12
çok yakınlarda bu konuyla ilgili şiddetli bir tartışma yaşadığımdan, düşüncelerimi sıcağı sıcağına yazayım..
şimdi bir defa iki tane bileklik aldın diye atıp tutamazsın diyen arkadaşların bunu maddi durumu kötü, forma alacak veya maça gidebilecek durumu olmayan arkadaşlara söylediklerini sanmıyorum, sanmak istemiyorum.
galatasaray sevgisini maddiyatla ölçmemiz tabi ki imkansız. ama takıma olan katkının bir şekilde gösterilebilmesi, ölçüsü olması lazım. ben buna fedakarlık diyorum. kiminin parası yoktur maça gidemez, forma alamaz, maçı izleyemez. ama alır eline radyosunu, cebindeki son parasıyla, kendince yaptığı fedakarlığıyla aldığı iki bilekliğine sıkı sıkı sarılır gözlerini kapatır maçı dinler, takım gol atınca delicesine sevinir. kimisi benim gibi cebindeki paranın yarısını gider store'a yatırır, pazartesi sınavı varken istanbula gider ameliyatlı ayağıyla, defalarca deplasmanda sami yen'de donuna kadar ıslanır, hastalanır 1 hafta yataktan kalkamaz, havalimanlarında otogarlarda sandalyelerde, duvar diplerinde uyur saatlerce. kimisi de gider parasıyla kombinesini alır, locasını alır elinden geldiğince fedakarlıkta bulunur takımını destekler.
ama şurda karşı olduğum ve iki tane bileklik aldın diye atıp tutamazsın lafını desteklediğim bir şey var..
şöyle bir taraftar profilimiz var arkadaşlar. geçen günlerde felipe melo transferi gerçekleşmeyince 'bir daha ne galatasaray maçı izlerim ne de forma alırım' diyen taraftar modeliyle karşılaştım. böyle adamlar var arkadaşlar. maddi durumu gayet iyi olup, içkisini gezmesini eksik etmeyen, kulube hayatında tek bir katkısı olmamış, ne bir deplasmana gitmiş, ne bir forma almış, ne parasının 5 te 1' ini harcayıp sami yen'e gitmiş ama felipe melo gelmeyince bir daha galatasaray maçı izlemem diyen, yönetime yazıklar olsun rezil herifler diyen tipler var. üstelik bu grup çok büyük bir taraftar yüzdemizi temsil ediyor..
önceden saydığım bir sürü fedakarlığın binde birini yapmayacaksın sen sonra sevdiğin futbolcu gelmeyince, evinde elinde bira maçını izlerken iki tane çalım az izleyeceksin de maçtan az zevk alacaksın diye kulubu tehdit ediyorsun. sen kimsin arkadaş. allah aşkına izleme galatasaray maçını. sen maç izlemezsen kulup ne kaybedecek? kulube gram katkın yok. iki tane bileklik aldın diye atıp tutamazsın arkadaş!
ben bunları dedim diye amatör ruhu katleden bir insan olarak tanınacağım şimdi belki. ama alakası yok. amatör ruhun en büyük temsilcilerindenim arkadaş sabahtan beri yazıyorum. havalimanlarında terminallerde duvar diplerinde uyudum, stadlarda defalarca donuma kadar ıslandım, dayak yeme tehlikesi yaşadım, sınav arefesi 15 saat yol yaptım, hastalandım, yeri geldi evde ekmek domates yedim 15 gün ama her yıl 3 forma aldım, bunun gibi söylememe gerek olmayan onca fedakarlıkta bulundum. ben buna rağmen utanıyorum takıma yönetime laf atmaya. benim 50 katım fedakarlıkta bulunan adam var. millet karısının çocuğunun rızkından alıp takıma harcıyor. hayatındaki herkesten önce galatasaray gelen insanlar var. onlar varken ben ne hakla takıma laf edebiliyorum takıma ne katkım var ki diye utanırken böyle adamlar çıkıp daha da izlemem galatasaray'ı diyebiliyor ya işte o zaman iki tane bileklik aldın diye atıp tutamazsın lafının en büyük destekçisi ben oluyorum.
neyse uzun lafın kısası sevgi maddiyatla ölçülemez; fakat herkesin bu takımı eleştirmeden önce ben ne fedakarlıkta bulundum diye kendine sorması lazım. kimi parasıyla, kimi gözyaşlarıyla, kimi sadece o takım için atan kalbiyle yapar o fedakarlığı; ama hiç bir şey yapmayan adam lütfen bir sussun da bunca adamın emeğine ayıp etmesin.
şimdi bir defa iki tane bileklik aldın diye atıp tutamazsın diyen arkadaşların bunu maddi durumu kötü, forma alacak veya maça gidebilecek durumu olmayan arkadaşlara söylediklerini sanmıyorum, sanmak istemiyorum.
galatasaray sevgisini maddiyatla ölçmemiz tabi ki imkansız. ama takıma olan katkının bir şekilde gösterilebilmesi, ölçüsü olması lazım. ben buna fedakarlık diyorum. kiminin parası yoktur maça gidemez, forma alamaz, maçı izleyemez. ama alır eline radyosunu, cebindeki son parasıyla, kendince yaptığı fedakarlığıyla aldığı iki bilekliğine sıkı sıkı sarılır gözlerini kapatır maçı dinler, takım gol atınca delicesine sevinir. kimisi benim gibi cebindeki paranın yarısını gider store'a yatırır, pazartesi sınavı varken istanbula gider ameliyatlı ayağıyla, defalarca deplasmanda sami yen'de donuna kadar ıslanır, hastalanır 1 hafta yataktan kalkamaz, havalimanlarında otogarlarda sandalyelerde, duvar diplerinde uyur saatlerce. kimisi de gider parasıyla kombinesini alır, locasını alır elinden geldiğince fedakarlıkta bulunur takımını destekler.
ama şurda karşı olduğum ve iki tane bileklik aldın diye atıp tutamazsın lafını desteklediğim bir şey var..
şöyle bir taraftar profilimiz var arkadaşlar. geçen günlerde felipe melo transferi gerçekleşmeyince 'bir daha ne galatasaray maçı izlerim ne de forma alırım' diyen taraftar modeliyle karşılaştım. böyle adamlar var arkadaşlar. maddi durumu gayet iyi olup, içkisini gezmesini eksik etmeyen, kulube hayatında tek bir katkısı olmamış, ne bir deplasmana gitmiş, ne bir forma almış, ne parasının 5 te 1' ini harcayıp sami yen'e gitmiş ama felipe melo gelmeyince bir daha galatasaray maçı izlemem diyen, yönetime yazıklar olsun rezil herifler diyen tipler var. üstelik bu grup çok büyük bir taraftar yüzdemizi temsil ediyor..
önceden saydığım bir sürü fedakarlığın binde birini yapmayacaksın sen sonra sevdiğin futbolcu gelmeyince, evinde elinde bira maçını izlerken iki tane çalım az izleyeceksin de maçtan az zevk alacaksın diye kulubu tehdit ediyorsun. sen kimsin arkadaş. allah aşkına izleme galatasaray maçını. sen maç izlemezsen kulup ne kaybedecek? kulube gram katkın yok. iki tane bileklik aldın diye atıp tutamazsın arkadaş!
ben bunları dedim diye amatör ruhu katleden bir insan olarak tanınacağım şimdi belki. ama alakası yok. amatör ruhun en büyük temsilcilerindenim arkadaş sabahtan beri yazıyorum. havalimanlarında terminallerde duvar diplerinde uyudum, stadlarda defalarca donuma kadar ıslandım, dayak yeme tehlikesi yaşadım, sınav arefesi 15 saat yol yaptım, hastalandım, yeri geldi evde ekmek domates yedim 15 gün ama her yıl 3 forma aldım, bunun gibi söylememe gerek olmayan onca fedakarlıkta bulundum. ben buna rağmen utanıyorum takıma yönetime laf atmaya. benim 50 katım fedakarlıkta bulunan adam var. millet karısının çocuğunun rızkından alıp takıma harcıyor. hayatındaki herkesten önce galatasaray gelen insanlar var. onlar varken ben ne hakla takıma laf edebiliyorum takıma ne katkım var ki diye utanırken böyle adamlar çıkıp daha da izlemem galatasaray'ı diyebiliyor ya işte o zaman iki tane bileklik aldın diye atıp tutamazsın lafının en büyük destekçisi ben oluyorum.
neyse uzun lafın kısası sevgi maddiyatla ölçülemez; fakat herkesin bu takımı eleştirmeden önce ben ne fedakarlıkta bulundum diye kendine sorması lazım. kimi parasıyla, kimi gözyaşlarıyla, kimi sadece o takım için atan kalbiyle yapar o fedakarlığı; ama hiç bir şey yapmayan adam lütfen bir sussun da bunca adamın emeğine ayıp etmesin.