115
şampiyonlar ligindeki en zor maç, manu deplasmanıydı. ligteki en kolay maç ise arena'daki akhisar maçıydı. ingiltere'deki maçın sonucu nasıl olursa olsun, sonrasında böylesi cillop gibi maçın antrenman havasında geçeceği belliydi. değişiklikler bekliyorduk ama riera ve sercan'ı doğrusu beklemiyorduk. bu iki futbolcuyu biz unutmuştuk sanki. sen kalk 3 gün önce old trafford'da mançester birliği'yle maça çık, 3 gün sonra küçük bir ilçenin belediye takımıyla oyna. vallahi benim taraftar olarak bile motivasyonum yoktu. maçtan hiç zevk almadım. fakat işte bu maç, pazılın bir parçası. tek başına hiç bir şey ifade etmiyor ama, doğru yere koyarsan sonunda bir şekil çıkıyor.
galatasaray kadrosu benim için oldukça sinir bozucuydu. bu kadar kolay geçeceği belli maça, kaleci, 4 savunma oyuncusu, önlerinde ön liberoyu yabancılardan oluşturmuş hoca. ne gerek var anlamadım? rotasyon dedikleri zabazingo olsa anlayacağım. orta saha ideal orta saha, ileride burak banko, umut ile hakan balta istirahatli, semih kafa iznine çıkmış. onların yerine oynayacak olanlar, 12., 13. futbolcular olsaydı keşke. takımın 20., 21. futbolcuları iyi oynasa ne yazacak, kötü oynasa ne?
oyunun başında belli oldu zaten. oyun üstünlüğü uzak ara galatasaray'da olacaktı. bu kadar fazla bekle oynamak şart mı? bek derken hakkını yemeyelim takımın, riera ve eboue'ye bek demek haksızlık olur. öyleyse beklere bir kaç kelam edelim. bu kris'in oynadığı futbolu, her halı sahasında en az bir abi futbolcu oynar. geliş biçimine tutukluk yaptığım için bu maçta istatistik tuttum. iki defa topu ileri attı, diğer bütün toplarda 10 derece bile ileriye oynamadı. her topu ya kaleciye ya sıfır veya eksi dereceyle yana verdi. santrayı bir kere bile geçmedi. üstelik ligin en kötü, en zayıf takımına karşı. ayrıca seyrek de olsa akhisarlıların kullanığı serbest vuruşlar ya da içeri ortalarında bütün topları rakibe vurdurdu. 5 santim zıplamadı. çok açık konuşuyorum, dani, 3, semih 5 misli daha iyi futbolcu. bu oyun sitiliyle değil 35, 55 yaşına kadar futbol oynayabilir insan.
galatasaray futbol şovunda illet olduğum bir olay var, herkes bilir. kaleci topu gelişigüzel oyuna sokuyor, her topu şişiriyorsa, isterse bir çataldan, bir çatala top çıkarsın benim için 5 para etmez. bugünkü muslera'dan tiksindiğim kadar aykut'tan tiksinmemişimdir. sahanın en kötü futbolcusuydu. kaleci demeye bin şahidin gerektiği oğuz bile topu oyuna elle sokarken, muslera topu şişirirken büyük takım taraftarı olarak utandım. iyiki geçen sezonu seyretmişim yoksa bu maç itibariyle sehpayı kurardım.
bu gecenin adamı tay burak'tı. gol attığı için değil, gol zaten onun işi. bir adamı işini iyi yapıyor diye madalya verecek değiliz. ben bu notu adamlığına, futbolcu aklına veriyorum. insanlık yapıp, takımda belki de son maçına çıkan, çok da kötü oynayan sercan'ı bekleyip, kendisinin de rahatlıkla atacağı golü ona attırması unutulmayacaktır. benzer pozisyonda, çok daha zor olmasına rağmen emre çolak, yine oynamayan riera'ya acımayı aklına getirmemiş, topa vurmuştu. gol olsa bile fırçayı yiyecekti.
selçuk inan'a henüz takdire şayan asist yazılmadı. bu maçta da unutulmayacak iki gol öncesi pas son anda tay burak tarafından kontrol edilemedi. edebilse hem çok güzel goller atmış olacak hem de selçuğu sadece dikkatli olanların değil, bütün seyredenlerin huzuruna çıkaracaktı. selçuk'a kaptanlık çok yakışmış. kaptanın orta sahada oynaması büyük takımların karakteridir.
gelen biri daha var. hamit büyük futbolculuğunu sevenlerine sergilemeye devam ediyor. bavyera münih'te banko oynamış, morinho ile çalışmış, takımın en kariyerli futbolcusu olarak kendisinden çok şey beklemek hakkımız. galatasaray tarihinin en şanssız futbolcusu ilan ettim geçen maç, bu maçta da çektiği bir iki füze gol olmadı. şanssızlığı devam ediyor, bakalım hamit kime patlayacak? üst düzey maçla, dandik maçı aynı ciddiyetle oynamak büyük bir ustalık gerekir, bu da hamit'te fazlasıyla vardır. galatasaray'ın çıktığı uzun ve tehlikeli macerada en büyük kozu olacaktır.
bir futbolcuyu tuttuk, iyi de oynasa kötü de olsa savunacak değiliz. dany bu maçta beni yanılttı. kendisinden gol bekliyordum. belki hoca ileri çıkma demiştir, ama maçın sonlarına doğru kaleciye en yakın futbolcu oldu. bir atağı sürükledi, son topu kullandı. büyük takım stoperi tadında topla oynuyor, top kendisine gelsin istiyor. eğer bu seneyi iyi kötü atlatırsa, gelecek yıllar galatasaray tarihine adını kara kalemle yazar. bir de benim nedense siyahi futbolculara pozitif ırkçılığım vardır. daha fazla severim.
emre çolak tam kendisine göre rakip buldu. yapmak istediği bütün hamleleri bir maça sığdırdı. çalım, şut, ver kaç, serbest vuruş. oynadığı oyundan zevk almıştır. bir maç daha olsa oynar. melo ise yaz tatilini çok uzun kullanmanın belasını çekiyor. başka futbolcu olsa maçlarda çok sırıtır. büyük futbolcu refleksiyle açığını kapatıyor. ancak bu gözler pitbull'u hırlarken, havlarken seyrettiği için sıradan futbol bizi kesmiyor. ondan da bir gol bekliyordum bu gece. gerçi ofsayt bile olsa kendine özgü vuruşla kaleye topu gönderdi. braga maçıyla geri dönüş yapar.
takımla beraber seyircide büyüdü. geçen sene olsa, akhisar maçına, 20.000 kişi gelmezdi. bu gece arena doluydu, taraftar coşkuluydu, avrupa ligine konsantre olduğunu, tabela garantilendikten sonra braga'yı değil mançesteri çağırdı. şanlarına yakışır şekilde ağırlayacağımızdan kuşkuları olmasın. arena cehenneminin nasıl bir yer olduğunu onlarla beraber biz de göreceğiz.
maçın zayıf maç olması hiç bir şey değiştirmeyecek. galatasaray çok aptalca bir şey yapmazsa, somut hakem kıyımına denk gelmezse en fazla 3 maç daha berabere kalır. onlarda da oyun ve pozisyon üstünlüğünü rakibe vermez. kaptanları şampiyonluk kupasını kaldırmak için son maçın, son düdüğünü beklemez. son maçlara da taraftar zevk yapmaya, eğlenmeye gider. gol kralı bizden çıkar.
galatasaray kadrosu benim için oldukça sinir bozucuydu. bu kadar kolay geçeceği belli maça, kaleci, 4 savunma oyuncusu, önlerinde ön liberoyu yabancılardan oluşturmuş hoca. ne gerek var anlamadım? rotasyon dedikleri zabazingo olsa anlayacağım. orta saha ideal orta saha, ileride burak banko, umut ile hakan balta istirahatli, semih kafa iznine çıkmış. onların yerine oynayacak olanlar, 12., 13. futbolcular olsaydı keşke. takımın 20., 21. futbolcuları iyi oynasa ne yazacak, kötü oynasa ne?
oyunun başında belli oldu zaten. oyun üstünlüğü uzak ara galatasaray'da olacaktı. bu kadar fazla bekle oynamak şart mı? bek derken hakkını yemeyelim takımın, riera ve eboue'ye bek demek haksızlık olur. öyleyse beklere bir kaç kelam edelim. bu kris'in oynadığı futbolu, her halı sahasında en az bir abi futbolcu oynar. geliş biçimine tutukluk yaptığım için bu maçta istatistik tuttum. iki defa topu ileri attı, diğer bütün toplarda 10 derece bile ileriye oynamadı. her topu ya kaleciye ya sıfır veya eksi dereceyle yana verdi. santrayı bir kere bile geçmedi. üstelik ligin en kötü, en zayıf takımına karşı. ayrıca seyrek de olsa akhisarlıların kullanığı serbest vuruşlar ya da içeri ortalarında bütün topları rakibe vurdurdu. 5 santim zıplamadı. çok açık konuşuyorum, dani, 3, semih 5 misli daha iyi futbolcu. bu oyun sitiliyle değil 35, 55 yaşına kadar futbol oynayabilir insan.
galatasaray futbol şovunda illet olduğum bir olay var, herkes bilir. kaleci topu gelişigüzel oyuna sokuyor, her topu şişiriyorsa, isterse bir çataldan, bir çatala top çıkarsın benim için 5 para etmez. bugünkü muslera'dan tiksindiğim kadar aykut'tan tiksinmemişimdir. sahanın en kötü futbolcusuydu. kaleci demeye bin şahidin gerektiği oğuz bile topu oyuna elle sokarken, muslera topu şişirirken büyük takım taraftarı olarak utandım. iyiki geçen sezonu seyretmişim yoksa bu maç itibariyle sehpayı kurardım.
bu gecenin adamı tay burak'tı. gol attığı için değil, gol zaten onun işi. bir adamı işini iyi yapıyor diye madalya verecek değiliz. ben bu notu adamlığına, futbolcu aklına veriyorum. insanlık yapıp, takımda belki de son maçına çıkan, çok da kötü oynayan sercan'ı bekleyip, kendisinin de rahatlıkla atacağı golü ona attırması unutulmayacaktır. benzer pozisyonda, çok daha zor olmasına rağmen emre çolak, yine oynamayan riera'ya acımayı aklına getirmemiş, topa vurmuştu. gol olsa bile fırçayı yiyecekti.
selçuk inan'a henüz takdire şayan asist yazılmadı. bu maçta da unutulmayacak iki gol öncesi pas son anda tay burak tarafından kontrol edilemedi. edebilse hem çok güzel goller atmış olacak hem de selçuğu sadece dikkatli olanların değil, bütün seyredenlerin huzuruna çıkaracaktı. selçuk'a kaptanlık çok yakışmış. kaptanın orta sahada oynaması büyük takımların karakteridir.
gelen biri daha var. hamit büyük futbolculuğunu sevenlerine sergilemeye devam ediyor. bavyera münih'te banko oynamış, morinho ile çalışmış, takımın en kariyerli futbolcusu olarak kendisinden çok şey beklemek hakkımız. galatasaray tarihinin en şanssız futbolcusu ilan ettim geçen maç, bu maçta da çektiği bir iki füze gol olmadı. şanssızlığı devam ediyor, bakalım hamit kime patlayacak? üst düzey maçla, dandik maçı aynı ciddiyetle oynamak büyük bir ustalık gerekir, bu da hamit'te fazlasıyla vardır. galatasaray'ın çıktığı uzun ve tehlikeli macerada en büyük kozu olacaktır.
bir futbolcuyu tuttuk, iyi de oynasa kötü de olsa savunacak değiliz. dany bu maçta beni yanılttı. kendisinden gol bekliyordum. belki hoca ileri çıkma demiştir, ama maçın sonlarına doğru kaleciye en yakın futbolcu oldu. bir atağı sürükledi, son topu kullandı. büyük takım stoperi tadında topla oynuyor, top kendisine gelsin istiyor. eğer bu seneyi iyi kötü atlatırsa, gelecek yıllar galatasaray tarihine adını kara kalemle yazar. bir de benim nedense siyahi futbolculara pozitif ırkçılığım vardır. daha fazla severim.
emre çolak tam kendisine göre rakip buldu. yapmak istediği bütün hamleleri bir maça sığdırdı. çalım, şut, ver kaç, serbest vuruş. oynadığı oyundan zevk almıştır. bir maç daha olsa oynar. melo ise yaz tatilini çok uzun kullanmanın belasını çekiyor. başka futbolcu olsa maçlarda çok sırıtır. büyük futbolcu refleksiyle açığını kapatıyor. ancak bu gözler pitbull'u hırlarken, havlarken seyrettiği için sıradan futbol bizi kesmiyor. ondan da bir gol bekliyordum bu gece. gerçi ofsayt bile olsa kendine özgü vuruşla kaleye topu gönderdi. braga maçıyla geri dönüş yapar.
takımla beraber seyircide büyüdü. geçen sene olsa, akhisar maçına, 20.000 kişi gelmezdi. bu gece arena doluydu, taraftar coşkuluydu, avrupa ligine konsantre olduğunu, tabela garantilendikten sonra braga'yı değil mançesteri çağırdı. şanlarına yakışır şekilde ağırlayacağımızdan kuşkuları olmasın. arena cehenneminin nasıl bir yer olduğunu onlarla beraber biz de göreceğiz.
maçın zayıf maç olması hiç bir şey değiştirmeyecek. galatasaray çok aptalca bir şey yapmazsa, somut hakem kıyımına denk gelmezse en fazla 3 maç daha berabere kalır. onlarda da oyun ve pozisyon üstünlüğünü rakibe vermez. kaptanları şampiyonluk kupasını kaldırmak için son maçın, son düdüğünü beklemez. son maçlara da taraftar zevk yapmaya, eğlenmeye gider. gol kralı bizden çıkar.