371
avrupa futbolunun gidişatını değiştiren turnuvadır.
sahip olduğu popülaritenin yarattığı ekonomik imkanlar cezbedici olduğu kadar, kulüplerin ve liglerin kaderlerini ağır biçimde etkilemektedir. 15-20 yıl kadar öncesinde akla gelen avrupa liglerinin tümünde belli bir çekişme var iken son yıllarda hemen hemen tüm liglerin şampiyonları ve hatta favorileri artık ilk düşünüşte akla gelebilecek kadar belirginleşmiştir. ülkenin futboldaki çapına ve potansiyeline göre ligler; 2,3,4 takımın tekeline girmeye başlamıştır. bunun en önemli sebebi bu şampiyonlar liginden gelen ekonomik güçtür.
misal olarak vermek gerekirse ispanya futbolunun sadece 2 takımın tekeline girdiği, real madrid ve barcelona dışında bir şampiyon çıkmasının artık imkansız olduğu görüşü herkesin malumu. bu makasın bu kadar açılmasındaki tek sebep elbette şampiyonlar ligi değil ancak avrupa'daki pek çok lig aslında son 10 yılda ispanya ligi gibi olmaya başladı. her nedense çok dikkat edilmiyor sadece.
şampiyonlar ligi sayesinde zenginleşen/iştahlanan/bilenen 2-3 takımın tekeline giren ligler ve bu takımlar listem :
türkiye-> galatasaray, fenerbahçe
ukrayna-> shakhtar donetsk, dinamo kiev
hollanda-> ajax , psv
yunanistan-> olympiakos
isviçre-> basel
danimarka-> fc kobenhavn
belarus-> bate borisov
belçika-> anderlecht
fransa-> lyon, paris st.germain, marsilya
almanya-> bayern münih, borussia dortmund,schalke 04
italya-> juventus, milan, inter
ingiltere-> manchester united, manchester city, chelsea
ispanya-> barcelona, real madrid
portekiz-> porto, benfica
rusya-> cska moskova, zenit, spartak moskova
hırvatistan-> dinamo zagreb
şimdi demek istediğim belki henüz tam olarak aydınlanmadıysa, "ne var olm bu liste zaten favoriler listesi, nedir yani senin olayın" sorusu hala akıllardaysa şöyle devam edelim;
önceki yıllarda italya'da a.s.roma'nın veya lazio'nun şampiyonluk kovaladığı, arada sırada kazandığı olurdu. lakin şampiyonlar ligi gelirinden düzenli olarak istifade edemediklerinden beri makas öyle açıldı ki son yıllarda kapağı şampiyonlar ligine atmayı başaran napoli bu iki takımın bir hayli üzerine çıktı. maradona zamanından bu yana napoli hiç bu kadar kompetan olmamıştı.
aynı şekilde ingiltere'de , liverpool takımının artık büyükler arasında sayılmaması gerektiğini düşünen olursa ben yadırgayamam. tottenham takımının şampiyon olması imkansız. arsenal düzenli olarak ayak bastı parasını alıyor belki ama artık şampiyonluğa o da çok uzak.
hadi tadından yenmeyen bundesliga'ya bakalım. eskiden, çok değil 7-8 sene evvel tepeye oynayan werder bremen, hamburg, stuttgart gibi takımların hepsi sıra takımı oldu çıktı. hanginiz hatırlıyor bu takımlardan birisini şampiyonlar ligi gruplarında?
isviçre'de basel, yunanistan'da olympiakos, iskoçya'da celtic, hırvatistan'da dinamo zagreb, belçika'da anderlecht, danimarka'da kobenhavn o kadar yalnız kaldılar ki, bir şekilde şampiyon olamasalar bile ikinci olup yine şampiyonlar ligi'ne girebilecek konumdalar ve ertesi sene şampiyonluğu geri alırlar.
elbette manchester united, bayern münih, porto, real madrid gibi takımların liglerinde favori olmasının sebebi şampiyonlar ligi değil. elbetteki çoğu ülkelerinin en büyükleri, stadyumlarından, transferlerden, ticari yatırımlardan tabii ki önemli paralar kazanıyorlar ancak eskisi kadar yıpranmıyorlar artık liglerinde. sebebi düzenli olarak gelen şampiyonlar ligi devasa geliri. orta ölçekli ligler 2 takıma kaldı sebebi aynı. küçük ligler tek takım hegemonyasına girdi sebebi aynı.
destansı bir hikaye olmadıkça tepedeki 15 ligin, yani gruplara direkt katılım veya son eleme turuna katılım veren liglerin ilk üçünü, ilk ikisini hatta çapına göre şampiyonunu bile bir çırpıda hemen hepimiz öngörebiliriz artık.
club brugge, standard liege, kızılyıldız, rapid wien, steaua, liverpool, roma, fiorentina, werder bremen, hamburg, bordeaux, feyenoord, grasshoppers gibi takımları artık eskisi gibi göremeyeceğiz. bu takımların yerlerini alan da yok hani. yine benzer biçimde arsenal, valencia, sporting lizbon, schalke şampiyonlukları görme ihtimalimiz çok az.
daha çarpıcı olarak almanya'da bayern ve dortmund dışnda, ingiltere'de machester'lılar ve chelsea dışında, italya'da juventus ve milan dışında şampiyon çıkması artık çok zor. hatta bu takımların son senelerde ligin geri kalanına 15-20 puan fark atan bir tepedekiler grubu oluşturduğu da herkesin malumudur sanırım. son iki sezondur türkiye'de de galatasaray, üçüncü takımın fersah fersah önünde şampiyon olmakta.
şampiyonlar ligi'nin yarattığı makas ülke futbollarının gidişatını işte bu şekilde etkiledi. yolun sonu nereye mi gidiyor, şimdiden tahmin etmek zor. ama "şampiyon belli, ikinci kim?" söylemi tüm avrupa liglerine sirayet etmeye başladı ve bence biraz tadı kaçmaya da başladı. şu anda bize tatlı geliyor yalan değil ama genel manzara aslında düşündürücü. biz galatasaray taraftarıyız tamam da young boys taraftarı olduğunu var sayarak bak bir de olaya.
bir 10 sene kadar sonra 20 takımlı tek avrupa premier ligi çıkar mı? en azından 10 sene evvelki konjonktüre oranla biraz daha olası gelmeye başladı şu an bu ütopya. belki bir gün tek kurtuluş olabilir.
sahip olduğu popülaritenin yarattığı ekonomik imkanlar cezbedici olduğu kadar, kulüplerin ve liglerin kaderlerini ağır biçimde etkilemektedir. 15-20 yıl kadar öncesinde akla gelen avrupa liglerinin tümünde belli bir çekişme var iken son yıllarda hemen hemen tüm liglerin şampiyonları ve hatta favorileri artık ilk düşünüşte akla gelebilecek kadar belirginleşmiştir. ülkenin futboldaki çapına ve potansiyeline göre ligler; 2,3,4 takımın tekeline girmeye başlamıştır. bunun en önemli sebebi bu şampiyonlar liginden gelen ekonomik güçtür.
misal olarak vermek gerekirse ispanya futbolunun sadece 2 takımın tekeline girdiği, real madrid ve barcelona dışında bir şampiyon çıkmasının artık imkansız olduğu görüşü herkesin malumu. bu makasın bu kadar açılmasındaki tek sebep elbette şampiyonlar ligi değil ancak avrupa'daki pek çok lig aslında son 10 yılda ispanya ligi gibi olmaya başladı. her nedense çok dikkat edilmiyor sadece.
şampiyonlar ligi sayesinde zenginleşen/iştahlanan/bilenen 2-3 takımın tekeline giren ligler ve bu takımlar listem :
türkiye-> galatasaray, fenerbahçe
ukrayna-> shakhtar donetsk, dinamo kiev
hollanda-> ajax , psv
yunanistan-> olympiakos
isviçre-> basel
danimarka-> fc kobenhavn
belarus-> bate borisov
belçika-> anderlecht
fransa-> lyon, paris st.germain, marsilya
almanya-> bayern münih, borussia dortmund,schalke 04
italya-> juventus, milan, inter
ingiltere-> manchester united, manchester city, chelsea
ispanya-> barcelona, real madrid
portekiz-> porto, benfica
rusya-> cska moskova, zenit, spartak moskova
hırvatistan-> dinamo zagreb
şimdi demek istediğim belki henüz tam olarak aydınlanmadıysa, "ne var olm bu liste zaten favoriler listesi, nedir yani senin olayın" sorusu hala akıllardaysa şöyle devam edelim;
önceki yıllarda italya'da a.s.roma'nın veya lazio'nun şampiyonluk kovaladığı, arada sırada kazandığı olurdu. lakin şampiyonlar ligi gelirinden düzenli olarak istifade edemediklerinden beri makas öyle açıldı ki son yıllarda kapağı şampiyonlar ligine atmayı başaran napoli bu iki takımın bir hayli üzerine çıktı. maradona zamanından bu yana napoli hiç bu kadar kompetan olmamıştı.
aynı şekilde ingiltere'de , liverpool takımının artık büyükler arasında sayılmaması gerektiğini düşünen olursa ben yadırgayamam. tottenham takımının şampiyon olması imkansız. arsenal düzenli olarak ayak bastı parasını alıyor belki ama artık şampiyonluğa o da çok uzak.
hadi tadından yenmeyen bundesliga'ya bakalım. eskiden, çok değil 7-8 sene evvel tepeye oynayan werder bremen, hamburg, stuttgart gibi takımların hepsi sıra takımı oldu çıktı. hanginiz hatırlıyor bu takımlardan birisini şampiyonlar ligi gruplarında?
isviçre'de basel, yunanistan'da olympiakos, iskoçya'da celtic, hırvatistan'da dinamo zagreb, belçika'da anderlecht, danimarka'da kobenhavn o kadar yalnız kaldılar ki, bir şekilde şampiyon olamasalar bile ikinci olup yine şampiyonlar ligi'ne girebilecek konumdalar ve ertesi sene şampiyonluğu geri alırlar.
elbette manchester united, bayern münih, porto, real madrid gibi takımların liglerinde favori olmasının sebebi şampiyonlar ligi değil. elbetteki çoğu ülkelerinin en büyükleri, stadyumlarından, transferlerden, ticari yatırımlardan tabii ki önemli paralar kazanıyorlar ancak eskisi kadar yıpranmıyorlar artık liglerinde. sebebi düzenli olarak gelen şampiyonlar ligi devasa geliri. orta ölçekli ligler 2 takıma kaldı sebebi aynı. küçük ligler tek takım hegemonyasına girdi sebebi aynı.
destansı bir hikaye olmadıkça tepedeki 15 ligin, yani gruplara direkt katılım veya son eleme turuna katılım veren liglerin ilk üçünü, ilk ikisini hatta çapına göre şampiyonunu bile bir çırpıda hemen hepimiz öngörebiliriz artık.
club brugge, standard liege, kızılyıldız, rapid wien, steaua, liverpool, roma, fiorentina, werder bremen, hamburg, bordeaux, feyenoord, grasshoppers gibi takımları artık eskisi gibi göremeyeceğiz. bu takımların yerlerini alan da yok hani. yine benzer biçimde arsenal, valencia, sporting lizbon, schalke şampiyonlukları görme ihtimalimiz çok az.
daha çarpıcı olarak almanya'da bayern ve dortmund dışnda, ingiltere'de machester'lılar ve chelsea dışında, italya'da juventus ve milan dışında şampiyon çıkması artık çok zor. hatta bu takımların son senelerde ligin geri kalanına 15-20 puan fark atan bir tepedekiler grubu oluşturduğu da herkesin malumudur sanırım. son iki sezondur türkiye'de de galatasaray, üçüncü takımın fersah fersah önünde şampiyon olmakta.
şampiyonlar ligi'nin yarattığı makas ülke futbollarının gidişatını işte bu şekilde etkiledi. yolun sonu nereye mi gidiyor, şimdiden tahmin etmek zor. ama "şampiyon belli, ikinci kim?" söylemi tüm avrupa liglerine sirayet etmeye başladı ve bence biraz tadı kaçmaya da başladı. şu anda bize tatlı geliyor yalan değil ama genel manzara aslında düşündürücü. biz galatasaray taraftarıyız tamam da young boys taraftarı olduğunu var sayarak bak bir de olaya.
bir 10 sene kadar sonra 20 takımlı tek avrupa premier ligi çıkar mı? en azından 10 sene evvelki konjonktüre oranla biraz daha olası gelmeye başladı şu an bu ütopya. belki bir gün tek kurtuluş olabilir.