1700
2012-2013 sezonunda yarıştıkları kulvar teke düşünce yavaştan maksimumuna ulaşan takım. son haftalarda oynadıkları basketbolla sezon başlangıcında sergiledikleri harika performansları tekrar hatırlatmaya başladılar.
sezon ortasında sakatlıkların ve takımın hep beraber çalışamamasından ötürü oturttukları bir sistemin bulunamamasından ötürü 30 ocak 2013 ratiopharm ulm galatasaray basketbol maçında dibi görmüştük ve %90 oranında eurocup'a veda etmiştik rusya'da. elde bir tek lig kaldığından ve haftada bir maç oynayacağımızdan dolayı daha dar bir rotasyonla oynamaya başladık ve performansımız dolaylı olarak yukarılara çıkmaya başladı. tabi bunda takımın tüm motivasyonunu tek bir noktaya odaklamasının da etkili olduğunu söyleyebiliriz fakat bunun ne derece doğru olduğu ayrı bir tartışma noktası.
ergin ataman'ın oyun sisteminin en temel noktası topu hızlıca çevirip bulacağımız boş adamla dış atışlardan sayılar bulmak olduğu için eldeki domercant ve hawkins gibi oyuncular olmadıkları zaman sistem otomatikman çöküşe giriyor. tabi oynadığınız sistem ne olursa olsun bu iki oyuncu o sistemin temeli olur fakat bu iki oyuncunun temel olarak en büyük ortak noktası dış atışları * olduğundan ve savunmamızı da buna odakladığımızdan belki de görebileceğimiz en büyük zararı görmüş olduk. eğer bir takım, oyun sistemini dış atışlara göre şekillendirmişse ve bunu hakkıyla yapamıyorsa, yiyeceği fast break'lerin haddi hesabı olmaz. işin kötü tarafı da rakibiniz çok kaliteliymiş ya da değişmiş önemli değil. hücum şekli bu tarz olan bir takım, bunu gerçekleştiremediği zaman her takıma karşı defansta zaaf yaşar ve bilhassa hawkins'in olduğu zamanlar pota altını layıkıyla kullanamıyorduk.
neyse ki sezon başında kadromuzu oluştururken ergin hoca'nın kadro mühendisliğinin ne derece üst düzey olduğunu şuanki zamanlarda çok daha anlıyoruz. uzunlarımızdan ersin ve macvan sadece içeriyi kullanabilen değil, şutları da olan oyuncular. bunlara ek olarak da deliciği olan bir gordon'la beraber 2 büyük eksikliğimizi bu basketbolcularımızın organize oyunuyla bir nebze olsa da kapatabiliyoruz. uzun oyuncuların şut tehditinin olması, pota altından sayı bulabilmenin en büyük anahtarından birisidir. bizde de buna uygun 2 tane basketbolcu olduğu için rakip savunmayı daha dışarı çekip pota altında furkan ve ndong'u daha aktif kullanma şansı yakalıyoruz. özellikle de bu özelliğimiz, hawkins'ten sonra oluşacak olan kısa oyuncularımızın uzunları oynatabilmesindeki eksiklikleri minimize etmiş oldu. malesef yıllardır takıma, hücumu tek başına çekip çevirecek bir guard eksikliğini hissediyorduk. neyse ki sonunda arroyo'yu almayı başardık ve demin bahsettiğimiz uzunları oynatabilme becerisine sahip bir basketbolcumuz oldu sonunda. arroyo'nun gelmiş olması, en çok da hareketli savunma yapan rakiplere karşı hücum ettiğimizde işimize yarayacak çünkü o anlarda topu kullanma becerisi üst düzey olan ve soğukkanlılığını koruyabilen basketbolcularınızın olması gerekiyor. malesef elimizdeki ender ve engin sezon içinde belli aralıklarda gösterdikleri küçük parıltılar hariç çok fazla etkinlik gösteremediler. arroyo bu soruna ilaç gibi geldi. zaten bundan dolayı arroyo büyük maçlarda en çok arayacağınız basketbolcudur. emniyet kemeridir. acil durumlarda camı kıran çekiçtir.
yine de bu takımda bir adet daha winner olmasını isterdim ama sakatlıklar olmasa zaten bu konuda içimiz oldukça rahat olacaktı. bu noktadan sonra bana kalırsa ligi kazanıp kazanamayacağımızı biraz da gordon'un performansı belirleyecek çünkü playoff'larda maçın sıkıştığı ve bire bire kalacağımız anlarda topu en çok kullanan oyuncu konumuna geleceğini düşünüyorum. geçen yıl bunu jamon gordon yapıyordu, sezon başında da hawkins. bundan sonra da genellikle gordon yapacak. biraz da arroyo.
son olarak da taraftarın asla ama asla takımına küsmemesi gerekiyor. bu yıl bu şampiyonluk gelecekse eğer, geçen sezon euroleague'de taraftarın gösterdiği performansla gelecek. çünkü taraftarın kurduğu baskı demek, rakibin oynadığı basketbolun 1 aşağısını, kendi takımının oynadığı basketbolun 1 yukarısını oynaması demek. zaten özellikle basketbolda taraftarın ne demek olduğunu son yıllarda iyice kavradık hep beraber. bu yüzden şampiyonluk için hep beraber savaşmamız gerekiyor.
sezon ortasında sakatlıkların ve takımın hep beraber çalışamamasından ötürü oturttukları bir sistemin bulunamamasından ötürü 30 ocak 2013 ratiopharm ulm galatasaray basketbol maçında dibi görmüştük ve %90 oranında eurocup'a veda etmiştik rusya'da. elde bir tek lig kaldığından ve haftada bir maç oynayacağımızdan dolayı daha dar bir rotasyonla oynamaya başladık ve performansımız dolaylı olarak yukarılara çıkmaya başladı. tabi bunda takımın tüm motivasyonunu tek bir noktaya odaklamasının da etkili olduğunu söyleyebiliriz fakat bunun ne derece doğru olduğu ayrı bir tartışma noktası.
ergin ataman'ın oyun sisteminin en temel noktası topu hızlıca çevirip bulacağımız boş adamla dış atışlardan sayılar bulmak olduğu için eldeki domercant ve hawkins gibi oyuncular olmadıkları zaman sistem otomatikman çöküşe giriyor. tabi oynadığınız sistem ne olursa olsun bu iki oyuncu o sistemin temeli olur fakat bu iki oyuncunun temel olarak en büyük ortak noktası dış atışları * olduğundan ve savunmamızı da buna odakladığımızdan belki de görebileceğimiz en büyük zararı görmüş olduk. eğer bir takım, oyun sistemini dış atışlara göre şekillendirmişse ve bunu hakkıyla yapamıyorsa, yiyeceği fast break'lerin haddi hesabı olmaz. işin kötü tarafı da rakibiniz çok kaliteliymiş ya da değişmiş önemli değil. hücum şekli bu tarz olan bir takım, bunu gerçekleştiremediği zaman her takıma karşı defansta zaaf yaşar ve bilhassa hawkins'in olduğu zamanlar pota altını layıkıyla kullanamıyorduk.
neyse ki sezon başında kadromuzu oluştururken ergin hoca'nın kadro mühendisliğinin ne derece üst düzey olduğunu şuanki zamanlarda çok daha anlıyoruz. uzunlarımızdan ersin ve macvan sadece içeriyi kullanabilen değil, şutları da olan oyuncular. bunlara ek olarak da deliciği olan bir gordon'la beraber 2 büyük eksikliğimizi bu basketbolcularımızın organize oyunuyla bir nebze olsa da kapatabiliyoruz. uzun oyuncuların şut tehditinin olması, pota altından sayı bulabilmenin en büyük anahtarından birisidir. bizde de buna uygun 2 tane basketbolcu olduğu için rakip savunmayı daha dışarı çekip pota altında furkan ve ndong'u daha aktif kullanma şansı yakalıyoruz. özellikle de bu özelliğimiz, hawkins'ten sonra oluşacak olan kısa oyuncularımızın uzunları oynatabilmesindeki eksiklikleri minimize etmiş oldu. malesef yıllardır takıma, hücumu tek başına çekip çevirecek bir guard eksikliğini hissediyorduk. neyse ki sonunda arroyo'yu almayı başardık ve demin bahsettiğimiz uzunları oynatabilme becerisine sahip bir basketbolcumuz oldu sonunda. arroyo'nun gelmiş olması, en çok da hareketli savunma yapan rakiplere karşı hücum ettiğimizde işimize yarayacak çünkü o anlarda topu kullanma becerisi üst düzey olan ve soğukkanlılığını koruyabilen basketbolcularınızın olması gerekiyor. malesef elimizdeki ender ve engin sezon içinde belli aralıklarda gösterdikleri küçük parıltılar hariç çok fazla etkinlik gösteremediler. arroyo bu soruna ilaç gibi geldi. zaten bundan dolayı arroyo büyük maçlarda en çok arayacağınız basketbolcudur. emniyet kemeridir. acil durumlarda camı kıran çekiçtir.
yine de bu takımda bir adet daha winner olmasını isterdim ama sakatlıklar olmasa zaten bu konuda içimiz oldukça rahat olacaktı. bu noktadan sonra bana kalırsa ligi kazanıp kazanamayacağımızı biraz da gordon'un performansı belirleyecek çünkü playoff'larda maçın sıkıştığı ve bire bire kalacağımız anlarda topu en çok kullanan oyuncu konumuna geleceğini düşünüyorum. geçen yıl bunu jamon gordon yapıyordu, sezon başında da hawkins. bundan sonra da genellikle gordon yapacak. biraz da arroyo.
son olarak da taraftarın asla ama asla takımına küsmemesi gerekiyor. bu yıl bu şampiyonluk gelecekse eğer, geçen sezon euroleague'de taraftarın gösterdiği performansla gelecek. çünkü taraftarın kurduğu baskı demek, rakibin oynadığı basketbolun 1 aşağısını, kendi takımının oynadığı basketbolun 1 yukarısını oynaması demek. zaten özellikle basketbolda taraftarın ne demek olduğunu son yıllarda iyice kavradık hep beraber. bu yüzden şampiyonluk için hep beraber savaşmamız gerekiyor.