7509
hakkında son dönemde yazdığım bütün entryleri gönderemeden sildiğim futbolcu. olmuyor arda, sana kızgınlığım geçmiyor. bir gün kalkıyorum eski videolarını seyrediyorum, sırf senle barışmak için. o anlarda yumuşuyorum ama sonra aklıma okadar çok negatif şey geliyor ki, bir anda sana olan kızgınlığımın sevgimden daha fazla olduğunu hissedip vazgeçiyorum senden.
bak senle ilgili birçok şeyi unuturum, affederim. mesela, takım olarak çöküşe geçtiğimiz, polat yönetiminin hoca kıyımı gerçekleştirip bizleri futboldan soğuttuğu senelerde senin sakat sakat dolaşıp sadece milli maçlarda oynamanı affederim. bu kötü geçen senelerde elini taşın altına koy(a)mayışını affederim. takım kaptanı olman senin hatan değildi deyip, beceremeyeceğini bildiğin halde bu görevi kabul etmeni anlayışla karşılayabilirim. formaya o..spu rengi deyip* aynı renk pantalonlarla gece sokalara çıkmanı çocukluğuna verebilirim. kendi koyduğun hedefelere, işlerin çok kötü gittiği galatasaray'da ulaşamayacağını düşündüğün için avrupaya gitmek isteyişini sineye çekebilirim. ama bak çocuk, senle ilgili hiçbir zaman affedemeyeceğim bir şey var.
2011-2012 futbol sezonu tarihimizin en önemli sezonlarından biriydi. geçen sezon şampiyon olmak, sadece müzemize bir kupa daha getirmek anlamı taşımıyordu. 1986'da 14 seneden sonra gelen şampiyonluk kadar önemliydi. büyük bir kırılma anıydı. çok önemli bir virajdı bu bizim için. geçen sene kupayı kadıköyde kaybetseydik neler olurdu hiç düşündün mü? işte sen böyle bir durumda fatih terim varken gitmem dediğin halde gittin buralardan. biz geçen sezon, kısıtlı bir kadroyla sensiz çok büyük işler başardık. yönetim alelacele riera'yı aldı elimizde patladı. sezonun ortasına kadar sol kanadımız olmadan oynadık. senin iyi oynadığın dönemi görmüşler olarak söylüyorum, kolay mı lan senin boşluğunu doldurmak.
gittikten sonra yaptığın açıklamalar, gidişini taraftara bağlayışın falan kızgınlığımı daha da artırıyor ama şunu iyi anlaman lazım. hepsi bir yana, zamanında terim galatasaray'dan ayrıldığında ben de çok üzülmüştüm açıklaman en hafif manasıyla densizlik güzel kardeşim. o babam dediğin adam 14 sene şampiyon olamamış bir takımın gönüllerde taht kurmuş kaptanıydı. teknik direktörlüğünün ilk döneminde, gitmeden önce takımını 4 sene üst üste şampiyon yapıp, kimsenin alınmasına imkan vermediği uefa kupası'nı müzemize getirip öyle gitmişti burdan. sen ne kazandırıp gittin arda. hakan şükür'ün kaptan olduğu takımda aldığımız bir şampiyonluğu bunlarla eş değer mi görüyorsun kendine. haddini bil çocuk, sen henüz ne efsanesin, ne de bu külübe kupalar kazandırmış büyük bir oyuncu. kendini karşılaştırdığın insanların seviyesine çıkmak için eline geçen en iyi fırsatı tepip ispanya'ya gitmiş iyi bir futbolcusun sadece.
fatih terim senin yokluğunda emre çolak'ı takıma kazandırmışken, boşluğunu doldurur umuduyla amrabat'a milyonlar vemişken, takımda çok iyi bir atmosfer oluşmuşken senin dönmeni istemiyorum. yok öyle arda. en kötü zamanda gidip, işler yoluna girdiğinde dönmek yok.
bak senle ilgili birçok şeyi unuturum, affederim. mesela, takım olarak çöküşe geçtiğimiz, polat yönetiminin hoca kıyımı gerçekleştirip bizleri futboldan soğuttuğu senelerde senin sakat sakat dolaşıp sadece milli maçlarda oynamanı affederim. bu kötü geçen senelerde elini taşın altına koy(a)mayışını affederim. takım kaptanı olman senin hatan değildi deyip, beceremeyeceğini bildiğin halde bu görevi kabul etmeni anlayışla karşılayabilirim. formaya o..spu rengi deyip* aynı renk pantalonlarla gece sokalara çıkmanı çocukluğuna verebilirim. kendi koyduğun hedefelere, işlerin çok kötü gittiği galatasaray'da ulaşamayacağını düşündüğün için avrupaya gitmek isteyişini sineye çekebilirim. ama bak çocuk, senle ilgili hiçbir zaman affedemeyeceğim bir şey var.
2011-2012 futbol sezonu tarihimizin en önemli sezonlarından biriydi. geçen sezon şampiyon olmak, sadece müzemize bir kupa daha getirmek anlamı taşımıyordu. 1986'da 14 seneden sonra gelen şampiyonluk kadar önemliydi. büyük bir kırılma anıydı. çok önemli bir virajdı bu bizim için. geçen sene kupayı kadıköyde kaybetseydik neler olurdu hiç düşündün mü? işte sen böyle bir durumda fatih terim varken gitmem dediğin halde gittin buralardan. biz geçen sezon, kısıtlı bir kadroyla sensiz çok büyük işler başardık. yönetim alelacele riera'yı aldı elimizde patladı. sezonun ortasına kadar sol kanadımız olmadan oynadık. senin iyi oynadığın dönemi görmüşler olarak söylüyorum, kolay mı lan senin boşluğunu doldurmak.
gittikten sonra yaptığın açıklamalar, gidişini taraftara bağlayışın falan kızgınlığımı daha da artırıyor ama şunu iyi anlaman lazım. hepsi bir yana, zamanında terim galatasaray'dan ayrıldığında ben de çok üzülmüştüm açıklaman en hafif manasıyla densizlik güzel kardeşim. o babam dediğin adam 14 sene şampiyon olamamış bir takımın gönüllerde taht kurmuş kaptanıydı. teknik direktörlüğünün ilk döneminde, gitmeden önce takımını 4 sene üst üste şampiyon yapıp, kimsenin alınmasına imkan vermediği uefa kupası'nı müzemize getirip öyle gitmişti burdan. sen ne kazandırıp gittin arda. hakan şükür'ün kaptan olduğu takımda aldığımız bir şampiyonluğu bunlarla eş değer mi görüyorsun kendine. haddini bil çocuk, sen henüz ne efsanesin, ne de bu külübe kupalar kazandırmış büyük bir oyuncu. kendini karşılaştırdığın insanların seviyesine çıkmak için eline geçen en iyi fırsatı tepip ispanya'ya gitmiş iyi bir futbolcusun sadece.
fatih terim senin yokluğunda emre çolak'ı takıma kazandırmışken, boşluğunu doldurur umuduyla amrabat'a milyonlar vemişken, takımda çok iyi bir atmosfer oluşmuşken senin dönmeni istemiyorum. yok öyle arda. en kötü zamanda gidip, işler yoluna girdiğinde dönmek yok.
