121
öncelikle tarihi olarak çok kıymetli hatıratlar içeren bir eserin yanması bundan önce yanıp kaybolan diğer tüm tarihi binalar gibi üzmüştür. üniversitenin ismi galatasaray olduğu için bugün tespit ettiğim bazı gözlemleri buradan paylaşmak istiyorum.
galatasaray'ın esasında bir eğitim kurumu olduğu değiştirilemez bir gerçek. yüksekokul ihtiyacının ülkemizde artmasıyla birlikte 1992 yılında lisenin devamı niteliği taşıyan üniversitenin kurulması da bunun en büyük kanıtı. üniversite ilk kurulduğu vakit, rivadaki araziye yerleşilmesi düşünülmüş ancak başta inan kıraç, coşkun kırca gibi eğitim kurumlarına verdiği önemle bilinen insanların girişimiyle daha önce galatasaray lisesinin kız öğrencileri dersliği ve galatasaray ilkokulu olarak kullanılan ortaköydeki üçüz feriye saraylarından boşta olan tek binasına geçilmesi kararlaştırılmış.
üniversitenin arkasında herşeyden önce 540 yıllık lise kültürünün biriktirdiği bir külli zeka mevcut. 5 asırdır kuşaklarca bilim insanları yetiştiren bir toplumun biriktirdiği bu külli zeka malesef ki dün çok kıymetli bir binanın ve onun biriktirdiği tarihi değerlerin yanıp kül olmasını engelleyememiştir.
şimdi ne alaka diyenler olacak belki. durumu şöyle açıklayalım ozaman.
kesin sonuç olmamakla birlikte bugün görüştüğüm bir iki kişişden aldığım bilgiye göre ve dünden beri haberlerde bahsedildiği gibi yangın elektrik tesisatındaki bir aksaklıktan dolayı başlamış. bahsedilene göre binanın elektrik kabloları bir kaç sene önce yenilenmiş. yangın uzamanı değilim ama işim gereği elektrik kabloları hakkında detaylı bilgiye sahibim. günümüzde teknolojinin özellikle inşaat sektöründeki büyük yenilikleri beraberinde getirdiğini hepimiz az çok biliyoruz. ancak malesef ki üniversite binasında kullanılan kablolar holojensiz değil.
halojensiz kablolar yangın esnasında alevi iletmeyen kablolar olarak bilinir. aynı zamanda yandığında yoğun duman ortaya çıkarmaz, çevreye zararlı ve zehirli gazlar yaymazlar. bu kablolar, kullanıldığı yapılarda can güvenliğinin artırılmasını sağlar. özellkle tarihi eser niteliği taşıyan ve yapısal donanımın büyük bir bölümü ahşaptan oluşan bir binada kullanılması gereken tek kablo türüdür.
normal tip kablolardan yaklaşık olarak %50 pahalı olan bu kablonun maliyeti yüzünden tercih edilmediğini düşünmek bile istemiyorum. geriye tek seçenek kalıyor. kerelerce kez malesef ki 540 yıllık bir eğitim kültürünün yetiştirdiği bilim insanları bu facianın önlenmesi bu kadar basitken, bu faktörü gözden kaçırmış ve binanın yanmasına sebep olarak tarihi bir mirasa sahip çıkamamışlardır.
ahkam kesmiyorum. bilmişlik te taslamıyorum. dün akşamdan beri başta galatasaray'ın başkanı, yönetim kurulu üyeleri ve önde gelen galatasaraylılıların açıklamalarını dinliyorum ve üzüntüm daha da artıyor. herkesin söylediği tek şey bu binayı yeniden yapacak güce sahip olduğumuz. bunu zaten biliyoruz. hatta camianın kodamanlarının elini ceplerine atmasına bile gerek yok. sigortayı ıvırı zıvırı da geçiyorum. kimse bir şey yapmasa, bu taraftar orada okumuş olsun ya da olmasın binayı sırf isminde galatasaray olduğu için kendi imkanlarıyla yeniden ayağa kaldıracak cesarete ve güce sahip. kimse sizin paranızı istemiyor. madem bu camianın önde gelen insanlarısınız, biriniz de çıkın deyin ki, biz mühendis olduk, avukat olduk, büyük iş adamları olup parayı kazandık ama bu tarihin yanmasına engel olacak aklı ortaya koyamadık. bunun için de gelecek nesillerden özür diliyoruz.
yazık. övündüğüm bu insanların yapmış olduğu açıklamaları okudukça ve duydukça üzüntüm katbekat artıyor.
not: liseli veya gsü'lü değilim. dün yanan tarihin üçüzlerinden diğer ikisinde okumuş bir kabataşlıyım. senelerce havasını soluduğum o tarihin yanmasına engel olamayan insanlara da çok ama çok öfkeliyim.
galatasaray'ın esasında bir eğitim kurumu olduğu değiştirilemez bir gerçek. yüksekokul ihtiyacının ülkemizde artmasıyla birlikte 1992 yılında lisenin devamı niteliği taşıyan üniversitenin kurulması da bunun en büyük kanıtı. üniversite ilk kurulduğu vakit, rivadaki araziye yerleşilmesi düşünülmüş ancak başta inan kıraç, coşkun kırca gibi eğitim kurumlarına verdiği önemle bilinen insanların girişimiyle daha önce galatasaray lisesinin kız öğrencileri dersliği ve galatasaray ilkokulu olarak kullanılan ortaköydeki üçüz feriye saraylarından boşta olan tek binasına geçilmesi kararlaştırılmış.
üniversitenin arkasında herşeyden önce 540 yıllık lise kültürünün biriktirdiği bir külli zeka mevcut. 5 asırdır kuşaklarca bilim insanları yetiştiren bir toplumun biriktirdiği bu külli zeka malesef ki dün çok kıymetli bir binanın ve onun biriktirdiği tarihi değerlerin yanıp kül olmasını engelleyememiştir.
şimdi ne alaka diyenler olacak belki. durumu şöyle açıklayalım ozaman.
kesin sonuç olmamakla birlikte bugün görüştüğüm bir iki kişişden aldığım bilgiye göre ve dünden beri haberlerde bahsedildiği gibi yangın elektrik tesisatındaki bir aksaklıktan dolayı başlamış. bahsedilene göre binanın elektrik kabloları bir kaç sene önce yenilenmiş. yangın uzamanı değilim ama işim gereği elektrik kabloları hakkında detaylı bilgiye sahibim. günümüzde teknolojinin özellikle inşaat sektöründeki büyük yenilikleri beraberinde getirdiğini hepimiz az çok biliyoruz. ancak malesef ki üniversite binasında kullanılan kablolar holojensiz değil.
halojensiz kablolar yangın esnasında alevi iletmeyen kablolar olarak bilinir. aynı zamanda yandığında yoğun duman ortaya çıkarmaz, çevreye zararlı ve zehirli gazlar yaymazlar. bu kablolar, kullanıldığı yapılarda can güvenliğinin artırılmasını sağlar. özellkle tarihi eser niteliği taşıyan ve yapısal donanımın büyük bir bölümü ahşaptan oluşan bir binada kullanılması gereken tek kablo türüdür.
normal tip kablolardan yaklaşık olarak %50 pahalı olan bu kablonun maliyeti yüzünden tercih edilmediğini düşünmek bile istemiyorum. geriye tek seçenek kalıyor. kerelerce kez malesef ki 540 yıllık bir eğitim kültürünün yetiştirdiği bilim insanları bu facianın önlenmesi bu kadar basitken, bu faktörü gözden kaçırmış ve binanın yanmasına sebep olarak tarihi bir mirasa sahip çıkamamışlardır.
ahkam kesmiyorum. bilmişlik te taslamıyorum. dün akşamdan beri başta galatasaray'ın başkanı, yönetim kurulu üyeleri ve önde gelen galatasaraylılıların açıklamalarını dinliyorum ve üzüntüm daha da artıyor. herkesin söylediği tek şey bu binayı yeniden yapacak güce sahip olduğumuz. bunu zaten biliyoruz. hatta camianın kodamanlarının elini ceplerine atmasına bile gerek yok. sigortayı ıvırı zıvırı da geçiyorum. kimse bir şey yapmasa, bu taraftar orada okumuş olsun ya da olmasın binayı sırf isminde galatasaray olduğu için kendi imkanlarıyla yeniden ayağa kaldıracak cesarete ve güce sahip. kimse sizin paranızı istemiyor. madem bu camianın önde gelen insanlarısınız, biriniz de çıkın deyin ki, biz mühendis olduk, avukat olduk, büyük iş adamları olup parayı kazandık ama bu tarihin yanmasına engel olacak aklı ortaya koyamadık. bunun için de gelecek nesillerden özür diliyoruz.
yazık. övündüğüm bu insanların yapmış olduğu açıklamaları okudukça ve duydukça üzüntüm katbekat artıyor.
not: liseli veya gsü'lü değilim. dün yanan tarihin üçüzlerinden diğer ikisinde okumuş bir kabataşlıyım. senelerce havasını soluduğum o tarihin yanmasına engel olamayan insanlara da çok ama çok öfkeliyim.