14478
"avrupa’da başarı, bu kulübün dna’sında var diye boş yere söylemiyoruz. 108 yıllık bir iddia bu. bunun için kurulmuş galatasaray. o zaman bize düşen görev ne? bu dna’yı harekete geçirmek, ateşlemek. bu kültürü hep canlı tutmak. şampiyonlar ligi grup kuralarından sonra romanya’da yaşayan pek çok galatasaraylı dostumuz mesajlar gönderdiler: aman cluj’u küçümsemeyin diye. küçümsemedik ama ilk maçta sele saplandık. drenaj yuttu bizi. futbolumuzu oynayamadık. manchester united’ın gücü belliydi. braga ise kapalı kutuydu. ilk maçta çözemedik ama sonra gerekli dersleri aldık ve gerisi geldi. işte dna ile kastım tam da bu. kültürü, büyük kulüp refleksini canlı tutmak."
"çok uzun bir aradan sonra şampiyonlar ligi’ne girmiştik. yepyeni kurulmuş bu takımın büyük çoğunluğu bu tecrübeyi ilk defa yaşıyordu. bu nedenle başlangıçta hedefi daha da büyütüp takım üzerinde bir baskı oluşturmak istemedim. ama benim karakterimde az başarıyla yetinmek diye bir şey yok. gönlümde en az çeyrek final vardı. yarı finali de şanssızlıkla kaçırdığımızı düşünüyorum. madrid’teki maçın hakkı 3-0 mıydı? ama futbol bu. bu tür olaylar futbolda var. belki de futbol bunun için güzel."
"devre arasında sneijder ve diego gündeme gelmişti. fatih hoca, ‘kaka’yı istiyorum’ derken bunu taktik icabı söylemiştir herhalde. devre arasında büyük bir yıldız arıyorsanız yüzlerce alternatifiniz yoktur. hatta hiç alternatifiniz yoktur. fırsatları sizin yaratmanız gerekir. yani çalışmanız, sürekli avrupa’yı taramanız gerekir. güzel bir deyiş vardır: ‘ne aradığını bilmezsen, ne bulduğunu anlamazsın’ diye. biz ne aradığımızı biliyorduk.''
''geriye dönüp bir bakın, galatasaray da dahil kaç kulüp son 10-15 senede dünya yıldızlarına teklif yapmış ama parasal konularda anlaşmasına rağmen bu transfer gerçekleşememiş? saymakla bitmez. kolay mı, ülke değiştiriyorsunuz, yepyeni ve az tanıdığınız bir kültüre geliyorsunuz. eşiniz çocuklarınız, alışkanlıklarınız, vesaire, vesaire... biz sneijder’le anlaştık ve el sıkıştık.''
''bizden yarım kalan işlerini tamamlaması için kısa bir süre istedi. basınımız bunu ‘kararsızlık, istememe’ olarak yorumladı. hatta bu transferin olmayacağına dair iddiaya girenler bile oldu. biz sessiz kaldıkça olumsuz dedikodular arttı. konuşmadım çünkü konuşsaydım oyuncunun bize olan güveni sarsılırdı. gülümseyerek izlemeyi yeğledim. en ufak kuşkum olmadı anlaşmadan.''
''sneijder ve drogba olmasaydı da şampiyonluk gelirdi. bundan hiç endişe etmedim. ama bu tip deneyimli, olgun dünya yıldızlarının sadece birkaç maçı çevirmekten öte rolleri var. hem sahada hem de saha dışında. bunu hep birlikte görüyoruz zaten. üstelik bu tarz isimler dünya futbol haritasında sizi öne çıkarıyor. galatasaray son dönemlerde biraz unutulmuş olsa da, dünyada bilinen bir kulüp. ama marka değerinin sonu yok. bu kadarı bize yeter diyemezsiniz. daha ileri götürmek için çalışmak zorundasınız. takımdaki havadan zaten çok memnundum ama sneijder ve drogba’nın bunu bir kaç adım ileri götürdüğünü de söylemek yanlış olmaz."
"galatasaray inşallah 74 puanla şampiyon olacak bu sezon. gönlümden geçen puan bunun çok üzerindeydi. 80’li puanları görmeliydik. ben rakiplerin ne yaptığına pek bakmam. benim kontrolümde değil onların puan kayıpları. ben kendi takımıma bakarım. beni teselli eden tek faktör, takımın birçok oyuncusunun yeni oluşudur.''
''ilk kez bir araya gelen 7-8 oyuncumuz vardı. ayrıca geçen sezonun çok önemli 2 oyuncusu ujfalusi ve elmander sakatlıktan dolayı verimli olamadılar. ama sonuç olarak başarısızlığın gerekçesi herkeste vardır. önemli olan gerekli dersleri alıp başarıyı sağlayan faktörleri yaratmaktır."
"şampiyonlar ligi’nde gruptan çıktıktan sonra schalke’yi istedim, çünkü bütün rakipler arasında bizim için en gerçekçi olanıydı. bayern münih ya da dortmund’u mu isteseydim?''
''şampiyonlar ligi’nde gruptan çıktıktan sonra bayern münih ya da borussia dortmund’u mu isteseydim? alman takımını istememiz normal. çünkü almanya ikinci vatan gibi. büyük bir taraftar topluluğumuz var. schalke içlerinde en gerçekçi olanıydı. ancak buradan küçümsediğimiz anlamı çıkarılmasın. rakibinizi küçümsediğiniz anda kaybettiniz demektir."
"galatasaray markası artık daha da değerli. şimdi federasyonumuz düşürelim yabancı sayısını diyor. böyle bir uygulama futbolumuzun dünyada yükselişinin önündeki en büyük fren olur. bugün hiçbir kulüp bugünden yarına altyapıdan yıldız yetiştiremez. bir yıldız için en az 7-8 sene yatırım gerek. hem avrupa’daki başarılarla sevineceğiz, hem de “hadi bakalım bu çıkışa 5-10 yıl ara veriyoruz” diyeceğiz. olmaz böyle bir mantık.''
''üstelik siz rakiplerinize karşı 2 açıdan haksız rekabete uğruyorsunuz. birincisi onlar avrupa topluluğu üyelerini yerli statüsünden oynatabiliyorlar. ikincisi iç pazarda siz suni olarak şişen fiyatlarla karşılaşıyorsunuz ve bu transferlerden elde edilen gelirler büyük ölçüde aracıların cebine gidiyor. federasyonların görevi kaliteli transferi özendirmek ve özellikle altyapıları teşvik etmek. ayrıca bugünden yarına uygulama ve yönetmelik değişimleri değil, uzun vadeli planlamalar yapılması gerekiyor.''
''kısıtlamalar avrupa’da bizleri geri götürür ve türkiye’nin bir çekim merkezi olmasına sekte vurur. aksi takdirde ülkemizi ne avrupalı olmasından ne de kulüplerimizin diğer ülkelerdeki rakipleri ile eşitliğinden bahsedilemez."
"türk telekom arena’nın zemini ilk günden beri istediğimiz seviyede değildi. biz hep problem çimdedir diye düşündük. drenajda büyük sorunlar olacağına ihtimal vermedik. az kaldı bu teknik sorun bize pahalıya mal oluyordu ama sonunda geç de, güç de olsa çözdük."
(bkz: ünal aysal)
"çok uzun bir aradan sonra şampiyonlar ligi’ne girmiştik. yepyeni kurulmuş bu takımın büyük çoğunluğu bu tecrübeyi ilk defa yaşıyordu. bu nedenle başlangıçta hedefi daha da büyütüp takım üzerinde bir baskı oluşturmak istemedim. ama benim karakterimde az başarıyla yetinmek diye bir şey yok. gönlümde en az çeyrek final vardı. yarı finali de şanssızlıkla kaçırdığımızı düşünüyorum. madrid’teki maçın hakkı 3-0 mıydı? ama futbol bu. bu tür olaylar futbolda var. belki de futbol bunun için güzel."
"devre arasında sneijder ve diego gündeme gelmişti. fatih hoca, ‘kaka’yı istiyorum’ derken bunu taktik icabı söylemiştir herhalde. devre arasında büyük bir yıldız arıyorsanız yüzlerce alternatifiniz yoktur. hatta hiç alternatifiniz yoktur. fırsatları sizin yaratmanız gerekir. yani çalışmanız, sürekli avrupa’yı taramanız gerekir. güzel bir deyiş vardır: ‘ne aradığını bilmezsen, ne bulduğunu anlamazsın’ diye. biz ne aradığımızı biliyorduk.''
''geriye dönüp bir bakın, galatasaray da dahil kaç kulüp son 10-15 senede dünya yıldızlarına teklif yapmış ama parasal konularda anlaşmasına rağmen bu transfer gerçekleşememiş? saymakla bitmez. kolay mı, ülke değiştiriyorsunuz, yepyeni ve az tanıdığınız bir kültüre geliyorsunuz. eşiniz çocuklarınız, alışkanlıklarınız, vesaire, vesaire... biz sneijder’le anlaştık ve el sıkıştık.''
''bizden yarım kalan işlerini tamamlaması için kısa bir süre istedi. basınımız bunu ‘kararsızlık, istememe’ olarak yorumladı. hatta bu transferin olmayacağına dair iddiaya girenler bile oldu. biz sessiz kaldıkça olumsuz dedikodular arttı. konuşmadım çünkü konuşsaydım oyuncunun bize olan güveni sarsılırdı. gülümseyerek izlemeyi yeğledim. en ufak kuşkum olmadı anlaşmadan.''
''sneijder ve drogba olmasaydı da şampiyonluk gelirdi. bundan hiç endişe etmedim. ama bu tip deneyimli, olgun dünya yıldızlarının sadece birkaç maçı çevirmekten öte rolleri var. hem sahada hem de saha dışında. bunu hep birlikte görüyoruz zaten. üstelik bu tarz isimler dünya futbol haritasında sizi öne çıkarıyor. galatasaray son dönemlerde biraz unutulmuş olsa da, dünyada bilinen bir kulüp. ama marka değerinin sonu yok. bu kadarı bize yeter diyemezsiniz. daha ileri götürmek için çalışmak zorundasınız. takımdaki havadan zaten çok memnundum ama sneijder ve drogba’nın bunu bir kaç adım ileri götürdüğünü de söylemek yanlış olmaz."
"galatasaray inşallah 74 puanla şampiyon olacak bu sezon. gönlümden geçen puan bunun çok üzerindeydi. 80’li puanları görmeliydik. ben rakiplerin ne yaptığına pek bakmam. benim kontrolümde değil onların puan kayıpları. ben kendi takımıma bakarım. beni teselli eden tek faktör, takımın birçok oyuncusunun yeni oluşudur.''
''ilk kez bir araya gelen 7-8 oyuncumuz vardı. ayrıca geçen sezonun çok önemli 2 oyuncusu ujfalusi ve elmander sakatlıktan dolayı verimli olamadılar. ama sonuç olarak başarısızlığın gerekçesi herkeste vardır. önemli olan gerekli dersleri alıp başarıyı sağlayan faktörleri yaratmaktır."
"şampiyonlar ligi’nde gruptan çıktıktan sonra schalke’yi istedim, çünkü bütün rakipler arasında bizim için en gerçekçi olanıydı. bayern münih ya da dortmund’u mu isteseydim?''
''şampiyonlar ligi’nde gruptan çıktıktan sonra bayern münih ya da borussia dortmund’u mu isteseydim? alman takımını istememiz normal. çünkü almanya ikinci vatan gibi. büyük bir taraftar topluluğumuz var. schalke içlerinde en gerçekçi olanıydı. ancak buradan küçümsediğimiz anlamı çıkarılmasın. rakibinizi küçümsediğiniz anda kaybettiniz demektir."
"galatasaray markası artık daha da değerli. şimdi federasyonumuz düşürelim yabancı sayısını diyor. böyle bir uygulama futbolumuzun dünyada yükselişinin önündeki en büyük fren olur. bugün hiçbir kulüp bugünden yarına altyapıdan yıldız yetiştiremez. bir yıldız için en az 7-8 sene yatırım gerek. hem avrupa’daki başarılarla sevineceğiz, hem de “hadi bakalım bu çıkışa 5-10 yıl ara veriyoruz” diyeceğiz. olmaz böyle bir mantık.''
''üstelik siz rakiplerinize karşı 2 açıdan haksız rekabete uğruyorsunuz. birincisi onlar avrupa topluluğu üyelerini yerli statüsünden oynatabiliyorlar. ikincisi iç pazarda siz suni olarak şişen fiyatlarla karşılaşıyorsunuz ve bu transferlerden elde edilen gelirler büyük ölçüde aracıların cebine gidiyor. federasyonların görevi kaliteli transferi özendirmek ve özellikle altyapıları teşvik etmek. ayrıca bugünden yarına uygulama ve yönetmelik değişimleri değil, uzun vadeli planlamalar yapılması gerekiyor.''
''kısıtlamalar avrupa’da bizleri geri götürür ve türkiye’nin bir çekim merkezi olmasına sekte vurur. aksi takdirde ülkemizi ne avrupalı olmasından ne de kulüplerimizin diğer ülkelerdeki rakipleri ile eşitliğinden bahsedilemez."
"türk telekom arena’nın zemini ilk günden beri istediğimiz seviyede değildi. biz hep problem çimdedir diye düşündük. drenajda büyük sorunlar olacağına ihtimal vermedik. az kaldı bu teknik sorun bize pahalıya mal oluyordu ama sonunda geç de, güç de olsa çözdük."
(bkz: ünal aysal)