3451
corinne: ne kadar adiyiz degil mi? filozof da olsa kimseyi yakmaya hakkimiz yok.
joseph: onlar sadece hayali karakterler gormuyor musun?
corinne: oyleyse neden agliyor?
joseph: hicbir fikrim yok. hadi gidelim.
corinne: normalde bu halimizden biraz daha iyiyiz.
godard bu sahnede filmin icsellestirmesinden de bahsetmisti muhakkak, yabancilastirarak. bunun yaninda gecmis ve gelecekte yarattigimiz kahramanlara yaklasimimizi da gosteriyordu. anilarda kalan biri de bir hayal kahramani degil midir? onlarin yoklugu suan icin gercek olmayan bir izdusumune denk gelse de biz onlar icin uzulur, sanki onlari oldurmus gibi hissederiz. ya da gerceklesmeyecek bir hayalimiz de uzer bizi. icsellestiririz bir filmde ölen kahramani icsellestirdigimiz gibi. aslinda var olan sadece elimizdekidir, yani suan.
romantizm de buradan geliyor, hayalperestligimiz de. ne yazik ki sadist ve mazosist egilimlerimiz de buradan gelir. bir filmde istedigimiz cevaplari vermeyen bir filozofu yakmamiz gibi, istedigimiz seyleri yapmayan kahramanlari da icimizde atese verip yakiyoruz. cunku bizim sevdigimiz karakter kazanmali. eger sevdigimiz icinde olmayacaksa o hayali de yakip yikariz gerekirse.
gecmisimizdekiler de bir nevi hayali kahramanlarimiz ise kaybettiklerimize uzulmeyi birakmaliyiz. gelecek kaygisi gudup kurdugumuz hayallerde ise kahramanlarimizi gercekligimize gore ortaya koymaliyiz. ve henuz yasanmamis seyler icin uzulmeye baslamamliyiz.
bunca laf salatasinin galatasarayla ilgisi ne? galatasaray biz taraftarlar icin gercek ustu bir yasam bicimi. birebir hayatimizi etkilemeyen bir gosteri, ve bundaki sonuclar icin uzulup seviniyoruz. bu algi karmasasi bizi onemli bir yanilgiya dusuruyor ve bu surreal gorunen yasamdaki kahramanlari bir film kahramani gibi gormeye basliyoruz. onlar bizim icin corrine ve joseph'in yaktigi filozoftan daha ote degil. evet gecmis ve gelecek icin hayali kahraman diyebiliriz ancak gozden kacirdigimiz bu gosteriyi yasayan kisiler icin "su an" gercek. haliyle bizim icin de. bu nedenle gecmisteki bir hayali kahramanimiz icin (terim, lucescu, derwall...) su anki gercek protagonisti (mancini, unal aysal...) yakma eylemi, icsellestirdigimiz surreal gorunen bu gosterinin trajediye donusmesine sebep oluyor. (onlarin hayali, bizim gercekligimiz icin)
"su ani yasadigimiz" gercegini kabul edip gecmisin hayali kahramanlarina takilmamamiz, bu surreal gosterinin gercek kahramanlarini kendi hayalimiz icinde var edebilmemiz anlamina gelir. su anki protagonistler dogru olmayabilir, fakat gercekler. biz de elde etmek istedigimiz hayallerimizi bu gercekligi kabul ederek kurarsak ne istedigimizi dogru yonlendirmis oluruz. bu demek degildir ki bu anin kahramanlari hep kalacak ya da yalniz onlarla olacak. bu sadece hayalimize dogru yonlenmeyi yapacaktir, boylelikle farazi teorilerle belki yollarimizin asla kesismeyecegi alternatif evrenin kahramanlariyla ugrasmayiz.
futbolu da hayatin kendisi olarak dusunursek yaziyi yine godard'la bitirelim.
arabadaki kadin: bir film icinde mi yoksa gercekligin icinde misin?
joseph: bir filmdeyim
arabadaki adam: filmde mi? cok fazla yalan soyluyorsun!
saygilar
joseph: onlar sadece hayali karakterler gormuyor musun?
corinne: oyleyse neden agliyor?
joseph: hicbir fikrim yok. hadi gidelim.
corinne: normalde bu halimizden biraz daha iyiyiz.
godard bu sahnede filmin icsellestirmesinden de bahsetmisti muhakkak, yabancilastirarak. bunun yaninda gecmis ve gelecekte yarattigimiz kahramanlara yaklasimimizi da gosteriyordu. anilarda kalan biri de bir hayal kahramani degil midir? onlarin yoklugu suan icin gercek olmayan bir izdusumune denk gelse de biz onlar icin uzulur, sanki onlari oldurmus gibi hissederiz. ya da gerceklesmeyecek bir hayalimiz de uzer bizi. icsellestiririz bir filmde ölen kahramani icsellestirdigimiz gibi. aslinda var olan sadece elimizdekidir, yani suan.
romantizm de buradan geliyor, hayalperestligimiz de. ne yazik ki sadist ve mazosist egilimlerimiz de buradan gelir. bir filmde istedigimiz cevaplari vermeyen bir filozofu yakmamiz gibi, istedigimiz seyleri yapmayan kahramanlari da icimizde atese verip yakiyoruz. cunku bizim sevdigimiz karakter kazanmali. eger sevdigimiz icinde olmayacaksa o hayali de yakip yikariz gerekirse.
gecmisimizdekiler de bir nevi hayali kahramanlarimiz ise kaybettiklerimize uzulmeyi birakmaliyiz. gelecek kaygisi gudup kurdugumuz hayallerde ise kahramanlarimizi gercekligimize gore ortaya koymaliyiz. ve henuz yasanmamis seyler icin uzulmeye baslamamliyiz.
bunca laf salatasinin galatasarayla ilgisi ne? galatasaray biz taraftarlar icin gercek ustu bir yasam bicimi. birebir hayatimizi etkilemeyen bir gosteri, ve bundaki sonuclar icin uzulup seviniyoruz. bu algi karmasasi bizi onemli bir yanilgiya dusuruyor ve bu surreal gorunen yasamdaki kahramanlari bir film kahramani gibi gormeye basliyoruz. onlar bizim icin corrine ve joseph'in yaktigi filozoftan daha ote degil. evet gecmis ve gelecek icin hayali kahraman diyebiliriz ancak gozden kacirdigimiz bu gosteriyi yasayan kisiler icin "su an" gercek. haliyle bizim icin de. bu nedenle gecmisteki bir hayali kahramanimiz icin (terim, lucescu, derwall...) su anki gercek protagonisti (mancini, unal aysal...) yakma eylemi, icsellestirdigimiz surreal gorunen bu gosterinin trajediye donusmesine sebep oluyor. (onlarin hayali, bizim gercekligimiz icin)
"su ani yasadigimiz" gercegini kabul edip gecmisin hayali kahramanlarina takilmamamiz, bu surreal gosterinin gercek kahramanlarini kendi hayalimiz icinde var edebilmemiz anlamina gelir. su anki protagonistler dogru olmayabilir, fakat gercekler. biz de elde etmek istedigimiz hayallerimizi bu gercekligi kabul ederek kurarsak ne istedigimizi dogru yonlendirmis oluruz. bu demek degildir ki bu anin kahramanlari hep kalacak ya da yalniz onlarla olacak. bu sadece hayalimize dogru yonlenmeyi yapacaktir, boylelikle farazi teorilerle belki yollarimizin asla kesismeyecegi alternatif evrenin kahramanlariyla ugrasmayiz.
futbolu da hayatin kendisi olarak dusunursek yaziyi yine godard'la bitirelim.
arabadaki kadin: bir film icinde mi yoksa gercekligin icinde misin?
joseph: bir filmdeyim
arabadaki adam: filmde mi? cok fazla yalan soyluyorsun!
saygilar