1436
"son 28",
ben bunu genelde önemli zirveler öncesinde yapardım, eskiden, geri sayımmış gibi, biraz da ilgi artsın diye.
artık yapmıyorum,
çünkü gsbasket'in ciddiyetine yakışmadığını düşünmeye başladım.
gsbasket, galatasaray spor klubü gibi bir okyanusun içinde, küçücük bir su damlası,
ona rağmen..
futbol takımı gibi değil, basketbol şubemizin hareket noktasındaki alanı özellikle zaman açısından daha geniş, fakat değişen isimlerin tamamiyle farklı bir yapı düşünmeleri, oluşturulmuş olan temele yönelik kaygılarımızı gittikçe arttırmakta;
neticede şebnem ferah pesimistliğinde bir 'sil baştan' ihtiyacı da bulunmamakta, birikimleri vasıfsız değil çünkü en nihayetinde.
gelinen tepe noktasında, 'ciddiyetini' sevmişken biz bu takımın, farketmişken bazı selebriti isimlerin dahi ciddiyetsizliği yüzünden yok sayıldığını, şimdi böyle popülist bir şube zihniyetini, işlerini sosyal mecradan yöneten, içselleştirmek zor gibi.
olimpija sorunlu, galatasaray umutlu,
yönetici olsam ben şubede, sırf haftada bir eurolig merkez binasının kapısını aşındırsın diye, birisini işe alırım,
ünvanını da, eurolig temasından sorumlu uzman yardımcısı koyarım,
kendisini de doğal olarak, en tepedeki şube genel koordinatörüne bağlarım,
sayın murat özyer'e..
geçen tanju yazmıştı,
sırf transferini yapacağınız oyuncu havuzunun niteliğini bile belirleme gücüne sahip, eurolig elemelerine davet,
veyahut sadece çaba, biz denedik diyebilmek için, ama hakkıyla..
hoşumuza gitmiyor sonuç olarak,
yakın zamandaki gsbasket organizasyonuna katılan herkesin kafasında soru işaretleri,
hadi twitter'da bir transfer patlatalım geyikleri,
sonrası ise tabii ki 'balık baştan kokar', veyahut burada yazılamayacak olan 'imam' örneği.
unutmayın ki,
sizler sadece emanetçisiniz o koltukta,
galatasaray'ımız sizlere emanet, gözümüz gibi sakındığımız basketbol şubemiz üstelik,
çünkü daha oldukça kırılgan, futbol gibi değil,
dolayısıyla hata kaldırma lüksü daha düşük..
o sebep,
önce icraat, sonra eğer ki çok gerekliyse popülizm;
"son 27"..
ben bunu genelde önemli zirveler öncesinde yapardım, eskiden, geri sayımmış gibi, biraz da ilgi artsın diye.
artık yapmıyorum,
çünkü gsbasket'in ciddiyetine yakışmadığını düşünmeye başladım.
gsbasket, galatasaray spor klubü gibi bir okyanusun içinde, küçücük bir su damlası,
ona rağmen..
futbol takımı gibi değil, basketbol şubemizin hareket noktasındaki alanı özellikle zaman açısından daha geniş, fakat değişen isimlerin tamamiyle farklı bir yapı düşünmeleri, oluşturulmuş olan temele yönelik kaygılarımızı gittikçe arttırmakta;
neticede şebnem ferah pesimistliğinde bir 'sil baştan' ihtiyacı da bulunmamakta, birikimleri vasıfsız değil çünkü en nihayetinde.
gelinen tepe noktasında, 'ciddiyetini' sevmişken biz bu takımın, farketmişken bazı selebriti isimlerin dahi ciddiyetsizliği yüzünden yok sayıldığını, şimdi böyle popülist bir şube zihniyetini, işlerini sosyal mecradan yöneten, içselleştirmek zor gibi.
olimpija sorunlu, galatasaray umutlu,
yönetici olsam ben şubede, sırf haftada bir eurolig merkez binasının kapısını aşındırsın diye, birisini işe alırım,
ünvanını da, eurolig temasından sorumlu uzman yardımcısı koyarım,
kendisini de doğal olarak, en tepedeki şube genel koordinatörüne bağlarım,
sayın murat özyer'e..
geçen tanju yazmıştı,
sırf transferini yapacağınız oyuncu havuzunun niteliğini bile belirleme gücüne sahip, eurolig elemelerine davet,
veyahut sadece çaba, biz denedik diyebilmek için, ama hakkıyla..
hoşumuza gitmiyor sonuç olarak,
yakın zamandaki gsbasket organizasyonuna katılan herkesin kafasında soru işaretleri,
hadi twitter'da bir transfer patlatalım geyikleri,
sonrası ise tabii ki 'balık baştan kokar', veyahut burada yazılamayacak olan 'imam' örneği.
unutmayın ki,
sizler sadece emanetçisiniz o koltukta,
galatasaray'ımız sizlere emanet, gözümüz gibi sakındığımız basketbol şubemiz üstelik,
çünkü daha oldukça kırılgan, futbol gibi değil,
dolayısıyla hata kaldırma lüksü daha düşük..
o sebep,
önce icraat, sonra eğer ki çok gerekliyse popülizm;
"son 27"..