4694
kendisi pek eleştirdiğim bir futbolcu değil. attığı gol sayısı ile de zaten eleştirmek kolay değil. yerli alternatifi de pek yok. 22 aralık trabzonspor maçında da galibiyeti getiren iki golü attı. çok güzel. fakat;
bir, kendisinin futbol zekası yok. bir pozisyon var mesela, drogba zannediyorum orta yapıyor, burak da bu arada rakibini kafa kol indiriyor, sonra bir bakıyor top beş metre üzerinden geçmiş. kanada açılan topa pres yapıyoruz, aldık alacağız derken bir de bakıyoruz trabzon altıpastan faulle oyuna başlıyor. bir forvet oyuncusu rakibiyle güreş tutmamalı. pozisyon alırken zaten ekarte edecek rakibini. ya önüne koşacak ya arkasına. bunu yaparken de gözü hep topda olacak. fakat burağın topla falan alakası yok. o rakibi indirirken top beş metre üzerinden geçmiş haberi yok.
iki, galatasarayı fenerbahçeden de diğer takımlardan da ayıran, avrupada söz sahibi yapan da özelliklerinden birisi pres yapması. uefa kupasını falan kazanırken hakan avrupanın en iyi santraforlarından birisi olduğu işin değil, en iyi pres yapan santraforu olduğu için çok önemliydi. burak ise top rakipteyken oyunda yok malesef.
üç, burak pozisyona göre gol vuruşu düşünen bir adam değil. bu da yine belki futbol zekasının geriliği ile alakalı. mesela juventus maçında, drogbanın buffon tarafından efsane şekilde kurtarılan bir topu var, burağın önüne düşen. burak ayağını geri çekiyor iyice abanmak için ve topa geri savurana kadar top önünden bir karış yana kayıyor ve topu ıskalıyor. tamam vuruş tekniği ile genelde atıyor ama, attıklarından çok daha basitlerini hep aynı şekilde vuracağım diye de kaçırıyor.
dünya çapında bir golcü, türkiye'de de alternatifi yok. ama her maç adamın asabını en çok bozan da futbolcu burak. hele 2 gol atıp bize maçı kazandırdığı trabzon maçında, sabir ve yekta ile birlikte takımın en kötüsüydü. ama atıyor. atamadığı çarpıyor giriyor. futbolda böyle şanslı anlar da önemli.
bir, kendisinin futbol zekası yok. bir pozisyon var mesela, drogba zannediyorum orta yapıyor, burak da bu arada rakibini kafa kol indiriyor, sonra bir bakıyor top beş metre üzerinden geçmiş. kanada açılan topa pres yapıyoruz, aldık alacağız derken bir de bakıyoruz trabzon altıpastan faulle oyuna başlıyor. bir forvet oyuncusu rakibiyle güreş tutmamalı. pozisyon alırken zaten ekarte edecek rakibini. ya önüne koşacak ya arkasına. bunu yaparken de gözü hep topda olacak. fakat burağın topla falan alakası yok. o rakibi indirirken top beş metre üzerinden geçmiş haberi yok.
iki, galatasarayı fenerbahçeden de diğer takımlardan da ayıran, avrupada söz sahibi yapan da özelliklerinden birisi pres yapması. uefa kupasını falan kazanırken hakan avrupanın en iyi santraforlarından birisi olduğu işin değil, en iyi pres yapan santraforu olduğu için çok önemliydi. burak ise top rakipteyken oyunda yok malesef.
üç, burak pozisyona göre gol vuruşu düşünen bir adam değil. bu da yine belki futbol zekasının geriliği ile alakalı. mesela juventus maçında, drogbanın buffon tarafından efsane şekilde kurtarılan bir topu var, burağın önüne düşen. burak ayağını geri çekiyor iyice abanmak için ve topa geri savurana kadar top önünden bir karış yana kayıyor ve topu ıskalıyor. tamam vuruş tekniği ile genelde atıyor ama, attıklarından çok daha basitlerini hep aynı şekilde vuracağım diye de kaçırıyor.
dünya çapında bir golcü, türkiye'de de alternatifi yok. ama her maç adamın asabını en çok bozan da futbolcu burak. hele 2 gol atıp bize maçı kazandırdığı trabzon maçında, sabir ve yekta ile birlikte takımın en kötüsüydü. ama atıyor. atamadığı çarpıyor giriyor. futbolda böyle şanslı anlar da önemli.