5139
herkese merhaba,
sözlük dördüncü yılını doldurdu. bu geçen sürede burda yazılan entrylerin hemen hemen hepsini okumuşumdur. yeni gelen nesillerin hepsini karşıladık, onlara hoşgeldin dedik, farklı fikirlerin sunulmasını küfür veya hakaret olmadıkça takip ettik. şimdi bu entryi yazmamın sebebi ilk olarak yeni gelen arkadaşlara sözlüğün geçmişi ile ilgili özetin de özeti naçizane bilgi vermek ve 4 yıl boyunca burda gözlemlediğim bazı döngülerden bahsetmek.
arkadaşlar öncelikle şunu söylemek isterim ki galatasaray sözlük spor konusunda gerçekten de aradığınız birçok şeyi bulabileceğiniz bir ortam. bazen karşılaştığım şeyler beni hem çok şaşırtıyor hem de mutlu ediyor. kimsenin tanımadığını veya hakkında hiçbir şey yazılmış olamayacağını düşündüğünüz bir sporcunun ismini girin ve aratın burda. 10 ismi bu şekilde aratın. emin olun en az 7-8 tanesi ile ilgili sizi tatmin edecek bilgiye ulaşabilirsiniz. 2008 yılı sonunda, yani sözlüğün ilk zamanlarında burada müthiş bir anti fenerbahçelilik vardı. neyseki zamanla aşıldı. hepimiz galatasaraylı olduğumuz sürece bu asla yüzde yüz bitmeyecektir. önemli olan o anki öfkemizi sözlüğe taşımamak, kaliteye zarar vermemektir diye düşünüyorum. çok mu sinirlendiniz? gidin fedon gibi tabakları kırın efendim, balkona çıkıp sigara yakın ve uzaklara bakın. havadaki uçağın nasıl uçtuğunu merak edin. montla sıçın.
yine eskiye gidecek olursak, mutlaka bilmeyen arkadaşlar vardır. burda yaşça büyük olan bazı abilerin** eski futblcularımızla ilgili yazdıkları uzun entryler galatasaray dergisinde yayınlandı. bazı maçlarla veya futbolcularla ve fatih terim ile ilgili entryler de dergimizde yer buldu kendilerine. istanbul'daki arkadaşlar sözlüğün çeşitli pankart organizasyonları ile maçlara gittiler... bunlara daha önceden de değinmiştim. bilmiyor olabilirsiniz diye tekrarladım. yeni arkadaşların bildiği kısma gelelim. sözlük olarak turgay şeren'e ziyarete gidildi, galatasaray tv'de programa çıktı bazı arkadaşlarımız. ünlü isimler sözlükte yazar oldu vs vs...
bu ve benzeri olaylar sözlüğün kalitesini arttırıyor diye düşünüyorum. tabi sadece bunlarla olmaz. içerikte de kalite, bilinç, kural, özveri ve buna benzer değerler olmalı ki rerererarara.net adresine her girişimizde bizi mutlu edecek şeylerle karşılaşalım. insanların hepsini mutlu etmek, herkese yaranabilmek yaradılış gereği mümkün değil zaten. önemli olan belli bir duruşumuzun olması, bize bok atanları susturabilecek argümanlara sahip olmamız değil mi? yine eski bir entryde de belirttiğim üzere ekşi sözlükte hakkımızda yazılan ilk entrylerle sonlara doğru yazılanları bir karşılaştırın. ne demek istediğimi anlayacaksınız...
...ve en çok değinmek istediğim konuya geleyim. zira entry arka sokaklar gibi uzadı. burda birçok konuda çok net bir şekilde hissettiğim belli bir döngü var. her yeni nesil geldikçe bu döngü mutlak suretle bir veya birkaç kez hortluyor. en belirgini bence hakan şükür. hakan şükür başlığını şöyle 4-5 parçaya bölün kafanızda. devamlı suretle aynı tartışmaların yaşandığını göreceksiniz. 6,7,8... inci nesiller gelince de kesin bir hakan şükür tartışması yaşayacağız. olabilir, normaldir. bir diğeri nickaltı meselesi. yazar sözlükteki ilk heyecanla, beğenmediği bir fikirle karşılaştığı anda fikrini beğenmediği yazarın nickaltına giriyor. akabinde kimi zaman o küçük kıvılcım alevleniyor ve olanlar oluyor. ne oluyor peki? yer yer sözlükten soğumalar... şimdi bütün bunlarla ilgili yazarlara kızmıyorum ki böyle bir hakkım yok. adam gelmiş, tabi ki dilediği futbolcuyla ilgili dilediği görüşünü yazacak, küfür veya hakaret olmadıkça bir futbolcumuzu eleştirebilecek. önemli olan arkadaşlar biraz daha sabırlı ve geniş düşünebilmemiz. burda zamanında neler yaşandı neler. frank rijkaard başlığını okuyunuz mesela. hasan şaş futbolculuğunun son döneminde yerin dibine sokuldu. neyse bu kötü günleri anmayalım. devamlı tekrarlanan ve sözlüğü direkt olarak ilgilendiren son olay da her yeni yazar alımını takiben renktaşlarımızın bir heyecanla yazıyor olmaları ve sözlükteki entry bereketi. takıldığım nokta bu değil. takıldığım nokta bu heyecan ve entrylerden sonra her nesilden belli başlı adamların kalıcı olabilmiş olması. kim var listesinde onları görebiliyoruz sadece. işte bunun sebebi son paragrafta yazdıklarım diye düşünüyorum. ve devreye yine sabır giriyor. ah şu sabır...
ne zamandır bu başlıkta içimi dökmüyordum, iyi oldu bu. umarım yazdıklarımı ukalalık olarak algılamamışsınızdır arkadaşlar. hadi görüşürüz, ben askere gidiyorum... sevgiler, saygılar...
sözlük dördüncü yılını doldurdu. bu geçen sürede burda yazılan entrylerin hemen hemen hepsini okumuşumdur. yeni gelen nesillerin hepsini karşıladık, onlara hoşgeldin dedik, farklı fikirlerin sunulmasını küfür veya hakaret olmadıkça takip ettik. şimdi bu entryi yazmamın sebebi ilk olarak yeni gelen arkadaşlara sözlüğün geçmişi ile ilgili özetin de özeti naçizane bilgi vermek ve 4 yıl boyunca burda gözlemlediğim bazı döngülerden bahsetmek.
arkadaşlar öncelikle şunu söylemek isterim ki galatasaray sözlük spor konusunda gerçekten de aradığınız birçok şeyi bulabileceğiniz bir ortam. bazen karşılaştığım şeyler beni hem çok şaşırtıyor hem de mutlu ediyor. kimsenin tanımadığını veya hakkında hiçbir şey yazılmış olamayacağını düşündüğünüz bir sporcunun ismini girin ve aratın burda. 10 ismi bu şekilde aratın. emin olun en az 7-8 tanesi ile ilgili sizi tatmin edecek bilgiye ulaşabilirsiniz. 2008 yılı sonunda, yani sözlüğün ilk zamanlarında burada müthiş bir anti fenerbahçelilik vardı. neyseki zamanla aşıldı. hepimiz galatasaraylı olduğumuz sürece bu asla yüzde yüz bitmeyecektir. önemli olan o anki öfkemizi sözlüğe taşımamak, kaliteye zarar vermemektir diye düşünüyorum. çok mu sinirlendiniz? gidin fedon gibi tabakları kırın efendim, balkona çıkıp sigara yakın ve uzaklara bakın. havadaki uçağın nasıl uçtuğunu merak edin. montla sıçın.
yine eskiye gidecek olursak, mutlaka bilmeyen arkadaşlar vardır. burda yaşça büyük olan bazı abilerin** eski futblcularımızla ilgili yazdıkları uzun entryler galatasaray dergisinde yayınlandı. bazı maçlarla veya futbolcularla ve fatih terim ile ilgili entryler de dergimizde yer buldu kendilerine. istanbul'daki arkadaşlar sözlüğün çeşitli pankart organizasyonları ile maçlara gittiler... bunlara daha önceden de değinmiştim. bilmiyor olabilirsiniz diye tekrarladım. yeni arkadaşların bildiği kısma gelelim. sözlük olarak turgay şeren'e ziyarete gidildi, galatasaray tv'de programa çıktı bazı arkadaşlarımız. ünlü isimler sözlükte yazar oldu vs vs...
bu ve benzeri olaylar sözlüğün kalitesini arttırıyor diye düşünüyorum. tabi sadece bunlarla olmaz. içerikte de kalite, bilinç, kural, özveri ve buna benzer değerler olmalı ki rerererarara.net adresine her girişimizde bizi mutlu edecek şeylerle karşılaşalım. insanların hepsini mutlu etmek, herkese yaranabilmek yaradılış gereği mümkün değil zaten. önemli olan belli bir duruşumuzun olması, bize bok atanları susturabilecek argümanlara sahip olmamız değil mi? yine eski bir entryde de belirttiğim üzere ekşi sözlükte hakkımızda yazılan ilk entrylerle sonlara doğru yazılanları bir karşılaştırın. ne demek istediğimi anlayacaksınız...
...ve en çok değinmek istediğim konuya geleyim. zira entry arka sokaklar gibi uzadı. burda birçok konuda çok net bir şekilde hissettiğim belli bir döngü var. her yeni nesil geldikçe bu döngü mutlak suretle bir veya birkaç kez hortluyor. en belirgini bence hakan şükür. hakan şükür başlığını şöyle 4-5 parçaya bölün kafanızda. devamlı suretle aynı tartışmaların yaşandığını göreceksiniz. 6,7,8... inci nesiller gelince de kesin bir hakan şükür tartışması yaşayacağız. olabilir, normaldir. bir diğeri nickaltı meselesi. yazar sözlükteki ilk heyecanla, beğenmediği bir fikirle karşılaştığı anda fikrini beğenmediği yazarın nickaltına giriyor. akabinde kimi zaman o küçük kıvılcım alevleniyor ve olanlar oluyor. ne oluyor peki? yer yer sözlükten soğumalar... şimdi bütün bunlarla ilgili yazarlara kızmıyorum ki böyle bir hakkım yok. adam gelmiş, tabi ki dilediği futbolcuyla ilgili dilediği görüşünü yazacak, küfür veya hakaret olmadıkça bir futbolcumuzu eleştirebilecek. önemli olan arkadaşlar biraz daha sabırlı ve geniş düşünebilmemiz. burda zamanında neler yaşandı neler. frank rijkaard başlığını okuyunuz mesela. hasan şaş futbolculuğunun son döneminde yerin dibine sokuldu. neyse bu kötü günleri anmayalım. devamlı tekrarlanan ve sözlüğü direkt olarak ilgilendiren son olay da her yeni yazar alımını takiben renktaşlarımızın bir heyecanla yazıyor olmaları ve sözlükteki entry bereketi. takıldığım nokta bu değil. takıldığım nokta bu heyecan ve entrylerden sonra her nesilden belli başlı adamların kalıcı olabilmiş olması. kim var listesinde onları görebiliyoruz sadece. işte bunun sebebi son paragrafta yazdıklarım diye düşünüyorum. ve devreye yine sabır giriyor. ah şu sabır...
ne zamandır bu başlıkta içimi dökmüyordum, iyi oldu bu. umarım yazdıklarımı ukalalık olarak algılamamışsınızdır arkadaşlar. hadi görüşürüz, ben askere gidiyorum... sevgiler, saygılar...