14791
--- alıntı ---
dün gazetelerin spor sayfalarındaki pek çok köşede “biz kazanacağız” başlıklı aynı yazı vardı.
özet olarak futboldaki kaos ortamına hayır diyen, isyan bayrağı açan ortak bir bildiriydi.
okudum; içeriğine saygı duymakla beraber bildiriyle ilgili art arda iki tweet attım:
ilk tweet şuydu: gaza gelip ‘biz kazanacağız’ diyen dostlar; bugüne kadar yapılanlar karşısında neden sustunuz diye sorarlar adama!!
ikincisi ise buydu: “köşenizi korumak adına işinize gelmeyeni görmedikçe, tv programınız sürsün diye yanlış yayıncılığı eleştirmedikçe; evet siz kazanacaksınız!!
peşinen şunu söyleyeyim; o yazının altına imza atanların büyük bir bölümünü şahsen tanırım, pek çoğunun bu ülkede futbol adına kalem oynatan en düzgün insanlardan olduklarına da gönül rahatlığıyla kefil olurum…
ancak…
sorun, ekmeğini bu işten kazanan birkaç köşe yazarının çözeceği boyutların çok ötesinde maalesef… muhtemelen çözemeyeceklerini bildiklerinden ya da “aman şimdi bir ben yazarsam başım ağrır” diye düşündüklerinden seslerinin bugüne kadar bu kadar cılız çıkması… ya da bazı şeyleri görmezden gelmek zorunda kalmaları…
işte tam da bu nedenle, çarşaf çarşaf yayın ilkeleri yayınlayan gazeteler alıp o bildiriyi birinci sayfalarına taşırsa ancak ciddiye alabilirim bu girişimi…
gazete patronları sayfalarında yazı yazdırılan bazı adamların geçmişlerini sorguladıklarında; televizyon sahipleri reyting uğruna ekranlarına çıkartılanların bugüne kadar futbol adına imza attıkları rezilliklere baktıklarında belki düzeleceğine inanırım.
talimatla yalan haber yapanlara, kasıtlı olarak kamuoyunu yanıltıcı yazı yazanlara önce meslek örgütleri ‘dur’ dediğinde, “galiba bu kez düzelme ümidi var” diye düşünürüm.
renk ayrımı yapmaksızın tüm kulüplerin, kendi yöneticilerinin kişisel çıkarları uğruna ya da gündem değiştirme çabalarıyla kaleme aldırdıkları kin dolu yazılı açıklamalara gazeteler ve televizyonlarda itibar göstermediğinde umutlanırım.
“biz kazanacağız” başlıklı ortak bildirinin pek çok gazetede yayınlandığı gün, geçmişi hayali ihracat, ihaleye fesat karıştırma gibi sabıkalarla dolu bir yöneticinin desteksiz açıklamaları manşet olabiliyorsa…
federasyondan kaynaklanan bir forma gönderememe sorunu yüzünden iki büyük kulüp taraftarı adeta birbirine düşürülüyorsa…
işin aslı astarı öğrenilmeden yöneticisinden gazetecisine, taraftarından twitter fenomenine kadar herkes binlerce yorum yapıyor ve sonra biri bile çıkıp özür dilemiyorsa…
menajerler transfer piyasasını kızıştırmak adına temsil ettikleri futbolcular için gazete sayfaları üzerinden hayali talipler yaratabiliyorsa…
rengini açıkça söyleyenden değil de, rengini itinayla gizleyip kendine tarafsız süsü verenden korkulması gerektiği bir türlü anlaşılamıyorsa…
bu ülkede mafya kulüplerin, siyaset de futbolun iliklerine kadar işlediyse…
yaşanan onca rezalete rağmen bu piyasada kimse rezil olmuyorsa…
suçluya suçlu denilemiyorsa, suçsuz bir türlü aklanamıyorsa…
hepsinden önemlisi ne federasyonun, ne de ona bağlı kurulların kararlarına zerre kadar güven kalmadıysa…
benim umudum yok ama…
umarım siz kazanırsınız…
--- alıntı ---
(bkz: iskender baydar)
dün gazetelerin spor sayfalarındaki pek çok köşede “biz kazanacağız” başlıklı aynı yazı vardı.
özet olarak futboldaki kaos ortamına hayır diyen, isyan bayrağı açan ortak bir bildiriydi.
okudum; içeriğine saygı duymakla beraber bildiriyle ilgili art arda iki tweet attım:
ilk tweet şuydu: gaza gelip ‘biz kazanacağız’ diyen dostlar; bugüne kadar yapılanlar karşısında neden sustunuz diye sorarlar adama!!
ikincisi ise buydu: “köşenizi korumak adına işinize gelmeyeni görmedikçe, tv programınız sürsün diye yanlış yayıncılığı eleştirmedikçe; evet siz kazanacaksınız!!
peşinen şunu söyleyeyim; o yazının altına imza atanların büyük bir bölümünü şahsen tanırım, pek çoğunun bu ülkede futbol adına kalem oynatan en düzgün insanlardan olduklarına da gönül rahatlığıyla kefil olurum…
ancak…
sorun, ekmeğini bu işten kazanan birkaç köşe yazarının çözeceği boyutların çok ötesinde maalesef… muhtemelen çözemeyeceklerini bildiklerinden ya da “aman şimdi bir ben yazarsam başım ağrır” diye düşündüklerinden seslerinin bugüne kadar bu kadar cılız çıkması… ya da bazı şeyleri görmezden gelmek zorunda kalmaları…
işte tam da bu nedenle, çarşaf çarşaf yayın ilkeleri yayınlayan gazeteler alıp o bildiriyi birinci sayfalarına taşırsa ancak ciddiye alabilirim bu girişimi…
gazete patronları sayfalarında yazı yazdırılan bazı adamların geçmişlerini sorguladıklarında; televizyon sahipleri reyting uğruna ekranlarına çıkartılanların bugüne kadar futbol adına imza attıkları rezilliklere baktıklarında belki düzeleceğine inanırım.
talimatla yalan haber yapanlara, kasıtlı olarak kamuoyunu yanıltıcı yazı yazanlara önce meslek örgütleri ‘dur’ dediğinde, “galiba bu kez düzelme ümidi var” diye düşünürüm.
renk ayrımı yapmaksızın tüm kulüplerin, kendi yöneticilerinin kişisel çıkarları uğruna ya da gündem değiştirme çabalarıyla kaleme aldırdıkları kin dolu yazılı açıklamalara gazeteler ve televizyonlarda itibar göstermediğinde umutlanırım.
“biz kazanacağız” başlıklı ortak bildirinin pek çok gazetede yayınlandığı gün, geçmişi hayali ihracat, ihaleye fesat karıştırma gibi sabıkalarla dolu bir yöneticinin desteksiz açıklamaları manşet olabiliyorsa…
federasyondan kaynaklanan bir forma gönderememe sorunu yüzünden iki büyük kulüp taraftarı adeta birbirine düşürülüyorsa…
işin aslı astarı öğrenilmeden yöneticisinden gazetecisine, taraftarından twitter fenomenine kadar herkes binlerce yorum yapıyor ve sonra biri bile çıkıp özür dilemiyorsa…
menajerler transfer piyasasını kızıştırmak adına temsil ettikleri futbolcular için gazete sayfaları üzerinden hayali talipler yaratabiliyorsa…
rengini açıkça söyleyenden değil de, rengini itinayla gizleyip kendine tarafsız süsü verenden korkulması gerektiği bir türlü anlaşılamıyorsa…
bu ülkede mafya kulüplerin, siyaset de futbolun iliklerine kadar işlediyse…
yaşanan onca rezalete rağmen bu piyasada kimse rezil olmuyorsa…
suçluya suçlu denilemiyorsa, suçsuz bir türlü aklanamıyorsa…
hepsinden önemlisi ne federasyonun, ne de ona bağlı kurulların kararlarına zerre kadar güven kalmadıysa…
benim umudum yok ama…
umarım siz kazanırsınız…
--- alıntı ---
(bkz: iskender baydar)