230
çileden çıktığım, sinirden kendimi siktiğim maç.
maçla ve maçtaki oyuncu performanslarıyla ilgili bütün görüşlerimi buraya kusucam. tek tek futbolcu başlığı kovalayacak durumda değilim.
öncelikle hoca'dan başlamak istiyorum. başlangıçtaki onbirin doğru olduğunu düşünüyorum öncelikle bunu söylemem gerek. orta sahadan selçuk'u kesip melo-dzemaili ile göbeği ikileyip, onların önünde sneijder, kanatta olcan-bruma,, tek forvet pandev çıksa çok daha mutlu olur muydum? elbette olurdum ama hazır görmemiştir, oyun anlayışı öyledir, laf edemem. ama arkadaş o oyuncu değişiklikleri nedir? maç süper lig kurallarıyla oynandı da benim haberim mi yok? burak gibi bir adam oyunda dururken, oynadığı süre boyunca hücuma katkı veren nadir oyunculardan olan, sürekli araya top atan, oyundan çıkmadan iki dakika önce pozisyona giren pandev'i neden oyundan alıyorsun? bruma'yı yine oyuna sok, tamam yine forvetten adam al ama burak'ı al.
selçuk'un ıslıklanması olayına gelelim. iyi oldu. umarım kendini toparlayana kadar her ayağına top gelişinde ıslıklanır. bakın kendini toparlayana kadar diyorum çünkü gerçek selçuk'un bu olmadığını biliyorum. en azından buna inanmak istiyorum. toparlayana kadar diyorum çünkü ben geçen sezon da dökülmesine rağmen selçuk'u eleştirmeye kalkan arkadaşlarıma "onun adını ağzına besmeleyle al lan" diye bağıran adamdım. ama yeter. sen bu takımda kimsenin görmediği taraftar desteğini görmüşsün, sen maaşına zam almışsın, sen bu takıma kaptan olmuşsun ulan. üzerindeki armadan utan. senin dökülmeye, hele hele iki sezon boyunca dökülmeye hakkın yok. taraftarın da bir dayanma sınırı vardır.
burak konusuna hiç girmiyorum. burak konusuna girmek dahi istemiyorum. bütün maç boyunca bize müthiş tekniğinden, efsane top kontrolünden, harika paslarından kesitler sundu... hatta öyle ki kendisi benim hayatımdaki bile büyük bir boşluğu doldurdu... sigarayı bırakıp sağlıklı bir yaşama adım atma hatasına düşmüştüm, müthiş kralımız sağ olsun beni kanser ederek beni bu hatamdan döndürdü...
sneijder'e helal olsun. ben artık sneijder'e gerçekten üzülüyorum. sneijder bunu hak etmiyor arkadaşlar. sneijder anasının dininden milimetrik attığı pasların gol olacağı bir yerde oynamayı hak ediyor. satalım bu adamı, salıverelim gitsin yolunu bulsun.
farklı maçları mı izliyoruz, hiç mi futboldan anlamıyorsunuz bilmiyorum ama dzemaili'yi ben çok beğendim. en azından bok gibi sağa sola geriye pas yapmadan dikine gitmeye çalıştı. en azından hem ileriye hem geriye destek verdi. rakibi ısırdı, oyununu bozdu. daha takımla ikinci maçında muhteşem maestromuzun iki katı top oynadı.
chedjou'nun adını ağzıma alırken bile nazar değecek diye korkuyorum. bu adam dünya kupasında iyi oynasın da birine kakıtalım diye bekleyen ben, bu adama nazar değmesin diye konuşamıyorum. kendisi böyle oynasın, değil tükürdüğümü, sıçtığımı yalamaya razıyım. helal olsun.
özetle; yeter. toparlanın. delirecem.
maçla ve maçtaki oyuncu performanslarıyla ilgili bütün görüşlerimi buraya kusucam. tek tek futbolcu başlığı kovalayacak durumda değilim.
öncelikle hoca'dan başlamak istiyorum. başlangıçtaki onbirin doğru olduğunu düşünüyorum öncelikle bunu söylemem gerek. orta sahadan selçuk'u kesip melo-dzemaili ile göbeği ikileyip, onların önünde sneijder, kanatta olcan-bruma,, tek forvet pandev çıksa çok daha mutlu olur muydum? elbette olurdum ama hazır görmemiştir, oyun anlayışı öyledir, laf edemem. ama arkadaş o oyuncu değişiklikleri nedir? maç süper lig kurallarıyla oynandı da benim haberim mi yok? burak gibi bir adam oyunda dururken, oynadığı süre boyunca hücuma katkı veren nadir oyunculardan olan, sürekli araya top atan, oyundan çıkmadan iki dakika önce pozisyona giren pandev'i neden oyundan alıyorsun? bruma'yı yine oyuna sok, tamam yine forvetten adam al ama burak'ı al.
selçuk'un ıslıklanması olayına gelelim. iyi oldu. umarım kendini toparlayana kadar her ayağına top gelişinde ıslıklanır. bakın kendini toparlayana kadar diyorum çünkü gerçek selçuk'un bu olmadığını biliyorum. en azından buna inanmak istiyorum. toparlayana kadar diyorum çünkü ben geçen sezon da dökülmesine rağmen selçuk'u eleştirmeye kalkan arkadaşlarıma "onun adını ağzına besmeleyle al lan" diye bağıran adamdım. ama yeter. sen bu takımda kimsenin görmediği taraftar desteğini görmüşsün, sen maaşına zam almışsın, sen bu takıma kaptan olmuşsun ulan. üzerindeki armadan utan. senin dökülmeye, hele hele iki sezon boyunca dökülmeye hakkın yok. taraftarın da bir dayanma sınırı vardır.
burak konusuna hiç girmiyorum. burak konusuna girmek dahi istemiyorum. bütün maç boyunca bize müthiş tekniğinden, efsane top kontrolünden, harika paslarından kesitler sundu... hatta öyle ki kendisi benim hayatımdaki bile büyük bir boşluğu doldurdu... sigarayı bırakıp sağlıklı bir yaşama adım atma hatasına düşmüştüm, müthiş kralımız sağ olsun beni kanser ederek beni bu hatamdan döndürdü...
sneijder'e helal olsun. ben artık sneijder'e gerçekten üzülüyorum. sneijder bunu hak etmiyor arkadaşlar. sneijder anasının dininden milimetrik attığı pasların gol olacağı bir yerde oynamayı hak ediyor. satalım bu adamı, salıverelim gitsin yolunu bulsun.
farklı maçları mı izliyoruz, hiç mi futboldan anlamıyorsunuz bilmiyorum ama dzemaili'yi ben çok beğendim. en azından bok gibi sağa sola geriye pas yapmadan dikine gitmeye çalıştı. en azından hem ileriye hem geriye destek verdi. rakibi ısırdı, oyununu bozdu. daha takımla ikinci maçında muhteşem maestromuzun iki katı top oynadı.
chedjou'nun adını ağzıma alırken bile nazar değecek diye korkuyorum. bu adam dünya kupasında iyi oynasın da birine kakıtalım diye bekleyen ben, bu adama nazar değmesin diye konuşamıyorum. kendisi böyle oynasın, değil tükürdüğümü, sıçtığımı yalamaya razıyım. helal olsun.
özetle; yeter. toparlanın. delirecem.