18406
şimdi aziz yıldırım'ın açıklamasında önemli bir yön var; bugün baktım, gazetelerimizin hiçbirinin umurunda değil. aziz yıldırım, şu anda cezalı durumda. canlı yayında, önünde bütün televizyonların mikrofonları varken -yayıncı kuruluşun basın toplantısı değil; oraya gitme hakları da yokaçıklama yapıyor. yani hiçbir televizyonun, hiçbir medyanın 'biz duymadık' demesine imkân yok. öyle bir ortamda, stadyumun kapısında bütün televizyonların kameraları varken diyor ki "ben devre arasında soyunma odasına girdim ve egemen'e 'ne oldu?' diye sordum. o da olayı anlattı" cezalı bir adamın, soyunma odasına nasıl girebildiğini türkiye futbol federasyonu bana bir açıklasın. cezalı olmasa dahi, akreditasyon kartında soyunma odasına girmek için özel izni olmayan herhangi birisi, isterse memleketin padişahı olsun; giremez! üstelik aziz yıldırım, cezalı. maçın devre arasında fenerbahçe soyunma odasına girebiliyor. burası dingonun ahırı mı?.. bunun üzerinde duran tek kişi yok. orada bir sürü gazeteci, bir sürü soru soruyor fenerbahçe başkanı aziz yıldırım'a. kimse demiyor ki 'ya başkan sen nasıl girdin soyunma odasına? cezalısın üstelik!' akreditasyonu da yok. cezalıya akreditasyon verilmez. aziz yıldırım'ın kendisi suç işlediğini itiraf ederken, herkese suç atfediyor konuşmalarında... bunun da ötesi konuşmanın içeriği, sporda şiddet yasası'na aykırı. savcıları harekete geçirecek bir konuşma yapıyor. yani bu ülkede fanatizmin, holiganizmin; nereye vardığını, neler olduğunu biliyoruz. resmen fenerbahçe'nin fanatiklerini, holiganlarını eyleme davet eden konuşmalar yaptı. suç!.. şu anda türkiye hem siyasal, hem de sportif sebeplerle fevkalade soğukkanlı olması gereken günler yaşıyor. böyle bir ortamda, bir kulüp başkanının "kan davası" güder gibi ortaya çıkması, kitleleri harekete geçirebileceğini ifade etmesi, adeta 'geçin' demesi; inanılır gibi değil. insan inanamıyor!
hıncal uluç
hıncal uluç