3408
kendi evlatları tarafından rant elde etmek için kullanılan, basamak olarak kullanılan, en küçük fırtınada taraftarı hariç herkes tarafından terkedilen kulübüm. iyi günümüzdeyken kenetlendikçe büyüyen aile, işler kötü giderken kimse birbirini tanımıyor. 2 lafından biri galatasaray'lıyım olan arda turan bile ilk teklifte gitti bu takımdan. oysa galatasaray'ın ona ihtiyacı vardı. belki de kalsaydı efsanelerimiz arasına adını yazdıracaktı.belki heykeli dikilecekti. ama o bunu istemedi. avrupa'da ülkemi temsil etmek istiyorum yalanının ardına sığınıp gitti.
hadi arda'yı geçtim, imparator dediğimiz adam, daha iyi bir iş teklifi her geldiğinde terketti bu takımı. önce fiorentina sonra milan'dan kovuldu başka seçenek kalmayınca yine döndü "yuvasına". adnan polat tarafından göreve çağırıldığında "istediği şartlar oluşmadığından" kötü durumdaki galatasaray'ının elinden tutmadı. son olarak, türk futbol tarihinin en çirkin kişiliği * ile anlaşarak, çok daha az sayıda maç oynatacağı, stressiz, uzun süreli kontrat ve müthiş bir yıllık kazanç elde edeceği milli takım teknik direktörlüğü görevini, aslolan, asıl olan galatasaray'a tercih etti. hakan şükür inter'den teklif aldı ve kabul etti. en komik olanı da burak yılmaz sezon başında lazio'nun teklifine olumlu baktı. bu örnekler çoğaltılabilir...
amaç kimseye laf sokmak, kimseyi değersizleştirmek değil. ancak galatasaray'ın her zaman 2. plana atılması, daha iyisi, daha kolayı her sunulduğunda vazgeçilmesi şaşırtıcı. umarım aynı şekilde semih kaya'yı ya da ilerde parlayacak olan yıldızlarımızı kaybetmeyiz. juventus'un del piero'su, liverpool'un steven gerard'ı benim gözümde gerçek taraftardır. onlar futbolcudan önce takımlarının taraftarıdır. juventus ligden düşürüldü del piero yine de ayrılmadı. sizce o sözde galatasaray'lılardan hangisi görevine devam ederdi böyle bir durumda? gerard'ın hala premier lig şampiyonluğu yok yine de takımından vazgeçmiyor. yani bu işler ben galatasaray'lıyım demekle olmuyor. hiç kimse senden, benden, karda kışta, uzak yakın demeden stada koşan, son parasını gsstore'da harcayan adam kadar galatasaray'lı değil.
not: bu yazdıklarımın 22 mart 2014 galatasaray kayserispor maçında yenilmemizle hiç bir alakası yoktur. izlenimlerimi anlatmaya çalıştım...
hadi arda'yı geçtim, imparator dediğimiz adam, daha iyi bir iş teklifi her geldiğinde terketti bu takımı. önce fiorentina sonra milan'dan kovuldu başka seçenek kalmayınca yine döndü "yuvasına". adnan polat tarafından göreve çağırıldığında "istediği şartlar oluşmadığından" kötü durumdaki galatasaray'ının elinden tutmadı. son olarak, türk futbol tarihinin en çirkin kişiliği * ile anlaşarak, çok daha az sayıda maç oynatacağı, stressiz, uzun süreli kontrat ve müthiş bir yıllık kazanç elde edeceği milli takım teknik direktörlüğü görevini, aslolan, asıl olan galatasaray'a tercih etti. hakan şükür inter'den teklif aldı ve kabul etti. en komik olanı da burak yılmaz sezon başında lazio'nun teklifine olumlu baktı. bu örnekler çoğaltılabilir...
amaç kimseye laf sokmak, kimseyi değersizleştirmek değil. ancak galatasaray'ın her zaman 2. plana atılması, daha iyisi, daha kolayı her sunulduğunda vazgeçilmesi şaşırtıcı. umarım aynı şekilde semih kaya'yı ya da ilerde parlayacak olan yıldızlarımızı kaybetmeyiz. juventus'un del piero'su, liverpool'un steven gerard'ı benim gözümde gerçek taraftardır. onlar futbolcudan önce takımlarının taraftarıdır. juventus ligden düşürüldü del piero yine de ayrılmadı. sizce o sözde galatasaray'lılardan hangisi görevine devam ederdi böyle bir durumda? gerard'ın hala premier lig şampiyonluğu yok yine de takımından vazgeçmiyor. yani bu işler ben galatasaray'lıyım demekle olmuyor. hiç kimse senden, benden, karda kışta, uzak yakın demeden stada koşan, son parasını gsstore'da harcayan adam kadar galatasaray'lı değil.
not: bu yazdıklarımın 22 mart 2014 galatasaray kayserispor maçında yenilmemizle hiç bir alakası yoktur. izlenimlerimi anlatmaya çalıştım...
