8
uzun bir araştırma sonucu oluşturduğum makale tadında bu yazıyı sizlerle paylaşmak isterim.
bilgiler tamamen tarafımdan ulaşılmış gerçeklere dayanıyor.
vakti olan bünyeler için çok faydalı olacağına inanmaktayım.
1992-93 sezonunda oynanan ligin son karşılaşmalarından ankaragücü - galatasaray maçının 0-8 bitmesinden sonra beşiktaşlıların şike olduğunu söyleyerek envai çeşit yayın ile olayı tamamen iftira boyutuna vardırıp daha sonraları yeni beşiktaşlılara sorgusuz sualsiz ezberlettiği bir hikaye. kendilerini şerefli 2. olarak ilan eden beşiktaşlılar, galatasaray'ı şaibeli şampiyon ilan ettiler. aslında tam aksine şikeyi yapan beşiktaş idi. şuan yaşı 20 civarı olan tüm beşiktaş taraftarı, dönemde neler olmuş, ne ne değildir sorgulamaksızın bu efsaneyi savunma psikolojisine girmiştir. türk insanının çok vahim bir hastalığıdır, efsanelere sorgusuz sualsiz tapmak, onları bire bin katarak yüceltmek.
gel gelelim gerçekler bambaşkadır. umarım bu araştırmam ile körü körüne taraftarlık zihniyetini biraz aydınlatmış olacağım.
startı verelim o halde.
dönemin istatistiklerine dönelim:
galatasaray'ın attığı 66, yediği 21, averajı 45...
beşiktaş'ın attığı 65, yediği 22, averajı ise 43...
1992-93 sezonunun son haftasına girildiğinde galatasaray'ın averajı beşiktaş'a 2 türlü üstün geliyor. 1. si galatasaray'ın toplam averajı beşiktaş'tan 2 fazla. ayrıca galatasaray'ın attığı gol sayısı da beşiktaşdan fazla. yani toplam averajda eşitlik sağlansa dahi galatasaray daha çok gol attığından yine şampiyon olacağından bu maçı galatasaray 1-0 kazansa, beşiktaş aynı hafta oynadığı maçı 3-0 kazanmak zorunda kalacak ki şampiyon olabilsin. en aşağı 3 fark yapmak zorunda olan beşiktaştır yani. koyunlar ise efsane dahilinde şöyle olduğunu sanıyor; ''galatasaray'ın şampiyon olması için 8 farka ihtiyacı vardı, 8 attı.'' yok böyle bir şey.
bir diğer gerçek;
ankaragücü'ne 92-93 sezonunda 2 maçta tam ''10'' gol atmıştır beşiktaş ve ligin bitimine 8 hafta kala ankaragücü'nü 6-0 gibi normal!!! bir skorla yenmiştir.
galatasaray ise 2 maçta tam ''11'' gol atmıştır ankaragücü'ne ve son hafta 8-0 galip gelince anormal bir skorla şaibe yapmıştır!!!
ayrıca bu konuyla alakalı bir de dip not: lig tarihinde en uç skorları alan takım hep beşiktaş olmuştur.
10-0lar 9-1ler vs.
bir başka gerçek;
ankaragücü 92-93 sezonunun son 9 haftasında aldığı skorları göz atalım ilk olarak.
22. hafta (13-14 mart 1993)
ankaragücü sk - beşiktaş jk istanbul : 0-6
23. hafta (20-21 mart 1993)
gençlerbirliği sk ankara - ankaragücü sk : 2-0
24. hafta (3-4 nisan 1993)
ankaragücü sk - karşıyaka sk izmir : 0-5
25. hafta (11 nisan 1993)
kayseri sk - ankaragücü sk : 1-0
26. hafta (2-3 mayıs 1993)
ankaragücü sk - bakırköy sk istanbul : 1-0
27. hafta (9 mayıs 1993)
gaziantep sk - ankaragücü sk : 1-2
28. hafta (16 mayıs 1993)
ankaragücü sk - sarıyer sk istanbul : 2-1
29. hafta (22-23 mayıs 1993)
konya sk - ankaragücü sk : 2-1
30. hafta ( 30 mayıs 1993)
ankaragücü sk - galatasaray sk istanbul : 0-8
görüldüğü gibi ankaragücü zaten fark yiyebilen bir takım görüntüsünde. ligin bitimine 2 hafta kala ligde kalmayı garantileyince zaten bütün takım rehavete kapılıyor. ardından galatasaray maçı yaklaşmaya başladığında şike söylemleri malum medyada gırla gidiyor. o dönem ankaragücü kadrosunda yer alan beşiktaşlı futbolcular sırf bu yaftayı yememek için maça çıkmıyorlar, türlü mazeretler bulup kaçıyorlar ve bu adamlar takımın en iyileri. hatta takımın önemli isimleri maçı 1-0 dahi kaybetseler şike iftiralarına uğrayacaklarını düşündüklerinden maça çıkmıyorlar. ayrıca işin daha da vahim tarafı ligde kalmayı garantileyen ankaragücü, antremanlara da çıkmıyor doğru düzgün ve yedek kadrosuyla galatasaray gibi çok formda,şampiyonluğun 1 numaralı adayı ve inanılmaz konsantre bir ekibin karşısına çıkıyor.
işte asıl şikecilerin ipliğini pazara çıkaran hadise;
aynı hafta, aynı saatte başlayan karşılaşmada beşiktaş-gençlerbirliği'ni 3-1 mağlup ediyor.
maçtan sonra o zamanlar gençlerbirliği sonradan fenerbahçe formasını giyen kemalettin, milliyet gazetesine verdiği demeçte
'beşiktaş maçı satın almıştı, biz vermedik. bunu gören antrenörüm de beni 2. yari da oyundan aldı'
şeklinde açıklamada bulunmuştur. kemalettin'in açıklamalarıyla maç örtüşüyor. maçın ilk yarısı 1-1 iken , maç 3-1 sona ermiştir.
ya beşiktaş şike yapmasına rağmen şampiyonluğu kazanamamasının verdiği acıyla aynayı ters yüz etmeye çalışıp, böyle bir senaryo yarattıysa ? ceza almamak için ise tüm çabaları? kişi kendinden bilir işi derler. neyse fazla yorum yapmadan gerçeklere devam ediyorum.
ankaragücü kalecisi zalad en çok speküle edilen ve şikeyle suçlanan kişidir. hatta yaratılan efsanede şöyle yer almaktadır; ''zalad kendisi kabul etti kardeşim, şike var işte'' , ''zalad 8 tane yalandan gol yedi''. böyle bir şey de yoktur. zalad 5 gol yedikten sonra kendi isteğiyle çıkmış ve futbol hayatına nokta koymuştur. yıllarca suskun kalan zalad'ın şikeyi falan kabul ettiği yoktur. tam 10 yıl sonra sporvizyon'a verdiği röportajı da burada yayınlayıp gerçeklerin ne olduğunu bir de zalad'ın ağzından dinleyelim.
işte o röportaj
1992-93 sezonunun son haftaları... şampiyonluk yolunda beşiktaş ile g. saray amansız bir mücadele veriyor. takvimler 24 mayıs 1993’ü gösterdiğinde iki takım arasında oynanacak derbinin düğümü çözmesi bekleniyor. ancak ali sami yendeki maç 1-1 berabere bitince, son haftaya g. saray 63 puan ve 25 averajla lider, beşiktaş ise aynı puan ve 23 averajla ikinci sırada giriyor. doğal olarak son hafta oynanacak maçlarda atılacak gol sayısı hayati önem taşıyor. iki ankara takımı da ligde kalmayı garantilediği için şaibe söylentileri hafta boyunca gazetelerin manşetlerinden inmiyor. heyecanla beklenen gün geliyor ve g. saray ankarada a. gücüne konuk oluyor, beşiktaş da inönü stadında g. birliğini ağırlıyor. bunların üzerine bir de g. birliği kemalettin ve kazımı kadro dışı bırakınca şike söylentileri ayyuka çıkıyor. kaleci goranın bir hafta önceki kocaelispor maçında kırmızı kart görmesi de cabası oluyor. fakat a. gücü cephesinde de kimsenin fark etmediği benzer gelişmeler oluyor. son haftalarda üst üste kazanılan bakırköy (1-0), g. antep (2-1) ve sarıyer (2-1) maçlarıyla kümede kalması kesinleşen ankaragücünde as futbolcuların çoğu g. saray maçının oynanacağı haftayı idman yapmadan geçiriyor. daha doğrusu türkiyedeki şike söylentilerini bilen futbolcular maça çıkmaya cesaret bile edemiyorlar. maça çıkmayanlar arasında eski beşiktaşlı fikret ve sakat olan sinan engin de var. ancak bir başka eski beşiktaşlı zalad ise kalede. maç başlıyor ve daha 35. dakikada g. saray 5-0 öne geçiyor. devre arasında zalad futbolu bırakıyor ve kaleye arif geçiyor. üç gol de o yiyor ve maç 8-0 bitiyor. beşiktaşın istanbuldaki 3-1’lik galibiyeti de bir işe yaramıyor ve g. saray şampiyon oluyor.
10 yıl önce yaşanan bu olayların üzerindeki sis bulutları bir türlü dağılmadı. herkes a. gücü kalecisi zaladın 8 golün hepsini yediğini belleğine kazıdı ve yugoslav kaleciyi şikecilikle suçladı. ne zaman şike olayları konuşulsa rade zalad ismi gündemin ilk sırasına taşındı. o ise 10 yıldır hiç konuşmadı ve belgradtaki sakin yaşantısına devam etti. son iki yıldır sırbistan karadağ ümit milli takımının kaleci antrenörlüğünü yapan zaladı uzun uğraşlar neticesinde belgradta bulduk. konuşmaya razı edene kadar epey ter döktük; ama ağzını açtığında da anlattıkları karşısında küçük dilimizi yutmamak için kendimizi zor tuttuk. 1986’da eskişehirsporla türkiye serüvenine başlayan, iki sezon beşiktaşta harika performans göstermesine rağmen a. gücüne gönderilen ve o unutulmaz g. saray maçından sonra ülkeyi terk eden kaleci zalad, şike olaylarından sinan engine, beşiktaştan aldığı teşvik primi teklifinden, 100. yıl formasında isminin neden yer almadığına kadar her şeyi sporvizyona anlattı.
sizi türkiyeye prekazi mi getirmişti?
1986 senesinde ben priştina takımında kiralık olarak oynuyordum. prekazi de g. alatasaraya transfer olmuştu. bir gün ailesini ziyaret için yugoslavyaya gelmişti. zaten biz prekazi ile 8 yıl partizanda oynadığımız için çok iyi arkadaştık. bana türkiyeye gelmek isteyip istemediğimi sordu. sonra da eskişehirspordan teklif geldi.
beşiktaşa geçişiniz milutinoviç sayesinde mi oldu?
eskişehirsporda çok iyi bir sezon geçirdikten sonra beşiktaşa transfer oldum. ancak ben geldiğimde milutinoviç gitmiş, yerine gordon milne gelmişti. beşiktaşta iki sezon üst üste 2. olduk. türkiye kupası finalinde f. bahçe’yi ferdinandın attığı golle yenip kupayı kazandık. 1989-90 sezonunda ise ankaragücü ile anlaştım ve 1993’e kadar ankarada oynadım.
1992-93 sezonunun son haftasında g. saray ile ankarada oynadığınız ve 8-0 yenildiğiniz maçı hatırlıyor musunuz?
hatırlamaz olurmuyum. 20 yıllık profesyonel futbol yaşantımı o maçta noktaladım.
neden?
g. saray maçında ilk yarı oynadım ve 5-0 öndelerdi. hocamız tınaz tırpandı. ilk devre bitti, soyunma odasına girdik. ben eldivenlerimi çıkartıp tınaz hocaya verdim ve, hoca buraya kadarmış. herkese teşekkür ediyorum. güzel günlerim geçti; ama yarın gazetelerde bu maçla ilgili iğrenç yorumlar yapılacak. ben futbolu bırakıyorum. dedim. 2. yarıda kaleye arif geçti. 3 tane de o yedi. ama herkes o 8 golü benim yediğimi zannediyor.
peki, o maçtan önce hiç şike teklifi geldi mi?
kesinlikle almadım. ama g. saray maçında ben takımdaki hiçbir arkadaşımı suçlamıyorum. keşke ben o gün 4 penaltı kurtarsam, harika oynasam ve maçı kazansaydık. ben hâlâ o maçı düşünüyorum. şimdi beşiktaşın menajeri olan sinan engin de a. gücünde oynuyordu. bana g. saray maçından önce geldi ve, eğer sen bu maçta iyi oynarsan seni beşiktaşa kaleci antrenörü olarak alacaklar. dedi. ben de ona, bana ne kaleci antrenörlüğünden. dedim.
neden a. gücü o kadar kötü oynadı?
biz g. saray maçından önceki dört haftada üç galibiyet almış ve ligde kalmayı garantilemiştik. özellikle sarıyeri yendikten sonra bütün takımda bir rehavet oldu. as oyuncuların çoğu ufak tefek bahanelerle idmanlara çıkmıyordu. kendilerini hiç zorlamadılar. zorladıklarında da adale çekmesini bahane edip idmanı bıraktılar. ayak tenisi oynayıp maçı bekliyorlardı. zaten g. saray maçından önce de tüm basın bu maçta şike olacağını yazarak gündem oluşturmuştu. biz o maçı 2-0 kaybetsek de şike konuşulacaktı.
yani, o maçtan önce takım arkadaşlarınız iyi hazırlanmadılar.
evet. ben 10 yıldır kendi kendime, çok aptalmışım. diyorum. çünkü ben de sakatım deyip kulübede oturabilirdim. ama ben futbolu çok seviyordum. diğerleri gibi idman yapmamazlık etmedim. sahaya çıkanlar sahtekâr oldu, çıkmayanlar aslan oldu.
kadroda sen, sinan engin ve fikret vardı. üçünüz de beşiktaşta oynamıştınız.
evet. sinan zaten birkaç hafta önceden beri sakattı. fikret de o hafta sakatım. dedi. biz zaten beşiktaş şampiyon olsun istiyorduk.
beşiktaşı tutuyordunuz yani.
tabii ki. ben hâlâ beşiktaşı tutuyorum. onlar geçen sene şampiyon oldular, ben çok sevindim.
peki, sizin için 10 yıldır şike suçlaması yapılıyor. neden bugüne kadar hiç konuşmadınız?
kimse bana sormadı ki. hep kendi bildiklerini yazdılar. ben beşiktaşlıyım. beşiktaşta tam 120 maç oynadım. ben hiçbir zaman bu konulara girmek istemedim. çünkü 1986’da g. saray-eskişehir maçında prekazi bana gol atmıştı, o zaman gazetelerde, prekazinin çocukluk arkadaşı olduğu için gol yiyor. diye yazılar yazılmıştı. ya kardeşim prekazi, kariyerinde yüzün üzerinde frikik golü attı. monacoya da orta sahadan attı. o zaman monaconun kalecisi de mi şike yaptı?
g. saray maçında yediğiniz gollerde hatanız yok muydu?
daha 35. dakikada 5-0 olmuştu. belki 5. golde daha iyi hamle yapabilirdim. orta saha çizgisini biz belki de hiç geçemedik. g. saraylı futbolcular orta çizgiyi geçtiklerinde benimle karşı karşıya kalıyorlardı. ama ben hayatım boyunca o maçta oynayan futbolcu arkadaşlarımı suçlamayacağım. ben hata yapabilirim ama 20 yıllık futbol hayatım boyunca kötü niyetle sahaya çıkmadım. maç 5-0 olduğu anda çok fena oldum. çünkü yarın türkiyede neler olacağını biliyordum. onun için devre arası futbolu bırakma kararı aldım.
ben de buraya gelirken sizin için biraz önyargılıydım işin açıkçası.
türkiyede 7 yıl oynadım. en iyi yabancı kaleci seçildim, en az gol yiyen kaleci olarak sezon bitirdim. eskişehir, beşiktaş ve a. gücünde üç tane başbakanlık kupası kazandım. geriye dönüp baktığımda yaptıklarımla gurur duyuyorum. çünkü yüzde bir milyar biliyorum ki ben hiçbir zaman yanlış bir şey yapmadım.
sana karşı türk medyası neden cephe alsın ki?
o dönemlerde yugoslavyada savaş çıkmıştı ve türkiyedeki gazeteler benim aleyhimde çok politik haberler yapıyordu. benim çocuğum ankarada doğdu. türkiyeyi kendi ülkemden ayırmıyorum. ama benim aleyhimde, sırp askerlerine yardım yapıyor. silah alıyor. diye de yazdılar. benim müslümanlara karşı en küçük bir saygısızlığım ve kötülüğüm mü oldu ki? olmadı.
100. yıl anısına yaptırılan ve beşiktaşta forma giymiş bütün futbolcuların isimlerinin yazılı olduğu formada sizin adınız yoktu.
hayatım boyunca en büyük acıyı o gün çektim. bunu kim yaptıysa günahını da o çeksin. ben beşiktaş formasıyla tam 120 tane maç oynadım. bunlar tarihte yazılı. ben o dönemde ligde en çok maç oynayan yabancı oldum. iki yıl boyunca bir dakika bile eksiğim yok. bütün maçları oynadım. bunu yapan yöneticiyi de biliyorum. ben beşiktaşta oynarken g. saray maçlarında prekazi ile selamlaşamıyordum. çünkü o zamanlar yönetici olan insan beni şike yapmakla suçluyordu. sinan engin de a. gücündeydi ve bütün olup bitenleri biliyordu.
türkiyede ne zaman şike olayları konuşulsa hep sizin adınız gündeme geliyor. peki, sinan engin tüm olup bitenleri neden hiç açıklamadı?
açıklamıyor, çünkü şu anda beşiktaştan ekmek yiyor. nasıl olsa zalad 2 bin kilometre uzakta, duymaz, görmez zannediyor, ondan konuşmuyor. sinanla her zaman iyi diyaloglarım oldu. geçen sene o formalar yapılırken sinan konuşabilirdi; ama yönetimle karşı karşıya gelmek istemedi. üç-beş maç forma giyenlere saygı gösteriyorlarsa, benim 120 maçıma daha çok saygı duymaları gerekirdi.
hiç şikeyle karşı karşıya geldiğiniz olmadı mı?
1990-91 sezonuydu. f. bahçe ile beşiktaş çekişiyor. a. gücü de f. bahçe ile istanbulda oynayacak. o hafta da annem ve kayınvalidem belgradtan geliyordu. onları karşılamaya gittim. sonra da beşiktaşlı olan çok iyi bir dostumla yemek yedik. yemek esnasında ismini veremeyeceğim dostum bana o dönemler beşiktaşın popüler yöneticilerinden birinin çekini uzattı. çekin üzeri boştu. dostum, eğer f. bahçe maçında iyi oynayıp gol yemezsen, çeki kendin dolduracakmışsın. dedi. yemek masasında daha çorbalarımızı içiyorduk ve ben hanımla anneme, kalkın, toparlanın, hemen ankaraya gidiyoruz. dedim ve çeki yırtıp attım. ben paramı kulübümden alıyorum. söyle o yöneticiye o parayı kimsesiz çocuklara versin. deyip ankaraya döndüm.
daha çok kaynak olmasına karşın hem makaleyi okuyanlara daha zülh vermemek hem de zalad'ın röportajı hemen her şeyi özetlediğini düşünerek sözlerime nokta koymak istedim. zira üstüne pek bir şey eklemeye gerek yok.
zalad'a atılan iftiranın, galatasaray'a atılan iftiranın ve beşiktaş taraftarına yüklenen bu efsane nefretinin bir sonucu mudur bilinmez, geçen sezon beşiktaş, liverpool'a 8-0 kaybetti ve daha fazlasından da allah kurtardı. ne diyelim ilahi adalet.
çok öteden gelen edit: imla
bilgiler tamamen tarafımdan ulaşılmış gerçeklere dayanıyor.
vakti olan bünyeler için çok faydalı olacağına inanmaktayım.
1992-93 sezonunda oynanan ligin son karşılaşmalarından ankaragücü - galatasaray maçının 0-8 bitmesinden sonra beşiktaşlıların şike olduğunu söyleyerek envai çeşit yayın ile olayı tamamen iftira boyutuna vardırıp daha sonraları yeni beşiktaşlılara sorgusuz sualsiz ezberlettiği bir hikaye. kendilerini şerefli 2. olarak ilan eden beşiktaşlılar, galatasaray'ı şaibeli şampiyon ilan ettiler. aslında tam aksine şikeyi yapan beşiktaş idi. şuan yaşı 20 civarı olan tüm beşiktaş taraftarı, dönemde neler olmuş, ne ne değildir sorgulamaksızın bu efsaneyi savunma psikolojisine girmiştir. türk insanının çok vahim bir hastalığıdır, efsanelere sorgusuz sualsiz tapmak, onları bire bin katarak yüceltmek.
gel gelelim gerçekler bambaşkadır. umarım bu araştırmam ile körü körüne taraftarlık zihniyetini biraz aydınlatmış olacağım.
startı verelim o halde.
dönemin istatistiklerine dönelim:
galatasaray'ın attığı 66, yediği 21, averajı 45...
beşiktaş'ın attığı 65, yediği 22, averajı ise 43...
1992-93 sezonunun son haftasına girildiğinde galatasaray'ın averajı beşiktaş'a 2 türlü üstün geliyor. 1. si galatasaray'ın toplam averajı beşiktaş'tan 2 fazla. ayrıca galatasaray'ın attığı gol sayısı da beşiktaşdan fazla. yani toplam averajda eşitlik sağlansa dahi galatasaray daha çok gol attığından yine şampiyon olacağından bu maçı galatasaray 1-0 kazansa, beşiktaş aynı hafta oynadığı maçı 3-0 kazanmak zorunda kalacak ki şampiyon olabilsin. en aşağı 3 fark yapmak zorunda olan beşiktaştır yani. koyunlar ise efsane dahilinde şöyle olduğunu sanıyor; ''galatasaray'ın şampiyon olması için 8 farka ihtiyacı vardı, 8 attı.'' yok böyle bir şey.
bir diğer gerçek;
ankaragücü'ne 92-93 sezonunda 2 maçta tam ''10'' gol atmıştır beşiktaş ve ligin bitimine 8 hafta kala ankaragücü'nü 6-0 gibi normal!!! bir skorla yenmiştir.
galatasaray ise 2 maçta tam ''11'' gol atmıştır ankaragücü'ne ve son hafta 8-0 galip gelince anormal bir skorla şaibe yapmıştır!!!
ayrıca bu konuyla alakalı bir de dip not: lig tarihinde en uç skorları alan takım hep beşiktaş olmuştur.
10-0lar 9-1ler vs.
bir başka gerçek;
ankaragücü 92-93 sezonunun son 9 haftasında aldığı skorları göz atalım ilk olarak.
22. hafta (13-14 mart 1993)
ankaragücü sk - beşiktaş jk istanbul : 0-6
23. hafta (20-21 mart 1993)
gençlerbirliği sk ankara - ankaragücü sk : 2-0
24. hafta (3-4 nisan 1993)
ankaragücü sk - karşıyaka sk izmir : 0-5
25. hafta (11 nisan 1993)
kayseri sk - ankaragücü sk : 1-0
26. hafta (2-3 mayıs 1993)
ankaragücü sk - bakırköy sk istanbul : 1-0
27. hafta (9 mayıs 1993)
gaziantep sk - ankaragücü sk : 1-2
28. hafta (16 mayıs 1993)
ankaragücü sk - sarıyer sk istanbul : 2-1
29. hafta (22-23 mayıs 1993)
konya sk - ankaragücü sk : 2-1
30. hafta ( 30 mayıs 1993)
ankaragücü sk - galatasaray sk istanbul : 0-8
görüldüğü gibi ankaragücü zaten fark yiyebilen bir takım görüntüsünde. ligin bitimine 2 hafta kala ligde kalmayı garantileyince zaten bütün takım rehavete kapılıyor. ardından galatasaray maçı yaklaşmaya başladığında şike söylemleri malum medyada gırla gidiyor. o dönem ankaragücü kadrosunda yer alan beşiktaşlı futbolcular sırf bu yaftayı yememek için maça çıkmıyorlar, türlü mazeretler bulup kaçıyorlar ve bu adamlar takımın en iyileri. hatta takımın önemli isimleri maçı 1-0 dahi kaybetseler şike iftiralarına uğrayacaklarını düşündüklerinden maça çıkmıyorlar. ayrıca işin daha da vahim tarafı ligde kalmayı garantileyen ankaragücü, antremanlara da çıkmıyor doğru düzgün ve yedek kadrosuyla galatasaray gibi çok formda,şampiyonluğun 1 numaralı adayı ve inanılmaz konsantre bir ekibin karşısına çıkıyor.
işte asıl şikecilerin ipliğini pazara çıkaran hadise;
aynı hafta, aynı saatte başlayan karşılaşmada beşiktaş-gençlerbirliği'ni 3-1 mağlup ediyor.
maçtan sonra o zamanlar gençlerbirliği sonradan fenerbahçe formasını giyen kemalettin, milliyet gazetesine verdiği demeçte
'beşiktaş maçı satın almıştı, biz vermedik. bunu gören antrenörüm de beni 2. yari da oyundan aldı'
şeklinde açıklamada bulunmuştur. kemalettin'in açıklamalarıyla maç örtüşüyor. maçın ilk yarısı 1-1 iken , maç 3-1 sona ermiştir.
ya beşiktaş şike yapmasına rağmen şampiyonluğu kazanamamasının verdiği acıyla aynayı ters yüz etmeye çalışıp, böyle bir senaryo yarattıysa ? ceza almamak için ise tüm çabaları? kişi kendinden bilir işi derler. neyse fazla yorum yapmadan gerçeklere devam ediyorum.
ankaragücü kalecisi zalad en çok speküle edilen ve şikeyle suçlanan kişidir. hatta yaratılan efsanede şöyle yer almaktadır; ''zalad kendisi kabul etti kardeşim, şike var işte'' , ''zalad 8 tane yalandan gol yedi''. böyle bir şey de yoktur. zalad 5 gol yedikten sonra kendi isteğiyle çıkmış ve futbol hayatına nokta koymuştur. yıllarca suskun kalan zalad'ın şikeyi falan kabul ettiği yoktur. tam 10 yıl sonra sporvizyon'a verdiği röportajı da burada yayınlayıp gerçeklerin ne olduğunu bir de zalad'ın ağzından dinleyelim.
işte o röportaj
1992-93 sezonunun son haftaları... şampiyonluk yolunda beşiktaş ile g. saray amansız bir mücadele veriyor. takvimler 24 mayıs 1993’ü gösterdiğinde iki takım arasında oynanacak derbinin düğümü çözmesi bekleniyor. ancak ali sami yendeki maç 1-1 berabere bitince, son haftaya g. saray 63 puan ve 25 averajla lider, beşiktaş ise aynı puan ve 23 averajla ikinci sırada giriyor. doğal olarak son hafta oynanacak maçlarda atılacak gol sayısı hayati önem taşıyor. iki ankara takımı da ligde kalmayı garantilediği için şaibe söylentileri hafta boyunca gazetelerin manşetlerinden inmiyor. heyecanla beklenen gün geliyor ve g. saray ankarada a. gücüne konuk oluyor, beşiktaş da inönü stadında g. birliğini ağırlıyor. bunların üzerine bir de g. birliği kemalettin ve kazımı kadro dışı bırakınca şike söylentileri ayyuka çıkıyor. kaleci goranın bir hafta önceki kocaelispor maçında kırmızı kart görmesi de cabası oluyor. fakat a. gücü cephesinde de kimsenin fark etmediği benzer gelişmeler oluyor. son haftalarda üst üste kazanılan bakırköy (1-0), g. antep (2-1) ve sarıyer (2-1) maçlarıyla kümede kalması kesinleşen ankaragücünde as futbolcuların çoğu g. saray maçının oynanacağı haftayı idman yapmadan geçiriyor. daha doğrusu türkiyedeki şike söylentilerini bilen futbolcular maça çıkmaya cesaret bile edemiyorlar. maça çıkmayanlar arasında eski beşiktaşlı fikret ve sakat olan sinan engin de var. ancak bir başka eski beşiktaşlı zalad ise kalede. maç başlıyor ve daha 35. dakikada g. saray 5-0 öne geçiyor. devre arasında zalad futbolu bırakıyor ve kaleye arif geçiyor. üç gol de o yiyor ve maç 8-0 bitiyor. beşiktaşın istanbuldaki 3-1’lik galibiyeti de bir işe yaramıyor ve g. saray şampiyon oluyor.
10 yıl önce yaşanan bu olayların üzerindeki sis bulutları bir türlü dağılmadı. herkes a. gücü kalecisi zaladın 8 golün hepsini yediğini belleğine kazıdı ve yugoslav kaleciyi şikecilikle suçladı. ne zaman şike olayları konuşulsa rade zalad ismi gündemin ilk sırasına taşındı. o ise 10 yıldır hiç konuşmadı ve belgradtaki sakin yaşantısına devam etti. son iki yıldır sırbistan karadağ ümit milli takımının kaleci antrenörlüğünü yapan zaladı uzun uğraşlar neticesinde belgradta bulduk. konuşmaya razı edene kadar epey ter döktük; ama ağzını açtığında da anlattıkları karşısında küçük dilimizi yutmamak için kendimizi zor tuttuk. 1986’da eskişehirsporla türkiye serüvenine başlayan, iki sezon beşiktaşta harika performans göstermesine rağmen a. gücüne gönderilen ve o unutulmaz g. saray maçından sonra ülkeyi terk eden kaleci zalad, şike olaylarından sinan engine, beşiktaştan aldığı teşvik primi teklifinden, 100. yıl formasında isminin neden yer almadığına kadar her şeyi sporvizyona anlattı.
sizi türkiyeye prekazi mi getirmişti?
1986 senesinde ben priştina takımında kiralık olarak oynuyordum. prekazi de g. alatasaraya transfer olmuştu. bir gün ailesini ziyaret için yugoslavyaya gelmişti. zaten biz prekazi ile 8 yıl partizanda oynadığımız için çok iyi arkadaştık. bana türkiyeye gelmek isteyip istemediğimi sordu. sonra da eskişehirspordan teklif geldi.
beşiktaşa geçişiniz milutinoviç sayesinde mi oldu?
eskişehirsporda çok iyi bir sezon geçirdikten sonra beşiktaşa transfer oldum. ancak ben geldiğimde milutinoviç gitmiş, yerine gordon milne gelmişti. beşiktaşta iki sezon üst üste 2. olduk. türkiye kupası finalinde f. bahçe’yi ferdinandın attığı golle yenip kupayı kazandık. 1989-90 sezonunda ise ankaragücü ile anlaştım ve 1993’e kadar ankarada oynadım.
1992-93 sezonunun son haftasında g. saray ile ankarada oynadığınız ve 8-0 yenildiğiniz maçı hatırlıyor musunuz?
hatırlamaz olurmuyum. 20 yıllık profesyonel futbol yaşantımı o maçta noktaladım.
neden?
g. saray maçında ilk yarı oynadım ve 5-0 öndelerdi. hocamız tınaz tırpandı. ilk devre bitti, soyunma odasına girdik. ben eldivenlerimi çıkartıp tınaz hocaya verdim ve, hoca buraya kadarmış. herkese teşekkür ediyorum. güzel günlerim geçti; ama yarın gazetelerde bu maçla ilgili iğrenç yorumlar yapılacak. ben futbolu bırakıyorum. dedim. 2. yarıda kaleye arif geçti. 3 tane de o yedi. ama herkes o 8 golü benim yediğimi zannediyor.
peki, o maçtan önce hiç şike teklifi geldi mi?
kesinlikle almadım. ama g. saray maçında ben takımdaki hiçbir arkadaşımı suçlamıyorum. keşke ben o gün 4 penaltı kurtarsam, harika oynasam ve maçı kazansaydık. ben hâlâ o maçı düşünüyorum. şimdi beşiktaşın menajeri olan sinan engin de a. gücünde oynuyordu. bana g. saray maçından önce geldi ve, eğer sen bu maçta iyi oynarsan seni beşiktaşa kaleci antrenörü olarak alacaklar. dedi. ben de ona, bana ne kaleci antrenörlüğünden. dedim.
neden a. gücü o kadar kötü oynadı?
biz g. saray maçından önceki dört haftada üç galibiyet almış ve ligde kalmayı garantilemiştik. özellikle sarıyeri yendikten sonra bütün takımda bir rehavet oldu. as oyuncuların çoğu ufak tefek bahanelerle idmanlara çıkmıyordu. kendilerini hiç zorlamadılar. zorladıklarında da adale çekmesini bahane edip idmanı bıraktılar. ayak tenisi oynayıp maçı bekliyorlardı. zaten g. saray maçından önce de tüm basın bu maçta şike olacağını yazarak gündem oluşturmuştu. biz o maçı 2-0 kaybetsek de şike konuşulacaktı.
yani, o maçtan önce takım arkadaşlarınız iyi hazırlanmadılar.
evet. ben 10 yıldır kendi kendime, çok aptalmışım. diyorum. çünkü ben de sakatım deyip kulübede oturabilirdim. ama ben futbolu çok seviyordum. diğerleri gibi idman yapmamazlık etmedim. sahaya çıkanlar sahtekâr oldu, çıkmayanlar aslan oldu.
kadroda sen, sinan engin ve fikret vardı. üçünüz de beşiktaşta oynamıştınız.
evet. sinan zaten birkaç hafta önceden beri sakattı. fikret de o hafta sakatım. dedi. biz zaten beşiktaş şampiyon olsun istiyorduk.
beşiktaşı tutuyordunuz yani.
tabii ki. ben hâlâ beşiktaşı tutuyorum. onlar geçen sene şampiyon oldular, ben çok sevindim.
peki, sizin için 10 yıldır şike suçlaması yapılıyor. neden bugüne kadar hiç konuşmadınız?
kimse bana sormadı ki. hep kendi bildiklerini yazdılar. ben beşiktaşlıyım. beşiktaşta tam 120 maç oynadım. ben hiçbir zaman bu konulara girmek istemedim. çünkü 1986’da g. saray-eskişehir maçında prekazi bana gol atmıştı, o zaman gazetelerde, prekazinin çocukluk arkadaşı olduğu için gol yiyor. diye yazılar yazılmıştı. ya kardeşim prekazi, kariyerinde yüzün üzerinde frikik golü attı. monacoya da orta sahadan attı. o zaman monaconun kalecisi de mi şike yaptı?
g. saray maçında yediğiniz gollerde hatanız yok muydu?
daha 35. dakikada 5-0 olmuştu. belki 5. golde daha iyi hamle yapabilirdim. orta saha çizgisini biz belki de hiç geçemedik. g. saraylı futbolcular orta çizgiyi geçtiklerinde benimle karşı karşıya kalıyorlardı. ama ben hayatım boyunca o maçta oynayan futbolcu arkadaşlarımı suçlamayacağım. ben hata yapabilirim ama 20 yıllık futbol hayatım boyunca kötü niyetle sahaya çıkmadım. maç 5-0 olduğu anda çok fena oldum. çünkü yarın türkiyede neler olacağını biliyordum. onun için devre arası futbolu bırakma kararı aldım.
ben de buraya gelirken sizin için biraz önyargılıydım işin açıkçası.
türkiyede 7 yıl oynadım. en iyi yabancı kaleci seçildim, en az gol yiyen kaleci olarak sezon bitirdim. eskişehir, beşiktaş ve a. gücünde üç tane başbakanlık kupası kazandım. geriye dönüp baktığımda yaptıklarımla gurur duyuyorum. çünkü yüzde bir milyar biliyorum ki ben hiçbir zaman yanlış bir şey yapmadım.
sana karşı türk medyası neden cephe alsın ki?
o dönemlerde yugoslavyada savaş çıkmıştı ve türkiyedeki gazeteler benim aleyhimde çok politik haberler yapıyordu. benim çocuğum ankarada doğdu. türkiyeyi kendi ülkemden ayırmıyorum. ama benim aleyhimde, sırp askerlerine yardım yapıyor. silah alıyor. diye de yazdılar. benim müslümanlara karşı en küçük bir saygısızlığım ve kötülüğüm mü oldu ki? olmadı.
100. yıl anısına yaptırılan ve beşiktaşta forma giymiş bütün futbolcuların isimlerinin yazılı olduğu formada sizin adınız yoktu.
hayatım boyunca en büyük acıyı o gün çektim. bunu kim yaptıysa günahını da o çeksin. ben beşiktaş formasıyla tam 120 tane maç oynadım. bunlar tarihte yazılı. ben o dönemde ligde en çok maç oynayan yabancı oldum. iki yıl boyunca bir dakika bile eksiğim yok. bütün maçları oynadım. bunu yapan yöneticiyi de biliyorum. ben beşiktaşta oynarken g. saray maçlarında prekazi ile selamlaşamıyordum. çünkü o zamanlar yönetici olan insan beni şike yapmakla suçluyordu. sinan engin de a. gücündeydi ve bütün olup bitenleri biliyordu.
türkiyede ne zaman şike olayları konuşulsa hep sizin adınız gündeme geliyor. peki, sinan engin tüm olup bitenleri neden hiç açıklamadı?
açıklamıyor, çünkü şu anda beşiktaştan ekmek yiyor. nasıl olsa zalad 2 bin kilometre uzakta, duymaz, görmez zannediyor, ondan konuşmuyor. sinanla her zaman iyi diyaloglarım oldu. geçen sene o formalar yapılırken sinan konuşabilirdi; ama yönetimle karşı karşıya gelmek istemedi. üç-beş maç forma giyenlere saygı gösteriyorlarsa, benim 120 maçıma daha çok saygı duymaları gerekirdi.
hiç şikeyle karşı karşıya geldiğiniz olmadı mı?
1990-91 sezonuydu. f. bahçe ile beşiktaş çekişiyor. a. gücü de f. bahçe ile istanbulda oynayacak. o hafta da annem ve kayınvalidem belgradtan geliyordu. onları karşılamaya gittim. sonra da beşiktaşlı olan çok iyi bir dostumla yemek yedik. yemek esnasında ismini veremeyeceğim dostum bana o dönemler beşiktaşın popüler yöneticilerinden birinin çekini uzattı. çekin üzeri boştu. dostum, eğer f. bahçe maçında iyi oynayıp gol yemezsen, çeki kendin dolduracakmışsın. dedi. yemek masasında daha çorbalarımızı içiyorduk ve ben hanımla anneme, kalkın, toparlanın, hemen ankaraya gidiyoruz. dedim ve çeki yırtıp attım. ben paramı kulübümden alıyorum. söyle o yöneticiye o parayı kimsesiz çocuklara versin. deyip ankaraya döndüm.
daha çok kaynak olmasına karşın hem makaleyi okuyanlara daha zülh vermemek hem de zalad'ın röportajı hemen her şeyi özetlediğini düşünerek sözlerime nokta koymak istedim. zira üstüne pek bir şey eklemeye gerek yok.
zalad'a atılan iftiranın, galatasaray'a atılan iftiranın ve beşiktaş taraftarına yüklenen bu efsane nefretinin bir sonucu mudur bilinmez, geçen sezon beşiktaş, liverpool'a 8-0 kaybetti ve daha fazlasından da allah kurtardı. ne diyelim ilahi adalet.
çok öteden gelen edit: imla