32
çok zordur be abi. umrunda değil beşiktaş aslinda. ama var bi beşiktaş formasi, neyse.
şimdi bir hikaye anlatacağim. gerçek kimliğimi bilenler kizacaklardir eminim.
birini sevdim 2011 mart'iydi tarih. 8 ay sürdü. çok sevdim ama. kizdim, kirdim, döktüm. birakamam seni diyordum. 8 ay sürdü. ikinci ilişkimdi bu hayatimdaki. 1.si 4sene sürmüştü, lise zamaninda. neyse. öyle uzun bir 8ay geçirdik ki, hala aklimda her günü. şehir şehir gezdik, tatil yaptik. çok masumduk, çok masumdu. kiskançti, sevgisi güçlüydü, atarliydi, güzeldi, galatasarayimin sarisi kadar özeldi saçlarinin sarisi. bir tutami evde, sakliyorum hala.
mezun oldu. memleketine döndü ve herşey çok zorlaşti. onu görmeye gittim 2haftada 1. istanbul çanakkale arasi mekik dokudum adeta. uzaktan uzağa ilişki yürütmek çok zormuş, yeni anladim.
bitti. bitsin istedim çünkü. zorlaniyordum. kiskançliklarini kaldiramiyordum sanirim. çünkü yolda başi önünde yürüyenin tekiydim. bitti.
1 ay geçti. bir heves ve bir anlik boşlukla arkadaşim dediğim insanla sevgili oluverdik. olmasaydik da olurdu. ama dümdüz görünen denizler bile dünyanin şeklini aliyordu. dünya yönetiyordu bizi, hayat belki de. pişmanlik. şu anda duyduğum tek his pişmanlik. boşalmayan bir kalbe, bir ikincisini yerleştirmeye çalişmak büyük hata. olmadi, yürümedi. ayrilik mesaji attim, her ne kadar tasvip etmesem de bunu. bitti. aklimin iplerini salmiştim şairin söylediği gibi. önceki sevgilimi aradim. saat sabahin 5'iydi, beşiktaş sahilinde. saçmaladim. kin ve nefret dolu sözleri vardi eski halinden uzak.
dayanamadim. kalktim geldim görmeye çanakkale'ye. göstermedi yüzünü en başta. pişman değildim geldiğime ama üzüldüm. bugün görüştük. 1 saat. 5 dakika konuştuk. sarilmak istedim,o istemedi. ağlayamadim. iki cümlesinden biri ''git'' idi. kirildim, vakti zamaninda kirdiğim gibi.
hava almaya çiktim demin, bilmediğim ve sanirim hiç bir zaman tamamen öğrenemeyeceğim yerlerin havasini almaya. yolumu kaybettim. sokaklardan birinden çiktim merkeze. bir kaldirimda yürümekteyken kafami kaldirdim. 3 metre önümdeydi. yaninda arkadaşi vardi. arkadaşinin vücut dili, aşik olduğum insanin bir şeye üzüldüğünü ve ağladiğini düşündürdü bana. sarilmiş, yürüyorlardi kaldirimda. adini seslendim. dönüp bakti. ''ağliyor musun'' dedim. ''hayir, sen hala gitmedin mi'' dedi. ''gittim'' dedim. ve gittim, gittiler. yolumu değiştirmiştim. sonra tekrar arkalarindan yürümeye başladim. pişmanlik. vazgeçtim. şu anda bilmediğim bir şehirde, bilmediğim bir kafede cümlelerimi siraliyorum. son günlerdeki susmalarima inat: ben beşiktaşli bir kizi seviyorum.
şimdi bir hikaye anlatacağim. gerçek kimliğimi bilenler kizacaklardir eminim.
birini sevdim 2011 mart'iydi tarih. 8 ay sürdü. çok sevdim ama. kizdim, kirdim, döktüm. birakamam seni diyordum. 8 ay sürdü. ikinci ilişkimdi bu hayatimdaki. 1.si 4sene sürmüştü, lise zamaninda. neyse. öyle uzun bir 8ay geçirdik ki, hala aklimda her günü. şehir şehir gezdik, tatil yaptik. çok masumduk, çok masumdu. kiskançti, sevgisi güçlüydü, atarliydi, güzeldi, galatasarayimin sarisi kadar özeldi saçlarinin sarisi. bir tutami evde, sakliyorum hala.
mezun oldu. memleketine döndü ve herşey çok zorlaşti. onu görmeye gittim 2haftada 1. istanbul çanakkale arasi mekik dokudum adeta. uzaktan uzağa ilişki yürütmek çok zormuş, yeni anladim.
bitti. bitsin istedim çünkü. zorlaniyordum. kiskançliklarini kaldiramiyordum sanirim. çünkü yolda başi önünde yürüyenin tekiydim. bitti.
1 ay geçti. bir heves ve bir anlik boşlukla arkadaşim dediğim insanla sevgili oluverdik. olmasaydik da olurdu. ama dümdüz görünen denizler bile dünyanin şeklini aliyordu. dünya yönetiyordu bizi, hayat belki de. pişmanlik. şu anda duyduğum tek his pişmanlik. boşalmayan bir kalbe, bir ikincisini yerleştirmeye çalişmak büyük hata. olmadi, yürümedi. ayrilik mesaji attim, her ne kadar tasvip etmesem de bunu. bitti. aklimin iplerini salmiştim şairin söylediği gibi. önceki sevgilimi aradim. saat sabahin 5'iydi, beşiktaş sahilinde. saçmaladim. kin ve nefret dolu sözleri vardi eski halinden uzak.
dayanamadim. kalktim geldim görmeye çanakkale'ye. göstermedi yüzünü en başta. pişman değildim geldiğime ama üzüldüm. bugün görüştük. 1 saat. 5 dakika konuştuk. sarilmak istedim,o istemedi. ağlayamadim. iki cümlesinden biri ''git'' idi. kirildim, vakti zamaninda kirdiğim gibi.
hava almaya çiktim demin, bilmediğim ve sanirim hiç bir zaman tamamen öğrenemeyeceğim yerlerin havasini almaya. yolumu kaybettim. sokaklardan birinden çiktim merkeze. bir kaldirimda yürümekteyken kafami kaldirdim. 3 metre önümdeydi. yaninda arkadaşi vardi. arkadaşinin vücut dili, aşik olduğum insanin bir şeye üzüldüğünü ve ağladiğini düşündürdü bana. sarilmiş, yürüyorlardi kaldirimda. adini seslendim. dönüp bakti. ''ağliyor musun'' dedim. ''hayir, sen hala gitmedin mi'' dedi. ''gittim'' dedim. ve gittim, gittiler. yolumu değiştirmiştim. sonra tekrar arkalarindan yürümeye başladim. pişmanlik. vazgeçtim. şu anda bilmediğim bir şehirde, bilmediğim bir kafede cümlelerimi siraliyorum. son günlerdeki susmalarima inat: ben beşiktaşli bir kizi seviyorum.