56
fazla romantikliği hiç sevmem açıkçası. çünki romantik olmak demek biraz da bir şeyi olduğundan çok daha farklı gösterme çabasıdır. dozu kaçınca romantikliğin, gerçekten saçma sapan bir ruh hali oluyor insanda. bu yazdıklarım romantizmin her türlüsü için geçerlidir. ve son bir kaç yıldır en nefret ettiğim şey de izmir romantikliği!
üniversite son sınıf öğrencisiyim. dokuz eylül üniversitesi hukuk fakültesinde okuyorum. bilen bilir, bizim fakülte dokuzçeşmeler kampüsü'nün içerisindedir. kampüs deyince aklınıza koca bir şehirimsi gelebilir ama dokuzçeşmeler ise en fazla bahçesi çok büyük olan; içerisinde spor salonu, yemekhanesi, ayrıca kafeteryası ve halı sahası olan bir kolej büyüklüğündedir. böyle dediğime de bakmayın, dokuz eylül üniversitesi kampüsleri içerisinde üniversite kültürünün en bariz yaşandığı kampüstür dokuzçeşmeler. ayrıca dokuz eylül üniversitesi dendiğinde izmir'de yaşayan birinin aklına gelecek ilk şey buca'dır. buca'yı tanımlamak gerekirse aslında zihniyet itibariyle izmir'den çok başka, hatta anadolu insanının zihniyetinin etkisi ağırlıkla hissedilir. buca adeta zihniyet olarak mini bir anadolu'dur. anadolu'nun her kesiminden insan bulabilirsiniz buca'da.
ayrıca değinmek istediğim şey, buca çarpık kentleşmenin de en güzel örneklerinden bir tanesidir. yolun ortasında yapılan cami mi dersin, sokağa çıktığında yürüyecek kaldırımın olmaması mı dersin, kıç kıça yapılmış evler mi dersin,yağmur yağdığında sokakların nehirlere dönmesi mi dersin, kaldırımı işgal eden apartman merdivenleri mi dersin, sokaklarda 3 kilometrede bir çöp kovalarının olması mı dersin, insanın aklına gelebilecek her türlü mantıksızlığı ve çarpıklığı buca'da bulmak mümkün. şunu da belirtmek isterim ki buca 436,989 ile izmir'in en büyük ikinci ilçesidir. yani yaklaşık olarak izmir merkezin 1/7'sidir ki bu çok yüksek bir orandır.
aynı şekilde karabağlar diye bir ilçesi vardır izmir'in. bu da en büyük ilçesidir. nüfusu ise 463,279'dur. karabağlar da buca gibi varoş bir ilçedir ve zamanla izmir merkezin içinde kalmaya başlamıştır yani merkezle gözle görünür bir bağlantısı vardır ve merkez ilçedir. buca'da yaşanan olumsuzlukları burda da yazmayacağım çünkü benzer şeyler burada da söz konusu. buraya karabağlar denmesinin nedeni ise eskiden burada insanların karaüzüm bağları olmasıymış.
aynı şeyler gaziemir için de geçerlidir. gaziemir genel olarak sanayinin çevresinde oluşmuş bir ilçedir ve buca'nın özellikleriyle tıpatıp aynıdır. nüfusu 126,737'dir ve büyüklük bakımından orta sıralardadır.
şimdi diyeceksiniz ki be angut sen bunları niçin yazdın. arkadaşlar, izmir'e daha önce gitmemiş olanlar açısından söylüyorum. bu saydığım ilçeler izmir'in nerdeyse yarı nüfusunu oluşturur ve karşıyaka'da, alsancak'ta, bostanlı'da, güzelyalı'da, balçova'da yaşayan adam buraları bilmez! daha önce hiç gitmemiştir oralara, daha önce hiç tacize maruz kalmamıştır, daha önce hiç donuna kadar ıslanmamıştır, daha önce hiç bok kokusunu buram buram koklamamıştır. bu adam sanar ki izmir'in her yeri karşıyaka gibidir ya da alsancak gibidir. bu adam sanar ki buca'da da gazi kadınlar sokağında gezdiğim kadar rahat gezebilirim, ya da asansör manzarası kesinlikle karabağlar'da da vardır yahut gaziemir sanayi en az bostanlı sahil yolu kadar cennetten bir parçadır diye düşünür. sonra da izmir'in sorunları dile getirilince başlar izmir romantizmine. der ki size kordon gibi bir mekan daha var mı türkiye'nin herhangi bir yerinde! der ki izmir'in kızları deniz denizi kız kokar (ki allah'tan izmir'in kızları deniz gibi kokmuyo)! alaçatı'dan, efes'ten, çeşme'den, mordoğan'dan, gümüldür'den, eski ve yeni foça'dan söz açar. sonra da der ki "izmir aşktır!". konuşmasının sonunu da badem bıyıklılara bağlar ve der ki izmir'in özgür bir şehir olduğundan, ayrıca dolayısıyla hükümetin kölesi olmadığından övünür. böyledir izmir romantiği! aslında izmir'e aşık gibi görünür ama işin özünde sorunları halının altına süpürerek izmir'e en büyük kötülüğü edendir.
bakın arkadaşlar ben yukarıda izmir'in en problemli ilçelerini saydım ve daha konak'ın, karşıyaka'nın bornova'nın hallerini sayıp dökmedim. yoksa bakmayın normalde buralar izmir'in en düzenli ve yaşanabilir ilçeleridir. ancak gel gör ki buralarda da azımsanamayacak sorunlar yok değildir. ayrıca şunu da kabul ederim ki alaçatı, foça'lar, mordoğan, gümüldür, çeşme gerçekten dünyada eşine az rastlanacak mekanlardır ancak bularaların "izmir merkez ile alakası yoktur!". buralar izmir'in tatil beldeleridir. ayrıca şehir merkezinde alsancak, bostanlı, güzelyalı gibi mekanları ve bu mekanların içerisindeki gezilecek yerlerin varlığını ben de inkar edemem. ancak böyle yerlerin varlığı izmir'in bakımsız bir şehir olduğu gerçeğini gerçekten değiştirebilecek kapasitede değil. kimse bana izmir'in en nezih yerlerinden biri diyebileceğin bostanlı'da da olmak üzere o yaz sıcağında bok kokan suni dereleri açıklayamaz, kimse bana sokaklarda doğru dürüst çöp kutusunun bile olmamasını açıklayamaz, kimse bana en ufak yağmur'da rögar kapaklarının patlayıp sokakların fırat nehri'ne dömesini açıklayamaz, kimse bana göt göte üst üste yapılan evleri açıklayamaz... izmir'e gitmeyen arkadaşlar, eğer bir gün merak eder de giderseniz izmir merkezin en güzel yerlerine dahi gitseniz şehrin ne kadar bakımsız ve harabe olduğunu rahatlıkla gözlemleyebileceksiniz. tabi yeni yerleşime açılmış birkaç mevkiyi bu açıklamalarımdan muaf tutuyorum.
tüm bunlarla birlikte izmir'de ulaşım imkanlarının ne kadar kolay olduğundan bahsedebilirim. sadece 95 kuruş'a izmir'in bir ucundan diğerine gidebilmeniz mümkün. tabi eğer öğrenciyseniz ve eshot kartınız varsa... ya da zihniyet olarak izmir halkının her görüşten insana hoş görülü olmasından bahsedebilirim. yani her insan izmir'de rahatça yaşayabileceği bir yer bulabilecektir. ya da sosyal aktiviteler bakımından izmir'in türkiye'nin çoğu şehrinden daha üstün olduğundan bahsedebilirim. en olmadı size diyebilirim ki izmir'de fiyatlar istanbul ve ankara'dakiler kadar uçuk değil ve kabul edilebilir seviyelerdedir. özellikle tercih yapacak arkadaşlara söylüyorum ki bir istanbul'dan çok daha tercih edilebilir bir şehirdir izmir.
tüm bunların yanında futbol açısından diyebilirim ki izmir türkiye'nin futbolcu fabrikası şehirlerinden bir tanesidir. her ne kadar takımları birinci lige bir türlü çıkamasalar da aklınıza gelebilecek ünlü oyuncuların çoğu izmir futbol takımlarından patentleri alınarak piyasaya düşerler. ancak tesis anlamında yine çok iyi durumda olmadığını belirtmem gerekir. bunun gibi izmir atatürk stadı'nın içler acısı haline değinmek dahi istemiyorum. tamam belki türkiye'nin en büyük olimpiyat sahasına sahiptir falan fisman ama bu yine de bu stadın köhneliğini gidermeyecektir.
sonuç olarak diyebilirim ki evet izmir'in tatil beldeleri güzeldir, zihniyet açısından iyidir ve yaşanılır bir şehirdir ancak belirtmem lazımdır ki izmir şehirleşme açısından gerçekten çok berbat vaziyettedir. buna ister iktidar ödenek ayırmıyor deyin isterseniz belediye tembel deyin... izmir artık 1950'lerde kalmış bir şehirdir,yaşlanmıştır ve de hiç de aşık olunacak bir şehir değildir. ayrıca da izmir'in şehirleşme açısından dakka'dan hallice olduğu fikrine de imzamı atarım.
üniversite son sınıf öğrencisiyim. dokuz eylül üniversitesi hukuk fakültesinde okuyorum. bilen bilir, bizim fakülte dokuzçeşmeler kampüsü'nün içerisindedir. kampüs deyince aklınıza koca bir şehirimsi gelebilir ama dokuzçeşmeler ise en fazla bahçesi çok büyük olan; içerisinde spor salonu, yemekhanesi, ayrıca kafeteryası ve halı sahası olan bir kolej büyüklüğündedir. böyle dediğime de bakmayın, dokuz eylül üniversitesi kampüsleri içerisinde üniversite kültürünün en bariz yaşandığı kampüstür dokuzçeşmeler. ayrıca dokuz eylül üniversitesi dendiğinde izmir'de yaşayan birinin aklına gelecek ilk şey buca'dır. buca'yı tanımlamak gerekirse aslında zihniyet itibariyle izmir'den çok başka, hatta anadolu insanının zihniyetinin etkisi ağırlıkla hissedilir. buca adeta zihniyet olarak mini bir anadolu'dur. anadolu'nun her kesiminden insan bulabilirsiniz buca'da.
ayrıca değinmek istediğim şey, buca çarpık kentleşmenin de en güzel örneklerinden bir tanesidir. yolun ortasında yapılan cami mi dersin, sokağa çıktığında yürüyecek kaldırımın olmaması mı dersin, kıç kıça yapılmış evler mi dersin,yağmur yağdığında sokakların nehirlere dönmesi mi dersin, kaldırımı işgal eden apartman merdivenleri mi dersin, sokaklarda 3 kilometrede bir çöp kovalarının olması mı dersin, insanın aklına gelebilecek her türlü mantıksızlığı ve çarpıklığı buca'da bulmak mümkün. şunu da belirtmek isterim ki buca 436,989 ile izmir'in en büyük ikinci ilçesidir. yani yaklaşık olarak izmir merkezin 1/7'sidir ki bu çok yüksek bir orandır.
aynı şekilde karabağlar diye bir ilçesi vardır izmir'in. bu da en büyük ilçesidir. nüfusu ise 463,279'dur. karabağlar da buca gibi varoş bir ilçedir ve zamanla izmir merkezin içinde kalmaya başlamıştır yani merkezle gözle görünür bir bağlantısı vardır ve merkez ilçedir. buca'da yaşanan olumsuzlukları burda da yazmayacağım çünkü benzer şeyler burada da söz konusu. buraya karabağlar denmesinin nedeni ise eskiden burada insanların karaüzüm bağları olmasıymış.
aynı şeyler gaziemir için de geçerlidir. gaziemir genel olarak sanayinin çevresinde oluşmuş bir ilçedir ve buca'nın özellikleriyle tıpatıp aynıdır. nüfusu 126,737'dir ve büyüklük bakımından orta sıralardadır.
şimdi diyeceksiniz ki be angut sen bunları niçin yazdın. arkadaşlar, izmir'e daha önce gitmemiş olanlar açısından söylüyorum. bu saydığım ilçeler izmir'in nerdeyse yarı nüfusunu oluşturur ve karşıyaka'da, alsancak'ta, bostanlı'da, güzelyalı'da, balçova'da yaşayan adam buraları bilmez! daha önce hiç gitmemiştir oralara, daha önce hiç tacize maruz kalmamıştır, daha önce hiç donuna kadar ıslanmamıştır, daha önce hiç bok kokusunu buram buram koklamamıştır. bu adam sanar ki izmir'in her yeri karşıyaka gibidir ya da alsancak gibidir. bu adam sanar ki buca'da da gazi kadınlar sokağında gezdiğim kadar rahat gezebilirim, ya da asansör manzarası kesinlikle karabağlar'da da vardır yahut gaziemir sanayi en az bostanlı sahil yolu kadar cennetten bir parçadır diye düşünür. sonra da izmir'in sorunları dile getirilince başlar izmir romantizmine. der ki size kordon gibi bir mekan daha var mı türkiye'nin herhangi bir yerinde! der ki izmir'in kızları deniz denizi kız kokar (ki allah'tan izmir'in kızları deniz gibi kokmuyo)! alaçatı'dan, efes'ten, çeşme'den, mordoğan'dan, gümüldür'den, eski ve yeni foça'dan söz açar. sonra da der ki "izmir aşktır!". konuşmasının sonunu da badem bıyıklılara bağlar ve der ki izmir'in özgür bir şehir olduğundan, ayrıca dolayısıyla hükümetin kölesi olmadığından övünür. böyledir izmir romantiği! aslında izmir'e aşık gibi görünür ama işin özünde sorunları halının altına süpürerek izmir'e en büyük kötülüğü edendir.
bakın arkadaşlar ben yukarıda izmir'in en problemli ilçelerini saydım ve daha konak'ın, karşıyaka'nın bornova'nın hallerini sayıp dökmedim. yoksa bakmayın normalde buralar izmir'in en düzenli ve yaşanabilir ilçeleridir. ancak gel gör ki buralarda da azımsanamayacak sorunlar yok değildir. ayrıca şunu da kabul ederim ki alaçatı, foça'lar, mordoğan, gümüldür, çeşme gerçekten dünyada eşine az rastlanacak mekanlardır ancak bularaların "izmir merkez ile alakası yoktur!". buralar izmir'in tatil beldeleridir. ayrıca şehir merkezinde alsancak, bostanlı, güzelyalı gibi mekanları ve bu mekanların içerisindeki gezilecek yerlerin varlığını ben de inkar edemem. ancak böyle yerlerin varlığı izmir'in bakımsız bir şehir olduğu gerçeğini gerçekten değiştirebilecek kapasitede değil. kimse bana izmir'in en nezih yerlerinden biri diyebileceğin bostanlı'da da olmak üzere o yaz sıcağında bok kokan suni dereleri açıklayamaz, kimse bana sokaklarda doğru dürüst çöp kutusunun bile olmamasını açıklayamaz, kimse bana en ufak yağmur'da rögar kapaklarının patlayıp sokakların fırat nehri'ne dömesini açıklayamaz, kimse bana göt göte üst üste yapılan evleri açıklayamaz... izmir'e gitmeyen arkadaşlar, eğer bir gün merak eder de giderseniz izmir merkezin en güzel yerlerine dahi gitseniz şehrin ne kadar bakımsız ve harabe olduğunu rahatlıkla gözlemleyebileceksiniz. tabi yeni yerleşime açılmış birkaç mevkiyi bu açıklamalarımdan muaf tutuyorum.
tüm bunlarla birlikte izmir'de ulaşım imkanlarının ne kadar kolay olduğundan bahsedebilirim. sadece 95 kuruş'a izmir'in bir ucundan diğerine gidebilmeniz mümkün. tabi eğer öğrenciyseniz ve eshot kartınız varsa... ya da zihniyet olarak izmir halkının her görüşten insana hoş görülü olmasından bahsedebilirim. yani her insan izmir'de rahatça yaşayabileceği bir yer bulabilecektir. ya da sosyal aktiviteler bakımından izmir'in türkiye'nin çoğu şehrinden daha üstün olduğundan bahsedebilirim. en olmadı size diyebilirim ki izmir'de fiyatlar istanbul ve ankara'dakiler kadar uçuk değil ve kabul edilebilir seviyelerdedir. özellikle tercih yapacak arkadaşlara söylüyorum ki bir istanbul'dan çok daha tercih edilebilir bir şehirdir izmir.
tüm bunların yanında futbol açısından diyebilirim ki izmir türkiye'nin futbolcu fabrikası şehirlerinden bir tanesidir. her ne kadar takımları birinci lige bir türlü çıkamasalar da aklınıza gelebilecek ünlü oyuncuların çoğu izmir futbol takımlarından patentleri alınarak piyasaya düşerler. ancak tesis anlamında yine çok iyi durumda olmadığını belirtmem gerekir. bunun gibi izmir atatürk stadı'nın içler acısı haline değinmek dahi istemiyorum. tamam belki türkiye'nin en büyük olimpiyat sahasına sahiptir falan fisman ama bu yine de bu stadın köhneliğini gidermeyecektir.
sonuç olarak diyebilirim ki evet izmir'in tatil beldeleri güzeldir, zihniyet açısından iyidir ve yaşanılır bir şehirdir ancak belirtmem lazımdır ki izmir şehirleşme açısından gerçekten çok berbat vaziyettedir. buna ister iktidar ödenek ayırmıyor deyin isterseniz belediye tembel deyin... izmir artık 1950'lerde kalmış bir şehirdir,yaşlanmıştır ve de hiç de aşık olunacak bir şehir değildir. ayrıca da izmir'in şehirleşme açısından dakka'dan hallice olduğu fikrine de imzamı atarım.