2981
şampiyonlar ligi organizasyonuna hastalığım malum, elimde olsa turnuvadaki her maçı 90 dakika izlerim o derece. nostaljisini arkadaş ortamlarında ederim, efsane maçlarına vs. arada bir tekrar göz atarım falan, öyle seviyorum.
ingilizlerin sky sports kanalı var, adamların futbolu gibi spor kanalları ve futbol programları da ayrı güzel be. evde uydu neyin yok ama internet sağ olsun az çok takip edebiliyoruz. televizyon adına en sevdiğim program da sky sports'ta şl'de o gün oynanan maçların kritik edildiği ve özetlerinin gösterildiği şampiyonlar ligi programı. programın salı ve çarşamba maçları için farklı yorumcu kadroları oluyor, o kadrolardaki isimlerden biri de bizim ulubatlı souness. bizim maçlara denk geldiği zaman altına yazıyorlar hemen "galatasaray head coach 1995-96" diye, o an eblek eblek sırıtıp neler diyecek diye bakıyorum. souness'ın ve diğer yorumcuların aksanlarını anlamak zor oluyor programı geri sarıp duruyorum, yorum kaçırmak istemiyorum. bizi konuşurken ulubatlı'nın hafiften gözlerinin içi parlıyor he. ehehe.
son haftanın programlarını yeni izledim, yine ne güzel goller atılmış. sıra bizim maça geldiğinde o günlük konuk olan gareth barry'e sorulunca "mancini'nin kararı beni şaşırttı, italya'ya döner veya milli takıma gider diye bekliyordum" dedi. ardından söz alan souness "galatasaray'a gitmek kariyer açısından geri adım diye nitelendiriliyor ama katılmıyorum, galatasaray avrupa'nın büyük kulüplerinden. stadyumu, tesisleri, muazzam taraftar desteği" falan diyip gareth barry*'nin yüzüne baktı ajdfhgdfj. tekrar tekrar izleyip keyiflendim.
her programın sonunda o günün maçlarından çıkan güzel görüntülerle müzikli klip neyin yapıyorlar, normalde bunları izlemem ama şarkı bi çalmaya başladı, hassiktir dedim. maç gününden iki gün önce final yapan, şimdiye kadar izlediğim en muhteşem dizi breaking bad'in finalinde çalan badfinger - baby blue. arkada 1-2 frame de olsa bizim tribünden görüntüler, drogba'nın gol sevinci dönüyor falan. nasıl mest oldum anlatamam.
en sevdiğim organizasyon, en sevdiğim program, en sevdiğim dizinin müziği ve galatasaray bir arada. çok yoğun bir "güzellik" hissettim o an.
yani ne bileyim. hayat güzel be.
ingilizlerin sky sports kanalı var, adamların futbolu gibi spor kanalları ve futbol programları da ayrı güzel be. evde uydu neyin yok ama internet sağ olsun az çok takip edebiliyoruz. televizyon adına en sevdiğim program da sky sports'ta şl'de o gün oynanan maçların kritik edildiği ve özetlerinin gösterildiği şampiyonlar ligi programı. programın salı ve çarşamba maçları için farklı yorumcu kadroları oluyor, o kadrolardaki isimlerden biri de bizim ulubatlı souness. bizim maçlara denk geldiği zaman altına yazıyorlar hemen "galatasaray head coach 1995-96" diye, o an eblek eblek sırıtıp neler diyecek diye bakıyorum. souness'ın ve diğer yorumcuların aksanlarını anlamak zor oluyor programı geri sarıp duruyorum, yorum kaçırmak istemiyorum. bizi konuşurken ulubatlı'nın hafiften gözlerinin içi parlıyor he. ehehe.
son haftanın programlarını yeni izledim, yine ne güzel goller atılmış. sıra bizim maça geldiğinde o günlük konuk olan gareth barry'e sorulunca "mancini'nin kararı beni şaşırttı, italya'ya döner veya milli takıma gider diye bekliyordum" dedi. ardından söz alan souness "galatasaray'a gitmek kariyer açısından geri adım diye nitelendiriliyor ama katılmıyorum, galatasaray avrupa'nın büyük kulüplerinden. stadyumu, tesisleri, muazzam taraftar desteği" falan diyip gareth barry*'nin yüzüne baktı ajdfhgdfj. tekrar tekrar izleyip keyiflendim.
her programın sonunda o günün maçlarından çıkan güzel görüntülerle müzikli klip neyin yapıyorlar, normalde bunları izlemem ama şarkı bi çalmaya başladı, hassiktir dedim. maç gününden iki gün önce final yapan, şimdiye kadar izlediğim en muhteşem dizi breaking bad'in finalinde çalan badfinger - baby blue. arkada 1-2 frame de olsa bizim tribünden görüntüler, drogba'nın gol sevinci dönüyor falan. nasıl mest oldum anlatamam.
en sevdiğim organizasyon, en sevdiğim program, en sevdiğim dizinin müziği ve galatasaray bir arada. çok yoğun bir "güzellik" hissettim o an.
yani ne bileyim. hayat güzel be.