545
dar kesim takımı, ince kravatı ve gösterişli büyük saatiyle her ne kadar pep guardiola özentiliği olsa da asla guardiola gibi futbolcularına söz geçirecek ve takımına tam anlamıyla hakim olamayacak eski belediye antrenörü.
guardiola koskoca messi'ye, xavi'ye, puyol'a söz geçirebiliyor ve takıma tam olarak hakim olabiliyor. istediği zaman puyol'u kesebiliyor, xavi'yi yedek bırakabiliyor ve bunun için asla taktik nedenlerle yedek kaldı açıklaması yapmak zorunda kalmıyor. puyol'u sol bekte de oynatabiliyor sağ bekte de. maç sonrasında çıkıp taktik gereği puyol sağ bekte oynadı demiyor. çünkü adam takımına hakim. futbolcuları ona biat ediyor, ne görev verirse yapıyor.
bugün taktik gereği selçuk inan'ı oynatmaz ama taktik gereği emre'yi oynatmamazlık yapamaz. taktik gereği volkan'ı yedek bırakamaz yada kadroya almamazlık yapamaz. yada arda'yı sağ kanatta oynatamaz.
çünkü adam futbolcularına ve takımına hakim değil. çünkü oraya elde ettiği başarıyla gelmiş birisi değil, atanmış birisi. 6 yıldır ibb takımını 6. ile 10. sıra arasına sokmak dünyanın hiçbir yerinde başarı sayılmaz fakat türkiye'de arkanda yeterli medya desteği varsa sayılır. neymiş çok istikrarlı adammış. böyle istikrarın içine tüküreyim. ha birde seyircisiz takım edebiyatıyla olayı iyice dramatize edip, derinden vurma olayı var. işte en çok buna gülüyorum.
bir teknik direktör öncelikle oyuncularına rol model olmalı. eğer rol model olmayı başarırsa o takım başarıya ulaşır. çünkü futbolcular başlarında teknik direktöre inanır ve dediklerini harfiyen yerine getirir. bir insan inandığı değerlere çok az ihanet eder. fakat karşısındaki insana inanmıyorsa ona ihanet eder. kafasından başka şeyler geçirir.
yazının başında bilerek guardiola örneği verdim. futbolculuğuna lafım yok ama teknik direktör olarak bir başarısı yokken xavi'nin, puyol'un takımına hoca oldu. bu futbolcular karizmasıyla pep'i darmadağın edebilirlerdi ama yapamadılar. çünkü pep onlara baskın geldi. kısa sürede onların sevgisini ve daha önemlisi saygısını kazandı. her barçalı oyuncunun rol modeli oldu. bunu kendisi yaptı başkaları tarafından yaptırılmadı.
geldiği ilk günlerde emre ve volkan'ı kadroya almamıştı. ardından bir sürü açıklama yaptı. yok ben emre ve volkan'la konuştum, hiçbir sorun yok falan filan dedi. sonraki maçlarda kadroya aldı. işte abdullah avcı'nın nasıl ezildiğini gösteren ilk olay. sonrası selçuk'u kadroya almayışı.
bugün emre, volkan, arda, hamit gibi oyuncular abdullah avcı'dan çok daha güçlü durumdalar. onları kadroya almadığı zaman neden kadroya almadığını açıklamak zorunda kalacak. hiçbir zaman takımına tam olarak hakim olamayacak.
antrenör olmak güzel memleketimde kolaydır ama lider olmak, futbolcularına rol model olmak kolay değildir. hele hele kadroya almadığı zaman bile kendisine güvenecek futbolcu grubunu oluşturmak kolay değildir.
bugün fatih teri selçuk'u kadroya almasa çıkıp maç sonunda taktik sebeplerle kadroya almadım açıklaması yapmaz. almadım der olayı bitirir. muhalefet olsun diye herkes niye almadın der ama o asla ayrıntılı olarak açıklama yapmaz. kamera önünde ezik duruma düşmez. asla futbolcusuna karşı 1-0 yenik duruma düşmez. hep futbolcusuna karşı 1-0 öndedir ama 0-0'mış gibi davranır. futbolcusu da bu durumu suistimal etmez.
guardiola koskoca messi'ye, xavi'ye, puyol'a söz geçirebiliyor ve takıma tam olarak hakim olabiliyor. istediği zaman puyol'u kesebiliyor, xavi'yi yedek bırakabiliyor ve bunun için asla taktik nedenlerle yedek kaldı açıklaması yapmak zorunda kalmıyor. puyol'u sol bekte de oynatabiliyor sağ bekte de. maç sonrasında çıkıp taktik gereği puyol sağ bekte oynadı demiyor. çünkü adam takımına hakim. futbolcuları ona biat ediyor, ne görev verirse yapıyor.
bugün taktik gereği selçuk inan'ı oynatmaz ama taktik gereği emre'yi oynatmamazlık yapamaz. taktik gereği volkan'ı yedek bırakamaz yada kadroya almamazlık yapamaz. yada arda'yı sağ kanatta oynatamaz.
çünkü adam futbolcularına ve takımına hakim değil. çünkü oraya elde ettiği başarıyla gelmiş birisi değil, atanmış birisi. 6 yıldır ibb takımını 6. ile 10. sıra arasına sokmak dünyanın hiçbir yerinde başarı sayılmaz fakat türkiye'de arkanda yeterli medya desteği varsa sayılır. neymiş çok istikrarlı adammış. böyle istikrarın içine tüküreyim. ha birde seyircisiz takım edebiyatıyla olayı iyice dramatize edip, derinden vurma olayı var. işte en çok buna gülüyorum.
bir teknik direktör öncelikle oyuncularına rol model olmalı. eğer rol model olmayı başarırsa o takım başarıya ulaşır. çünkü futbolcular başlarında teknik direktöre inanır ve dediklerini harfiyen yerine getirir. bir insan inandığı değerlere çok az ihanet eder. fakat karşısındaki insana inanmıyorsa ona ihanet eder. kafasından başka şeyler geçirir.
yazının başında bilerek guardiola örneği verdim. futbolculuğuna lafım yok ama teknik direktör olarak bir başarısı yokken xavi'nin, puyol'un takımına hoca oldu. bu futbolcular karizmasıyla pep'i darmadağın edebilirlerdi ama yapamadılar. çünkü pep onlara baskın geldi. kısa sürede onların sevgisini ve daha önemlisi saygısını kazandı. her barçalı oyuncunun rol modeli oldu. bunu kendisi yaptı başkaları tarafından yaptırılmadı.
geldiği ilk günlerde emre ve volkan'ı kadroya almamıştı. ardından bir sürü açıklama yaptı. yok ben emre ve volkan'la konuştum, hiçbir sorun yok falan filan dedi. sonraki maçlarda kadroya aldı. işte abdullah avcı'nın nasıl ezildiğini gösteren ilk olay. sonrası selçuk'u kadroya almayışı.
bugün emre, volkan, arda, hamit gibi oyuncular abdullah avcı'dan çok daha güçlü durumdalar. onları kadroya almadığı zaman neden kadroya almadığını açıklamak zorunda kalacak. hiçbir zaman takımına tam olarak hakim olamayacak.
antrenör olmak güzel memleketimde kolaydır ama lider olmak, futbolcularına rol model olmak kolay değildir. hele hele kadroya almadığı zaman bile kendisine güvenecek futbolcu grubunu oluşturmak kolay değildir.
bugün fatih teri selçuk'u kadroya almasa çıkıp maç sonunda taktik sebeplerle kadroya almadım açıklaması yapmaz. almadım der olayı bitirir. muhalefet olsun diye herkes niye almadın der ama o asla ayrıntılı olarak açıklama yapmaz. kamera önünde ezik duruma düşmez. asla futbolcusuna karşı 1-0 yenik duruma düşmez. hep futbolcusuna karşı 1-0 öndedir ama 0-0'mış gibi davranır. futbolcusu da bu durumu suistimal etmez.
