455
(bkz: #1536137)
doğru söylemiştir ancak ben bu kadar tepkinin efsane meselesinden kaynaklandığını düşünmüyorum.
bir adam düşünün, " bu renklere aşığım, bu kulüp benim evim " diyor.
kabus gibi geçen 2010-2011 sezonundan sonraki sezon galatasaray'ın tarihinin en önemli sezonlarından biriydi. florya yenilendi, kulüp küllerinden doğmak için yeni bir yola çıktı. yönetim, teknik ekip ve kadro baştan aşağı değişti. zira galatasaray galatasaray ise o sezon dosta düşmana ne olduğunu göstermeliydi.
bir adam düşünün ; tarihimizin en önemli kamplarından biri boyunca her röportajında " kaptan arda " sıfatıyla " galatasaray benim yuvam, bu sene aslanlar gibi dönüyoruz, fatih terimi öz babamdan ayırmıyorum " diyor.
bir adam düşünün ; bunları söyledikten sonra kampın son günü ona en çok ihtiyaç olduğu zaman arkasına bakmadan gidiyor. babası gibi gördüğü adam bile çıkıp " arda'nın gideceğini bilmiyordum. bilsem culio'yu yollar mıydım ? " diyor. babası gibi gördüğü adamı, yuvası gibi gördüğü takımını son saniyede paketliyor.
bir adam düşünün ; gittikten sonra çehresi değişiyor. katillerle, ırkçılarla, hak yiyen ama en çokta galatasarayımızın hakkını yiyen adamların yanında gülümsüyor, poz veriyor. fırsatı olsa bu kulübün yeryüzünden silinmesi için götündeki dona kadar feda edebilecek adamlarla aynı masada oturuyor. zamanında kendi emeğide dahil olmak üzere arkadaşlarının emeğini çalmış insanlarla sırf artık profesyonel hayatında sarı kırmızı formayla maça çıkmıyor diye dostluklar kuruyor.
sonra bu adam çıkıp hiçbir şey olmamış gibi, sanki bütün galatasaray taraftarıyla taşak geçermiş gibi " yuvama dönüyorum " diyor. ilk avrupa teklifinde takla atarak kaçtığı takımın formasını paylaşıyor, " özledim " diyor.
bunlar bilmediğiniz şeyler değil, belki de 1000 defa, 5000 defa yazılmış şeyler, ancak " gerçek " şeyler. bunlar çıplak gerçekler. arda'nın efsaneliği, sevgisi, saygısı meçhul ama kutsal saydığı formaya " orospu rengi " demesi meçhul değil.
galatasaray taraftarı şerefli, onurlu, haysiyetli olmalı. galatasaray'ı tutmak, bu kulübün geleneklerine inanmaktır. bu kulübün geleneklerine inanan adam bu kadar boku yiyip sırf avrupada oynuyor diye sahiplenmez.
özetle mesele arda'nın efsane olduğunu iddia edip etmemesi değildir. mesele bu kadar rahat ve profesyonel olup bu kadar duygusalmış gibi görünmeye çalışan, rol yapan, hala galatasaray taraftarının duyguları üzerine oynamaya çalışmaktır.
naçizhane görüşümdür. kırdıysam affola.
doğru söylemiştir ancak ben bu kadar tepkinin efsane meselesinden kaynaklandığını düşünmüyorum.
bir adam düşünün, " bu renklere aşığım, bu kulüp benim evim " diyor.
kabus gibi geçen 2010-2011 sezonundan sonraki sezon galatasaray'ın tarihinin en önemli sezonlarından biriydi. florya yenilendi, kulüp küllerinden doğmak için yeni bir yola çıktı. yönetim, teknik ekip ve kadro baştan aşağı değişti. zira galatasaray galatasaray ise o sezon dosta düşmana ne olduğunu göstermeliydi.
bir adam düşünün ; tarihimizin en önemli kamplarından biri boyunca her röportajında " kaptan arda " sıfatıyla " galatasaray benim yuvam, bu sene aslanlar gibi dönüyoruz, fatih terimi öz babamdan ayırmıyorum " diyor.
bir adam düşünün ; bunları söyledikten sonra kampın son günü ona en çok ihtiyaç olduğu zaman arkasına bakmadan gidiyor. babası gibi gördüğü adam bile çıkıp " arda'nın gideceğini bilmiyordum. bilsem culio'yu yollar mıydım ? " diyor. babası gibi gördüğü adamı, yuvası gibi gördüğü takımını son saniyede paketliyor.
bir adam düşünün ; gittikten sonra çehresi değişiyor. katillerle, ırkçılarla, hak yiyen ama en çokta galatasarayımızın hakkını yiyen adamların yanında gülümsüyor, poz veriyor. fırsatı olsa bu kulübün yeryüzünden silinmesi için götündeki dona kadar feda edebilecek adamlarla aynı masada oturuyor. zamanında kendi emeğide dahil olmak üzere arkadaşlarının emeğini çalmış insanlarla sırf artık profesyonel hayatında sarı kırmızı formayla maça çıkmıyor diye dostluklar kuruyor.
sonra bu adam çıkıp hiçbir şey olmamış gibi, sanki bütün galatasaray taraftarıyla taşak geçermiş gibi " yuvama dönüyorum " diyor. ilk avrupa teklifinde takla atarak kaçtığı takımın formasını paylaşıyor, " özledim " diyor.
bunlar bilmediğiniz şeyler değil, belki de 1000 defa, 5000 defa yazılmış şeyler, ancak " gerçek " şeyler. bunlar çıplak gerçekler. arda'nın efsaneliği, sevgisi, saygısı meçhul ama kutsal saydığı formaya " orospu rengi " demesi meçhul değil.
galatasaray taraftarı şerefli, onurlu, haysiyetli olmalı. galatasaray'ı tutmak, bu kulübün geleneklerine inanmaktır. bu kulübün geleneklerine inanan adam bu kadar boku yiyip sırf avrupada oynuyor diye sahiplenmez.
özetle mesele arda'nın efsane olduğunu iddia edip etmemesi değildir. mesele bu kadar rahat ve profesyonel olup bu kadar duygusalmış gibi görünmeye çalışan, rol yapan, hala galatasaray taraftarının duyguları üzerine oynamaya çalışmaktır.
naçizhane görüşümdür. kırdıysam affola.