403
şimdi size bir omurgasızlık örneği göstereceğim arkadaşlar;
http://www.meleke.com/?p=5503
--- alıntı ---
biz kaybettik…
nihayet uefa son sözü söyledi; takke düştü, kel göründü. bizim iki yıldır birbirimize itiraf edemediğimiz gerçeği, kralın çıplak olduğunu sonunda birileri suratımıza haykırdı.
süreç yaklaşık 2 yıl sürdü ve bu 2 sene anlaşmadan çok anlaşamama; anlamaktan ziyade anlayamama, akıl sır erdirememe, inanamama minvalinde geçti çoğumuz için…
eski tff’nin aylarca “yeterince delil yok” diye niye konuyu sündürdüğünü… ortada yeterince delil yoksa neden fenerbahçe’yi avrupa’ya göndermediğini… fenerbahçe kulübü’nün aylarca masum olduğunu iddia ettikten sonra neden cas’taki davasını geri çektiğini… önce neden 58’inci madde değişsin, sonra neden değişmesin dediklerini… yeni tff’nin “şike sahaya yansımamış” açıklamasından sadece bir hafta sonra pfdk’nın ibrahim akın ve ahmet çelebi’ye “müsabaka sonucuna etki etmekten” neden ceza verdiğini… eğer akın ve çelebi müsabaka sonucuna etki etmekten ceza aldıysa, şikenin sahaya nasıl yansımadığını… eğer şike sahaya yansımadıysa, akın ve çelebi’nin müsabaka sonucuna nasıl etki ettiğini… eskişehirli ümit karan’ın canlı yayında açıkça, galatasaray’ın şampiyonluğunu istediği için bile bile bir golü atmadığını itiraf ettiği halde, neden ülkede büyük gürültünün kopmadığını… anlayamadım… çoğumuz anlayamadık…
anlayamadıklarımız bunlarla da kalmadı… başbakan’ın neden “8 takım düşerse futbol ekonomisi batar” diye topa girdiğini… velev ki futbol ekonomisi batsın, bunun futbol ahlakımızın batmasından, hiç kimsenin kimseye güveninin kalmamasından neden daha kötü bir şey olduğunu… bakan kılıç’ın neden o günlerde “hepimiz aynı gemideyiz” açıklaması yaptığını… namusluların, sırf futbol ekonomisi batmasın diye şikeye tenezzül edenlerle neden aynı gemide olması gerektiğini… o günlerde “ben o gemide değilim” yazdığımda, “başbakan yanılıyor, futbol ekonomisi batarsa batsın, ahlakımız batmasın” dediğimde neden hemen hemen hiçbirinin benimle aynı fikirde olmadığını… o günkü kulüpler birliği sözcüsü cavcav’ın neden “bütün kulüpler bir aradayız, omuz omuzayız” diye açıklama yaptığını… eğer bir, iki veya sekiz kulüp şikeye karıştıysa, diğerlerinin neden onlarla kayıtsız şartsız birlikte olduğunu… anlayamadım… hiçbirimiz anlayamadık…
benim küçük aklımla tüm bu anlayamadıklarım içinde, belki de anlayabildiğim tek şey, mayıs 2012’de anlayabildiklerimle aynı: burası, hırsızların dünyasıymış. ve maalesef hırsızların dünyasında tek gerçek günah, yakalanmakmış. sokakta karşılaştığım insanlar, ülkedeki futbola, futbolcuya, yöneticiye, antrenöre, televizyoncuya, gazeteciye, sana-bana, hiçbirimize inancının kalmadığını söylüyorlar. ne yalan söyleyeyim, çok da haklılar. çünkü onların yerinde ben olsam, herhalde ben de bana güvenmezdim… yazık… çok yazık…
***
ve meselenin uefa boyutu…
bugün, 27 haziran 2013… meşhur 3 temmuz gözaltılarının üstünden tam 724 gün geçti. son 724 gün içinde amerika, rusya, fransa, çin ve hindistan yeni devlet başkanlarını seçtiler. neil armstrong öldü, zuckerberg evlendi. suriye karıştı, türkiye’de gezi parkı olayları yaşandı. alex gitti. apple beşinci nesil iphone’u, samsung galaxy note 2’yi üretti; felix baumgartner uzaydan dünyaya atladı. justin bieber’la selena gomez ayrıldı. son 724 gün içinde katie holmes bile tom cruise’la david beckham arasında ne döndüğünü anladı; bir tek uefa, süper lig’de 2010-2011 sezonunda ne döndüğünü anlayamadı, şike davasını bir türlü karara bağlayamadı…
koskoca uefa, 724 gün düşündükten sonra kulüplerle ilgili kararları nihayet aldı, şahıslarla ilgili neticeye varamadı! isviçre’de 4 ana dil konuşulur, herhalde bu adamlara ne romanşça, ne almanca, ne fransızca ne de italyanca “geciken adalet, adalet değildir” dediğinizde hiç birşey ifade etmiyor. yahu olay 2010-2011’de yaşanmış; ortada ne o günün fenerbahçeli/beşiktaşlı futbolcuları, ne antrenörleri, ne de yöneticileri kalmış! havutçu’nun giriştiği haltın bedelini neden şimdi oğuzhan özyakup ödüyor ki! veya yıldırım’ın denemelerinin faturası neden dirk kuyt’a, hasan ali kaldırım’a çıkıyor? bu kadar gecikmiş adalet, adalet olur mu? alper potuk şampiyonlar ligi’ne, gökhan töre avrupa ligi’ne gidememek için ne günah işlediler allah aşkına? bu 724 günde beşiktaş’ın 27 kişilik kadrosunun 19’u, fenerbahçe’nin 30’da 18’i değişmiş. antrenörler değişmiş. yönetimler değişmiş. ortada ne ibrahim akın kalmış, ne mosturoğlu, ne adalı kalmış, ne turan!
kusura bakmayın uefa yetkilileri, siz de sınıfta kaldınız… ya zamanında, yani 2011-12 sezonunun başında (veya en azından içinde) güçlü kanaatlerinizi gerekçe göstererek cezaları verecektiniz; kulüpleri/ülkeyi, kimi gerekiyorsa uluslararası müsabakalardan men edecektiniz. ya da şimdi günahsızları değil, esas günah sahiplerini cezalandıracaktınız. günah sahipleri ellerini kollarını sallaya sallaya hâlâ sokakta dolaşıyorlar; günahsız biliç, günahsız egemen, günahsız sow, günahsız pektemek avrupa’ya gidemiyorlar. pes… vallahi pes…
--- alıntı ---
canlı yayınlarda bu şike hakkında en dik duran yazar iken, hatta öyle ki bakanlara bile laf söylerken lig tv'ye geçtikten sonraki bu dönüş ibretliktir.
http://www.meleke.com/?p=5503
--- alıntı ---
biz kaybettik…
nihayet uefa son sözü söyledi; takke düştü, kel göründü. bizim iki yıldır birbirimize itiraf edemediğimiz gerçeği, kralın çıplak olduğunu sonunda birileri suratımıza haykırdı.
süreç yaklaşık 2 yıl sürdü ve bu 2 sene anlaşmadan çok anlaşamama; anlamaktan ziyade anlayamama, akıl sır erdirememe, inanamama minvalinde geçti çoğumuz için…
eski tff’nin aylarca “yeterince delil yok” diye niye konuyu sündürdüğünü… ortada yeterince delil yoksa neden fenerbahçe’yi avrupa’ya göndermediğini… fenerbahçe kulübü’nün aylarca masum olduğunu iddia ettikten sonra neden cas’taki davasını geri çektiğini… önce neden 58’inci madde değişsin, sonra neden değişmesin dediklerini… yeni tff’nin “şike sahaya yansımamış” açıklamasından sadece bir hafta sonra pfdk’nın ibrahim akın ve ahmet çelebi’ye “müsabaka sonucuna etki etmekten” neden ceza verdiğini… eğer akın ve çelebi müsabaka sonucuna etki etmekten ceza aldıysa, şikenin sahaya nasıl yansımadığını… eğer şike sahaya yansımadıysa, akın ve çelebi’nin müsabaka sonucuna nasıl etki ettiğini… eskişehirli ümit karan’ın canlı yayında açıkça, galatasaray’ın şampiyonluğunu istediği için bile bile bir golü atmadığını itiraf ettiği halde, neden ülkede büyük gürültünün kopmadığını… anlayamadım… çoğumuz anlayamadık…
anlayamadıklarımız bunlarla da kalmadı… başbakan’ın neden “8 takım düşerse futbol ekonomisi batar” diye topa girdiğini… velev ki futbol ekonomisi batsın, bunun futbol ahlakımızın batmasından, hiç kimsenin kimseye güveninin kalmamasından neden daha kötü bir şey olduğunu… bakan kılıç’ın neden o günlerde “hepimiz aynı gemideyiz” açıklaması yaptığını… namusluların, sırf futbol ekonomisi batmasın diye şikeye tenezzül edenlerle neden aynı gemide olması gerektiğini… o günlerde “ben o gemide değilim” yazdığımda, “başbakan yanılıyor, futbol ekonomisi batarsa batsın, ahlakımız batmasın” dediğimde neden hemen hemen hiçbirinin benimle aynı fikirde olmadığını… o günkü kulüpler birliği sözcüsü cavcav’ın neden “bütün kulüpler bir aradayız, omuz omuzayız” diye açıklama yaptığını… eğer bir, iki veya sekiz kulüp şikeye karıştıysa, diğerlerinin neden onlarla kayıtsız şartsız birlikte olduğunu… anlayamadım… hiçbirimiz anlayamadık…
benim küçük aklımla tüm bu anlayamadıklarım içinde, belki de anlayabildiğim tek şey, mayıs 2012’de anlayabildiklerimle aynı: burası, hırsızların dünyasıymış. ve maalesef hırsızların dünyasında tek gerçek günah, yakalanmakmış. sokakta karşılaştığım insanlar, ülkedeki futbola, futbolcuya, yöneticiye, antrenöre, televizyoncuya, gazeteciye, sana-bana, hiçbirimize inancının kalmadığını söylüyorlar. ne yalan söyleyeyim, çok da haklılar. çünkü onların yerinde ben olsam, herhalde ben de bana güvenmezdim… yazık… çok yazık…
***
ve meselenin uefa boyutu…
bugün, 27 haziran 2013… meşhur 3 temmuz gözaltılarının üstünden tam 724 gün geçti. son 724 gün içinde amerika, rusya, fransa, çin ve hindistan yeni devlet başkanlarını seçtiler. neil armstrong öldü, zuckerberg evlendi. suriye karıştı, türkiye’de gezi parkı olayları yaşandı. alex gitti. apple beşinci nesil iphone’u, samsung galaxy note 2’yi üretti; felix baumgartner uzaydan dünyaya atladı. justin bieber’la selena gomez ayrıldı. son 724 gün içinde katie holmes bile tom cruise’la david beckham arasında ne döndüğünü anladı; bir tek uefa, süper lig’de 2010-2011 sezonunda ne döndüğünü anlayamadı, şike davasını bir türlü karara bağlayamadı…
koskoca uefa, 724 gün düşündükten sonra kulüplerle ilgili kararları nihayet aldı, şahıslarla ilgili neticeye varamadı! isviçre’de 4 ana dil konuşulur, herhalde bu adamlara ne romanşça, ne almanca, ne fransızca ne de italyanca “geciken adalet, adalet değildir” dediğinizde hiç birşey ifade etmiyor. yahu olay 2010-2011’de yaşanmış; ortada ne o günün fenerbahçeli/beşiktaşlı futbolcuları, ne antrenörleri, ne de yöneticileri kalmış! havutçu’nun giriştiği haltın bedelini neden şimdi oğuzhan özyakup ödüyor ki! veya yıldırım’ın denemelerinin faturası neden dirk kuyt’a, hasan ali kaldırım’a çıkıyor? bu kadar gecikmiş adalet, adalet olur mu? alper potuk şampiyonlar ligi’ne, gökhan töre avrupa ligi’ne gidememek için ne günah işlediler allah aşkına? bu 724 günde beşiktaş’ın 27 kişilik kadrosunun 19’u, fenerbahçe’nin 30’da 18’i değişmiş. antrenörler değişmiş. yönetimler değişmiş. ortada ne ibrahim akın kalmış, ne mosturoğlu, ne adalı kalmış, ne turan!
kusura bakmayın uefa yetkilileri, siz de sınıfta kaldınız… ya zamanında, yani 2011-12 sezonunun başında (veya en azından içinde) güçlü kanaatlerinizi gerekçe göstererek cezaları verecektiniz; kulüpleri/ülkeyi, kimi gerekiyorsa uluslararası müsabakalardan men edecektiniz. ya da şimdi günahsızları değil, esas günah sahiplerini cezalandıracaktınız. günah sahipleri ellerini kollarını sallaya sallaya hâlâ sokakta dolaşıyorlar; günahsız biliç, günahsız egemen, günahsız sow, günahsız pektemek avrupa’ya gidemiyorlar. pes… vallahi pes…
--- alıntı ---
canlı yayınlarda bu şike hakkında en dik duran yazar iken, hatta öyle ki bakanlara bile laf söylerken lig tv'ye geçtikten sonraki bu dönüş ibretliktir.