daha bin fırın ekmek yemesi gereken futbolcu. o bin fırın ekmek işe yarar mı yaramaz mı onu da kestiremiyorum. ama günümüz futbolunda adam olacak çocuk bu yaşlarda sıyrılıyor. sanırım çıtayı belirleyen ülkelerden mentalite olarak geride olduğumuz için bizde bu standartlar, sıyrılma yaşı gibi, tutmuyor.
16 kasım 2012 galatasaray kardemir karabükspor maçında takım dökülürken paslar sol çizgide emre'ye atılmaya başlandı. sonra emre ceza yayı çaprazında top alıp çalıma girmeye başladı. takımı bilmeyen biri tribünden bakınca herhalde bi iş çıkıyorsa bu çocuktan çıkıyor diye düşünürdü. emre'nin yanlış tercihlerini, ceza sahasına yetiştiremediği kornerleri görmemek körlük olur ama insan bir yandan da düşünmeden edemiyor; selçuk neden bu işlere girmiyor. asıl selçuk topu alıp bi adam çalımlayıp ya da çalımlamadan forvete pas atmalı. emre dediğin adam mevki itibariyle sana ekstradan alternatif pozisyon geliştirme şansı doğuran bir oyuncu rolünde. yani yardımcı oyuncu. ama çıplak gözle baktığınızda emre ana karaktermiş gibi gözüküyor ve dediğim gibi takımı bilmeden seyretseniz emre daha çok üretmeye çalışıyor gibi gözüküyor. beceremiyor ayrı konu. ama analiz yapacaksak top yekün değerlendirme yapmalıyız.
unutmadan, bir pozisyonda 3 metre önündeki adama yanlış pas attı ve top fatih terim'in önünden taca çıktı. fatih terim'i çok defa tepki verirken gördüm ama böylesine şahit olmamıştım. televizyonlarda gösterdi mi bilmiyorum ama bunu başka türlü tarif etmenin imkanı yok: fatih terim çıldırdı ve 3 metre önündeki emre çolak'ın ağzına sıçtı, ağzına. 300 metre ötede gol kaçırınca bile evdeki vazoyu kırmış annesinden azar bekleyen çocuk ifadesine bürünen emre çolak o tepkiden sonra neler hissetmiştir düşünemiyorum.
bunu neden mi yazdım? içiniz rahatlar belki diye yazdım. hani entryler boyu yerden yere vuruyorsunuz ya emre çolak'ı, o dedikleriniz en sert şekilde en yüksek mertebeden kendisine iletildi; bilin diye...