140
2 altın 2 gümüş ve 1 bronz madalya ile tamamlamış olduğumuz olimpiyatlardır. madem ki olimpiyatları tamamladı sporcularımız o zaman genel bir analiz yapalım ne yaptık nasıldık olimpiyatta ;
ilk başta voleybol takımımızla merhaba dedik olimpiyatlara. brezilya karşısında iyi oyun sergilesek de kendi yaptığımız basit hatalar sonucunda 3-2 kaybettik. 2 gün sonra çin ile oynadığımız maçı da 3-1 kaybettik yine. 3.maçta grup sonuncusu sırbistan' ı çok rahat bir oyunla 3-0 geçtik ve ümitlenmiştik yeniden fakat tek yol vardı o da güney kore' yi 3-0 veya 3-1 lik skorla yenmek ve çin ' in brezilya' yı yenmesiydi ama brezilya çin' i 3-2 yenince gruptan çıkma şansımız zorlaşmıştı. filenin sultanları güney kore karşısında gayet güzel giderken 4. sette skor 15-10 lehimizeyken bir anda saçmaladık ve kore inanılmaz bir seri yakalayarak * önümüze fırladı ve seti alınca 1 puanı bırakmak zorunda kaldık ve o bir puan belkide gruptan çıkamamamıza neden oldu ne yazıkki çünkü abd' i yenmek zorundaydık son maçta fakat olmadı ve 3-0 kaybettik ve elendik. bu karşılaşmalarda göze çarpan eksimiz sürekli aynı oyuncularla oynamamız ve bu da rakiplerin artık bizim takımın ne yapacağını ezberlemesine neden oldu. o rotasyonu sağlayamadık ne yazık ki.
ikinci heyecanı basketbolda yaşadık. potanın perileri masala güzel başladı ve abd dışındaki bütün rakiplerini * ** yenip çeyrek finale çıktı. çeyrek finalde uzun boylu rus oyunculardan korkup içeriye drive edip faul almaya çalışmamaları, topu boyalı alana pek indirememiz yüzünden farkın açılmasına engel olamadık. 3.periyodu içeriye daha fazla top indirerek oynadık ve rakibi yakaladık.4. periyod ise yine uyuduk ve pota altını kullanmayı pek beceremedik bunlara buldugumuz pozisyonları quantina hollingsword' ün ve koçumuzun * kabiliyetsizliği de eklenince maçı üç sayı ile kaybettik ve olimpiyatları 5. tamamladık.
halter ile devam etti olimpiyat maceramız. çok umutluydum açıkcası çünkü en başarılı olduğumuz alanlardandı halter, 90 ve sonrasında fırtına gibi estirdiğimiz, rekorları paramparça ettiğimiz bir dal halter. naim süleymanoğlu ve halil mutlu ile başarıya alışmıştık halterde ancak son 2 olimpiyattır feci şekilde dökülmekteyiz, halterin altında ezildik resmen. peki neden böyle olduk? şimdi imkanlarımız daha iyi iken neden sıfır çektik ? sorumluları kimdir? bazılarına cevap bulabilmek mümkün tabi. halterde geçmiş yıllarda görev yapan naim süleymanoğlu ve halil mutlu' nun rekorlar kırmasında emeği olan insanlar 2005 yılında sizin artık işiniz yok burada denerek postalanmış yerine yeni bir ekip getirilmiş.görüyoruz halimizi halterde gerçekten çok başarılı bir hamle yapmışız değil mi? o kovulan ekip bu olimpiyatlarda kazakistan' ı çalıştıran ekip ve ne tesadüf ki kazakistan halterde inanılmaz bir patlama gerçekleştirip tam 4 tane altın madalya aldı.halter federasyonuna kendi adamlarını getirmekle olmuyor maalesef bu iş. naim süleymanoğlu, halil mutlu gibi efsaneleri neden bu kademelere getirmiyoruz peki? çünkü onlardan daha iyi bilenler var sözüm ona..yersen
sonra boksla devam etti mücadelemiz. biraz kıpırdanır gibi olduk, sporcularımızın çoğu çeyrek final görse bile daha yukarıları görmek mümkün olmadı ne yazık ki. 2008 pekin olimpiyatları' yla kıyaslarsak aynı seviyede kaldık diyebiliriz. peki bunu nasıl geliştirebiliriz? tabiki de daha fazla önem vererek ayrıca rekabeti arttırarak başarı gelmesini sağlayabiliriz. biz eğer ki spor klübüysek boksa da eğilim göstermemiz gerekiyor. bu alanda fenerbahçe ile rekabet içerisine girebilirsek bu rekabet ileride boksta da başarılar elde edeceğimiz anlamına gelir.
atletizmde ise giderek ilerleme kaydediyoruz. belki bazı sporcularımız dereceye giremese bile bu alanda çok büyük gelişme kaydediyoruz özellikle gamze bulut, aslı çakır alptekin,nevin yanıt ve merve aydın' dan çok umutluyum. yüksek atlamada da burcu ayhan gibi sporcularımızı çoğaltmalıyız. bu olimpiyatlarda 1 altın 1 gümüş çıkardık.
yüzmede ise yine havuzda boğulduk diyebiliriz. yüzme işi sadece ve sadece düzenli ve programlı çalışmayla geliştirilebilecek bir spor. bakın çin' e önceden hiçbir şekilde başarılı değillerdi yüzmede fakat şimdi amerika' ya kafa tutuyorlar. alt yapıya önem vermeli elbette ama sadece alt yapıya önem vermekle yetmiyor insanların spor denince akıllarında sadece futbol olgusunun oluşmasını değiştirmemiz gerekiyor. ama ümit ışığı saçan sporcularımız da yok değil. onlardan biri kemal arda gürdal. bu çocuk kendini daha da geliştirirse ilerde havuzda da başarılar elde etmemizi sağlayabilir. dediğim gibi yüzme düzenli bir çalışmayla geliştirilebilecek bir spor, üstünde durulursa neden başarı gelmesin ?
en dibe battığımız alanlardan biri de ata sporumuz güreş oldu. o kadar sporcumuz var güreşte ama 1 bronz madalyayı bile zor aldık. teknik taktik sıfır kere sıfır. herkes grekoremende yerdeyken rakibi bir kaç puan almak için çırpmaya çalışırken bizimkiler künde moduna giriyor. sanki hepsi çok süper güreşçi de... sonuç hep hüsran maalesef. serbest güreşte de aynı halt. güreşte bu işlerden sorumlu teknik patronları ve güreş federasyonundaki yetkililer derhal istifa etmeli ve yerlerine bu işi bilen insanlar gelmeli. bu nedir ya her gelen bizi mindere yapıştırır oldu bu olimpiyatta. çerez olduk diğer ülkeler karşısında. isveçli güreşci bile yendi düşünün artık ne hallerdeyiz.
en başarılı olduğumuz alana gelelim.. kuşkusuz taekwando.bu olimpiyata gerçekten çok iyi hazırlanmışlar, tebrik etmek etmek lazım bütün yetkilileri ve sporcularımızı. hatırlatırım sadece 3 sporcuyla katıldık ve 2 madalya kazandık; 1 altın 1 gümüş. dün akşam da bahri tanrıkulu çok hakettiği olimpiyat madalyasını alamadı belki ama çok mücadele etti, o sensörler bir türlü hanemize puan getirmedi ya neyse. bize tekvandoyu sevdiren güzel insan, canı sağolsun.
en çok canımı sıkan ise devşirmesporcu mevzusu. neden mi?devşirme yapılacak sporcunun senin sporcularında olmayan özellikte olması, fark yaratması gerekir. polat kemboi arıkan adlı sporcu hangi sporcumuzdan üstün bir özellik taşıyor allah aşkına? ne birsprint özelliği var ne başka bir özelliği sırf fazla sporcu olsun diye yollamışız sanki oraya. benim sporcum da sonuncu geliyor. eğer ki fark yaratmıyorsa bir sporcu devşirmeyelim. bakın azerbeycan' a onlar da devşirme sporcu yarıştı ama madalya getirdi. devşireceksen böyle sporcuları * bulup getireceksin yoksa hiç getirmeyeceksin. bırakın kalsın, biz kendi sporcularımızı yetiştirelim.
son olarak şuna değinmeden edemeyeğim; sporcularımızın müsabakalardan sonra çok heyecanlandım, üzerimizde çok baskı var demelerine inanamıyorum. yapamadım de, iyi hazırlanamadım de ama bunu deme çünkü kuzey kore ve çin gibi örnekler var karşında. adamlar resmen işkence çektirerek hazırlıyorlar sporcularını. onların hissettği baskıyı, stresi hangi sporcumuz çekiyor da baskı hissediyorum diyorsun. 16 yaşındaki çinli yüzücü * rekorlar kırıyorken bizim sporcularımız yüzmeyi unutabiliyor. sorarım size kuzey kore' de bizden daha fazla mı imkan var? biz zaten " önemli olan yarışmaktı" mantığıyla devam edersek başarı elde etmemiz zor olur.
dip not : 2008 pekin olimpiyatları' na 68 kişiyle katılıp 1 altın 4 gümüş ve 3 bronz ile toplamda 8 madalya kazanırken 2012 londra olimpiyatları' nda bu sayı 114 ' e çıkmasına rağmen 2 altın 2 gümüş 1 bronz olmak üzere sadece 5 madalya alabildik. burdan şu sonucu çıkartabiliriz; önemli olan kaç sporcuyla temsil edilmen değil kürsüde ne kadar yer alabildiğindir.
ilk başta voleybol takımımızla merhaba dedik olimpiyatlara. brezilya karşısında iyi oyun sergilesek de kendi yaptığımız basit hatalar sonucunda 3-2 kaybettik. 2 gün sonra çin ile oynadığımız maçı da 3-1 kaybettik yine. 3.maçta grup sonuncusu sırbistan' ı çok rahat bir oyunla 3-0 geçtik ve ümitlenmiştik yeniden fakat tek yol vardı o da güney kore' yi 3-0 veya 3-1 lik skorla yenmek ve çin ' in brezilya' yı yenmesiydi ama brezilya çin' i 3-2 yenince gruptan çıkma şansımız zorlaşmıştı. filenin sultanları güney kore karşısında gayet güzel giderken 4. sette skor 15-10 lehimizeyken bir anda saçmaladık ve kore inanılmaz bir seri yakalayarak * önümüze fırladı ve seti alınca 1 puanı bırakmak zorunda kaldık ve o bir puan belkide gruptan çıkamamamıza neden oldu ne yazıkki çünkü abd' i yenmek zorundaydık son maçta fakat olmadı ve 3-0 kaybettik ve elendik. bu karşılaşmalarda göze çarpan eksimiz sürekli aynı oyuncularla oynamamız ve bu da rakiplerin artık bizim takımın ne yapacağını ezberlemesine neden oldu. o rotasyonu sağlayamadık ne yazık ki.
ikinci heyecanı basketbolda yaşadık. potanın perileri masala güzel başladı ve abd dışındaki bütün rakiplerini * ** yenip çeyrek finale çıktı. çeyrek finalde uzun boylu rus oyunculardan korkup içeriye drive edip faul almaya çalışmamaları, topu boyalı alana pek indirememiz yüzünden farkın açılmasına engel olamadık. 3.periyodu içeriye daha fazla top indirerek oynadık ve rakibi yakaladık.4. periyod ise yine uyuduk ve pota altını kullanmayı pek beceremedik bunlara buldugumuz pozisyonları quantina hollingsword' ün ve koçumuzun * kabiliyetsizliği de eklenince maçı üç sayı ile kaybettik ve olimpiyatları 5. tamamladık.
halter ile devam etti olimpiyat maceramız. çok umutluydum açıkcası çünkü en başarılı olduğumuz alanlardandı halter, 90 ve sonrasında fırtına gibi estirdiğimiz, rekorları paramparça ettiğimiz bir dal halter. naim süleymanoğlu ve halil mutlu ile başarıya alışmıştık halterde ancak son 2 olimpiyattır feci şekilde dökülmekteyiz, halterin altında ezildik resmen. peki neden böyle olduk? şimdi imkanlarımız daha iyi iken neden sıfır çektik ? sorumluları kimdir? bazılarına cevap bulabilmek mümkün tabi. halterde geçmiş yıllarda görev yapan naim süleymanoğlu ve halil mutlu' nun rekorlar kırmasında emeği olan insanlar 2005 yılında sizin artık işiniz yok burada denerek postalanmış yerine yeni bir ekip getirilmiş.görüyoruz halimizi halterde gerçekten çok başarılı bir hamle yapmışız değil mi? o kovulan ekip bu olimpiyatlarda kazakistan' ı çalıştıran ekip ve ne tesadüf ki kazakistan halterde inanılmaz bir patlama gerçekleştirip tam 4 tane altın madalya aldı.halter federasyonuna kendi adamlarını getirmekle olmuyor maalesef bu iş. naim süleymanoğlu, halil mutlu gibi efsaneleri neden bu kademelere getirmiyoruz peki? çünkü onlardan daha iyi bilenler var sözüm ona..yersen
sonra boksla devam etti mücadelemiz. biraz kıpırdanır gibi olduk, sporcularımızın çoğu çeyrek final görse bile daha yukarıları görmek mümkün olmadı ne yazık ki. 2008 pekin olimpiyatları' yla kıyaslarsak aynı seviyede kaldık diyebiliriz. peki bunu nasıl geliştirebiliriz? tabiki de daha fazla önem vererek ayrıca rekabeti arttırarak başarı gelmesini sağlayabiliriz. biz eğer ki spor klübüysek boksa da eğilim göstermemiz gerekiyor. bu alanda fenerbahçe ile rekabet içerisine girebilirsek bu rekabet ileride boksta da başarılar elde edeceğimiz anlamına gelir.
atletizmde ise giderek ilerleme kaydediyoruz. belki bazı sporcularımız dereceye giremese bile bu alanda çok büyük gelişme kaydediyoruz özellikle gamze bulut, aslı çakır alptekin,nevin yanıt ve merve aydın' dan çok umutluyum. yüksek atlamada da burcu ayhan gibi sporcularımızı çoğaltmalıyız. bu olimpiyatlarda 1 altın 1 gümüş çıkardık.
yüzmede ise yine havuzda boğulduk diyebiliriz. yüzme işi sadece ve sadece düzenli ve programlı çalışmayla geliştirilebilecek bir spor. bakın çin' e önceden hiçbir şekilde başarılı değillerdi yüzmede fakat şimdi amerika' ya kafa tutuyorlar. alt yapıya önem vermeli elbette ama sadece alt yapıya önem vermekle yetmiyor insanların spor denince akıllarında sadece futbol olgusunun oluşmasını değiştirmemiz gerekiyor. ama ümit ışığı saçan sporcularımız da yok değil. onlardan biri kemal arda gürdal. bu çocuk kendini daha da geliştirirse ilerde havuzda da başarılar elde etmemizi sağlayabilir. dediğim gibi yüzme düzenli bir çalışmayla geliştirilebilecek bir spor, üstünde durulursa neden başarı gelmesin ?
en dibe battığımız alanlardan biri de ata sporumuz güreş oldu. o kadar sporcumuz var güreşte ama 1 bronz madalyayı bile zor aldık. teknik taktik sıfır kere sıfır. herkes grekoremende yerdeyken rakibi bir kaç puan almak için çırpmaya çalışırken bizimkiler künde moduna giriyor. sanki hepsi çok süper güreşçi de... sonuç hep hüsran maalesef. serbest güreşte de aynı halt. güreşte bu işlerden sorumlu teknik patronları ve güreş federasyonundaki yetkililer derhal istifa etmeli ve yerlerine bu işi bilen insanlar gelmeli. bu nedir ya her gelen bizi mindere yapıştırır oldu bu olimpiyatta. çerez olduk diğer ülkeler karşısında. isveçli güreşci bile yendi düşünün artık ne hallerdeyiz.
en başarılı olduğumuz alana gelelim.. kuşkusuz taekwando.bu olimpiyata gerçekten çok iyi hazırlanmışlar, tebrik etmek etmek lazım bütün yetkilileri ve sporcularımızı. hatırlatırım sadece 3 sporcuyla katıldık ve 2 madalya kazandık; 1 altın 1 gümüş. dün akşam da bahri tanrıkulu çok hakettiği olimpiyat madalyasını alamadı belki ama çok mücadele etti, o sensörler bir türlü hanemize puan getirmedi ya neyse. bize tekvandoyu sevdiren güzel insan, canı sağolsun.
en çok canımı sıkan ise devşirmesporcu mevzusu. neden mi?devşirme yapılacak sporcunun senin sporcularında olmayan özellikte olması, fark yaratması gerekir. polat kemboi arıkan adlı sporcu hangi sporcumuzdan üstün bir özellik taşıyor allah aşkına? ne birsprint özelliği var ne başka bir özelliği sırf fazla sporcu olsun diye yollamışız sanki oraya. benim sporcum da sonuncu geliyor. eğer ki fark yaratmıyorsa bir sporcu devşirmeyelim. bakın azerbeycan' a onlar da devşirme sporcu yarıştı ama madalya getirdi. devşireceksen böyle sporcuları * bulup getireceksin yoksa hiç getirmeyeceksin. bırakın kalsın, biz kendi sporcularımızı yetiştirelim.
son olarak şuna değinmeden edemeyeğim; sporcularımızın müsabakalardan sonra çok heyecanlandım, üzerimizde çok baskı var demelerine inanamıyorum. yapamadım de, iyi hazırlanamadım de ama bunu deme çünkü kuzey kore ve çin gibi örnekler var karşında. adamlar resmen işkence çektirerek hazırlıyorlar sporcularını. onların hissettği baskıyı, stresi hangi sporcumuz çekiyor da baskı hissediyorum diyorsun. 16 yaşındaki çinli yüzücü * rekorlar kırıyorken bizim sporcularımız yüzmeyi unutabiliyor. sorarım size kuzey kore' de bizden daha fazla mı imkan var? biz zaten " önemli olan yarışmaktı" mantığıyla devam edersek başarı elde etmemiz zor olur.
dip not : 2008 pekin olimpiyatları' na 68 kişiyle katılıp 1 altın 4 gümüş ve 3 bronz ile toplamda 8 madalya kazanırken 2012 londra olimpiyatları' nda bu sayı 114 ' e çıkmasına rağmen 2 altın 2 gümüş 1 bronz olmak üzere sadece 5 madalya alabildik. burdan şu sonucu çıkartabiliriz; önemli olan kaç sporcuyla temsil edilmen değil kürsüde ne kadar yer alabildiğindir.