2861
galatasaray'a gelmeden önce kendisini pek sevdiğim söylenemez. trabzonspor'daki performansı, özellikle istatistiksel olarak, çok iyi olsa da, futbolcu profili olarak hep itici gelirdi bana. ama yine de galatasaray'a transferi gündeme geldiğinde çok heyecanlanmıştım, çok faydalı olacağını hissetmiştim. iticiliği, yerini sempatiye bırakacaktı mutlaka, ne de olsa o parçalıyı üzerine geçirip itici olmaya devam etmesi mümkün olamazdı... gerçekten "galatasaray ruhu" başka bir ruh, sarar sarmalar bünyeyi!
futbol bilgisine çok güvendiğim bir kuzenim "niye seviniyorsun bu kadar? trabzon'da attığı golleri bizde de atacak mı sanıyorsun? orada oynadığı sistem farklı, bizim sistemimiz farklı. bizim sistemimizde o kadar başarılı olacağını sanmıyorum. bence gereksiz bir transfer." demişti. ben de "bizim sisteme entegre edilir o sen merak etme, fatih terim oynatır onu her türlü. bence çok faydalı olacak." demiştim. şimdi gelinen noktaya bakıyorum da, helal olsun sana burak yılmaz! doğru yerde, doğru kişilerlesin; iyi ki bizimlesin!
burak'ı eleştirmeye zaten meyilli bazı bünyeler için üzerindeki sarı-kırmızı forma daha da iştah kabartıyordu. bugüne kadar bencilliği, kendini atması vb. konularda çokca üstüne gidildi zaten. gol atamama şekillerine dair eleştirilere her türlü golü atarak cevap verdi. ama sanırım beni en çok mutlu eden, didier drogba ile kurduğu bağla takmış olduğu kapaktır. ağzından salyalar akarak klavye başında bekleyen bütün anti-gs gazete yazarlarına/tv yorumcularına takmıştır o kapağı! drogba'nın gelişi kadar burak'ı bekleyen kader de konuşuldu! onlara göre burak ya yedek kulübesine mahkum olacak ya da takımdan ayrılacaktı! drogba geldi diye burak hayata küsecek, kaprisler yapacaktı! ama gene beklenen olmadı... drogba'ya olan yaklaşımı, onunla iletişimi gerçekten çok mutluluk verici. kendisini ne kadar geliştirdiği ortada ve daha da geliştirmesi için önüne en güzel fırsatlardan biri gelmiştir!
selçuk inan'la eskiden beri var olan dostluğu, drogba ile yeni yeni oluşmaya başlayan dostluk bağı, fatih terim'e duyduğu sevgi-saygı ve genel olarak da artık galatasaray'ın bir parçası oluşu... yandaş medyaya inat; galatasaraylı burak!
futbol bilgisine çok güvendiğim bir kuzenim "niye seviniyorsun bu kadar? trabzon'da attığı golleri bizde de atacak mı sanıyorsun? orada oynadığı sistem farklı, bizim sistemimiz farklı. bizim sistemimizde o kadar başarılı olacağını sanmıyorum. bence gereksiz bir transfer." demişti. ben de "bizim sisteme entegre edilir o sen merak etme, fatih terim oynatır onu her türlü. bence çok faydalı olacak." demiştim. şimdi gelinen noktaya bakıyorum da, helal olsun sana burak yılmaz! doğru yerde, doğru kişilerlesin; iyi ki bizimlesin!
burak'ı eleştirmeye zaten meyilli bazı bünyeler için üzerindeki sarı-kırmızı forma daha da iştah kabartıyordu. bugüne kadar bencilliği, kendini atması vb. konularda çokca üstüne gidildi zaten. gol atamama şekillerine dair eleştirilere her türlü golü atarak cevap verdi. ama sanırım beni en çok mutlu eden, didier drogba ile kurduğu bağla takmış olduğu kapaktır. ağzından salyalar akarak klavye başında bekleyen bütün anti-gs gazete yazarlarına/tv yorumcularına takmıştır o kapağı! drogba'nın gelişi kadar burak'ı bekleyen kader de konuşuldu! onlara göre burak ya yedek kulübesine mahkum olacak ya da takımdan ayrılacaktı! drogba geldi diye burak hayata küsecek, kaprisler yapacaktı! ama gene beklenen olmadı... drogba'ya olan yaklaşımı, onunla iletişimi gerçekten çok mutluluk verici. kendisini ne kadar geliştirdiği ortada ve daha da geliştirmesi için önüne en güzel fırsatlardan biri gelmiştir!
selçuk inan'la eskiden beri var olan dostluğu, drogba ile yeni yeni oluşmaya başlayan dostluk bağı, fatih terim'e duyduğu sevgi-saygı ve genel olarak da artık galatasaray'ın bir parçası oluşu... yandaş medyaya inat; galatasaraylı burak!
