887
kendisine hıncal uluçtan gelsin.
--- alıntı ---
hafta içi, benim için çok önemli bir haber geldi: 'cevad prekazi, florya'ya dönüyor' diye... cevad prekazi, florya'ya dönüyorsa eğer, burak'ı şimdi görün. prekazi, tanju çolak'ı, tanju çolak yapan adamdır.
ben o zamanlar, 'erkekçe' dergisini çıkarıyordum, ayda bir çıkıyordu. yani bol vaktim vardı. derwall'in yardımcısı mustafa denizli de arkadaşım. hemen hemen her gün, öğleden sonraları florya'ya giderdim. antrenman bittikten sonra derwall ve mustafa'nın katılımı ile 'king' oynardık. çok severdi derwall...
hala ondan kazandığım on lira evde, koleksiyonumda durur. imzalamasını istemiştim ama "paranın üzerine, katiyen imza atılmaz" diye yanıt vermişti. "ben yine de saklayacağım" dedim. neyse...
oldukça ağır antrenman yapılırdı; antrenman biterdi. mustafa hoca ve ben, antrenman sahasına bakan terasta otururduk. sahada üç kişi var; kaleci, cevad ve tanju... cevad, tanju'yu birebir çalıştırırdı, gol çalışması… aşağı yukarı 45 dakika-1 saat sürerdi ve şöyle biterdi: 'yeter, tamam!' derwall ve mustafa hoca, kalkıp bağırırlardı. çünkü insan bedeninin de bir sınırı var.
zaten ağır bir antrenman yapmışlar ama arkadan bir 45 dakika daha çalışırlardı ve ancak öyle tanju, cevad ve de kaleci duşa giderlerdi.
burak, golü fevkalade iyi koklayan bir golcü... golcülüğün de birinci vasfı bu, golü koklamak. nerede olacağını, nereye atak yapacağını iyi bileceksin.
bir gazetede 'ikinci gol tesadüf' diye yazılmış. hayır! burak'ın orada olması, katiyen tesadüf değil. burak, orada olması gerektiğini bilen bir adam. gol, adamın damarlarında dolaşıyor. ama gol vuruşunu, her zaman doğru yapamıyor. hakan şükür de öyle değil miydi?
hakan şükür ile tanju'nun farkı neydi? hakan'ın yanında prekazi yoktu. bizde birebir gol eğitimi yapılmıyor. bunu, bir tek gündüz kılıç yapardı, metin oktay'ı yarattı. cevad yapardı, tanju'yu yarattı. şimdi, golü çok iyi koklayan burak'ın golcü olmasını, yeteneklerini artırmasını sağlayacak adam geldi florya'ya... eğer mancini izin verirse, prekazi müthiş bir burak yaratır.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
hafta içi, benim için çok önemli bir haber geldi: 'cevad prekazi, florya'ya dönüyor' diye... cevad prekazi, florya'ya dönüyorsa eğer, burak'ı şimdi görün. prekazi, tanju çolak'ı, tanju çolak yapan adamdır.
ben o zamanlar, 'erkekçe' dergisini çıkarıyordum, ayda bir çıkıyordu. yani bol vaktim vardı. derwall'in yardımcısı mustafa denizli de arkadaşım. hemen hemen her gün, öğleden sonraları florya'ya giderdim. antrenman bittikten sonra derwall ve mustafa'nın katılımı ile 'king' oynardık. çok severdi derwall...
hala ondan kazandığım on lira evde, koleksiyonumda durur. imzalamasını istemiştim ama "paranın üzerine, katiyen imza atılmaz" diye yanıt vermişti. "ben yine de saklayacağım" dedim. neyse...
oldukça ağır antrenman yapılırdı; antrenman biterdi. mustafa hoca ve ben, antrenman sahasına bakan terasta otururduk. sahada üç kişi var; kaleci, cevad ve tanju... cevad, tanju'yu birebir çalıştırırdı, gol çalışması… aşağı yukarı 45 dakika-1 saat sürerdi ve şöyle biterdi: 'yeter, tamam!' derwall ve mustafa hoca, kalkıp bağırırlardı. çünkü insan bedeninin de bir sınırı var.
zaten ağır bir antrenman yapmışlar ama arkadan bir 45 dakika daha çalışırlardı ve ancak öyle tanju, cevad ve de kaleci duşa giderlerdi.
burak, golü fevkalade iyi koklayan bir golcü... golcülüğün de birinci vasfı bu, golü koklamak. nerede olacağını, nereye atak yapacağını iyi bileceksin.
bir gazetede 'ikinci gol tesadüf' diye yazılmış. hayır! burak'ın orada olması, katiyen tesadüf değil. burak, orada olması gerektiğini bilen bir adam. gol, adamın damarlarında dolaşıyor. ama gol vuruşunu, her zaman doğru yapamıyor. hakan şükür de öyle değil miydi?
hakan şükür ile tanju'nun farkı neydi? hakan'ın yanında prekazi yoktu. bizde birebir gol eğitimi yapılmıyor. bunu, bir tek gündüz kılıç yapardı, metin oktay'ı yarattı. cevad yapardı, tanju'yu yarattı. şimdi, golü çok iyi koklayan burak'ın golcü olmasını, yeteneklerini artırmasını sağlayacak adam geldi florya'ya... eğer mancini izin verirse, prekazi müthiş bir burak yaratır.
--- alıntı ---