'dan sonra en iyisi.
sakatlığı ardından, şu an kadro olarak facia olan takımını hala taşımaya çalışıyor. belki playoff bile göremeyecek ama ben 35 yaşında 1 yıllık sakatlık sonrası oynadığı ilk resmi maçında 31 sayı atan, ikinci maçında (estetik olmadığı iddia edilse de) http://i.imgur.com/kLMM6AK.gif şöyle bir sayı atan adamı izlemeye devam edeceğim.
ileride çocuklarıma hey gidi bizim zamanımızda şunlar vardı derken kesinlikle onun da adı orada olacak : jordan, michael schumacher, thierry henry, mike tyson, federer, martina hingis, gheorghe hagi
kobe bryant 23 ağustos 1978 doğumlu basketbolcu. şu ana kadar yaptıklarıyla zaten kendini tekrar tekrar kanıtlamış bir süperstar.
ama benim gözümde kobe'yi bu kadar özel yapan şunlardır :
kobe üniversiteye gitmeden direkt olarak nba'e geçmiştir. tabiri caizse alaylıdır. nba'e charlotte 13. sıradan draft edilmiş ve lakers'a takasla verilmiştir. kobe o zamanlar da ileride iyi bir oyuncu olacağı tahmin edilse de, kesinlikle bu kadar büyük bir oyuncu olacağı kimsenin aklından geçmemiştir diye düşünüyorum.
24 yaşında 3 tane yüzük takan kobe'nin daha sonra shaq ile olan kavgaları ve tecavüz davası filan herkes tarafından malum.
ama amerika basını ve bir çok basketbol sever ondan hep nefret etti. çünkü kıyasa mahal vermeyecek bir oyuncuydu.
yahu carter var dediler tokatladı, t-mac dediler hassiktir lan dedi, iverson ve artık kariyerinin sonlarında sonunda karşısına streoidli bir beygir çıkarmayı başardılar. ancak emin olun lebron james kadar pompalansaydı, reklamı yapılsaydı ya da hakemler tarafından kollansaydı kobe'yi haşa huzurda jordan'dan daha iyi diye lanse ederlerdi.
neyse gelelim kobe'yi gözümde efsane haline getiren hallerine. adamın kimseye eyvallahı yok. ben bu takımın süperstarı hatta ben bu parkelerin aktif en iyisiyim diye bağrıyor. en zor zamanlarda, en kritik anlarda topu eline istiyor. maçlarda gözlerinin içine bakın, yani rakibi olmak istemezdim. aynı cümleyi barkley jordan için kurmuştu. '' gözlerine bakmaya korkardım'' diyordu. aynı hırs, inat, mücadele ruhu ve kazanma açlığı kobe'de de var. örneğin geçen sene miami şampiyonluğa giderken lebron'un kritik anlarda ellerinin ne kadar titrediğini herkes gördü. ama bu adamın titremiyor. 50 tane atış kaçırsın, o 51.'yi atmak için topu eline istiyor.
bu adam 2 sene çatlak parmakla basket oynadı. kendini parkelerden 1 1,5 yıl uzak bırakacak sakatlığı olmasına rağmen, serbest atışları kullanıp yürüyerek kenara geldi.
bu adam 36 yaşında artık. son zamanlarını izliyoruz. ama ben 24 yaşındaki hırsını 36 yaşında da görebiliyorum bu adamda. o yüzden çok özel ve jordan'dan sonra en iyisi.
sakatlığı ardından, şu an kadro olarak facia olan takımını hala taşımaya çalışıyor. belki playoff bile göremeyecek ama ben 35 yaşında 1 yıllık sakatlık sonrası oynadığı ilk resmi maçında 31 sayı atan, ikinci maçında (estetik olmadığı iddia edilse de) http://i.imgur.com/kLMM6AK.gif şöyle bir sayı atan adamı izlemeye devam edeceğim.
ileride çocuklarıma hey gidi bizim zamanımızda şunlar vardı derken kesinlikle onun da adı orada olacak : jordan, michael schumacher, thierry henry, mike tyson, federer, martina hingis, gheorghe hagi