empati yapıyorum.
egemen bağış'ın önünde el pençe divan duran
adnan polat'ı anlıyorum. bir devletin himayesinde ekonomik faaliyet gösteren her şirket sahibi ne kadar büyükse o kadar ilişkilerine dikkat etmelidir. polat da kendi çıkarını korumaya çalışmıştır.
fenerbahçe olmazsa para kazanamayız diyen
ünal aysal'ı anlıyorum. endüstriyel futbolda para kazanmak önemli. bunun en kolay yolu büyük rekabetlerden yaratılan ekonomiye sahip çıkmaktır. aysal da fenerbahçe ile rekabetimizden yaratılan kazancı düşünmüştür.
ama şike süreci cemaatin fenerbahçe'ye kurduğu komplodur diyen
duygun yarsuvat'ı anlayamıyorum. kendi çıkarı var mı bilemem. burada biz galatasaray'ın menfaatlerini koruruz. durup dururken fenerbahçe'nin haksızlığa uğradığı algısına destek vermek, taraftar gözünde kabul edilebilir bir durum değildir. perde arkasında bu sözlerin sarf edilmesiyle galatasaray'ın başına örülecek çoraplardan koruduğu iddia edilirse, kulüpten maddi çıkarı olmayan taraftar olarak "umurumda değil, bu şekilde olmaz" derim.
artık liseliler mi yoksa içindeki liseciler mi hangisi düşünürse düşünsün; takke düştü kel göründü. bu işi artık beceremiyorsunuz. siz içinizden galatasaray'ı idare edecek kişileri çıkaramıyorsunuz. ülkenin çökmüş, halkın yozlaşmış, siyasi idarenin baskıcı karakterinin farkındayım. ama kabul etmiyorum. 100 senelik camia bu dönemi bu kadar kötü atlatamaz.
çok içten söylüyorum: ben bu renklere gönül vermiş bir avuç taraftar kalsa bile iki direk arasına dönmeyi yeğlerim.` siz sanki şu anda büyük olduğumuzu mu sanıyorsunuz?`