kendisi hakkında
2009 yılında yani bundan nerdeyse 4 yıl önce; şöyle bir entry
#250391 girmişim. o günden bugüne de kendisine olan nefretim bir an bile geçmemiştir. transfer ettiğimiz zaman bir şey yazmak istemedim çünkü biz; bize defalarca hakaret eden
zafer kalaycıoğlu'nu,
nilay yiğit'i, 2 kere
* şaziye ivegin'i ve bize orta parmak kaldıran
diana taurasi'yi
http://arielortega.blogspot.com/...e-diana-taurasi.html transfer etmiş bir kulübüz. amatör şubelerde bu direk geçişler birkaç
arma sevdalısı haricinde kimsenin umrunda olmuyor çünkü kaliteli oyuncu sayısının çok az olduğu yerler buralar. öyle ki senelerdir sadece galatasaraylılığı ile övünen
ışıl alben henüz bir şampiyonluk göremese de efsaneleştirilmiş olup hala her maç ilk 5 çıkıp maçın sonuna kadar rakip potayı 1 kere bile düşünmediği halde 40 dakika oynuyor. işte böyle bir düzen de
nevriye yılmaz tekrar
galatasaray forması giymeye başladı.
nevriye yılmaz'ın 2008 yılında fbtv'de yaptığı bir röportajı hala hatırlarım. fener'in
sevilla'yı elediği günlerdi, röportaj sırasında konu haliyle futbola ve futbol takımına geldi. ilginç bir şekilde
nevriye sadece üstünkörü bir tebrikle futbol takımıyla ilgili hiçbir soruya cevap vermemeye çalışıyordu. açık açık ben fenerbahçeli değilim diyordu. çok şaşırmış ve hala galatasaraylı olduğunu düşünmüştüm çünkü bir insan karşısındaki insanı ancak bu kadar siklemeyebilirdi... ama o çubuklu formayı giyen
nevriye, senelerce beni hem televizyon başında, hem
ayhan şahenk'te hem de
abdi ipekçi'de yaptığı hareketler ve hakaretlerle delirtmiş kişidir. ömrümde ilk defa dün canlı olarak
galatasaray formasıyla gördüm. hem de
fenerbahçe'ye karşı! üstüne üstlük serbest atıştan 4 sayı attı. özellikle ilk atışlarından sonra tribünde 3-4 dakika sesim kesildi, bağıramadım. gördüğüm her anda çemkirdiğim o kadın (u: ki bizde ilk oynadığı dönemlerde çocuktum ve kadın basketbolu ile bildiğim tek şey derya taşçı özyer ve 10 numaralı formasıyla kazandığımız seri şampiyonluklardı) şimdi bizim için senelerce formasını giydiği takıma karşı oynuyordu... uzun lafın kısası;
şu kulübe olan saf sevgimin anasını günden güne belleyenlerin iki yakası bir araya gelmesin!