130
yuh. sözlüğün eleştirdiği şeye bak amk... ne karaktersizliği kalmış ne başka birşeyi.. oynadığı takımın marşını söylemek zorunda değil. hiçbir sporcu da olamaz. milli takımımızdaki devşirme oyuncular marşı söylemiyor bizim taktığımız mevzuya bak. at gözlüklerinizi bir an önce kenara koyun arkadaşlar. haddiniz olmayan mevzular bunlar.
ben 2 sene önce ankara'da fenerbahçe spor okulunda antrenörlük yaptım. voleybola ara verdiğimden para kazanmam gerekiyordu. antrenör belgem olmadığı için spor okullarından başka bir yerde çalışamıyordum ve bir arkadaşımın referansıyla fenerbahçe ankara'da işe başladım. her haftasonu idman yaptığımız salonun duvarlarında kocaman fenerbahçe bayrakları asılır, çalıştırdığım öğrencilerimin eşofmanları, tişörtleri, çantaları, topları herşeyi fenerium marka idi. kısaca her tarafım sarı-lacivertti. voleybolcular maçlarda sayı alınca ortada toplanırlar. bunu hemen herkes bilir. bizlerde idmanlardan sonra ortada toplanırdık ve takım fenerbahçe diye bağırırdı. ben bağırmadığım için koordinatörüm tarafından eleştirildim. işimi benden iyi yapan bulamadıklarından dolayı beni gönderemediler ve 1 tam sene fenerbahçe bünyesinde çalıştım...
şimdi siz benimde karakterimi irdeliyorsunuz klavye başında öyle mi ? ağır olun haddiniz değil bu işler. bu kadar kolay değil insanları abuk sabuk şeylerle yaftalamak. en azından akıllı insanların işi değil. ha yok ben öküzün önde gideniyim kardeşim, vardır benim böyle huylarım, istediğim kadar atıp tutarım adamın arkasından diyen varsa eğer, sarı-kırmızı olan heryerden siktirsin gitsin bir zahmet. gölge etmesin bağnaz düşünceleriyle.
ben 2 sene önce ankara'da fenerbahçe spor okulunda antrenörlük yaptım. voleybola ara verdiğimden para kazanmam gerekiyordu. antrenör belgem olmadığı için spor okullarından başka bir yerde çalışamıyordum ve bir arkadaşımın referansıyla fenerbahçe ankara'da işe başladım. her haftasonu idman yaptığımız salonun duvarlarında kocaman fenerbahçe bayrakları asılır, çalıştırdığım öğrencilerimin eşofmanları, tişörtleri, çantaları, topları herşeyi fenerium marka idi. kısaca her tarafım sarı-lacivertti. voleybolcular maçlarda sayı alınca ortada toplanırlar. bunu hemen herkes bilir. bizlerde idmanlardan sonra ortada toplanırdık ve takım fenerbahçe diye bağırırdı. ben bağırmadığım için koordinatörüm tarafından eleştirildim. işimi benden iyi yapan bulamadıklarından dolayı beni gönderemediler ve 1 tam sene fenerbahçe bünyesinde çalıştım...
şimdi siz benimde karakterimi irdeliyorsunuz klavye başında öyle mi ? ağır olun haddiniz değil bu işler. bu kadar kolay değil insanları abuk sabuk şeylerle yaftalamak. en azından akıllı insanların işi değil. ha yok ben öküzün önde gideniyim kardeşim, vardır benim böyle huylarım, istediğim kadar atıp tutarım adamın arkasından diyen varsa eğer, sarı-kırmızı olan heryerden siktirsin gitsin bir zahmet. gölge etmesin bağnaz düşünceleriyle.